Paydaşlar Ankaralı çocukların güvenli gıdaya erişimini tartışıyor

Dünya Yoksullukla Mücadele Günü’nde Ankara’da farklı sektörlerden bir araya gelen paydaşlar, dezavantajlı çocukların güvenli gıdaya erişimi konusunda çözüm önerilerini masaya yatırdı.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - 17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele Günü'nde, Birleşmiş Milletler GEF Küçük Destek Programı (SGP) desteğiyle Kalkınma Atölyesi tarafından Ankara Kent Konseyi işbirliğinde "Ankara Çocuklarının Güvenli Gıdaya Erişimi Çalıştayı" gerçekleşti.

Özne olarak çocukları, mekân olarak Ankara’yı odağına alan çalıştay, şehrin yoksul bölgelerindeki çocukların gıdaya erişiminde karşılaşılan sorunları tespit etmek, bu konuda yapılan çalışmaları değerlendirmek ve kent içi dayanışma mekanizmalarını güçlendirmek üzere muhtemel imkânları araştırmaya odaklandı.

Ankara’da çocukların güvenli gıdaya erişimi ile ilgili çalışmalar yapan yerel yönetimler, kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, özel sektör temsilcileri ve akademisyenlerin katıldığı çalıştay, Ankara’nın içsel kaynaklarıyla çocukların güvenli gıdaya erişimine dair hayata geçirilebilecek çözüm önerilerini gündemine aldı.

AÇLIĞIN TEMELİNDE EŞİTSİZLİK VAR

Ankara Kent Konseyi Kırsal Kalkınma Çalışma Grubu sözcüsü Kenan Baydar, çalıştay açılışında yaptığı konuşmada, “Ankara’nın yoksul çocuklarının güvenli gıdaya erişimini Ankara ölçeğinde katılımcı ve kapsayıcı olarak ele almayı istiyoruz. Sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleşmesi, eşitlikçi bir toplum kurulması, daha demokratik bir yönetim sisteminin inşası için yoksullukla mücadeleden sonuç almak gerekiyor, çünkü yoksulluğun temel sebeplerinden biri de refahın dağıtımı ve üretimin paylaşımındaki eşitsizliktir. Biz bu açıdan sivil toplum mücadelesinin, karar alma mekanizmaları üzerinde oldukça etkili olduğunu düşünüyoruz” dedi.

Çalıştayda geliştirilen çözüm önerilerini içeren bir rapor hazırlanacak ve bu rapor, kamuoyu ile paylaşılacak.

Çalıştayı tasarlayan Kalkınma Atölyesi ve Ankara Kent Konseyi ekibi, dünyada ve Türkiye’de gıda krizi ile başa çıkma yöntemlerini inceleyerek, Ankara özelindeki çalışmaları ele aldı ve bu konuda çalışma yürüten aktörlerin ağ haritasını çıkardı.

MAHALLELERDE HANE ZİYARETLERİ

Ankara’da çocuk işçilerin yoğunlukta olduğu Altındağ, Önder, Solfasol, Şentepe mahallelerinde hane ziyaretleri gerçekleştirildi.

Çocukların güvenli gıdaya erişimi için çok-katmanlı ve birbirinden farklı aktörlerin işbirliği gerektirdiğinden hareketle; yerel yönetimler, kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra mahalle muhtarları, okul müdürleri ve öğretmenlerle bir araya gelerek kişilerin gıdaya erişimlerinin önündeki engeller tespit edildi, ihtiyaçları ve çözüm önerileri kaydedildi.

Elde edilen bilgilerden hareketle, çok sayıda paydaşla çocukların güvenli gıdaya erişiminin ele alındığı çevrimiçi görüşmeler gerçekleştirildi.

Yirmi yıldır yerel kalkınma alanında Türkiye çapında önemli çalışmalar yürüten Kalkınma Atölyesi genel sekreteri Dr. Ertan Karabıyık, “Çalışan yoksullar üzerinden yoksulluk, beslenme, eğitim konusundaki kısır döngü bir türlü kırılamıyor. Bunu kırmak için araştırmalarımızın hemen hemen tamamında beslenme üzerinde durduk. Ama bu süreçte köklü bir değişime dair çok büyük bir somut adım atamadık” dedi.

'YANGIN ÇOK BÜYÜK'

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı bünyesinde Küresel Çevre Fonu GEF / Küçük Destek Programı Türkiye koordinatörü Gökmen Argun ise, "Yangınımız çok büyük" diyor ve ekliyor: "Umutsuzluğa kapılmadan stratejik düşünme yetimizi korumamız lazım."

Temel bir insan hakkı olarak gıdaya erişim ve açlığın sonlandırılması, Birleşmiş Milletler’in 2030 Sürdürülebilir Küresel Kalkınma Hedefleri kapsamında yer alıyor. Ancak gıdaya erişim de artık tek başına yeterli değil, zira artık “sağlıklı gıda”ya erişim gerekiyor. Birleşmiş Milletler de üye ülkelerden açlığı sonlandırmak üzere stratejiler geliştirmelerini talep ediyor.

