YAZARLAR

Perde tekellere mi kalacak?

Son bir haftada Amazon’un Metro-Goldwyn-Mayer’ı yutması, Netflix’in New York ve Los Angeles’ta sinema salonları almaya başlaması, sektörün giderek birkaç şirketin elinde toplanacağının işareti gibi.

Pandemi öncesinde dijital yayın platformlarının tehdidi altında bulunan ve gücünü korumak için arayışlar içine giren sinema sektörünü (özellikle de salon işletmeciliği) çok daha zor bir dönemin beklediği aşikâr. Salgın, ‘piyasa kuralları’ içinde gerçekleşecek bu dönüşümü hızlandıran bir katalizöre dönüştü adeta. Zaten, dijital yayın platformlarındaki büyümeye sektörün verdiği tepki, garantili işlere yönelmek olmuştu. Bu da giderek tek tipleşen filmlerin ortaya çıkmasına, çeşitliliğin azalmasına ve yapımcıların risk almaktan kaçınmasına neden oldu.

Pandemiden önce de ‘Marvelizm’de (1) sembolleşen bir aynılaşma eğiliminden bahsediyorum. 13-25 yaş arası genç kuşağın dinamizmine odaklanan, onların estetik ve hikâye ilgilerini sömüren bu filmler sektörün ve salonların dijital platformların büyümesi karşısında ayakta kalabilmesinin yolu olduğu için fazla tartışılmıyordu. Bunun önce sinemayı sonra da salonlardan seyircilerin uzaklaşmasıyla sektörü bitireceğine dikkat çeken birkaç yönetmen oldu sadece. Hatırlarsınız bunlardan birisi de Martin Scorsese’ydi.(2)

Online platformların büyümesine paralel olarak medya ve sinema alanındaki şirketlerin birleşerek tekel oluşturması da pandemi öncesinin önemli gündem maddelerinden birisiydi. Sektörü takip edenler hatırlayacaktır. Telekomünikasyon şirketi AT&T'nin Time Warner şirketler grubunu 85.4 milyar dolara satın almasının ardından bu birleşme çapraz tekelleşme yaratarak sektörde haksız rekabete yol açacağı gerekçesiyle yargıya taşınmıştı. ABD yargısı 2018 yılında aldığı bir kararla, bu birleşmeye onay verince büyük tartışmalar yaşanmıştı. ABD Adalet Bakanlığı bu kararı temyize götürdü ama mahkeme şirketin Netflix’i örnek göstererek “yeni yayıncılık modellerinin tekel oluşmasını önleyeceği” şeklindeki savunmasını haklı buldu ve birleşme gerçekleşti. Ama gelin görün ki, Netflix aradan geçen zamanda sektörün en büyük oyuncusu haline geldi ve tekelleşme hamlelerini birbiri ardına yapıyor.

İşte bu satın alma ile Warner Bros.’un, HBO, TBS, TNT gibi kanalları bünyesine katan HBO Max ile dijital yayın alanına iddialı giriş yapan şirket bu kez bir başka dev Discovery ile birleşme hazırlıkları yapıyor.(3) Bu devasa birleşmenin sektörde ne gibi sonuçlar yaratacağı, buna karşı hukuksal bir mücadele yürütülüp yürütülmeyeceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Bu arada şirket halihazırda büyük bütçeli filmlerini kendi dijital platformunda da göstermeye başlayarak onlarca yıllık gösterim temayüllerini ortadan kaldırdı. Bu konuda daha önce yazıp çizdiğimiz(4) için değinmekle yetiniyorum.

Ama son bir hafta içinde çıkan haberler, sektörde merkezîleşmenin giderek artığını ve bunun devam edeceğini gösteriyor bizlere. İlki 21 Mayıs 2021’de ünlü Indie Wire’da yayınlanan ve sektördeki gelişmeleri ele alan bir makalenin (5) satır aralarında yer alıyordu. Yazı Hollywood’u kuran ve yöneten film stüdyolarının sektörün kontrolünü kaybettiklerini ifade ediyordu. Filmlerin gösterime girdikten 90 gün sonra başka platformlarda gösterilebilmesini sağlayan pencere sisteminin öldüğüne, sürenin 45 güne indiğine dikkat çekiliyordu. Disney’in de bazı filmlerini abonelik sistemiyle salonlardan önce gösterim sunduğu hatırlatılıyor ve sektör hakkındaki gelişmeler sıralanıyordu.

