Mehmet Dülger: Türkiye gladyodan kurtulmalıdır!

AK Parti'nin eski milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonunun eski Başkanı Mehmet Dülger darbeyi ve sonrasında yaşananları Duvar'a değerlendirdi.

Google Haberlere Abone ol

Özlem Akarsu Çelik  [email protected]

ANKARA - "Bugüne kadar 5 darbe gördüm. 15 Temmuz'da yaşadığımız darbe değil bir 'işgal teşebbüsü idi" diyen Mehmet Dülger'in sorularımıza verdiği yanıtlardan öne çıkanlar şöyle:

'DARBE DEĞİL, İŞGAL TEŞEBBÜSÜ'

Ben 5 darbe gördüm. Bu 6'ncısı… Ve bu darbe değildi, Türkiye'nin işgai teşebbüsüydü. Diğerlerinden farklı olarak Meclis'in bombalanması çok önemli sembolik bir olaydır ve teebbüsün kaynağının dışarıdan olduğunun karinesidir. Ayrıca, hâlâ, 17-25 Aralık'ın AK Parti iktidarıiçin nasıl bir darbe oluşunu da hala anlamış değilim.

'15 TEMMUZ'DA TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ CEZALANDIRILDI'

İşgal teşebbüsünün amacı, Türk Ordusu'nu cezalandırmak ve Türk Ordusu'nun başındaki kişiyi derdest ederek bu niyetini ortaya koymasıdır.. “Ben sizin yatak odanıza giriyorum” diyor. Bu algı çok kuvvetlidir ve bir daha olmaması için ne yapılacağı hakkında şimdilikhiçbir fikrimiz yok.

'MUHALEFETİN İKTİDARI DEVİRMESİ KANUN DIŞI DEĞİLDİR'

Recep Tayyip Bey, beyanlarında, "Bunlar hükümeti düşürmek istiyor" diyor. Muhalefet partilerinin görevi budur zaten. CHP'nin hedefi, AK Parti'yi iktidar olmaktan çıkarmak ve yerine iktidar olmaktır. Bu demokrasinin gereği ve kuralıdır. Muhalefetin amacı başka ne olabilir ki ?.. Ama bunun kanun dışı olduğu algısı insanların kafasına yerleştirildi.

'OHAL'DE ANAYASA YAPILAMAZ!

HDP'SİZ ANAYASA ÇALIŞMASI KABUL EDİLEMEZ!'

OHAL devam ederken Anayasa hazırlama faaliyetine girişildiğini görüyoruz.. OHAL içinde Anayasa olmaz, yapılmaz! Ayrıca Anayasa çalışmalarında 6 milyon oyu olan partinin yer almaması kabul edilemez. Benim oyum  mukaddes, sizinki niye değil?

'MSP 1973'TE 'BAŞKANLIK' DEMİŞTİ'

Şu an temel siyasi kavram “tek adamlık”tır!.. Bütün yapılanlar tek adamlığı meşru kılma çalışmasıdır.MSP(Milli Selamet Partisi)'nin 1973 seçim beyannamesinin 1'inci maddesinde, Başkanlık seçimine geçileceğini ve Başkanı milletin seçeceğini söylüyor. Aynı talep!

'ÖZAL'A 'MUSUL VE KERKÜK'Ü ALALIM' DEDİRTEN ABD'YDİ'

Türk Ordusu, Orta Doğu üzerinde büyük devletlerin emellerine alet olmama ve oraya fiili olarak müdahale etmeme inadını 15 Temmuz'a kadar sürdürmüştür. Bu konuda Turgut Özal’ın, Bush'un çiftliğinde bir hafta sonugeçirdikten sonra, döndüğünde, Kerkük ve Musul'u almak istemesini hatırlayın. Dönemin Genelkurmay Başkanı “Böyle bir emir verirseniz istifa ederim” dedi, büyük bir skandal oldu. Bu,muhtemelen, Turgut Bey'e çiftlikte vakit geçirirken yapılmış bir teklifti .. Suriye karıştığı zaman, ABD, hava gücüne takviye olarak, kara gücü istedi Türk Ordusu'ndan. Türk Ordusu bunu kabul etmedi. Onun için Kürtler'e sarıldı.

