Seçil Erzan: Ben dolandırıldım, insanlar mal mülk sahibi oldular

'Fatih Terim Fonu' davasında yargılanan Seçil Erzan'ın mahkemedeki savunmasında, "Fon denen bir şey çıktı. İradem dışında oldu bu. Birileri beni dolandırdı, ben de bu duruma geldim" dediği öğrenildi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Birçok ünlü futbolcuyu yüksek kâr vaadiyle dolandırdığı iddia edilen Denizbank Şube Müdürü Seçil Erzan'ın yagılandığı davada 20 Kasım'daki savunması ortaya çıktı.

Gazeteci İsmail Saymaz, Sözcü'de yayımlanan "Seçil Erzan: Asıl dolandırılan benim" başlıklı yazısında Erzan'ın İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki savunmasında, "Ben dolandırıldım. Borçlu duruma düşen benim. İnsanlar mal mülk sahibi oldular" dediğini belirtti.

'FON DENEN BİR ŞEY ÇIKTI, İRADEM DIŞINDA OLDU'

Saymaz'ın yazısında ilgili bölüm şöyle:

"Erzan, topladığı parayı, alacaklı ve mağdur olduğunu savunan kişilere verdiğini ileri sürdü.

'İnsanların faiz adı altında normale tamah etmemeleri beni bu hale getirdi' dedi. 

Bankada esir alındığını, kapısına dayanıldığını, tartaklandığını ve önüne mermi konduğunu iddia etti.

ERZAN: Dolandırıcı olsaydım, gemi batar, ben kurtulurdum. Bakiyenin birilerinin evlerinde, arabasında, kolundaki saatlerde, yurt dışı seyahatlerinde, ikinci evlerinde, üçüncü yazlıklarında, cebinde olduğunu herkesin bildiğini biliyorum. 

Herkes bana ikna (olmuş halde) geliyordu. 2011’de Denizbank Florya Şubesi’ne müdür oldum. Galatasaray Metin Oktay Tesisleri Florya’da olduğu için bankacılık işlemlerinden dolayı camiada bilinirliğim oldu. 

Ben dolandırıldım. Fon denen bir şey çıktı. İradem dışında oldu bu. Galatasaray’daki futbolcularla yakın olduğum dönemde paralarını değerlendirme konusunda destek oluyordum, doğru ürünler, arsa almalarını sağlıyordum. İnsanların parasını zimmetle almadım. Birileri beni dolandırdı, ben de bu duruma geldim. 

Annemi yaka paça dışarı attı tefeciler. Arabamı sattım, her şeyi sattım. Bu insanların faiz adı altında aza değil, normale tamah etmemeleri beni bu hale getirdi. Yüzlerce senet verdim. 

Şubata kadar problem yoktu, ana para ödeniyordu. Fakat şubattan sonra inanılmaz baskı altına girdim. Yani 7/24 evime geldiler, kapılar yumruklandı, bankada beni esir aldılar. Arabama GPS taktılar. Kolumdan saatimi aldılar. Tartakladılar. Önüme mermi koydular. Aklımı oynatacak gibiydim. Beni tehdit edip 'Bankadan seni işten attıracağız' dediler. 

Kağıt parçası istiyorlardı, kağıt parçasına yazıyordum. Çünkü 'Bu sizin paranız, size borçluyum' demek içindi. 

'Doğruyu söylemiyorsun, bankanın üst düzey yöneticileriyle para paylaşılıyor. Sen yurt dışına götürdün...(diyorlardı.)’  Senaryolar üretilmeye başlandı."

YAZININ TAMAMI