Salih Uzun: Ahlatlıbel’deki toplantının benzeri neden Beştepe’de yapılamıyor?

'Demokrasiyi kökleştirme' hedefiyle yeniden yapılanan Türk Demokrasi Vakfı'nın Başkanı Salih Uzun “Ahlatlıbel’de yapılan toplantının benzeri neden Beştepe’de yapılamıyor?” diye sordu.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Türkiye'nin köklü vakıflarından Türk Demokrasi Vakfı, yeni isimlerle tekrar faaliyete geçti. Mütevelli Heyeti’ne katılımlarla Yönetim Kurulu’nda yeni bir yapılanmaya giden vakıfta, siyaset ve akademi dünyasından çok sayıda isim bir araya geldi.  

Salih Uzun’un başkanlığında yeniden yapılanan Türk Demokrasi Vakfı’nda; Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın yanı sıra eski bakanlardan Erkan Mumcu, ekonomist ve siyasetçi Mehmet Ali Bayar, eski TOBB Genel Sekreteri İsmail Köksal, Rusya ve enerji politikaları uzmanı analist Aydın Sezer ile ekonomist/yazar Doç. Dr. Oğuz Demir gibi çok sayıda isim görev aldı.  

'TÜRKİYE’NİN DEMOKRASİ HİKÂYESİ, BÜTÜN ACILARIN PARMAK İZİNİ TAŞIR’ 

 Türkiye’de 35 yıllık bir tarihe sahip olan Türk Demokrasi Vakfı’nın yeniden faaliyete geçmesiyle birlikte, kuruluş amacını, hedeflerini ve Türkiye demokrasisi üzerindeki etkisini Gazete Duvar’a anlatan Salih Uzun, vakfın dün de bugün de ‘demokrasi ihtiyacı’ üzerinden yapılandığını söyledi.  

Vakfın, askeri darbeler sonrası 1987 yılında dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın teşvikleriyle kurulduğunu hatırlatan Uzun, o dönemlere ilişkin şunları aktardı:  

 “Türkiye’nin demokrasi hikâyesi, bütün acıların parmak izini taşır. Sağcısıyla solcusuyla bu ülkenin aydınları 12 Eylül 80 öncesi ve sonrasında yaşadıkları travmaya rağmen demokrasi yolculuğundan vazgeçmedi. İşte Türk Demokrasi Vakfı, dönemin başbakanı, daha sonra 8. Cumhurbaşkanımız olan merhum Turgut Özal’ın teşvikleriyle, böyle bir ortamda kuruldu. Amacı; bir yandan özgür düşünceli ve demokratik değerleri özümsemiş gençler yetiştirmek bir yandan da hızla demokratik dünya ile yeni ve güçlü bağlar kurmaktı. Bu misyonu da başarıyla yerine getirdi. Türkiye bu dönemde Soğuk Savaş’ın, 'demokratik dünya - totaliter dünya' kalıplarının zayıflamasını fırsat bilip, 'mecburen' değil, tüm benliğiyle demokrasiye doğru yelken açtı.” 

 ’35 YIL SONRA DEMOKRASİ BİR KEZ DAHA EN UYGUN MODEL OLARAK KENDİNİ GÖSTERİYOR’ 

 Türkiye’de o günden bugüne ‘demokrasi ihtiyacı’yla ilgili değişen bir şey olmadığına işaret ederek, “35 yıl sonra, dünya tekrar büyük gerilimlerin ve çatışmaların içinde bunalırken, demokrasi bir kez daha en uygun model olarak kendini gösteriyor” diyen Uzun, vakfın yeniden yapılandırmasıyla ilgili aşamayı şöyle anlattı:  

“Her şeye rağmen demokrasi tüm dünya için vazgeçilmez yol. Bu yüzden de alanlarında uzman, bir kısmı siyaseten tecrübeli, bir kısmı ise hiç siyasette yer almamış ama akademik birikimleri sağlam ve Türkiye’nin dertleriyle dertlenen arkadaşlarımızla birlikte yeniden yola çıktık. Bugün de aynı bakış açısıyla, içeride demokrasiyi kökleştirmek için çaba sarf edeceğiz, dışarıda da aklıselimi ve makuliyeti temsil eden seçeneklerin güçlü bir şekilde savunucusu olacağız."  

