Şermin Yaşar: Ben de öykücü kalıvereyim, olmaz mı?

Şermin Yaşar'ın son öykü kitabı Deli Tarla, Doğan Kitap tarafından yayımlandı. Yaşar'la edebiyat yolculuğunu konuştuk. 

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Şermin Yaşar, son yıllarda ülkenin en dikkat çekici yazarları arasına girdi. Çocuk edebiyatıyla başlayan yolculuğunda peşpeşe öykü kitapları yayımladı ve yetişkin okurlar için de ilgi odağı oldu.

Yaşar'ın son öykü kitabı Deli Tarla, geçtiğimiz günlerde Doğan Kitap tarafından yayımlandı. Türkiye'nin toplumsal dinamiklerinden yola çıkarak öykülerini kuran yazar, annelik kavramını psikolojinin imkanlarına dayanarak işliyor. Şermin Yaşar'la edebiyat yolculuğunu konuştuk.

Deli Tarla, geçtiğimiz günlerde okurla buluştu. Öykülerinizin yazım süreciyle başlamak isterim...

Ben bir öykü kitabım için öyküleri seçerken içinden hep bir tanesini bir sonraki kitaba ayırıyorum. Böylece yeni öykü kitabının ilk öyküsü zaten hazır oluyor. Bir işe başladıysanız gerisini getirmek için heyecanınız daha yüksek oluyor. Bir önceki öykü kitabım Gelirken Ekmek Al’dı, oradan buraya geçen bir öykü var. Dolayısıyla daha Gelirken Ekmek Al okuruyla buluştuğunda ben zaten Deli Tarla’ya başlamıştım.

Nostaljik unsurlar edebiyatınızın önemli bir öznesi. Geçmişten nasıl ve ne kadar besleniyorsunuz?

Bizim geçmiş dediğimiz şey, çok insanımızın daha dünü ve hatta bugünü. Bunlar bizim için mazi değil, daha şuracıkta, şöyle bir uzansak tutuverecekmişiz kadar yakında duran hayatlar.

Deli Tarla, insan odaklı öykülerden oluşuyor. Karakterlerinizi, anlatacak olduğunuz meseleyi kurgularken nelere dikkat ediyorsunuz?

Esasen ne kadar çok insanla bir araya geliyor, ne kadar dinliyor ve gözlemliyorsanız o kadar zengileşiyor karakter dünyanız. Benim için öykü karakterlerinin her biri kurgu olsalar da ucundan kıyısından tanıdığım, gördüğüm, gözlemlediğim insanlar. Tanıdığınız birinin gölgesini alıp kaçmak, sonra o gölgeye bir isim vermek, onu büyütmek, onu hayali bir insana dönüştürmek benim yaptığım. Yani öyle birileri zaten var. Sizin hayatınızda da var. O yüzden okur okurken, ‘aaa aynı bizim komşuyu anlatmış, aynı benim babam, aynı benim dayım’ diyebiliyor.

Dil, edebiyatın temel taşı ve sizin anlatımınızda, okuru yormayan, günlük hayattaki detayları ortaya çıkarmaya çalışan bir yan var. Dil ile ilişkiniz nasıl? Anlatımınızda özellikle dikkat ettiğiniz unsurlar neler?

Ben günlük yaşantımda da konuşurken, sohbet ederken, çocuklara bir şey anlatırken mümkün olduğunca yalın anlatmayı severim. Nasıl ki içtiğiniz bir bardak suyu formülüyle, mineralleriyle anlatmak mümkünse, karmaşık bir şeyi de su içermiş gibi doğal ve sade anlatmak mümkün. Bu ister istemez öykülere de yansıyor diye tahmin ediyorum.

Geçtiğimiz yıl Sait Faik Hikaye Armağanı'nda kısa listeye kaldınız. Bekliyor muydunuz, ne hissettiniz?

Açıkçası hiç takip etmediğim bir gündemdi. Arkadaşlarım arayıp söylediler, hayırlısı olsun, dedim. O gün telefonla konuştuk, ertesi gün lafı açılmadı. Bir de şimdi siz dediniz, teşekkür ederim. (Gülüyor)

Kanıksanmış bir durumu yıktınız ve öyküleriniz yüzbinlerce insana ulaştı. Bu 'ün' ve 'çok satmak' sizi korkutuyor mu? Edebiyatınızı nasıl koruyorsunuz?

Öyküyü bak bu çok satar diye yazmıyorsunuz, hadi bu ödül alsın diye çıkartmıyorsunuz. Ben yazarken çok eğleniyorum. Kahkahalarla gülüyorum yazarken, efkarlanıyorum, dert ediniyorum. Bana iyi geliyor, belki başkalarına da iyi gelir duygusu içimdeki. Çok satmış olmasını, öykü gibi nazik, incecik ve çok değerli bir türe itibar ediliyor olması açısından çok önemsiyorum. Beni mutlu eden bu.

Çok satan bir yazar olmak bir süre sonra okurun yazardan beklediği öyküler yazmasına sebep olur mu? Bu noktada ne gibi bir tutumunuz var?

Yok, ama şöyle şeyler hoşuma gidiyor. Birinin başına bir şey geliyor, gelip bana onu anlatıyor ve sonra şunu ekliyor: Nasıl olay ama tam senin öykülerin gibi di’mi? Bu çok tatlı bir duygu. Okurun yönlendirmesi daha çok roman üzerine. Bence artık roman yazmalısınız, diyenler çok oluyor. Belki bir gün olur ama ben de ısrarla ‘ben de öykücü kalıvereyim, olmaz mı’ diye soruyorum.

Yeni çalışmalarınız nelerdir?

Deli Tarla’dan artırdığımız bir öykü bir sonraki öykü kitabı için tamamlanmayı bekliyor. Dokuz yaş üzeri için bir çocuk kitabının üzerinde çalışıyorum. Çizim aşamasında. Sanıyorum birkaç aya çocukların başucuna sessizce bırakırız yeni kitaplarını.