Demirtaş: AKP'de de darbenin içinde olanlar çıkabilir

HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, OHAL uygulamasını eleştirdi. Uygulamaların darbecilerle sınır kalmayabileceğini söyledi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR -  HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, hükümetin OHAL’i muhalefeti susturmak için kullanacağını savundu. Demirtaş, operasyonları yürüten ordu mensuplarının darbeci olması ve bu operasyonların darbe girişimine zemin hazırladığı tartışmalarına ilişkin de “Ordunun Kürtler’e karşı yürütülen savaş ve katliamda, AKP’nin siyasi sorumluluğu kadar, bu darbeci generallerin savaş hevesi de vardır. Bir taşla iki kuş vurmak istedi darbeci generaller. Hem Kürtleri ezmek hem bu savaş vesilesiyle AKP’den kurtulmak istediler” dedi. Demirtaş, darbe girişimine ilişkin mecliste ciddi bir araştırma yapılması halinde AKP'den de darbenin içinde olanların çıkacağını ifade etti.

Selahattin Demirtaş, Ankara'da gazetecilerle bir araya geldi, 15 Temmuz darbe girişimi ve ardından yaşanan olaylar, OHAL ilanı ve gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı. DİHA'da yer alan habere göre Demirtaş'ın açıklamalarında öne çıkanlar şöyle:

OHAL YÖNETİMİ: Olağanüstü Hal (OHAL), kanun hükmünde kararname (KHK), işkence ve 30 günlük göz altılarla darbeyle mücadele edilmez. OHAL, darbe yanlıları ve darbe girişiminde bulunanlarla sınırlı mı kalacak, bundan çok emin değiliz. OHAL’e karşıyız. Ama hükümet bu yetkileri muhalefeti sindirmek için kullanacaktır. Bizim edindiğimiz izlenim bu. AKP geçmiş dönemde zora girdiği, sıkıntıya girdiği her dönemde toplumdan ve muhalefetten destek istedi. Şu veya bu şekilde destek de aldı. Toparlandığı zaman geri dönüp kendisine destek veren herkesin burnundan getirdi. Sopayı ilk önce onların kafasına vurdu. Bu defa da aynısının yaşanmayacağına dair elde hiçbir emare yok. Buna rağmen biz her halükarda darbe karşıtı pozisyonumuzu sürdüreceğiz. 15 Temmuz’da darbeciler kaybetmiştir, demokrasi kazanmıştır’ söylemi tam bir aldatmacadır. Ortada demokrasi falan yoktur. Ortada AKP diktası vardır, diktaya karşı darbe girişimi vardır. Henüz kazanmış bir demokrasi falan yok. AKP bir demokrasi kurmadı bu ülkede. Darbe de demokrasiye karşı yapılmadı, demokrasi mücadelesine karşı yapıldı. Çünkü Türkiye demokrasi değil, demokrasi olsa darbe olmazdı zaten. Hangi demokratik ülkede darbe oluyor ki? İki kötü arasında bir tercihte bulunmak zorunda bırakılıyor toplum, - oysa üçüncü bir alternatif var - ne darbe, ne diktatörlük. Bizim demokrasi gibi bir seçeneğimiz var. Şu anda zayıf gibi gözükebilir ama buna yoğunlaşmak zorundayız.

OPERASYONLARIN SORUMLULUĞU: Ben hükümetten bağımsız bir gelişme olduğunu düşünmüyorum. Davutoğlu ve Erdoğan’ın açık emirleri ve kararları vardır. Orada olup biteni darbeci generallere yükleyip sıyrılmanın mümkün olmadığını görmek lazım. Ama şu bir gerçek; güvenlik bürokrasisi Erdoğan’a şu mesajı verdi: Savaş konusunda korkak davranma. ‘Biz ordu olarak güçlüyüz. Terörü ezer geçeriz. Sen savaş kararı al gerisini bize bırak.’ dedi. Erdoğan da bu politikaya inandı ve güvendi. Oysaki geçmiş dönemde defalarca ispatlandı; savaşan bir ordu siyaseten güçlenir. Türkiye gibi anti demokratik bir ülkede savaşta cepheye giden bir ordu vesayeti güçlendirir. Ordu kayıp veriyor, cenazeler oluyor. Ordu aynı zamanda bütün ülke politikası üstünde söz söyleme hakkını kendinde görmeye başlıyor. Bundan sonuç olarak fiili olarak vesayetini güçlendirerek ülkeyi yönetiyor. Ya da bugün olduğu gibi işin tıkandığı yerde bir darbe girişimiyle ülke yönetimine el koymak istiyor.