'SİLAH AMBARGOSUNA MARUZ KALABİLİRİZ'

Şu an Suriye'de başarılı olursak bir silah ambargosu olabileceği ihtimalini düşünüyorum. Kıbrıs Harekatı sonrasını hatırlayın. Çinliler'le başlattığımız konuşmaları bir kenara koymayalım. Müttefiklerimiz ne dediler? “NATO normlarına uymaz” dediler. Çin füzesi alacaktık, rafa kalktı. Türkiye bir köprüdür. Hem Doğuyu, hem Batıyı gözetmesi gerekir.

'EHİL İNSAN' DEĞİL 'SADIK İNSAN' REVAÇTA

Köprü politikaları, çok iyi yetişmiş, işinin ehli insanlarla yapılır ve başarılı olur. Türkiye'nin en büyük sıkıntısı ehil insanların görevlendirilmesinin kulak ardı edilmişolmasıdır. Şu an alanında “ehil insan” değil “sadık insan” revaçta...

'ORTADOĞU'DA HARİTA VE SINIRLAR DEĞİŞECEK DEDİ!'

1 Mart 2003'te Meclis Dışişleri Komisyonu Başkanı idim. Tezkere reddedildi ve ABD, yediremediği  reddi,haysiyetinize hücum ederek, subaylarınızın başa çuval geçirerek cezalandırmaya kalkıştı.. Komisyon Başkanıiken, Madam Condolezza Rice’a(C. Rice, o tarihteBaşkan G.W. Bush'un ulusal güvenlik danışmanıydı. ÖAÇ), "Bizden Irak'a girmemizi istiyorsunuz, niye sizgirmiyorsunuz?" dediğimizde, şöyle cevap verdi, "Coni'nin annesi mi ağlasın?".. Bu söz üzerine de, ben bir basın toplantısı yaptım, "Coni'nin annesi ağlamasın da, Mehmet'in annesi mi ağlasın?" dedim. Ertesi gün ABD Büyükelçisi bana geldi, "Niye söylediniz bunu?" dedi. Madam Rice bizzat kendisi ifade etmiştir, "Orta Doğu'da yeni bir coğrafya çizilecek ve sınırlar değişecek". Bu cümlenin üzerine sordum, "Buna bizimkiler de dahil mi?".  Cevap gelmedi.

'ORTADOĞU'DA KAOSUN DEVAMI İSTENİYOR'

Önce Orta Doğu neresidir, nasıl bir yerdir onu anlamak lazım. Orta Doğu çok eski bir medeniyet beşiğidir. Düşünün ki, yazı burada bulunmuştur. Öyle bir medeniyet beşiği ki, o zamanın dünyasının farklı coğrafyalarından, farklı özelliklere sahip insanlar buraya geliyorlar ve farklılıklarını kaybetmeden barış içinde asırlardan beri yaşıyorlar. Son yüz yıldır bu yana ise, Orta Doğu, tam bir sömürge rejimi içinde, parçalanmış bir halde. Birbirleriyle dövüşen halklar… Medeniyetlerin eserleri dağılmış, tahrip edilmiş, yağmalanmış...Kadim Mısır, Roma, Yunan medeniyeti, Bizans, Selçuklu, Cengiz Han, sonrasında, 400 yıl boyunca Osmanlı'nın yaşadığı, sonra İngiliz ve Fransız tecavüzüne uğrayan, Sykes-Picot Anlaşması(Birinci Dünya Savaşı sırasında Britanya ve Fransa arasında yapılan ve Osmanlı Devleti'nin Orta Doğu'daki topraklarının paylaşılmasını öngören gizli anlaşma. ÖAÇ) ile bölünen, arkadan Amerika'nın üstüne vardığı, İsrail'in yerleştirildiği, ABD ile Rusya'nın paylaşma yarışına girdiği, bugün kaosiçinde olan bir bölgedir. Bu kaosun devamı isteniyor.

