Seçime doğru göç politikaları: 'Geri gönderme, Millet İttifakı açısından olanaklı değil'

Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan, "Göçmenlerin politik bir malzeme olarak kullanacağı çok açık. Bunu birlikte tartışmak istiyoruz" ifadelerini kullandı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - DİSK Gıda-İş, "Türkiye işçi sınıfının bir parçası haline gelen göçmen işçiler ve emekçileri seçim sürecinde neler bekliyor?" sorusuna yanıt aradığı bir panel düzenledi.

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Şubesi'nde düzenlenen panelde açılış konuşmasını Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan'ın yaptı.

Türkiye'nin milyonlarca göçmen işçi ve emekçinin yaşadığı bir ülke olduğunu belirten Aslan, ucuz işgücü olarak görülen göçmenlerin esnek, güvencesiz ve kötü koşullarda çalıştırıldığını söyledi.

Seçimlere giderken siyasi partilerin göçmenleri "gönüllü" ya da zorla göndereceğiz söylemlerinde bulunduğunu belirten Aslan, "Göçmenlerin politik bir malzeme olarak kullanacağı çok açık. Dün açık kapı politikası gündeme gelirken bugün de geri gönderme politikası gündeme gelebilir" dedi.

Ayrımcı politikaların çok güçlü bir şekilde dile getirildiği bir siyasi atmosferde, göçmenleri tartışmanın Sırat Köprüsü'nden geçmeye eş değer olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:

"Göçmenlerin sorunlarını kamuoyunda tartışmak cesareti göstermezsek, Türkiye halkına ve işçi sınıfına anlatamazsak egemenlerin bu politikaları insanlara nasıl pazarladıklarını görürüz. Dünyanın neresinde olursa olsun göçmenlerin eşit vatandaşlık hakkını savunacağız."

Moderatörlüğünü Birgül Çay'ın üstlendiği panelin ilk konuşmasını Doç. Dr. Didem Danış yaptı. Danış, son 10 yılda göçmenlerin pek çok ülkede seçim konusu haline geldiğini belirtti. Avrupa'da en çok göçmen kabul eden iki ülke olan Almanya ve İsveç'te, sadece göçmen politikaları üzerinden kurulan siyasi partilere dikkat çekti. Danış ayrıca, "Göçmen gelsin ama kırılgan ve güvencesiz koşullarda gelsin" anlayışının tüm dünyada yaygınlaştığını vurguladı.

KAYIT DIŞI ÇALIŞMAK ZORUNDA KALIYORLAR

Dr. Sibel Karadağ, konuşmasına göçün ve emek sömürüsünün tarihini anlatarak başladı. Son 10 yıldır Türkiye'nin ucuz emek gücüne dayalı tedarik zinciriyle rekabet eden bir ekonomi modelini benimsediği söyleyen Karadağ, şöyle devam etti.

"Türkiye milyonlarca insanı bir kamp alanına ya da belirli bir bölgeye sıkıştırmadı, onları her yere yayarak şehre dayalı bir kayıt sistemi kurdu. Ulus devlet çağında legalliğiniz ülke ile değil şehirle sınırlı. Şehre kaydederken çalışma izni vermiyorsunuz. Göçmenlerin önünde iki seçenek var: Ya legal hakkımı kaybedeceğim ya da kayıt dışı iş bulacağım. O yüzden İstanbul, buraya kayıtlı olmayan göçmenlerle dolu. Çünkü aç kalmamak için kayıtlı olduğu şehirlerden İstanbul'a gitmek zorundalar."

 

GERİ GÖNDERME SÖYLEMİ GERÇEKÇİ Mİ?

Araştırmacı Fırat Çoban, Türkiye'de göçmenlere dayatılan geçicilik politikasının 10 yıldır devam ettiğine dikkat çekti.

Çoban, CHP ve İyi Parti'nin göçmenleri geri gönderme politikasını hayata geçirebileceğini düşünmediğini söyledi:

"Altılı Masa'nın en çok baktığı TÜSİAD'ın 'Geleceği İnşa Raporu' geri gönderme ile ilgili çok şey söylüyor. Bu raporda, pandemide Çin'in küresel tedarikteki eksiklikleri Türkiye’yi bir yıldız olarak ortaya çıkarıyor. Türkiye'nin küresel tedarik zincirinde Çin'i geçebileceğine dair bir imkan görüyorlar. Bu ne demek? Kayıtsız göçmenlerin çok daha uzun çok daha güvencesiz çalıştırılması ve sömürünün artırılması demek. Bundan dolayı geri gönderme mantığının Millet İttifakı açısından çok olanaklı olduğunu düşünmüyorum."

"SENDİKALAR GÖÇMENLERE KAPALI"

DİSK Uluslararası İlişkiler Müdürü Kıvanç Eliaçık, uluslararası sendikal hareketlerde göçmen işçilerin temsil edildiği iyi örnekleri anlattı. "Ülkeleri, göçmenler için güvenli limanlar yapmalıyız. Yurttaşlık statüsü ne olursa olsun tüm insanlara eşit muamele edilmesi gerekiyor."

Eliaçık, Türkiye'deki sendikaların göçmen işçilere kapalı olduğunu ve bu nedenle göçmenleri kapsayan çalışmalar yapmak gerektiğini belirtti.

"Bizim sendikalarımız genellikle fabrikada çalışan erkek, yaşlı işçilere yönelik örgütler. Sendikalarımızı düzenlememiz gerek. Sendikalar göçmenlere, taşeron işçilere ve kadın işçilere kapalı. Sendikalar göçmen işçilerin kendini rahat hissettiği, yönetimde yer bulabildiği ve eylemlere katılabildiği bir yer olmalı."

"SURİYELİLER SİYASİ PARTİLERE GÜVENMİYOR"

Türkiye'ye 10 yıl önce gelen Suriyeli işçi Adem Maarastawi, panelde bir konuşma yaptı. Suriyelilerin işten atılma korkusuyla sendikalara üye olmadığını belirten Maarastawi, öte yandan sendikaların göçmenlere yönelik çalışmalarının oldukça sınırlı olduğunu söyledi.

Adem Maarastawi, Suriyelilerin şu anda hiçbir siyasi partiye güvenmediğini ve siyasi malzeme olmak istemediklerini belirtti: "Önceden CHP 'Biz Suriyelileri göndereceğiz' AK Parti ise 'Göndermeyeceğiz' diyordu. Ama şimdi AK Parti de 'Göndereceğiz' diyor. O yüzden Suriyeliler partilere güvenmiyor."

Panelin ardından soru cevap bölümüne geçildi ve çözüm önerileri konuşuldu. Muğlaklığı ve geçiciliği nedeniyle en önemli sorunun, geçici koruma statüsü olduğu tespiti yapıldı. Vatandaşlığa giden bir yol haritası oluşturulmasının bu alanda atılacak en somut adım olacağını söyleyen Doç. Dr. Didem Danış, "Hem göçmenlerin hem halkın bunun koşullarının neler olduğunu bilmesi bence şu anda da çok güçlü olan ırkçılık açısından kontrol edilebilir bir etki yaratacaktır" dedi.

KATAR VURGUSU

Panelin kapanışında Katar’da, Dünya Kupası finalinin oynandığı Al Bayt Stadı’nda ölen işçiler anıldı. Ücretli çalışanların yüzde 98'ini göçmen işçilerin oluşturduğu Katar’da uygulanan Kafala sistemiyle göçmen işçilerin ağır koşullarda, düşük ücretlere çalıştırıldığı rapor edildi.