BİR TAŞLA İKİ KUŞ: Ordunun Kürtler’e karşı yürütülen savaş ve katliamda, AKP’nin siyasi sorumluluğu kadar, bu darbeci generallerin savaş hevesi de vardır. Bir taşla iki kuş vurmak istedi darbeci generaller. Hem Kürtleri ezmek hem bu savaş vesilesiyle AKP’den kurtulmak istediler. Ama Türkiye AKP’nin hatalarıyla buraya geldi. Kimse Roboski Hava Kuvvetleri eski komutanın suçudur, başka da kimsenin suçu değildir demesin. Cizre yakılıp yıkılırken, bodrumda 200 genç infaz edilirken Davutoğlu’nun emri vardı. Türkiye gözü önünde canlı yayında oldu bunlar. Darbeci oldukları ortaya çıktı ancak bunun siyasi emrini veren Davutoğlu’nun kendisidir.

DARBECİLERE İÇERİDEN DESTEK İDDİASI: Bu darbecilerin arkasında hangi siyasi klikler var, bunun ortaya çıkmamış olması ilginçtir. Emin olduğum tek şey var darbecilerin arkasındaki siyasi güç HDP değil. Ama darbecilerin AKP içerisinden güçlü bir siyasi klikten destek almış olma ihtimalleri çok fazla var. Milletvekili düzeyinde, hatta bakan düzeyinde, hatta belki başka üst düzeyde AKP içerisinde bu darbecileri desteklemiş kişilerin olma ihtimali var. Soruşturma Meclis tarafından geniş çerçevede yürütülürse herkesi çok şaşırtacak, şok edecek şeyler de çıkabilir. Mevcut durumda darbecilerin komuta kademesi siyasi ve askeri olarak ortaya çıkarılmış değil. Bu sadece öngörü değil diyelim. Yarı bilgi, yarı tahmine dayalı bir durumu söylüyorum. Eski, yeni AKP’lilerden de darbeye destek vermiş ve darbe hazırlığı içerisinde olmuş kişiler çıkabilir.

HDP NE YAPACAK? İki şeyi hedefliyoruz. Birincisi, mevcut çatışma ve savaş ortamı darbe zeminini sürekli canlı tutuyor. Dolayısıyla bunu bitirecek yeni bir yol, yöntem bulmamız lazım. İmralı’ya en azından aile ve avukatın gidişi sağlanmalı. PKK dikkat edilirse, darbe gecesinden bu yana büyük çaplı eylemler yapmıyor. Bunun anlamını bizde okumaya çalışıyoruz. Darbe girişiminin sonrasında Türkiye’nin önüne yeni bir fırsat çıkmıştır. Bu faciadan büyük bir ders çıkararak, biz kendi iç barışımızı öncelikle kurmalıyız şeklinde ortak aklı geliştirmek için HDP çaba sarf edecek. Gerekirse bütün hükümet yetkilileriyle görüşebiliriz. İmralı’ya heyet göndermek, Kandil’e heyet göndermek bütün bunlar da seçeneklerimiz arasında. Ama henüz kararlaştırmış değiliz. Özellikle Erdoğan’ın bu konudaki tavrını görmek istiyoruz. İmralı’yla ilgili yapılan açıklamalar tatmin edici değil, ciddiyetten uzak.

İkinci olarak biz de sokağa çıkacağız. Biz de çok sayıda miting planlıyoruz. Biz ne darbe ne diktatörlük diyoruz. AKP’nin kurmak istediği düzen de demokrasi değil, darbecilerin getirmek istediği düzen zaten tam bir katliam ve toplumu teslim alma sistemiydi. Darbeyi durdurduk diye otomatikman demokrasiye de geçmedik. Demokrasiye nasıl geçileceğini meydanlarda anlatacağız. Van’dan Diyarbakır’a İzmir’den Mersin’e Adana’ya Dersim’e kadar birçok yerde 10 gün içinde mitingler yapacağız. Dikkat ederseniz demokrasi başlığı altında toplum buluşmuş değil. Sadece darbe karşıtlığında toplum bir araya geldi. Bu önemlidir ama demokrasi için yeterli değildir. Darbe karşıtı olduğumuz anda demokrat olmuyoruz. HDP bir demokrasi programıyla sokakta, meydanlarda olacak.

