Öğrencisiz akademisyen: 'Yoğun ihtiyaç var' diye izin kullandırmayıp, aynı gün işten çıkardılar

DEÜ'de iş akdi feshedilen 'öğrencisiz akademisyen' Doç. Cengiz: 'Çok yoğun ihtiyaç var' diyerek iznimi kullandırmadıkları gün, 'ihtiyaç olmadığı' gerekçesiyle iş akdim feshedilmiş. Fıkra bu kadar...

Google Haberlere Abone ol

İZMİR - Mobbing ve yolsuzluk iddialarıyla sık sık gündeme gelen Dokuz Eylül Üniversitesi'nde (DEÜ) rektör Nükhet Hotar'ın sayısız geçici görevlendirmesiyle "öğrencisiz akademisyen" olarak tarihe geçen Doç. Dr. Çağdaş Cengiz, kısa süre sonra iş akdi feshedilerek bu defa "üniversitesiz akademisyen" yapıldı.

12 yıldır DEÜ'de görev yapan ve "Hizmetine ihtiyaç duyulmadığı" gerekçesiyle işten çıkarılan Eğitim-Sen üyesi akademisyen Cengiz'e gönderilen tebligatta üniversiteye karşı açtığı davalar ve ders verme talebiyle verdiği dilekçelerin de fesih gerekçesi yapılması dikkat çekti. Cengiz ile son süreçte yaşadıklarını konuştuk.

'HOCALAR DERSLERDE BENİM KİTAPLARIMI KULLANIYOR AMA BEN DERS VEREMİYORUM'

İş akdiniz 'kurumda size ihtiyaç olmadığı' gerekçesiyle feshedildi. Öncelikle bu konuda ne söylemek istersiniz?

Bana kurumda ihtiyaç yokmuş. İş akdimin feshine ilişkin gerekçelerden birisi bu. Bu arada üniversitede tam 2 (iki) adet Avrupa Birliği anabilim dalı var ve ben bu alanın doçentiyim. Daha da vahimi, bu alanda kurumda bir elin parmağı kadar bile doçent yok. İnsan aklıyla dalga geçer gibi... Düşünün iki anabilim dalı varsa onlarca hoca lazımdır ve yönetim bana derslerimi vermeyip farklı branştan hocalara ek ders ve danışmanlık ücretleri ödeyerek iş yürütüyor. Bu arada bu bilim alanında kabul görmüş çok sayıda kitabım, makalem ve bilimsel çalışmam var. Misal bilim dalıma ait dersleri verdikleri hocalara bakıyorum kimisinin bu alanda tek bir çalışması yok, kimisi de dersinde benim kitabımı kaynak olarak kullanıyor. Öğrenci de doğal olarak diyor ki ben buraya bu alanda uzman olmaya geldim, siz bana başka branştan hoca dayatıyorsunuz. Artık öyle bir hal almış ki bir öğrenci kuruma, 'Sizin Çağdaş hocayla olan husumetiniz beni ilgilendirmiyor, ben kendisinden öğrenmek istiyorum' diye yazı yazıyor. Demek bana ihtiyaç yokmuş. Asıl, devletin parasını kişisel husumetleri uğruna bu şekilde çarçur eden atanmışlara ihtiyaç yok.

Doç. Dr. Çağdaş Cengiz

'İŞİMİ YAPMAK İÇİN VERDİĞİM DİLEKÇE BANA KARŞI KULLANILDI'

Tebligatta yazdığınız dilekçelerin üniversite ile ilişiğinizin kesilmesine konu olduğunu görüyoruz. Üniversiteye verdiğiniz dilekçelerin konusu neydi ve iş akdinizin feshedilmesine nasıl konu olabildi?

