Selin vurduğu yerde yeniden yapılaşma kararı: Aynı felaketin yaşanması kaçınılmaz

Kastamonu ve Sinop’ta acele kamulaştırma kararı verilen alanların dere ve taşkın yataklarını da kapsadığını belirten meslek odaları, aynı felaketin tekrarlanmasının kaçınılmaz olduğu görüşünde.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile sel ve heyelan felaketinin yaşandığı Kastamonu’nun Bozkurt ve Abana ilçeleri ile Sinop’un Ayancık ilçesinde bulunan bazı taşınmazların TOKİ tarafından acele kamulaştırılmasına karar verildi. Dere ve taşkın yataklarının içinde bulunduğu alanları da içeren kararın, ihtiyaç duyulan yapılaşmanın ivedikle gerçekleştirilmesi amacıyla alındığı duyuruldu.

Batı Karadeniz'de Kastamonu, Sinop ve Bartın’da yaşanan sel felaketinde 81 kişi vefat etti, 16 kişi ise hala kayıp. Bölgeye giderek incelemelerde bulunan Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin yayımladığı rapora göre, taşkın yatağındaki onarım ve kamulaştırma faaliyetleri sel felaketinden ders alınmadığının bir göstergesi. Raporda, taşkın yataklarının acilen boşaltılması ve Karadeniz mimarisinin yol göstericiliğinde yeni yerleşim alanlarının oluşturulması gerektiği ifade edildi:

‘BİR SONRAKİ SELDE GİDECEK OLAN YAPILAR ONARILARAK KULLANIMA AÇILIYOR’

“Bozkurt’da taşkın yatağındaki yapılaşmaların onarılmak yerine ivedilikle boşaltılması ve iskan edilmemesi gerekiyor. Bir sonraki selde gidecek olan yapılar onarılarak kullanıma açılıyor. Su yatağını bulmuş ve nereye kadar yükseleceğini hangi noktalara kadar yapılaşma yapılmaması gerektiğinin çizgisini çizmiştir. Herhangi bir sel felaketinde yine aynı sorunun yaşanacağı çok açıktır.”

Peki, ıslah edilen dere yataklarında afetlerden etkilenmeyecek güvenli yerleşim alanları kurmak mümkün mü? Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Bu, şimdiki durumun aynısı demek” diyor ve şöyle devam ediyor: “Bozkurt’ta dere yatağı ıslah edilip yapılaşmaya uygun hale getirilmişti. Ne oldu? Su kendi doğal yatağını buldu. Dere yatağını ıslah demek dereyi kanala almak, doğal akışını bozmak demektir. Bunun sonuçlarını selde gördük. Islah edip yapılaşmaya uygun hale getirmek söylemi zerre kadar ders çıkartılmadığının göstergesidir.”

Babaçay Köyü'nde kamulaştırılan alanda çalışmalar başladı. Fotoğraf: Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Başkanı Ali İpek 

HEYELAN SONRASI YAPILAN AFET EVLERİ SELDE YIKILDI

10 kişinin vefat ettiği Sinop’un Ayancık ilçesine bağlı Babaçay Köyü de acele kamulaştırma kararı verilen bölgelerden. Dere yatağında bulunan köyde 37 yıl önce heyelan yaşanmış ve heyelanda evini kaybedenler için 19 adet afet evi yapılmıştı. 11 Ağustos tarihinde yaşanan selde, afet evlerinin de içinde bulunduğu çok sayıda yapı ya yıkıldı ya da ağır hasar aldı. Cumhurbaşkanı tarafından alınan kamulaştırma kararına göre köyde yeni yerleşim yeri yine ıslah edilen dere yatağına kurulacak. Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Başkanı Ali İpek, bunun çok büyük bir tehlike içerdiğine dikkat çekiyor:

“Babaçay’da acele kamulaştırma kararlarında geçen alan, derenin dibi ve zaten dere oraya kadar taşmış. Hemen üstü katil tomrukların olduğu meşhur büyük tomruk deposu. Küçük dolgu alanı hariç olmak üzere dereyi de kapsayacak şekilde çok geniş bir alan çevirmişler. Tabi bu alanın neresine konut düşecek, o detay henüz bilinmiyor ama alanın her yeri riskli.”

