Seyid Rıza'nın torunu Murat Yıldız'dan haber alınamıyor: Tehdit ediliyordu

Ovacık'taki hava saldırısının ardından Seyid Rıza'nın torunu Murat Yıldız'dan günlerdir haber alınamıyor. Yıldız'ın bir süredir tehdit edildiği iddia edildi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Dersim’in Ovacık ilçesine bağlı Aşağıtorunoba (Kilmer) köyünde yaşayan ve 7 Mayıs'ta hayvanlarına barınak yapmak için aracıyla evden ayrılan Seyid Rıza'nın üçüncü kuşak torunu Murat Yıldız'dan haber alınamıyor. Yıldız'ın, Ağaçpınar (Aşkirik) köyü kırsalında Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından yapılan hava saldırısında öldüğü iddia ediliyor. 

AİLE MALATYA'DA

Jandarma Genel Komutanlığı, Ovacık kırsalındaki bombardımanda 3 HPG'linin öldürüldüğü yönünde açıklama yaptı. Yıldız'ın ailesi ise, DNA testi vermek için Malatya'ya gitti. Yıldız'ın babası Mazlum Yıldız, olaya ilişkin şu ana kadar herhangi bir gelişmenin olmadığını belirterek, savcılık işlemlerinin sona ermesi sonrası hastanede DNA testi için kan vereceklerini aktardı.

BABA YILDIZ: İZİN BELGESİ VARDI, BİLEREK YAPILDI

PİRHA'nın haberine göre baba Mazlum Yıldız, oğlunun mantar toplamak için izin belgesi aldığını belirterek “Bilerek yapıldı, oğlumu takip edip peşinden gidiyorlar. Araçta bir kişi olduğunu tespit ettikten sonrada yapıyorlar” dedi.

'BİR TEK MURAT KÖYE ALINIYOR'

Ağaçpınar köyü sakinleri, 7 Mayıs'ta askerlerin yolda kimlik kontrolü yaptığını ve telefon üzerinden köy muhtarına kimsenin hayvanlarını dışarı çıkarmaması ve köye girmemesini istediğini aktardı. Köyde yaşayanlar, “Bir tek Murat’ı köye alıyorlar. Murat’ı takip eden araç bir süre sonra geri dönüyor. Daha sonra da olay yaşandı” diye anlattı. 

Olayın yaşandığı gün askerlerin Ağaçpınar’ın yakınlarında bulunan Ağdat köyünde Yıldız ile akrabalığı bulunan Seyid Rıza’nın torunu Zeliha Polat’ın evine de baskın düzenledi. Köyde yaşayanlar şu bilgileri paylaştı: "O gün Zeliha Polat’ın evine ‘rehine var’ diye gidiliyor. Muhtara 'gelin evde rehine var' diyorlar. Zeliha Polat’ın evini aramak istediler. Binbaşı köylülere ‘evin içine girin, kontrol edin, biz dışardan teslim olun çağrısı yapacağız’ dedi. Biz eve girersek başımıza ne geleceğini bilmediğimiz için askerlerin isteklerini kabul etmedik. Açık pencereden askerler eve girip 5 dakikada arayıp çıktı."

Zeliha Polat ise, evinin arandığından haberi olmadığını ve köy muhtarının telefonla arayıp haber verdiğini ifade etti. 

HDP: TEHDİT EDİLİYORDU

İsminin yazılmasını istemeyen Yıldız’ın yakın arkadaşlarından bir kişi ise, askerlerin daha önce Murat Yıldız'a 'işbirliği' teklif ettiğini kaydetti. Yıldız’ın teklifi kabul etmemesinden kaynaklı sürekli tehdit edildiğini aktaran arkadaşı, Yıldız'ın sürekli kendisine “Başıma bir iş açacaklar, sürekli takip ediliyorum” dediğini paylaştı. 

Yıldız ailesini ziyaret eden Halkların Demokratik Partisi (HDP) Örgütlenmeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Alican Önlü de Yıldız’ın daha önce de tehdit edildiğini ve işkenceye maruz kaldığını ifade etti.

