Arigato* Japonya

Bavulunuzu hazırlamadan önce bu ülkeyle ilgili tüm önyargılarınızı rafa kaldırın. Şaşırmaya hazır olun. Çünkü Japonya ile ilgili bir şeyleri kavramaya başladığınızı düşündüğünüz an, aynı zamanda yanıldığınız an olacak.

Google Haberlere Abone ol

Gözlerinizi kapatın, bir ağacın dibine oturup, sırtınızı yaslayın. Tam sessizliğe teslim olmuşken birden yerinizden zıplatan, rengarenk bir lunaparkta bulun kendinizi… Pembe bilet turnikeleri, bebek figürlü trafik kukaları, çiçek desenli bastonlar… İşte size çizgi film gibi bir ülke, Japonya!

Bilseydim, ‘Japonya’da yapılacaklar listesi’ hazırlamazdım. Zira hepsi çöpe gitti. En iyisi kimse benim gibi dünyaya düşen uzaylı şaşkınlığı yaşamasın diye dönüş yolunda hazırladığım listeyi paylaşmak. Bavulunuzu hazırlamadan önce bu ülkeyle ilgili tüm önyargılarınızı rafa kaldırın. Şaşırmaya hazır olun. Çünkü Japonya ile ilgili bir şeyleri kavramaya başladığınızı düşündüğünüz an, aynı zamanda yanıldığınız an olacak.

“Onu yemem, bunu yemem” gibi büyük konuşmayın… Ne de olsa acıkınca ve içinde ne olduğunu sorduğunuzda net bir yanıt alamamaktan yorgun düşeceksiniz.

Yemek yerken ağzınızı şapırdatmaya kendinizi şimdiden alıştırın. Zira Japonya’da sessiz yemek, tabağınızdakileri beğenmediğiniz düşünüldüğünden hakaret anlamına geliyor.

İnsanlar neden sürekli gülümsüyor diye sormayı bırakın…

Treni sevin, sevdirin. Çünkü Japonya’da zamanınızın büyük çoğunluğu kompartımanlarda geçecek.

KYOTO’NUN TAPINAKLARI

.

Japonya için, “Dinin yerini gelenek ve görenekler almıştır” sözünün ne anlama geldiğini de yine ülkeye ayak bastığınızda anlıyorsunuz. Özellikle Kyoto'da adım başı karşınıza çıkan tapınaklar, artık turistik mekanlara dönüşmüş durumda. Kyoto'da tapınaklar dışında en çok ilgiyi ise, Gion adlı cadde çekiyor. Yabancı turistlerin fotoğraf makineleriyle neden saatlerce bu caddeyi mesken tuttuğunu ise daha sonra anlıyorsunuz. Eğer şansınız varsa, bugün bile yaşamları hâlâ sır olan geyşaları görebilirsiniz.

HELLO KITTY HER YERDE

.

Japonya'nın milli maskotu olan beyaz renkli ve süslü Hello Kitty adlı kedi, ülkenin her noktasında karşınıza çıkıyor. Japonların şans getirdiğine inandıkları bu kedinin boy boy kimonolu halini de mağazalarda bulmak mümkün. Hello Kitty, Japonya'daki tek çizgi karakter değil elbette. Alıcılarının yetişkinlerden oluştuğu, çizgi film karakterlerinin satıldığı oyuncak dükkanları da mevcut… Plastikten yapılmış bu çizgi karakterleri, fetişizmlerine göre ayrılmış halde porno filmlerin satıldığı alışveriş merkezlerinde de bulunabiliyor… İnsanlar, kitapçıda klasik kitap seti seçer gibi büyük bir ciddiyetle bu filmleri inceliyor. Eskicilerde ise, normal kitaplardan çok, Japonların geleneksel çizgi romanları olan mangalar da kum gibi satılıyor…

TEKNOLOJİ DEVİNİN İNTERNET SORUNU

Kemal Sunal ile Fatma Girik’in başrollerini paylaştığı ‘Japon İşi’ filmini bilenler bilir. Fatma Girik, bir Japon robotunu canlandırır. Daha çocukluğunuzda aklınıza yerleşen düşünce de Japonların teknoloji harikalar ülkesinde yaşayan insanlar olduklarıdır. Oysa gerçek pek de öyle değil. Teknoloji devi olarak bilinen bu ülkede internet sorunu yaşadığınıza kimse inanmayabilir. Ama gitmeden büyük konuşmayın. Bir kere adaptörlerin hiçbiri uymuyor. Oradan bir tane temin etmelisiniz. Ve wifi işareti olan kafelere gidip interneti sorduğunuzda anlamsız kıkırdamalarla karşılaşabilirsiniz. 100 TL'ye ucuz bilgisayarların ve teknolojik aletlerin kapı önündeki tezgahlarda satıldığını görüp aldanmayın. Hiçbirinin garantisi yok ve çoğu çalışmıyor.