Bozkurt’ta kamulaştırma için seçilen bölgelerden birinin, şehrin içindeki düzlükte yer aldığını ve dereye 200 metre mesafede olduğunu belirten İpek, taşkın sırasında bu alandaki suların 5 metreye kadar yükseldiğini söylüyor.

Dere ve taşkın yataklarına kamulaştırma kararlarının Kastamonu ve Sinop’la sınırlı olmadığını hatırlatan İpek, geçtiğimiz hafta Rize için de benzer bir karar verildiğini hatırlatıyor. “19 Ağustos’ta direkt derenin dibi olan dereye sıfır riskli alanlar için Cumhurbaşkanı Kararı yayımlandı.”

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ‘SAKIN HA YAPMAYIN’ DEMİŞTİ

Öte yandan 18 Ağustos’ta Kanal 7- Ülke TV ortak yayında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, belediye başkanlığından beri dere yatağına konut yapımına karşı olduğunu söylemişti. “Sakın ha yapmayın. Dikey mimariye tevessül etmeyin. Bunları söylerken bazı tecrübelerden söyledim. Dere yataklarında debisi yüksek akış olduğu zaman binaların altını alıyor.”

Babaçay Köyü sakinleri, geçtiğimiz hafta selden etkilenen Ayancık’a giden Gazete Duvar’a konuşmuş ve “Heyelandan sonra yapılan evleri sel aldı, kesinlikle aynı yere yapılmasını istemiyoruz” demişti.
DERE YATAĞI 30 TAŞKIN YATAĞI 240 METRE

Aşırı yağış sırasında akarsular mevcut yatağını aşarak taşkın yatağına doğru genişliyor. Yatağının genişliği akarsuyun taşkın sırasında bıraktığı çökelti malzemelerinin ulaştığı noktalara bakarak belirleniyor. İnşaat Mühendisleri Odası’nın yayımladığı “Bozkurt Taşkın Felaketi” raporunda, zemin incelemesi yapılarak taşkın yataklarının genişliğinin kolayca anlaşılabileceği ifade ediliyor. “Taşkın yataklarının genişliğine, bir insan ömrünün veya birkaç neslin hatırladığı sürede hiç akış olmaması bilgisiyle değil, zemin yapısı incelenerek karar verilir. Bu yataklara yapılacak her türlü yapı, tarihsel perspektiften bakıldığında taşkın sularının ulaştığı noktalardır ve risk altındadır.”

Bozkurt’a giden Ankara İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Bülent Tatlı, Bozkurt’ta dere yatağı 30 metreyken taşkın yatağının 240 metreyi bulduğunu belirtiyor. Yapılaşma nedeniyle kendine akacak alan bulamayan derenin şehre yayıldığını ifade ederek şöyle diyor:

“Bir akıllanmazlığımız var. Doğru değil yapılmaması lazım. Devletin yasa ve yönetmelikleri var. Eğer buraları imara açacaksanız tüm kurumlardan görüş alıp bir taşkın durumunda bir problem olmayacağını kurumlara onaylattırmanız gerekir.”

Bülent Tatlı, yerleşim yeri kurarken akarsuların debisine uzun yılları kapsayacak şekilde bakılması gerektiğini belirtiyor. “100 yıllık ve 500 yıllık debiye göre hesaplanır. Mesela Bozkurt’ta Karayollarının yaptığı köprünün yıkılmadığını görüyorsunuz. Çünkü dere yatağı daraltılmadan 120 metre uzunluğunda oldukça geniş bir köprü yapılmış. 'Kurumun biri düzgün yaparken diğeri neden düzgün yapmıyor?' diye sormamız lazım.”

Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, 70 kişinin selde vefat ettiği Bozkurt için 2019’da bir rapor yayımlamış ve Ezine Çayı etrafındaki yapılar için riskin yüksek olduğunu belirtmişti. Ancak bu rapora rağmen ilçe tahliye edilmedi. Selin ardından Ezine Çayı’nın yatağındaki yapıların onarılması ve aynı yere yeniden yerleşim yeri inşa edilmesi büyük bir tehlikeyi beraberinde getiriyor. Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından yapılan bu çalışmanın bir tespit olarak kaldığını vurgulayan Tatlı, risklerin tanımlanmasına rağmen azaltıcı önlemelerin alınmadığını söylüyor: “Yani bu bilmemezlikten kaynaklanan bir durum değil. Son derece biliniyor” diyor.