DERSİM BAROSUNDAN 6 SORU

Olaya ilişkin Dersim Barosu da bir açıklama yaptı. "Murat Yıldız olayı bütün yönleri ile araştırılsın, kamuoyu ile paylaşılsın! Başka Muratlar ölmesin..." diyen Baro yönetimi'nin açıklamasında şu ifadeler yer aldı: "Daha önce de bu memlekette sivil ölümlerine defalarca tanık olduk. Her birinde de ayrı ayrı sorular vardı. Bu olayda da sorulması gereken birçok soru var;  

Birincisi ve en önemlisi, operasyon bölgesine başkaları bırakılmamışken Murat Yıldız neden o bölgeye bırakıldı?
İkincisi, SİHA ve İHA görüntüleri mutlaka vardır. Bu görüntüler neden paylaşılmıyor? 
Üçüncüsü, operasyon bölgesine halen neden kimse alınmıyor? 
Dördüncüsü, bu olaya ilişkin neden açıklayıcı bir bilgi yok? 
Beşincisi, yakın köylüler 'iki adet patlama oldu sonuncusu çok sesliydi ve alev topuydu' dediler.  Bu patlamalar nasıl gerçekleşti? 
Altıncısı, insanların cesetleri nasıl tanınmaz hale geldi? 
Sivillerin ölümü ilk değil ancak bugüne kadar yaşanan sivil ölümleri ile ilgili soruşturmaların akıbeti kamuoyu ile paylaşılmadı.   Dersim Barosu olarak başka Muratlar ölmesin diyoruz! Kadınların, çocukların ve her yaştan insanlarımızın yaşam hakkını ihlal edenleri dünyanın neresinde olursa olsun ülkemizde ve coğrafyamızda da kınıyor, sorumluların yargılanmasını ve gerekli cezalarla cezalandırılmalarını talep ediyoruz. Yaşam hakkı en kutsal haktır. Bu hak olmadan diğer haklar kullanılamaz. Murat Yıldız olayının tüm yönleriyle aydınlatılması ve sorumlularının yargı önüne çıkarılması için Dersim Barosu olarak takipçi olacağımızı kamuoyu ile paylaşıyor, ailemizin yanında olduğumuzu bir kez daha belirtiyoruz. 

DAD: TERTELE DEVAM EDİYOR

Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), Seyit Rıza'nın üçüncü kuşak torunu Murat Yıldız'ın SİHA'larla bombalanarak öldürülmesine tepki göstererek "Yapılan katliam bir kişiye değil bir toplumsal hafızaya yönelimdir" dedi

Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Genel Merkezi yaptığı açıklamada 84 yıl geçmesine rağmen Seyit Rıza'nın ailesinin katliama uğradığını belirtti: "Dersim katliamının yıldönümünde, Anneler Gününün kutlandığı bir anda böyle bir katliamın yaşatılması zaman bakımından manidardır. Dersim Tertelesinin yıldönümünde bu katliamın yapılması, Tertelenin hala devam ettiği ,analara acıların yaşatılmasına devam edileceği anlamına geliyor."

DAD tarafından yapılan açıklamada şunlar kaydedildi:

BU KİNİN SEBEBİ NEDİR? 38 Tertelesinde Dersimin taşı, toprağı, havası, suyu ateşe verilirken, Pir Sey Rıza'nın hanesi yerle bir edildi, evlatları öldürüldü, kurtulanlar yıllarca sürgün yaşadı. Topraklarına, kutsallarına olan özlemlerini yüreklerine gömerek Hak ile Hak oldular. Elazığ Buğday Meydanı Pirimiz için Kerbela meydanıydı. Evladıyla sınanıyordu. Sey Rıza'nın küçük oğlu Resik Hüseyin gözlerinin önünde dara çekilmişti. Aradan 84 yıl geçmesine rağmen aile hala katliama uğruyor. Bu kinin sebebi nedir? Hangi aklın ürünüdür? Nahak zihniyet çok iyi biliyor ki tarihi ile ikrarlı olan her can atalarının mücadelesini devriye ettirir, unutmaz, unutturmaz. Bundandır zulmün artması.  Yapılan katliam bir kişiye değil, bir toplumsal hafızaya yönelimdir, dolayısıyla Hak ve Hakikati görünür kılan kesimler hedeftedir, arada 84 yıl geçse de.