DEMİR AĞLARLA ÖRÜLÜ

Japonya'da bütün ülkenin ulaşımını sağlayan, aktarmalarıyla birlikte şehirler arası yolculuk imkanı da sunan trenleri görünce, ojigi (eğilerek yapılan Japon selamı) yapmak gerek. Taksiler genel olarak pahalı. Bu nedenle gideceğiniz durağın ücreti kadar ödeme yapabileceğiniz trenleri tercih etmek daha akıllıca olur. Osaka-Tokyo arasında ise -eğer 600 kilometreyi 2,5 saatte gitmek istiyorsanız- biraz pahalı olmakla birlikte Şinkansen adlı hızlı trenleri tercih edin.

KARİDES PATATESTEN UCUZ

.

Japon mutfağı, denizden ne çıksa yenilebilen bir sergi alanı gibi. Yılan balıklı suşiler, karides, somon, ahtapot, yengeçler yalnızca tatlarıyla değil renkli sunumlarıyla da sizi mest edecek… Özellikle gurme başkenti olarak bilinen ülkenin en büyük adası olan Honşu üzerindeki Osaka şehrinde, ahtapottan yapılan 'takoyaki'nin tadına bakmadan dönmeyin. Makarnaya benzeyen 'udon noodles' da ülkenin bir diğer önemli yemeği. Minimum 200 TL ödeyerek dünyaca ünlü Kobe bifteğinin tadına bakabilirsiniz. Ya da süpermarketlerde 5 TL'ye satılan suşi setlerini alın. En pahalı ve en az bulunan yiyecek ise sebze ve meyveler. Bir adet domates 3 liraya, iki patates ise 4 liraya denk geliyor! Türkiye'den sebze meyve ticareti yapmak isteyenlere duyurulur…

TAKMA KİRPİKSİZ ASLA!

.

Japon gençlerin dünyaca ünlü modacılara ilham vermesi boşuna değil. Uzun uzun bakakalacağınız sanat eserlerini andıran farklı stilleriyle geleneksele meydan okuyorlar. "Takma kirpiklerim olmadan asla!" diyen, kaküllü genç kızlar, şortlarının altına desenli ince çoraplarını çekmiş genç erkekler… Okul formalarını da unutmamak gerek elbette. Haftanın 6 günü 10 saati okullarda ve dershanelerde geçiren kız öğrenciler, sivil giyim için yeterli zamana sahip olamadığından, ergenlik Japonya'da aynı zamanda okul forması anlamına geliyor. Bunun yol açtığı bir başka bir durum ise; adım başı seksi forma satan dükkanlar…

Kimono, yelpaze, kağıt şemsiyeler, yeşil çay, noodle çubukları, alabileceğiniz hediyelik eşyalardan yalnızca birkaçı… Her şeyin 2 liraya, 5 liraya satıldığı dükkanları tercih edebilirsiniz. "Made in Japan" yazılı bir şey bulmayı beklemeyin. Çünkü çoğu ürün, Çin'de, Kore'de ya da Endonezya'da üretiliyor. Bunda fabrikaların kurulması için gereken düz alanların bulunmamasının da payı büyük. Çünkü Japonya genel itibarıyla dağlık bir ülke. Bu nedenle de evler 10 ila 20 metrekare arasında değişiyor.

.

İNGİLİZCE'NİZE GÜVENMEYİN

Hepsi binlerce işaretten oluşan Kanji, Hiragana ve Katakana, Japonların yazı sistemleri. Bunun turistler açısından bazı dezavantajları var elbette. Örneğin; bir lokantaya girdiğinizi sanıp bir eczanede bulabilirsiniz kendinizi. "Derdimi İngilizce anlatırım" da demeyin. Çünkü Tokyo dışında bu da pek mümkün değil.

NOT DEFTERİ:

Japonya’ya gidince yapmanız gereken 5 şey:

- Özgürce sushi yiyin. Hem çok ucuz hem de çok çeşitli.

- Akihabara'da ‘maid-bar’lardan (hizmetçi bar) birine gidip garsondan yemeği size kaşıkla yedirmesini isteyin, hatta biberonla…

- ‘Kedi-bar’a gidip kahve içip, kedi sevin.

- Manga, kimono, Hello Kitty’li herhangi bir şey satın alın.

- Haritanızı bir günlüğüne kaybedin ve yollar sizi nereye götürürse oraya gidin.

NEREDE KALINIR?

Birinci sınıf otellerde de kalabilirsiniz. Ama siz yine de Japonya’yı gerçekten yaşayabileceğiniz Japon hanı olan ‘ryokan’ları tercih edin. Yalnızca birkaç basit eşyanın bulunduğu, hasırla kaplı, sürme kapılı bu odalarda konuklar, ‘futon’ adı verilen yataklarda uyuyor. Gitmeden önce ryokan.or.jp adresinden kendinize uygun bir ryokan seçebilirsiniz.

Konaklama için diğer seçenek Budist tapınakları. Bazı tapınaklar konuklarının Zazen meditasyonuna katılmalarına izin veriyor. Japonya'da ayrıca daha çok gençlerin tercih ettiği yurtlarda da kalabilirsiniz. jyh.or.jp adresinden yurt seçebilirsiniz. Bir diğer konaklama alternatifi de daha çok pansiyon gibi hizmet veren ‘minshuku’lar.

*Teşekkürler Japonya