Samanyolu'nda yaşam için en kusursuz yer ve zaman bulundu

Samanyolu galaksisinin oluşum süreçleri üzerinde çalışan bilim insanları, şu anda bulunduğumuz yer ve zamanın, yaşam açısından en uygun koşulları barındırmadığını ortaya çıkardılar. Uzmanlar, 'en kusursuz' yer için 6 milyar yıl önceye işaret etti.

Google Haberlere Abone ol

Michelle Starr

Giderek daha fazla biçimde, dünya üzerindeki yaşamın varlığı ve kalıcılığı daha ziyade şansın bir sonucu gibi görünüyor. Samanyolu’nun tarihiyle ilgili yeni bir analize bakılırsa, yaşamın ortaya çıkması için en iyi zaman ve yer burada ya da şu anda değil ama 6 milyar yıl önce, galaksinin eteklerinde bir yerdeydi.

Uzay ve zamandaki bu belirli konum, yaşanabilir bir dünya için, uzayı ölümcül radyasyonla dolduran gama ışını patlamalarına ve süpernovalara karşı en iyi korumayı sunabilirdi.

SAMANYOLU’NUN BÜYÜK EVRİM SÜRECİ

Günümüzden yaklaşık 4 milyar yıl önce, (Güneş Sistemi dahil olmak üzere) galaksinin merkezi bölgeleri, galaksinin sınırlarından daha güvenli bir hale geldi; sınırlar kadar güvenli değilse de, yaşamın ortaya çıkması için yeterince güvenliydi.

Insubria Üniversitesi ve İtalya’da bulunan Ulusal Astrofizik Enstitüsü’nde (INAF) görev yapan gökbilimci Riccardo Spinelli, “Araştırmamız, 6 milyar yıl öncesine kadar, Samanyolu’nun nispeten az gezegene sahip çevre bölgeleri hariç, yüksek yıldız oluşumu ve düşük metaliklik yüzünden, gezegenlerin kitlesel bir yok oluşu tetikleyebilecek birçok patlayıcı olaya maruz kaldığını gösteriyor” diyor.

Kozmik patlamaların şakası yoktur. Gama ışını patlamaları ve süpernovalar gibi inanılmaz düzeylerdeki enerjik olaylar, uzaya saçılan kozmik radyasyon dalgaları gönderir; bunlar o kadar yoğundur ki, hayat için ölümcül olabilirler. Ayrıca, Dünya’nın buna bir bağışıklığı da yok. Tarihimiz boyunca kitlesel yok oluşlar, 2.6 milyon yıl önceki son Pliyosen yok oluş ve 359 milyon yıl önceki Geç Devoniyen neslinin tükenişi de dahil olmak üzere, süpernovalarla bağlantılıdır. Süpernovadan çok daha ender görülen ama çok daha güçlü olan gama ışını patlamaları da aynı düzeyde yıkıcı olabilirler.

Bu olayların her ikisi de yıldızların yaşam döngüleriyle bağlantılıdır. Süpernova, büyük bir yıldız ana sekans ömrünün sonuna geldiği ya da beyaz bir cüce biriken materyaller kararsız hale geldiği zaman yeniden alevlendiğinde ve kaçak füzyona girdiğinde ortaya çıkar. Her iki senaryo da yıldız malzemesinin büyük bir patlamasıyla uzaya saçılması ile neticelenir.

GAMA IŞINI PATLAMALARI, SÜPERNOVALAR VE DİĞER TEHLİKELER

Gama ışını patlamalarının nötron yıldızlarına veya kara deliklere çöken yıldızlardan püskürdüğü düşünülür ve ayrıca nötron yıldızları birleştiğinde de meydana gelebileceklerini biliyoruz. Aslında, Samanyolu’nda bunlardan birini asla görmedik; saptadıklarımız milyonlarca ışık yılı uzaklıktaki diğer galaksilerden geliyor ve bunlar evrendeki en enerjik elektromanyetik olaylar. Bilim insanları, 450 milyon yıl önce bir gama ışını patlamasının, dinozorlar çağından önceki Ordovician kitlesel yok oluşunu tetiklemiş olabileceğine inanıyorlar.