 'SİNAN ÜLGEN VE ARİF AKTÜRK DE KATILDI' 

Vakıf olarak hedeflerinin değer üretmek ve Türkiye’nin entelektüel zenginliğine katkı sunmak olduğuna dikkat çeken Uzun, bu kapsamda bünyelerine katılan yeni isimleri de açıkladı: “Geçen hafta bu yeni yapılanmada yer alan arkadaşlarımızı duyurmuştuk. Şimdi beni çok mutlu eden yeni bir gelişmeyi de sizinle paylaşabilirim.  Kamuoyunun yakından tanıdığı çok değerli iki isim daha aramıza katıldı. Eski diplomat ve EDAM Direktörü Sinan Ülgen ile Türkiye’nin önemli enerji uzmanlarından Ali Arif Aktürk de çalışmalarımıza katkı verecek. Şunu mutlaka söylemeliyim, katkımız sadece entelektüel düzeyde kalmayacak. Türk Demokrasi Vakfı’nın kurgusu farklı. Somut, rasyonel, uygulanabilir önerilerle, hem ülkeyi yönetenlere ve hem de yönetimine talip olanlara katkı sunacağız. Ürettiklerimizi topyekûn siyasal alana ve karar vericilere açacağız."

 ‘DEMOKRASİ İÇİN SÖYLEYECEK SÖZÜ OLAN HERKESE KAPILARIMIZI AÇIYORUZ’ 

 Uzun, Türk Demokrasi Vakfı çatısı altında yapacakları ortak çalışmaları da şu sözlerle anlattı:  

“Önce şunu diyeceğiz: En değerli yatırım demokrasiye yatırımdır. Demokrasi açığımızı kapatırsak, güvenlik açığımız kapanır, eğitim açığımız kapanır, başka ülkelere kıyasla gelişmişlik açığımız kapanır. Yani hep beraber kazanırız. O nedenle bu ülkede sözü olan, gücü olan, etkisi olan herkesi demokrasiye yatırım yapmaya çağıracağız. Türk Demokrasi Vakfı çatısı altında demokrasi indeksleri, Türkiye’nin gidişatına dair geçmişle bağ kuran ama asıl olarak geleceğe dair perspektifler sunan raporlar hazırlayacağız. Özellikle gençlerimizin aktif katılımlarını ve katkılarını sağlayabilmek adına her biri alanlarında uzman ve tecrübeli mütevelli heyeti üyelerimizle birlikte eğitim, seminer ve söyleşi programları düzenleyeceğiz. Arama konferansları, sempozyumlar ve yayınlar ile Türkiye’nin siyasal gündemine pozitif katkı vereceğiz. Demokrasi için söyleyecek sözü olan, katkı sunmak isteyen, aklıselim sahibi ve makul düşünen herkese kapılarımızı açıyoruz.” 

‘AHLATLIBEL’DE YAPILAN TOPLANTININ BENZERİ BEŞTEPE’DE NEDEN YAPILAMIYOR?’ 

Vakıf bünyesinde yapılacak çalışmaların Türkiye demokrasisine katkısı ve etkisine ilişkin de değerlendirmede bulunan Uzun, ülkede demokratik değerlerden, ilkelerden ve asgari demokratik yaklaşımlardan epeyce uzaklaşıldığını söyledi.

Ankara Ahlatlıbel’de bir araya gelen 6 siyasi parti genel başkanının ‘liderler zirvesi’ni örnek gösteren Uzun,  “Hafta sonu altı siyasi partinin genel başkanı bir masa etrafında bir araya geldi. Uzun zamandır görmediğimiz, göremediğimiz bir fotoğraftı. Hâlbuki demokratik kültürü kökleşmiş ülkelerde bu durumlar özlenemez. Yani özlenecek hale gelemez. O kadar seyrek karşılaşılmaz böyle tablolarla çünkü. Sıradandır, olağandır bunlar demokratik toplumlarda. Aklınıza şu soru gelmiyor mu: Bu toplantı Külliye’de de yapılamaz mı? Ahlatlıbel’de yapılan toplantının benzeri Beştepe’de neden yapılamıyor? Cumhurbaşkanı böyle toplantılara ev sahipliği yapamaz mı? Tüm liderleri davet etse, ülke meselelerini müzakere etseler olmaz mı?” diye sordu.  

 ‘DEMOKRATİK KÜLTÜRÜN YERLEŞMESİNİ TALEP ETMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ’ 

 Uzun, “Sadece bir fotoğrafla bile Türkiye’nin iklimi yumuşar” diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir masa etrafında oturulunca herkesin birbirine benzemesi gerekmez ki. Demokrasi tam da budur; farklılıkları koruyarak, müzakere edebilmektir. Çok mu fazla gelir bunlar bize? Hak etmiyor muyuz bu kadar zarafeti? Demokratik kültürün yerleşmesini talep etmekten vazgeçmeyeceğiz."