RİSK ATLATILDI MI? Türkiye riski atlatmış değil. Alınan tedbirler de bence çok yüzeysel. AKP kendine yakın kitleleri meydanlarda tutarak darbe tehdidini savuşturamaz. Kendisini eleştiren kitlelerle de bağ kurması lazım. HDP’yle görüşmeyerek bu şansını yitiriyor. Kürtler, Alevileri tedirgin ederek, onların hassasiyetlerini görmezden gelerek; Kürtler ve Alevilerin de darbe karşıtı olduğunu anlamayarak Türkiye tehlikeye açık halde tutuluyor. Yalnızca AKP’lilerin alanlarda olması yetmez, herkesin ama herkesin alanlarda olması lazım. Bir demokrasi programı açıklayamıyoruz örneğin. Benim liderler zirvesi çağrımın amacı buydu. Bir araya gelelim ve demokrasi programı açıklayalım. 'Biz şu ilkeler etrafında bir araya geldik. Sivil özgürlükçü bir anayasa yapacağız' diyelim. 'Devlet içinde kadrolaşmaya hiçbir parti izin vermeyecek' diyelim. 'Kürt sorununu tümüyle parlamento çatısı altında nihayate erdireceğiz' diyelim. Böyle bir deklarasyonla, Cumhurbaşkanlığı başkanlığında dört bir parti bir program açıklayabilsek herkes meydanlarda olur. Ama şu anda AKP yalnızca kendi iktidarını korumak istiyor.

ENİŞTEDEN HABER: Ben darbe bilgisini medyadan öğrendim. Ama Cumhurbaşkanı ve Başbakan eniştesi ve yakınlarından öğreniyorsa ya eniştesini MİT müsteşarı yapsın ya da gerçekleri topluma anlatsın. Burada bir tuhaflık var. MİT müsteşarının darbe başlamadan saatler önce Genelkurmay’da tedbir toplantısı yaptığı söyleniyor. Bundan Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın nasıl haberi olmaz. Genelkurmay Başkanı ve MİT müsteşarı Başbakan ve Cumhurbaşkanı’na niye bilgi vermediler? Bu konuda açıklama yapmalılar. Karanlıkta olan çok fazla bilgi var.

SUİKAST İHBARLARI: Bize zaten periyodik olarak istihbarat tebligatları yapılıyor. Bu dönemde Kürt-Türk; AKP’li-HDP’li çatışması tam da darbecilerin ekmeğine yağ sürecek bir durum olur. Biz uzlaşma, çözüm arayışı başlamazsa birileri burayı kaşımak isteyecektir. Her şeye karşın biz güvenlik önlemlerimizi artırıyoruz. Karşımızda gözü dönmüş bir anlayış varsa yapabilecek çok şeyimiz de yok. Tehdit sıradan bir tehdit değil. Darbe girişiminden sonra güvenlik önlemleri artırıldı. Sözlü olarak iletildi.

GÖZALTINDA İŞKENCE: İşkence olağanlaştırılıyor, hatta AKP’lilerin bir kısmı bunun az bile olduğunu söylüyor. Ama ilke ilkedir, ahlak ahlaktır. İnsan geçen ay ahlaklı olup bu ay ahlaksız olamaz. İşkenceye karşı olmak ahlak sorunudur. Geçen ay işkenceye karşıydık ama bu ay herkese yapılabilir ve görüntüler yayınlanabilir demek ilkesizliktir. İşkence insanlık suçudur, darbeciye de yapsanız, katile de yapsanız, masuma da yapsanız hiç değişmez. Hele bu görüntülerin devlet kanallarından yayınlanması ilerde çok sorgulanacaktır. Bugünün sıcak atmosferinde belki kimse görmek istemiyor ama AKP etrafındaki İslamcılar bunun vebalini ağır ödeyecekler. 12 Eylül’de işkenceyi savunan herkes çok utanmıştır.

DARBECİLERDEN YANA TAVIR ALMADIK: AKP’nin korkusunu anlayabilirim, darbenin kendilerine yapıldığını düşünüyorlar ve Mısır örneğinden yola çıkarak panik yaşıyorlar. Ama şunu unutmasınlar, Mısır’da solcular darbecilerden yana oldu, Türkiye’de kimse darbecilerden yana olmadı. Ama bizlerin verdiği desteği de AKP ve Erdoğan politikalarına verilmiş destek olarak algılarlarsa hata yaparlar. Biz demokrasiye inandığımız için tutumumuz böyle. Yoksa Erdoğan’ın bize yaptığı zulmün haddi hesabı yok. Bizi içeri atmak üzereydiler, biz buna rağmen darbecilerden yana tavır almadık. Bütün dünya şaşırdı. O günden bu yana en az 10 etkili yabancı basın kuruluşuyla görüştüm, HDP bu kadar baskı altındayken nasıl oldu da darbeye karşı net açıklama yapabildi diye şaşırıyorlar. Ama AKP bunun kıymetini anlayacak ruh halinde değil.