Haberdeki üç gelişme özelikle dikkat çekici. İlki Disney’in, 20th Century Fox'u satın alma sürecinin tamamlanmış olması. İkincisi bir süredir devam eden müzakerelerin tamamlanarak yaklaşık yüz yıllık Metro-Goldwyn-Mayer’ın Amazon tarafından 8.45 milyar dolara satın alınması. Böylelikle bünyesinde James Bond serisi, Kuzuların Sessizliği, Rocky serisi gibi yapımlar da bulunan şirket el değiştirdi. Yazı bazı şirketlerin güçlerini koruyor olmasına rağmen, büyük film stüdyolarından bahsetmenin anakronizm gibi algılandığına vurgu yapmaktan geri durmuyordu. Bütün bunlar salgınla birlikte tetiklenen krizi fırsata çeviren piyasa kurtlarının türlü türlü oyunları kuşkusuz.

Ama yazıdaki bir bilgi çok daha dikkat çekici. Netflix’in New York ve Los Angeles’ta çok önemli sinema salonlarını satın aldığı ifade ediliyordu. Belli ki, üretim ve online gösterim süreçlerini elinde bulunduran şirket, aynı zamanda dağıtım ve fizikî gösterim ağına da girmek istiyor. Bu eşyanın tabiatı gereği de böyle olmak zorunda. Abone sayısına dayalı bir büyüme modeli önünde sonunda yavaşlamaya mahkûm. Halihazırda 200 milyon aboneyi geçen şirketin büyüme trendinin bu yılın ilk çeyreğinde beklenin çok altında olduğu görüldü. Pandemi sonrasında bunun daha da azalacağını öngörmek zor değil.

Pandemi öncesinde 150 milyar dolar olduğu öngörülen sinema sektörü pazarının üçte birinin, yani 50 milyar doların salon gelirleri olduğu kabul ediliyordu. Bu şimdilerde düşmüş olsa da pazarın potansiyelini göstermesi açısından önemli. Netflix gibi her yıl onlarca filme yatırım yapan dijital platformların bu pazarı boş bırakmaları kapitalizmin ruhuna aykırı her şeyden önce. Özellikle de salon gösterim pazarının güçlü olduğu ülkelerde platformdan önce sinemalarda gösterecekleri filmlerin sayısının giderek artacağını düşünüyorum açıkçası. Ve Netflix belli ki bunu kendi salonlarında gerçekleştirmek ve yüzde 30-50 arasında değişen salon gelirini de almak istiyor. Netflix’in bu alana yatırım yapma iştahı büyürse, rakiplerinin de (Amazon, Disney Plus vb.) benzer bir yönelimi girmeleri kaçınılmaz görünüyor.

Sinema salonlarının pandemide ağır hasar aldığı biliniyor. Yüzde 30’nun tekrar açılamayacağı öngörülüyor. İşin stüdyo ve dağıtım kısmındaki merkezîleşme ve tekelleşmenin bu alanda da giderek artacağı düşünülebilir. Üstelik üretim, dağıtım ve gösterim ağının birkaç büyük şirketin elinde toplanması gibi bir tehlike de var. Bu da çeşitliliğin azalması, giderek birbirine benzeyen yapımların ortaya çıkması demek aslında. Stüdyo garantici yaklaşımının sektörü getirdiği yer burasıydı. Şimdi yeni patronların da buradan geri döneceğini beklemek saflık olacaktır. Bu tektipleşmenin devam edeceğini anlamak için Netflix içeriklerinin son iki yıl içindeki aynılaşmasına bakmak bile yeterli!

1- https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2018/04/28/avengers-marvelizmin-en-yuksek-asamasi 
2- https://filmloverss.com/martin-scorsese-kaleme-aldigi-makaleyle-marvel-ile-ilgili-sozlerine-aciklik-getirdi/ 
3- https://filmloverss.com/warnermedia-ve-discovery-birlesiyor/ 
4- https://www.gazeteduvar.com.tr/sinema-kaybetti-tekeller-kazaniyor-makale-1508891 
5- https://www.indiewire.com/2021/05/movie-studios-finally-lost-control-of-the-industry-1234639119/?fbclid=IwAR15gKvG2s6xXWC8rUr1y1MH3evxGg3Q61zxC4CZV4gXVqJ-5XQtbqF9KKE