SİHA'DAN ATILAN BOMBALARLA KATLEDİLDİ: Ovacık Ağdat- Işıkvuran köyleri arasında mantar toplamaya giden Pirimiz Sey Rıza'nın üçüncü kuşak torunu Murat Yıldız SİHA'lardan atılan bombalarla aracının içinde katledildi. Masun-u Pak bir genç, devletten izin belgesi almışken yaşamı sonlanıyor. Öldürdükçe ruhunuz kararır, duygularınız ölür, insanlıktan çıkarsınız? Pirlerimiz boşuna dememişler "Beni ağlatma ki sen de gülesin. Bu topraklar kana doymadı mı?  Bu kutsal toparlakların taşı, suyu, ağaçları, vadilerimiz bir hafızayı barındırıyor. Mekan rızasız değildir. Bu coğrafya ve yaşamını devam ettiren cümle can Murat Yıldız canımızı unutamayacak. Ruhu, direnci, yaşam arzuzu yeni kuşaklara devriye edecektir. 

EL ELE VERME ZAMANIDIR: Zamanın ve mekânın utandığı, tarifi olmayan bir acının yaşatıldığı, Dersim katliamının yıldönümünde, Anneler Gününün kutlandığı bir anda böyle bir katliamın yaşatılması zaman bakımından manidardır. Dersim Tertelesinin yıldönümünde bu katliamın yapılması, Tertelenin hala devam ettiği, analara acıların yaşatılmasına devam edileceği anlamına geliyor. Dersim 38 Tertelesi sistematik olarak hala devam ediyor. Yola talip olan cümle canlara, alevi kurumlarına, Dersimliler Derneklerine, demokratik kamuoyuna çağrımızdır: katliamlar hala devam ediyor. Dersim'e, Hakikat ve özgürlük arayışında bulunan canlara yönelik zulüm sistemli bir şekilde zamana yayılıyor; âdeta taksitle öldürülüyoruz. Masum u pak olan canlarımızın kanları toprağa akıyor.  Zaman bir araya gelme, haykırma, gayret etme, ele ele verme zamanıdır. 

GÜLİSTAN DOKU GİBİ OLMASIN: Suçluların bir an önce bulunması, yargılanması, yeni gençlerin kaybedilmemesi için, anaların ağlamaması için herkes bulunduğu yerde ses vermelidir. Bu davanın takipçisi olmalıdır. Bu topraklar hatır, gönül bilir, mihmanı xizir olarak kabul eder. Gülistan Doku canımız Ocak 2020 yılında yine bu coğrafyada katledildi. Katilleri bilinmesine rağmen tutuklanmadı. İsteriz ki Murat Yıldız canımızın davası, hukuki süreci Gülistan Doku canımızın süreci gibi olmasın. Murat Yıldız canımızın ailesinin açısı hepimizin açısı olmalıdır. Murat Yıldız canımızın manevî huzurunda dardayız. 

Mekan rızasız, zaman sahipsiz, mazlum çaresiz değildir." 

EMEP: ÖLDÜRÜLEN İLK SİVİL DEĞİL

Emek Partisi Dersim İl Örgütü'nden yapılan açıklamada da, Murat Yıldız'ın 'iktidarın savaş politikaları sonucunda öldürüldüğü' ifade edildi.  