'24 DEVLETİN DAHA KURULMASI PLANLANDI'

Batı kafası,farklılıkların bir arada barış içinde, o farklılıkları koruyarak yaşanabilmesini anlayamıyor ve bunu istemiyor. Orta Doğu'nun geleceğini gösteren siyasi, coğrafi tasavvurlarda, bugünkü durumun coğrafyasını daha da parçalamak istiyor. Şu andaki duruma ilaveten, 24 tane devlet daha kurmak istiyor Orta Doğu'da. “Yeni coğrafya”, yeni sorunlar demek tabii.

'IRAK'TA 3 DEVLET KURULMAK İSTENİYOR'

Büyük Orta Doğu Projesi’inde (BOP), İran, Irak, Suriye, Mısır, Libya, Tunus ve de Kıbrıs... BOP sacayağında Orta Doğu petrolü, onu taşıma yolları ve pazarlanması,İsrail'in Amerika'nın ileri karakolu olması ve “ılımlı İslam” konuları vardır. BOP', Irak'ı üçe bölüyor. Birincisi, Şiilerin çoğunlukta olduğu bölge... Çeare getiriyor, ama ihtilaflı mücadele tohumlarını da içinde bırakıyor. Burada, esas olarak, İngiltere-İran söz konusu... İkincisi, Sünnilerin çoğunlukta olduğu bölge.. Onun için IŞİD kuruldu. IŞİD'in I'sı Irak'tır. Üçüncüsü de Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölge... Koridor oluşturmada kullanılmak isteniyor.  İsrail ve diğer petrol kaynaklarından gelecek petrol, bu yoldan geçirilecek, Kürtler de bunun bekçisi olacak. Birinci Dünya Harbi'nde Ermeniler ile yapılmak istenen, şimdi de Kürtler ile yapılıyor. “Manda devletler” kurulmak isteniyor.

'İNGİLİZLER İHTİLAF YARATMANIN ÜSTADIDIR'

“Baas” fikri İngilizler tarafından bulunmuştur : Irak'ın çoğunluğu Şii, Baascı lideri Sünni. Suriye'nin çoğunluğu Sünni, Baascı lideri Şii. Bunların hepsi ihtilaf yaratmakve sürdürmek için yaratılmış formüllerdir. İngilizler, doğrusu, bu işlerin üstadıdır. Orta Doğudaki durumu ben, ensesinde tilki ile dolaşan ayıya benzetiyorum.. Tilki tarif ediyor ayı da tahrip ediyor. Tilki, kurnazlığı ileİngiltere, ayı da, tahripkar gücü ile Amerika’dır.

'DEMİREL TEKLİF ETTİ, SADDAM REDDETTİ'

Gertrude Hanım ,(Gertrude Bell: elinde cetvelle Orta Doğu ülkelerinin sınırlarını çizdiği anlatılan, ünlü İngiliz casus. ÖAÇ) Türkiye, Irak ve Suriye'yi ayıran sınırların tesbiti bahsinde,, özellikle de Irak petrolü konusunda son derece şuur sahibi bir İngiliz jeolog... Türkiye-Irak sınırında, talvek hattı (askeri terminolojide, dağ silsilesinin zirvelerini birbirine bağlayan çizgi. ÖAÇ) iki ülkeyi ayıran sınır olarak kabul edilmiştir. Yani dağ, zirveden itibaren yarısı bir ülkeye, diğer yarısı komşu ülkeye aittir. Türkiye tarafından gelip zirveyi geçince, Irak’a girmiş olursunuz. Irak tarafından gelip zirveyi geçince de Türkiye’ye girmiş olursunuz. Dağ, tümü ile, bir tarafta veya diğer tarafta kalırsa,  sınır ihlali o kadar tartışmalı olmaz. Sınırı aşan terör eylemlerini de önlemek son derece kolaylaşır. Sınırı talvek hattından geçirme fikri, bitmez tükenmez sınır ihlali ihtilaflarını canlı tutmak içindir. Ayrıldığı yerde kalıcı ihtilaf bırakmak isteyen İngiliz aklının  kurnaz çözümü…Bir sohbetimizde,Süleyman Bey(Demirel) dedi ki, "Ben bu sınırı düzeltme konusunu Saddam ile konuştum. “Ben bu dağı sana vereyim, sen da bana başka yerden toprak ver”. dedim. Yahut tam tersi : sen bana bu dağı ver, ben sana başka bir yerden toprak vereyim” Saddamkesinlikle reddetti. Çünkü kendisi İngiltere'nin adamıydı.”

