40 yıl sonra yeniden: Sırlarla dans!

İtalyan yönetmen DarioArgento imzalı Suspiria restore edilmiş versiyonuyla 40 yıl sonra tekrar izleyicisiyle buluşuyor. Film, 2018 yılında yeniden çekimle tekrar beyazperdeye aktarılacak.

Google Haberlere Abone ol

Esra Karataş [email protected]

Çocukken izlediği filmden etkilenen yönetmen Luca Guadagnino Suspiria’yı yeniden beyazperdeye taşımaya hazırlanıyor. Başrollerini Tilda Swinton, Chloë Grace Moretz, Dakota Jhonson’ın paylaştığı filmin yeni versiyon ayrı bir merak konusu. Ancak restore edilmiş Suspiria’ya dönecek olursak, 40 yıl öncesinin teknolojisiyle çekilmiş filmi temiz bir kopyayla sinema salonlarında izlemek keyifli bir deneyim.

Suspiria korku türünün iyi örneklerinden biri. Filmin en dikkat çeken özelliği Goblin imzasını taşıyan müziği ve kullanılan renkler. Korku filmlerinin olmazsa olmazı olan müzik burada da başrolde. Hatta bu yoğun ve agresif müzik kullanımının çoğu zaman filmin önüne geçtiğini söylemeliyim. Filmin mekân tasarımları, şeker pembesi okul binası ve iç mekânlarda kullanılan renkler, vitraylar, pembe, sarı, mavi tonları filmin karanlık gerçekliğiyle zıtlık oluşturarak bir yanıltmaca yaratıyor. Geometrik şekillerin sıklıkla kullanıldığı, simetrik ve uzayıp giden koridorlar, mekânlar insan zihnine açılan koridorları çağrıştırıyor. Işık gölge oyunları, karakterin zihinsel gelgitleriyle bir bütünlük sergiliyor. Fakat tüm bunların abartılı kullanımı, hikâyenin inandırıcılığını zayıflatıyor.

Suzy Bannion bale eğitimi almak üzere Amerika’dan gelmiştir. Beyazlar içinde, naif ve incecik Suzy kırılgan bir izlenim bırakır. Kalabalık bir yolcu grubuyla beraber havaalanından dışarı adımını atmasıyla birlikte yalnız, bir başına yağmurun fırtınanın ortasında kalır. Gecenin karanlığında zar zor bir taksi bulur. Suzy’nin ulaşmaya çalıştığı şeker pembesi okul binası taksinin yanaşmasıyla birlikte şimşeklerle aydınlanır. Seçilen renkler, ortamın tedirgin eden atmosferi filmin başından itibaren olayların habercisi olarak izleyiciyi filme hazırlar.

KARAKTERLER KORKU SİNEMASINA ÇOK UYGUN

Bale okulu müdiresi dahil, etrafındaki karakterlerin hepsi korku sinemasının gereğini yerine getirecek kadar iyi tasarlanmış. Bu figürlerin hepsi ortada birtakım dolaplar döndüğünün işaretleri aynı zamanda. Suzy okula adımını atar atmaz bir dizi olayın tanığı olur. Okulun kapısında hayalet görmüş gibi kaçan bir genç kıza rastlar, yakınlık kurduğu arkadaşı ortadan kaybolur, sürekli sesler, fısıltılar duyar. İçine düştüğü karmaşanın ve gizemin izini sürerken karşılaştığı gerçekler onu ölümün eşiğine kadar getirir.

Etrafta kol gezen ölüm, görünmez bela bazen pencereden sizi karanlığa çeken bir el iken, bazen defalarca bıçaklayan bir ele dönüşüyor. Bazen tellerle donatılmış havalandırma boşluğunda örümcek ağına düşen bir sinek misali kurbanını bıçaklayan el, bazen bir köpeğin ruhuna girerek efendisine saldıran bir ruh olarak karşımıza çıkıyor.

Bazı yan karakterleri yalnızca birkaç karede görüyoruz. Mesela Suzy ile ilgilenen genç balet ya da ilk gün evinde kaldığı ev arkadaşı bir daha karşımıza çıkmıyor. Filme etkisi olacağı sinyalini veren bu karakterlerin sonradan ortadan kaybolmaları eksiklik hissi uyandırıyor.

Yönetmenin etkin biçimde kullandığı kamerasının filme katkısını söylemeden geçmeyelim. Kör piyanistin köpeğiyle geçtiği meydanda kameranın, bir kuşun avının etrafında dolandığı gibi hareket ettiği sahne, tavandan aşağı düşen kızın kuşbakışı çekimi, tavandan ansızın seyircinin önünde sallandırılması hepsi filmin orijinalliğine katkı sağlıyor.

En korkunç korku filmlerinin bile korkunç olmadığını düşünürüm. Korku filmini korkunç yapan alt metinleridir ve elbette yönetmenin konuyu işleyiş biçimi. Suspiria’nın alt metni güçlü bir korku filmi olmadığını fakat çekimleri itibariyle ilgiye değer olduğunu düşünüyorum.

Yönetmen: DarioArgento

Senaryo: DarioArgento, DariaNicolodi

JessicaHarper, StefaniaCasini, FlavioBucci

Yapım Yılı: 1977

Süre: 1s. 32dk.