"Murat Yıldız’ın öldürülmesi Kürt sorununun demokratik eşitlikçi temelde çözülememiş olmasının bir sonucudur. Bu politikalar her gün yoksul emekçilerin ölümüne mal oluyor. En son Ovacık kırsalında yürütülen askerî operasyon sonucunda geçimini hayvancılıkla, sağlayan Murat Yıldız bu politikaların bir sonucu olarak hayatını kaybetti. Yetkili ağızlar ailenin cenazeyi alma çabalarına da zorluk çıkarıyorlar. Akıllarda birçok soru işaretinin olduğu bu olaya ilişkin yetkililerin yaptığı açıklamalar da açıklayıcı nitelikte değildir! Yetkililerin açıkladığı bilgiler doğru dahi olsa, bu durum sonucu değiştirmez. Murat Yıldız dışındaki sivillere ‘operasyon var, gidemezsiniz’ denmesine rağmen Murat’a izin verilmiş ve adeta operasyon alanın içerisine yönlendirilmiştir.

Murat Yıldız öldürülen ilk sivil değildir. Bugüne kadar bu coğrafyada öldürülen sivillerin hesabı verilmediği için siviller ölmeye devam ediyor. Şöyle yakın zamana dair bir hatırlatmakta bulunarak bu savaşçı politikalardan vazgeçme çağrısında bulunuyoruz; 2016 yılının Eylül ayında Venk Köprüsü’nde Ersin Demir, 2017 yılının Temmuz ayında Nazimiye’nin Rabat Köyü’nde Ercan Güneş, yine benzer operasyonlar sonucunda öldürüldüler. 2019 yılının Temmuz ayında da Dersim'in Ovacık ilçesine bağlı Bilgeç köyünün Çakılyayla mezrasında hayvan otlatırken patlayıcıya basan kardeşler; 8 yaşındaki Ayaz Güloğlu ile 4 yaşındaki Nupelda Güloğlu da yine bu politikaların sonucunda hayatlarını kaybettiler!

Murat Yıldız’ın ölümüyle sonuçlanan bu olaya ilişkin detaylı bir soruşturma yürütülmeli, ölümle sonuçlanan bu olayda suçu olanlar yargı önüne çıkarılmalı ve cezalandırılmalıdır. Emek Partisi olarak bu olayın takipçisi olacağımızı, aile ile dayanışma içerisinde bulunacağımızı belirterek; emekçi halkımıza da desteği giderek azalan iktidarın bu son çırpınışları karşısında iş, barış ve özgürlük mücadelemizi büyütme çağrısında bulunuyoruz!" 

VALİLİK: SİVİL KAYIP YOK

Tunceli Valiliği de olaya dair tepkilerin yükselmesi üzerine dün bir açıklama yaptı. Valilik, operasyon sırasında sivil kaybının olmadığını iddia ederek, buna dair yapılan haberleri yalanladı. "Eylem" değerlendirmesi üzerine askerlerin kimi noktalara yerleştikleri belirtilen açıklamada, "Oluşturulan kontrol alanlarının birine yaklaşan bir aracın içerisinden güvenlik görevlilerimize ateş açılmış, güvenlik görevlilerimizce ateşe karşılık verilmesi üzerine araç yoldan ayrılarak yol kenarında bulunan dere yatağına doğru yönelmiş ve orada durmuştur. Bu sırada aracın içerisinde bulunan ve yakalanacaklarını anlayan teröristlerden bir ya da birkaçı beraberlerindeki patlayıcıları infilak ettirmişlerdir. Olay sonrası alınan güvenlik tedbirleri neticesinde aracın içerisinden çıkarılan cesetler kimlik tespiti için Malatya Adli Tıp Kurumuna gönderilmiştir." 

Araçta silah yakalandığı ileri sürülen açıklamada, devamla şunlar ifade edildi: "Olay yukarıda anlatıldığı üzere gerçekleşmiş olup, hiçbir surette araca havadan yahut karadan bombalı müdahale edilmemiştir. Konuya ilişkin görüntü kayıtları olayın en başından beri mevcut olup asılsız ve kamuoyunu yanıltmakta amaçlı haberlere itibar edilmemesi hususunu kamuoyunun bilgisine sunarız."

Valilik açıklamasında, Yıldız'ın akıbetine dair herhangi bir bilginin yer almazken, neden sadece Yıldız'ın köye girişine izin verildiği yönündeki bilgilere değinilmedi ve baronun sorularına yanıt verilmedi. (MA-HABER MERKEZİ)