Argun, “Bu süreci desteklemek konusunda tarım politikasında revizyona ihtiyaç var. Üretim biçimlerinde daha hakkaniyetli olmak, dayanışma mekanizmaları kurmak gerekiyor. Bu süreçlerde yer almak konusunda kimlerin sorumlu olduğu belirlenmeli. Her şeyi devletten beklemek yerine, sivil inisiyatiflerin, yerel yönetimlerdeki alt birimlerin ve ilgili tüm paydaşların işbirliği gerekiyor" dedi. 

Çalıştayda, Ankara özelinde genel anlamda açlıkla mücadele, özelde de çocukların güvenli gıdaya erişimi konusunda üretim havzalarının yeniden canlandırılması, kırsalda tarımın yeniden teşvik edilerek, kentin kendini beslemesini sağlamasının önemi vurgulandı.

Argun, “Böylelikle kendi içinde kendine yeten bir kent modeli geliştirmek istiyoruz. Örneğin Ankara’daki kooperatiflerin atalet sonucu veya kendilerine pazar bulamadıklarından üretimini daralttığını gördük" dedi.

Altı yıldır gıda israfıyla mücadele eden Gıda Kurtarma Derneği Başkanı Berat İnci ise, "Devletler bu sorunları çözemeyecek. Hedefleri gerçekleştirmede ve problemleri çözmede ortaklık gerekiyor. Bu sadece Türkiye’nin sorunu değil, dünyadaki ekonomik şartların da getirdiği bir durum. Türkiye ise açlık sorununu daha ağır yaşıyor. İstanbul’da en az 10 bin öğrencinin okulda yeterli beslenemediği konusunda verilere ulaşıyoruz. Bunun için iş ortaklıkları kurulması gerekiyor” dedi. 

YEREL YÖNETİMLER KATKI SUNMALI

Çalıştayda, çocukların güvenli gıdaya erişimi konusunda yerel yönetimlerin de katkısı vurgulandı ve Ankara’nın dezavantajlı semtlerinden gelen muhtarlar ve sivil toplum temsilcileri deneyimlerini paylaştı.

Muhtarlara düzenli olarak ihtiyaç sahibi ailelere dair bilgiler yine mahalleli tarafından ulaştırılıyor. Onlar da ilgili aile için sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarından, iş insanlarından destek talep ediyor. Ancak bu yöntemler geçici olduğu için sürdürülebilir çözüm önerileri henüz bulunabilmiş değil.

Kayalar Mahallesi muhtarı Evrim Bolat, "Bizim mahalleler yarı gecekondu, yarı binalaşmaya başladı. Binalarda oturanlara ise ‘onların artık yardıma ihtiyacı yok’ diye bakılıyor. Ama durum öyle değil. Gecekondu semtinde oturanlarda Gaziantep ve Urfa’dan gelen Suriyeliler ve onların 8-9 yaşında kağıt toplayan çocukları var. Muhtarlığın önünden geçerlerken bizden mutlaka istekleri oluyor. İyi beslenemiyorlar. Çok zayıflar, giyime muhtaçlar. Bir ailede 10 çocuk var. Aralarında birer yaş var. En küçükleri bile çalışıyor. Derneklerden, vakıflardan, belediyelerden ancak bayramlarda geliyorlar. O çalışan çocuklar okula gidemiyor. Biz bunların takiplerini okul müdürüyle yapıyor, evlerine bizzat gidiyoruz. Ama aileler ‘okula gönderemiyorum’ diyor. Devlet okulları velilerin aidatlarıyla dönüyor. Kayıt için para isteniyor, veremiyorlar. Sözün bittiği yerdeyiz. Kırtasiye malzemelerini karşılamaya çalışıyoruz. Mahallede durumu iyi olan vatandaşlarımızı örgütleyerek gıda malzemelerini karşılamaya çalışıyoruz. Süt, yumurta, et girmeyen evler var” diyor.

Kayalar Mahallesi'nin bağlı bulunduğu Yenimahalle Belediyesi'nin yürüttüğü sosyal belediyecilik projeleri kapsamında pilot okullara kırtasiye malzemeleri yapılıyor.

Anadolu Mahallesi muhtarı Yüksel Şen ise, mahallesinde yabancı uyruklu sakinlerin çok olduğunu, genellikle gecekondu yerleşimlerinin ve asgari ücretle çalışanların bulunduğunu söylüyor ve gerek iş insanlarının gerekse marketlerin desteğiyle öğrencilerin beslenme kutuları için her hafta yoğurt ve süt dağıtımı yaptıklarını kaydediyor.

