Sen olmasan nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?

‘Karanlık Zihinler’ bizce çok hoş bir sürpriz niteliğinde bir film. Kendi türündeki filmlerin gerekliliklerini yerine getiren ancak bunu yaparken de hoş bir hava estiren ve gözümüzü kırpmamıza bile izin vermeyen tempoda başarılı bir fantastik macera filmi. Filmin zaten sonunda onun bir ‘kapanış’ değil aksine bir serinin ‘başlangıcı’ olduğunu anlıyoruz. Devam bölümleri de bu düzeyde olacaksa şimdiden keyifle izlemeye razıyız.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Jennifer Yuh Nelson’un göreceli olarak kısa yönetmenlik kariyerindeki (toplamda 3 film) son adım ‘Karanlık Zihinler’, tanıdık temaları ve mesajları taşıyan ancak bunları beklenmedik (pozitif anlamda!) bir tempo ve hızla veren bir film… ‘Karanlık Zihinler’ ergen yaşlarda kahramanları kullanıyor, yine özellikle o jenerasyonda etki yaratmış dizi ve film temalarını ele alıyor (Film yaratıcıları aynı zamanda ‘Stranger Things'in yaratıcıları), olaylarını şu aralar sinemada çok başvurulan distopik bir dünyada gösteriyor ancak bütün bunları yaparken o kadar sağlam bir akış, derin karakterler çizme ve kontrollü bir yönetmenlik becerisi sunuyor ki, bizde, gençlere yönelik gibi duran ama aslında çok daha geniş bir kitleyi hedefleyen bir yapım ile karşı karşıyayız hissiyatı uyandırıyor.

Dünyada insanları ve özellikle çocukları hedef alan korkunç bir salgın hastalık, bir tür veba başlamıştır. Bu hastalığa tutulan birçok çocuk ölürken, hayatta kalanların bazılarının ise bazı özel güçlere sahip olduğu anlaşılır. Bu gençlerden biri olan Ruby Dale, kendisi gibi olan diğer gençlerle beraber ailelerinden alınıp devlet tarafından kurulmuş Thurmond adındaki bir tesise götürülürler. Bu gençlerin otoriteler tarafından sınıflandırıldığını ve kullanıldığını öğrenen Ruby, yıllar sonra bir grup başka gençle, East River’da olduğunu duydukları bir güvenli bölgeye gitmeye karar verir. Ancak peşlerinde askerler, ödül avcıları ve kendilerine ‘Ligue’ adını veren başka bir örgüt daha vardır.

TÜRLER ARASI DOLAŞIM…

‘Karanlık Zihinler’i kendisi gibi bestseller kitaplardan uyarlanmış, büyük bütçeli bir seriye çevrilen, ergen seyircileri hedef alan ve kısaca pop kültürden bolca nemalanan benzerlerinden ayıran noktalardan biri, filmin bir türe ve tek bir konuya saplanmaması… Birçok film ilginç bir konuyu alıp, bunu sonuna kadar kullanıp, tüketip başka bir hikayeye geçerken ‘Karanlık Zihinler’ bundan imtina ediyor. Olaylar ilginç bir hale gelirken, bunu büyük bir kıvraklıkla başka bir hikayeye bağlıyor ve önceki öyküdeki bazı soru işaretleri de daha çok, film ilerledikçe cevaplarını buluyor. Konu asla tıkanmıyor, hikaye asla sarkmıyor. Üstelik distopik dünyada hapsolan gençleri anlatan, bazılarının devlet tesisinden kaçışını, peşinde olan kişilerle çarpışmasını, gençler için güvenli bölgeyi aranmasını gösteren gibi değişik bölümlerden oluşan film, dinamik bir tempo ve enerjik bir anlatımı benimserken asla işin kolayına kaçıp görsel efektleri gerekli gereksiz boca etmiyor, seyirciyi bir aksiyon festivaline boğmuyor. Kuşkusuz aksiyon sahneleri var ancak bunlar ister arabayla takip sahneleri olsun, ister gençlerin süper güçlerini gösterdikleri sahneler olsun isterse de düşmanlarıyla (ve düşmanlarının düşmanıyla!) çarpıştığı sekanslar olsun her zaman dozunda bir görsel efekt kullanımı, hoş ve ironik bir sinema dili ve kontrollü bir yönetmenlik göze çarpıyor. Film moda olan her türlü öğeden yararlanırken asla bunlardan birine hapsolmuyor ve onları gereğinden fazla kullanmıyor.