'ESAD'LI 'HRİSTİYAN BÖLGE DEVLETİ' PLANI'

Suriye'de de 3 tane bölge devlet kurulmak isteniyor. 1)Kürt koridoru bölgesi. 2) IŞİD ile kurulacak Sünni bölge. 3) Nasrani bölge...

Nasraniler Arap Alevileridir. İçlerinde Müslümanlar var, Araplar'ın kabilelerinin gruplarının geleneklerine inananlar var, Hristiyan gruplar var. Bunlar arasındaHristiyanlığı hâkim kılarak, başına da Esad'ı getirmek istiyorlar.

'ORTADOĞU'DA HRİSTİYAN DEVLET İSTENİYOR'

Esad'ı başına getirecekleri Nasrani devlet, İsrail-Filistin arasında bir yerde olacak. Çoğunluğu Müslüman… Orta Doğu'da zaten bir siyonist Yahudi devleti var. Bir de Hristiyan devleti yaratmak isteniyor. Orta Doğu'nun kendi kültürel değerlerini değiştirecek, çok uzun vadeli, sabırla yürütülecek ve çok az insanın görebildiği önemli bir proje bu. Bu proje uygulamasına girişirken, Kuzey Irak'taki Kürtler'e önce Zerdüştlüğü kabul ettirmeyi denediler,olmadı. Şimdi Bahailiğ deniyorlar.Öte yandan, Musul'un merkezinin yönetimi de Yahudiler'e verilmek isteniyor.Bunun hazırlıkları İsviçre'de Cenevre'de uzun zamandan beri devam ediyor. Hedef, kültür ayrışması ile İsrail'e rahatlık sağlamak...

'SURİYE'DE ESAD'A ALTERNATİF YOK'

Irak'ta tavrımız doğruydu bence. Açık bir şekilde, Atatürk'ün, 'Yurtta sulh, cihanda sulh' prensibine uygun olarak, “Irak'ın toprak bütünlüğünü savunuyoruz” dedik. Suriye'de bunu diyemedik! Bunu da şuna bağladık: “Sen vatandaşının üstüne nasıl varil bombası atarsın?” !! Suriyeli olsam ,sorarım: “Esad'ı gönderelim de, yerine kimi getirelim ?”  IŞİD mi gelecek? Birleşmiş Milletler mibir idare mi kuracak?.. Suriyeli biçare! Suriyeliler veya İranlılar Türkiye’ye gelip PKK'yı desteklese nasıl davranırsınız? O da bunu söylüyor. Bunu çok önemlibuluyorum.  Tutturmuşuz “Esadsız Suriye “diye… Oysa,Suriye halkı alternatifsiz!

Orta Doğu, belirli bir zamandan beri, büyük güçler için yerel idarenin söz konusu bile olmadığı, siyasi, coğrafi,  ekonomik ve sosyal açıdan bir laboratuvar… Oynuyorlar onlarla.

'TÜRKİYE'NİN CİDDİ BİR SURİYE POLİTİKASI YOK!'