"Mahalledeki çocuklar okula gitmek yerine genellikle Ostim’de çalışıyorlar. Yiyebildikleri tek şey ise, ekmek arası döner. Ben de her ayın 15’inde yarım kiloluk 1000 paket döner alıyor ve fakir ailelere dağıtıyorum” diyor muhtar Şen.

MAYIS AYINDAN BERİ KAMPANYA SÜRÜYOR

Kocaeli Ekmek ve Gül Dayanışma Derneği ise, çocukların gıda güvenliği konusunda özellikle mayıs ayından beri yoğun bir kampanya yürütüyor.

Dernek yetkilisi avukat Elif Yetigin, "Pandemi dönemiyle birlikte artan yoksulluğun altında bir açlık sınırıyla yaşıyoruz. Gelir adaletsizliği, eşitsizliğin tarif edilemez duruma geldiği bu dönemde çocukların beslenmesi bir sorun haline geldi. Okulda bir öğün ücretsiz sağlıklı yemeğin bir kamusal hak olduğu ve bunun da devlet tarafından karşılanması gerektiğine dair çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kampanyayı mayıs ayında başlattık. Okullarda bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemeğin bir hak olduğunu söyledik. Türkiye’nin dört bir yanında bu konuda çağrılar var. Kantinlerde tostun fiyatı 20 lira; sağlıklı suya da erişilemiyor. Çocuklar artık okul tuvaletlerinden su içiyorlar. Bunlar Türkiye’nin gerçekleri. Her dört çocuktan biri okula aç gidip geliyor” diyor.

Avukat Yetigin, çocukların okulda beslenmesinin kadın üzerinde ayrı bir yük de yarattığını, çocukların beslenme çantasının nasıl dolacağı konusunda anne üzerinde psikolojik baskı doğurduğunu ve okullarda ücretsiz yemek uygulamasının hayata geçirilmesinin kadınlara da olumlu bir geri dönüşü olacağını belirtiyor.

Çalıştay katılımcıları, çocukların güvenli gıdaya erişiminde yerel ve merkezi yönetimlerin de sorumlulukları olduğunu, bunun için bütçelerinden mutlaka pay ayrılması gerektiğini ve bunun bir sosyal yardım olarak değil, bir hakkın gereği olarak yapılmasının önemini belirttiler.

Çankaya Belediyesi kısa süre önce dar gelirli bölgelerden belirlenen mahallelerdeki 3000 ilkokul öğrencisine sıcak öğle yemeği uygulaması başlattı. Mersin’de de benzer bir uygulamanın yakın zamanda başlaması bekleniyor.

Muhalefet partileri ise son dönemde bu konu özelindeki kanun tekliflerinin sayısını artırmış durumda.

"Bu bir talebin sonucu" diyor Yetigin. "Kimse durduk yere bu adımları atmadı."

MAHALLE BOSTANI UYGULAMASI

Batıkent İlkyerleşim Mahallesi muhtarı Fecire Yazgan ise, tamamen ata tohumu kullanarak ve doğal tarım yaparak mahalledeki dezavantajlı grupların faydalandıkları bir mahalle bostanı çalışması yürüttüklerini kaydetti.  

"Ürünlerimizi 70 haneyle paylaşıyoruz. Bir kısmı emek verenler, bir kısmı yoksullar, bir kısmı da farkındalık yaratmak için mahalleliye dağıtımımızdan oluşuyor. Domatesten fasülyeye dek unuttuğumuz tadı yeniden keşfetmelerini de istedik. Muhtarlığa başvuran yoksulların sayısı son dört yılda ciddi oranda arttı. Giysi ve eşya talebinde bulunanlardan, kirasını, elektrik parasını ödemekte zorlananlara dek herkes başvuruyor. Kendi aramızda ikinci el dönüşümü yapıyoruz" diyor.

Ankara’da Romanların ağırlıkta yaşadığı Kale Mahallesi'nde “Hayal Ev” isimli bir çocuk merkezi kuran Roman Hakları Derneği başkanı Yücel Tutal ise, hafta sonu açık olan merkezde yemek vermeseler de ailelerin bazen çocuklarını orada karınlarını doyurabileceği umuduyla gönderdiğini kaydediyor.

4-15 yaş arası çocukların sosyalleşmeleri, müze gezileri gibi sosyal etkinliklere katılmaları ve akademik başarılarını artırmaları için kurulan Hayal Ev, Romanların yanı sıra bölgedeki dezavantajlı kesimlerin çocuklarının geldiği bir merkez.

"Çocukların büyük kısmı otoparkçılık yapıyor. Biz onları Hayal Ev’e çekmek isterken onlar araba çekiyorlar, çünkü açlar. Eskiden yoksullardı, şimdi açlar. Mahalledeki okulun müdürünün girişimiyle okula hayırseverler aracılığıyla yemek gelmeye başlayınca çocuklar okula gitmeye de başladılar” dedi Tutal.