BENİM RENGİM TURUNCU!

Filmin başkahramanı Ruby ise farklılığının yavaş yavaş farkına varan ve anlayınca da bunu olabildiğince bastırmaya çalışan bir karakter. Bu süper güçlere sahip gençler arasında bir sıralama mevcut (yeşiller, maviler, sarılar gibi) ve kendisi turuncular sınıfına ait olarak en yüksek ‘rütbelilerden’ birisi. Ancak o bununla asla övünmüyor, ön plana çıkarmıyor hatta kimseye bahsetmiyor bile. Birçok genç karakter bu süper güçlerini fark edip, bunları sonuna kadar kullanacakken, Ruby önce bu durumu hazmetmeye çalışıyor. Hikaye ilerledikçe Ruby de bir şekilde büyüyor, gelişiyor. Yavaş yavaş, kendisi gibi bir erkekten hoşlanma, ailesini yargılama, daha küçük bir kıza kol kanat germe gibi sorumluluk, cinselliğin keşfi, bağımsızlık gibi durum ve duygulardan geçiyor ve daha sonra süper güçlerini dizginlemeye çalışıyor. Filmin başında ailesinden ayrılamayan bir küçük kız gibi tanıdığımız bu karakter, ani ve sert bir şekilde aileden koparılma, hapsedilme ve baskı altında tutulma deneyimlerinden sonra giderek kabuğunu kıran, gerektiğinde inisiyatif alan, savaşçı olmayan ama mücadeleci olan genç bir kız haline geliyor. Başka bir deyişle başkarakter süper güçleriyle yeri göğü inleten basit bir Marvel karakterinden çok daha derin ve gelişik…

ÖZGÜR BÖLGE, O KADAR DA ÖZGÜR DEĞİL…

Filmdeki, kaçış sürecindeki dört ana karakter, Ruby, Liam, Zu ve Charles (hepsinin süper güçleri var!) en sonunda varmak istedikleri, hayalini kurdukları gençler için özgür bölgeye varıyorlar. Filmin başından beri bir efsane mi yoksa gerçek mi olduğu belli olmayan bu bölgenin, sonrasında, tam akıllarındaki özgürlükte olmadığı ortaya çıkıyor. Bu bölümde bazı romantik sahneler ve daha önce çok az sayıda kullanılan duygusal sekanslar mevcut ancak bunlar da rahatsız edecek uzunlukta ve ucuzlukta değil. Filme çok ekstra bir şey katmamakla beraber, ağızda ekşi bir tat bırakmıyorlar. Zaten bunlar, bu tür filmlerde öyle veya böyle olma zorunluluğu olan sekanslar.

Asıl önemli nokta ise, ana karakterlerin bu özgür bölgede de, en azından belli bir süre sonra, rahat etmemelerinin nedeni. Bazı kilit noktaları açığa çıkarmamak için derin bir açıklamaya başlamayacağız ama en azından karakterlerin özgür gibi görünse de yine bir ‘sistem’i ve ‘hiyerarşi’si olan bu bölgenin görünüşte değişik ama işleyişte baştan beri karşı oldukları devlet sisteminden çok farklı olmadığını gördüklerini söyleyelim. Karakterlere kendi çaplarında Anarşist de diyebiliriz!

‘Karanlık Zihinler’ bizce çok hoş bir sürpriz niteliğinde bir film. Kendi türündeki filmlerin gerekliliklerini yerine getiren ancak bunu yaparken de hoş bir hava estiren ve gözümüzü kırpmamıza bile izin vermeyen tempoda başarılı bir fantastik macera filmi. Filmin zaten sonunda onun bir ‘kapanış’ değil aksine bir serinin ‘başlangıcı’ olduğunu anlıyoruz. Devam bölümleri de bu düzeyde olacaksa şimdiden keyifle izlemeye razıyız.

Yönetmen: Jennifer Yuh Nelson

Oyuncular: Amandla Stenberg, Harris Dickinson, Miya Cech, Mandy Moore, Bradley Whitford, Mark O’Brien, Skylan Brooks, Patrick Gibson…

Ülke: ABD