Bu bölgede, İran ve Rusya'nın müdahalesi son derece sorunlu. Rusya ikili oynuyor. Bazen ABD''nin yanında bazen karşısında görünüyor. İran'ı da kara gücü olarak payanda olarak kullanmak istiyor. Ruslar,Suriye'ye girerken bu giriş meselesini Türkiye ile konuşmak istedi Ruslar. Bizimkiler yüz vermediler. Burada, Türk-Rus menfaatlerinin mutlak suretiyle dengelenmesi lazım gelir. Yoksa Hatay tehlikeye girer. Türkiye'nin bu tavrı, Suriye konusunda ciddi bir politikası olmadığını gösteriyor. Bir de, Orta Doğu'ya uzaklardan ilgi gösteren, ne yapacağı hakkında hiçbir fikrimiz olmayan Çin’i hesaba katmalıyız.Bu petrol meselesi ve diğerihtilaflar çözüme bağlandıktan sonra, Çin buraya önce önemli bir müşteri, sonra da aktör olarak girecek.

'MECLİS İKİ AYDAN ÖNCE AÇILAMAZ'

Bu meselelerin üzerine Parlamento gider, Dışişleri Komisyonu gider. Böyle bir şey görünmüyor. HalenParlamento tatilde.. 1 Ekim'de tezkereyi görüştükten sonra ne yapacaklar ? Bir daha mı tatile girecekler? Geçenlerde gittim Meclis'e. Her yer 15 Temmuz bombalanmasının tahribatının tamiri dolayısı ile şantihye gibi : iskeleler kurulmuş, kırılmış camlar yenileniyor vs…En az iki aydan önce düzelmez orası.

'ERDOĞAN İLE DAVUTOĞLU MÜSLÜMAN KARDEŞLERCİ'

“Persona non grata”(istenmeyen kişi) ilan edilen Kahire Büyükelçimiz, çok da parlak bir hariciyecidir.. Mısır Devlet Başkanı Sisi, Müslüman Kardeşler ile temasları olduğu gerekçesi ile, “Çekin Büyükelçinizi!” dedi. Bir büyükelçi talimat almasa, kendiliğinden böyle bir temas kurabilir mi? İngiliz Büyükelçi talimat almazsa Kürtaşiretleri ile konuşur mu? ABD Büyükelçisi talimat almazsa Artvin'e gider mi? Bu talimatı veren BaşbakanRecep Tayyip Bey ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’dur.. Bunların Müslüman Kardeşler’e büyük ilgi ve sempatisi vardır. Siz, böylelikle, içeride birbiriyle dövüşen gruplardan birinin tarafını tutmuş oluyorsunuz. Sonuç ne oldu ? Ama haklı, ama haksız,tuttukları taraf okka altına gitti. Mısır ile aramız bozuldu. Türkiye’de ise bu işlerin hesabı kimseden sorulmuyor. Olan oluyor. Kimsenin sırtında yumurta küfesi yok. “Önümüzdeki maça bakalım!”

'İLKELİ BİR ORTA DOĞU POLİTİKASI YOK!'

Türkiye'nin Orta Doğu ile benzerlikleri de, ayrılıkları da var. Irak ihtilalinde Kral'ın ölüsünü ipe bağlayıp sokaklarda dolaştırdılar. Bir yıl sonra bizde 27 Mayıs ihtilali oldu. Bütün Bakanlar, Tahkikat Komisyonu üyeler, milletvekilleri acımasızca sopadan geçirildiler.

Türkiye, Orta Doğu'da oyun kuracak güçte değildir ama oyun bozacak güçtedir. Türkiye'nin maalesef Orta Doğu üzerinde uzun vadeli, tutarlı, lazım geldiğinde esnek, ilkeli bir politikası yok. Türkiye'de Orta Doğu'ya, sadece,demokrasinin geçerli olduğu Demokrat Parti(DP),Adalet Partisi (AP) ve Anavatan Partisi(ANAP) zamanında ilgi olmuştur. Onun dışında, Cumhuriyet rejimi, genellikle,"Aman karışmayalım, bizi arkadan bıçakladılar" diye tepkilidir. AK Parti döneminde ise, sınırsız bir hayranlık ve tam bir taklit etme söz konusu…

'YENİ OSMANLICILIKTA ÇUVALLADINIZ!