INAF’ten gökbilimci Giancarlo Ghirlanda, “Süpernovalar, devasa yıldızların oluştuğu yıldız oluşum bölgelerinde daha sık biçimde görülür” diyor: “Öte yandan, gama ışını patlamaları hâlâ ağır elementler tarafından zayıf bir şekilde yutulan yıldız oluşum bölgelerini tercih ediyor. Bu bölgelerde, metal açısından fakir olan gazların oluşturduğu devasa yıldızlar, yıldız rüzgârları nedeniyle yaşamları boyunca daha az kütle kaybederler. Bu sebeple, bu yıldızlar, bir kara delik oluştuktan sonra kendilerini güçlü bir jet akımı püskürtebilmek için gerekli koşul olan hızlı bir dönüş halinde tutabilirler.”

EN GÜVENLİ BÖLGE NEREDE?

Araştırma ekibi, yaşam açısından en güvenli yerleri bulmak için Samanyolu’nun evrimsel tarihini dikkatlice modelledi ve süpernova veya gama ışını patlaması aktivitesini barındırma olasılığı en yüksek bölgelerin saptanmasına gayret etti.

Ekibin oluşturduğu modeller, galaksinin iç bölgelerinin sınırlardan daha hızlı biçimde oluşacağını öngörüyordu; dolayısıyla, Samanyolu’nun içi hem yıldız oluşumu hem de kozmik patlamalar açısından çok daha aktif olabilirdi. Zaman geçtikçe iç bölgedeki yıldız oluşum hızı yavaşladı; buna karşın, galaksinin dış bölgelerinde artış gösterdi.

Evren henüz gençken, büyük oranda hidrojen ve helyumla doluydu; bunlar, ilk yıldızların meydana geldiği gazlardı. Çekirdeklerde gerçekleşen yıldız füzyonu sonucunda daha ağır elementler meydana geldi ve süpernova patlamalarından hâlâ daha ağır elementler ortaya çıkıyor. Yıldızlar yaşadıkça ve öldükçe, Samanyolu’nun merkezi bölgesi daha ağır elementler ve metaller bakımından daha zengin bir hale geldi.

Buna karşılık, bu durum gama ışını patlamalarının sıklığını azaltarak galaktik merkezden yaklaşık 6 bin 500 ilâ 26 bin ışık yılı uzaklıktaki merkezi bölgeyi olduğundan daha güvenli hale getirecekti. Spinelli, “Süpernova patlamalarının daha sık görüldüğü galaktik merkeze 6 bin 500 ışık yılından daha az mesafedeki en merkezi bölgeler hariç, çalışmamız her çağdaki evrimsel baskının temelde GRB’ler (Büyük Radyo Patlamaları/ç.n.) tarafından belirlendiğini gösteriyor” diyor: "Süpernovalardan çok daha ender görülen olaylar olmalarına karşın, GRB’ler daha büyük mesafelerden kitlesel bir yok oluşa yol açabilirler: Bunlar evrendeki en enerjik olaylar olarak, en uzun menzile sahip bazukalara benzerler.”

GALAKSİMİZ İÇİN HABERLER İYİ

Her ne kadar Samanyolu’nun sınırları bir zamanlar merkez bölgelerden daha güvenli olsa da, haberler bizim açımızdan yine de daha iyiye gidiyor. Ekibin yaptığı incelemelere göre, son 500 milyon yıl içinde Samanyolu’nun sınırları muhtemelen iki ilâ beş uzun gama ışını patlamasıyla sterilize edilmiş olacak. Öte yandan, Güneş Sistemi’mizin konumu hiçbir zaman olmadığı kadar güvenli hale geldi.

Ancak kısmi tehlike ve kozmik patlamalara tekrar tekrar maruz kalmak da bizim açımızdan tesadüfi olabilirdi. Araştırmacılar, makalelerinde, “Bugün Dünya gezegenindeki yaşamın mevcudiyetinin, kitlesel yok oluşların karmaşık yaşam gelişimi olasılığının önüne geçmediğini ortaya koyduğunu not ediyoruz” diye belirtmişler: “Bunun aksine, doğru hızda gerçekleşen kitlesel yok oluşlar, gezegenimizdeki karmaşık yaşam formlarının evriminde önemli bir rol oynamış olabilir.”

Belki de bir tuz tanesi için bile 'güvenliğin' sağlanması gerekiyordur.


Yazının orijinali Science Alert sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)