DAVUTOĞLU GÜNAH KEÇİSİ OLACAK'

“Yeni Osmanlıcılık” bugün için pratik ve gerçek bir politika uslubu olamaz Öncelik verdiği  konuların, bugünün şartlarında ve bizim siyasi ve ekonomik gücümüz ile telif edilmesi, en azından, şimdilik imkansız. Karşınızda Rusya, ABD gibi, buraları paramparça etmek isteyen iki ülke var. “Yeni Osmanlıcılık” bakışının gerçek tarafı yok… Bunlar ne zaman ciddiyetle ele alınacak ve bugünkü durum, bütün ayrıntısı ile tartışılacak, bilemiyorum. Ama bugün için bir günah keçisi lazım… Onun da Sayın Davutoğlu olmasından korkarım.

'ABD DERİN DEVLETİNDE KOORDİNASYONSUZLUK VAR'

15 Temmuz'un arkasında Türk Ordusu'na parmak sallama, tehdit var. Bunda da başarılı olundu.

ABD, Türkiye'yi Orta Doğu'nun kaosunda, kendi menfaatleri doğrultusunda hareket etmeye sevk etmek istiyor. Türkiye’den, siyasi, askeri ve stratejik senaryoları üstlenmesini ve uygulamasını istiyor. Bunun için,Hükümet'i de, Ordu’nun yüksek kademesini de zorluyor. Yalnız, ABD'nin bu zorlama için giriştiği inisiyatifler içinde şöyle bir durum söz konusu : ABD'nin derin devletindeciddi bir koordinasyonsuzluk söz konusu… Zira, bu derin devlet parça parça : CIA, Pentagon, FBI, DışişleriKonseyi, Yahudi lobisi, Neo-;Con yapılanması... ABD'deki büyük dünya hâkimiyeti iradesinin mimarları bunlar. Hillary Hanım ve Trump Bey Hazretleri, televizyonlarda yayınlanan karşılaşmalarından bir gün evvel, Netanyahu ile buluşup, İsrail’i ve Orta Doğu’yu gözeten beyan ve  vaadlerde bulundular..

Bazen koordine olan, bazen olmayan bu  Amerikan derin devleti, yeni başkanın sofrasına bir takımı yemekler servis etmek istiyor. Bunlardan biri de, “Orta Doğu'nun istikrarsızlığının devamı” yemeği….

TÜRK GLADYOSU-ABD DERİN DEVLETİ İLİŞKİSİ

Türkiye, 1952 yılında NATO üyesi olduğundan bu yana, ABD, çoğu zaman, NATO kisvesi altında, TSK'nın yüksek kumanda mekanizmasını eline geçirme hevesindedir. 5 darbe, bir de işgal teşebbüsü gördüm. ABD bu hevesinden vaz geçmedi. TSK ise direniyor. Torumtay’ın istifası, , 1 Mart tezkeresi, çuval geçirme meselesi, ABD'nin PYD konusunda anlaşılmaz ısrarı...Bu bir örtülü itiş kakış… NATO ülkeleri içinde, Soğuk Savaş zamanı,  komünizm ile mücadele esas olduğu için, her üyenin bünyesinde, antikomünist mücadeleyi bir takım operasyonlarla yürütme görevini yürüten ve adına “Gladio” denen bir derin devlet yapılanması vardı. Sovyet Rusya'nın dağılması sonucunda,  NATO üyesi devletlerin bünyesindeki Gladio’lar kaldırıldı. Sadece İtalya, Yunanistan ve Türkiye'de kaldı. İtalya, kendi Gladio’sunu “Temiz Eller” operasyonu ile temizledi. Yunanistan ise, Avrupa Birliği’ne girdi. Demokrasi gereği,  Yunan Gladio’su bir ölçüde temizlenmiş oldu. Sadece, Türk Gladio’su kaldı. Bu yapılanma, ABD'nin derin devleti ile direkt ilişkilidir.

Türkiye’deki darbelerin hepsinde başrolü oynayan bu yapılanma, Türkiye’ye çok kötülük etmiştir. Siyaseti de, TSK’yı da çok tahrip etmiştir. 27 Mayıs’ta, TBMM’yi kapatıp, Başbakanı ve üç bakanını idam etmiş ama, Türk Ordusunun yetenekli 7.000 subayını merhametsizce emekliye sevk etmiş, onların emeklilik tazminatını da Amerika’nın verdiği borçla ödemiştir. Bu konu, bu yapılanma kadar derindir.

'28 ŞUBAT GLADIO İŞİYDİ'

Gladio, bu operasyonlarını kendi ajanlarıyla değil, ülke içindeki grupları organize ederek yapıyor.

27 Mayıs'ta üniversiteleri, köşe yazarlarını, bir takım darbeci subayları, solcu bir takım grupları kullandı. Babam, (gazeteci, siyasetçi Bahadır Dülger: Yassıada'da yargılandı, idama mahkûm edildi, cezası  müebbet hapse çevrildi. 9, 10, 11'inci dönem milletvekili idi. DP tarafından muhalefetin ve basının faaliyetlerini izlemek üzere, Meclis'te kurulmuş, tüm üyeleri DP'li milletvekillerinden oluşan Tahkikat Komisyonu'nun üyesiydi. ÖAÇ ) Tahkikat Komisyonu'nun Basın konularını araştıran grubun başı idi, idama mahkum edildi. 12 Mart'ta sağ-sol öğrenci grupları ve ordunun içindeki bazı ihtilalci gruplar organize edildi. 12 Eylül'de de sağ-sol öğrenci grupları, sendikalar kullanıldı. Karşıt grupların silahlı çatışmaları halkı bezdirdi. Gladio, 12 Eylül'den sonra tarikatlara el attı. 28 Şubat 1997 eylemi, bir takım tarikatlara karşı alınmış bir tavırdır. Bu tarikatların bazısı desteklendi, bazısı hırpalandı.

'28 ŞUBAT, FETÖ'YÜ YÜKSELTTİ'

28 Şubat 1997 eylemi, FETÖ'yü yükseltti ve yeni Ak Parti iktidarının devletin üst kademesine yerleştireceği elemanları bu istikamette yetiştirdi. AK Parti iktidara geldiğinde, belirli bir hazırlık tamamlanmıştı.

28 Şubat'ta mağduriyet de var, parlama da! Tipik bir Gladio operasyonu !. Amaç, sizi şaşırtmak. Çünkü Gladio ikili oynar.

'TÜRKİYE GLADYODAN KURTULMALIDIR!'

Gladio FETÖ'yü kullandı.Belki bir müddet daha kullanacak, sonra da atacak bence. Burada yapılacak şey Gçladio’yu Devlet bünyesinden temizlemektir. Gladio, 40 yıllık uzun bir çalışma ile devletin bünyesine nüfuz etti. NATO bünyesinde ne yapılacaksa yapılmalı ve Türkiye Gladio’dan kurtulmalıdır!

'FETÖ, AK PARTİ'Yİ KULLANARAK GÜÇLENDİ'

FETÖ kadroların görünüşteki özellikleri kimseyi aldatmasın. Namaz kıldıklarına bakmayın, yerine ve menfaatlerine göre, takiyenin alasını yapıyorlar. Bir takım saf insanların “alnı secde görüyor” diye aldandıkları, aslında inançsız ve menfaatçi kadrolar bunlar… Devlet bünyesinin her kademesine yerleştiler, özellikle maddi menfaat sağlayan işlere girdiler. Maalesef, FETÖ, AK Parti'yi kullanarak güçlendi.

SONRASINA HAZIRLIK:

STK'LARIN YENİ LİDER YETİŞTİRME PROGRAMLARI

Şimdi de, yani 15 Temmuz'dan sonra,bir şeyler yapılmak isteniyor. Bunların içinde en önemli işlerden biri STK bünyesinde organize edilen “liderlik seminerleri” dir. Yeni liderler, küçük toplum liderleri yetiştirilmek isteniyor.Bunlar, esas olarak, devletten memnun olmayan ve dışarıdan empoze edilen modelleri benimseyecek tipler. Söz konusu modellerin biri Kürtçülük, biri de ılımlı İslam'dır. İkisinin de bu toplumda sesi vardır. Adam devşirme süreciyle bundan sonrası hazırlanıyor.

FIRAT KALKANI OPERASYONUNUN ASKERİ VE SİYASİ HEDEFİ

Fırat Kalkanı Operasyonu'nun iki sebebi var : biri ,15 Temmuz sonrası Türk Ordusu'na moral aşılamak ve TSK'nın moralli olduğunu dünyaya göstermek; ikincisi, mülteci krizine bir çözüm olarak güvenli bir bölge yaratmak… Zira maalesef burada Avrupa bir şey yapmadı. İş galiba bize düştü. Ancak, Fırat Kalkanı harekatının ne askeri, ne de siyasi hedefi ilan edilmiş değil.

'TSK'YI AŞAĞI ÇEKMEK TUZAKTIR'

Görünen manzara TSK'nın, Özgür Suriye Ordusu (OSO)'nun arkasına geçmiş olmasıdır. Daha 15 km gitmeden size El-Bab, Rakka, Musul hedefleri gösteriliyor. Amaç, sizi daha aşağı çekmek.. . Bizim, kendi menfaatlerimizi  gözeten bir politikanın varlığını göremiyoruz. Suriye sınırımıza duvar çekiyoruz. Çin Seddi gibi, Berlin Duvarı gibi, İsrail / Filistin sınırını ayıran duvar gibi… Bu politikamızın işareti ise, ortada pek politika olduğunu söylemek zordur.

'TAYYİP BEY İÇİN RİSK SÖZ KONUSU'

“Yenikapı Ruhu” devam ediyor ama, Suriye'de bir yenilgi veya bataklığa saplanma, Allah korusun, işleri tersine çevirir, Türkiye’yi ve Recep Tayyip Beyi büyük sıkıntıya sokar!

15 Temmuz İşgal teşebbüsüne, TSK bünyesindeki Cumhuriyetçi, Atatürkçü subayların katılmamış olması önemlidir. İşgal teşebbüsünün müellifleri,  TRT’de onlara cazip gelecek bildiri okuttular.

'TÜRKİYE'NİN MERKEZ SAĞ PARTİYE İHTİYACI VAR'

Türkiye'nin bugün merkez sağ bir partiye ihtiyacı var. Ak Parti’nin 2002 deki iktidarında hakim olan haleti ruhiye, din hassasiyeti olan bir partinin iktidara gelmesine karşı, olası tepkilerin asgariye inmesi gayretini göstermekti.2007'ye kadar olan, “din iktidarı” değil, dini hassasiyetleri olan insanların da siyasete katılması yönünde tavırdı.Ama; belirli bir zamandan beri bu hassasiyetin yetmediği, bazı konularda ciddi sapmaların görüldüğü anlaşılmaktadır. Demokratik oyunun bütün kavramları, kuralları ve kurumları ile oynanabileceği bir özgür, adil, insan haklarına hassas, üretimi, istihdamı, refahı, sosyal düzeyin yükselmesini, eğitim ve sosyal güvenliği ciddiyetle, bir arada ele alan bir idarenin Türkiye’de söz sahibi olması, bence, hala büyük bir özlem olmaya devam ediyor.