Doğrudur. Bir diğer gerekçeleri de yazdığım dilekçeler oldu. Bunlar dilekçe kanunundan da bihaber. Dilekçemde diyorum ki, "Ben mahkemeyi kazandım, sen de kamuyu zarara uğrattın. Öğrenci beni istiyor, ders için para ödüyorsun, ben o dersi maaşım karşılığı görevim gereği ücretsiz veriyorum. Artık ver derslerimi de işimi yapayım". Bu arada üniversitenin en çok bilimsel yayın üreten genç akademisyenleri arasındayım. Sendika yazıyor; "Ne dünya akademi tarihinde ne de Türkiye'de böyle bir uygulama yok. Öğrencisi olmayan doçent olmaz, bu akla mantığa sığmaz". Yani bırakın da adam işini yapsın diyorlar. Onlar ne yapıyor, dekanlıklardan bana ihtiyaç olmadığına dair yazı çıkarıyorlar. Bu yazıları ve dilekçeleri de dayanak gösteriyorlar. İşimi yapmak için verdiğim dilekçe bile bana karşı kullanıldı. Bu arada Sayıştay da denetliyor o fakülteleri, hocanız mı yok neden bu kadar ders ücreti ödeniyor diye. Tam burada aklıma geldi, Prof. Dr. İbrahim Yükselsin hocamızın güzel bir tespiti var; "Şu kurumdaki hukuksuz idareciler elbet bir gün gidecek, bu kolay. Asıl bunlara el pençe divan duranlarla aynı ortamda çalışacak olmak insanın midesini bulandırıyor.”

'YÖK ÜSTÜNÜ ÖRTER DEYİP İŞTEN ATTILAR'

Kuruma karşı açtığınız dava lehinize sonuçlanmış. Başka davalar da var. Üniversite bu davaları sizin işten çıkarılmanıza gerekçe olarak gösterdi. Sizin ve avukatlarınızın bu konudaki düşüncesi nedir?

Avukatlarım okuyunca güldü. Ben de güleceğim fakat konu ciddi. Dilekçe vermek, dava açmak, bunlar hak arama hürriyetinin en temel öğeleri. Diyemiyorlar ki; "Bizi mahkemelerde yendi, Cumhuriyet Savcılığı da hakkımızda dosya dosya işlem başlattı, nasıl olsa YÖK üstünü örter, at işten gitsin". Fakat o dosyalar göreceksiniz kapanmayacak. Çünkü bizzat YÖK Denetleme Kurulu'nun sayfasında yazıyor; "Görevlendirme yetkisini bu şekilde kullanan rektör, görevini kötüye kullanmış sayılır". Avukatlarım bunu mahkemede ispatladı, hakim yazdı, YÖK de o cezayı vermeli. Vermezse suç ortağıdır. Burada yorum yapmıyoruz, hukuk dilinde sübut bulmak denir. Yani hukuksuzluk çoktan tespit edilmiş. Biz yargıda sübut bulmuş hukuksuz işlemleri konuşuyoruz. Trafikte alkollü yakalanan ceza yer. Aksi halde suçu örten polis de ceza yer. Bu kadar basit. Sıradan bir vatandaş kanuna aykırı hareketinde cezasına katlanıyorsa, atanmışlar da katlanacak. Aksi halde ne bir adaletten, ne de bir devletten söz edebilirsiniz. Eşitlikten söz edemezsiniz. Devletin temeli adalettir.

'YOĞUNLUK' GEREKÇESİYLE SAVCIYA GİTMEME İZİN VERMEDİLER'

Üniversite sizin hukuki girişimde bulunmanızı engellemeye çalıştı mı? Bu yönde herhangi bir durumla karşılaştınız mı?

Hakkımda raporlu olduğum günlerde dahi işe gelmedi diye tutanak tutan, artık iyice lakayt hale gelmiş bir zihniyet. Maruz kaldığım bütün bu hukuksuzlukları kayıt altına aldırmak için savcı ile görüşmeye gideceğim, hatta bunun için de arkamdan tutanak tutmasınlar diye yıllık izin hakkımdan kullanıp öyle gideceğim. İzin yazdırmak istiyorum. "Yıllık izin veremiyoruz çünkü işler çok yoğun, siz de çok yoğunsunuz" cevabı geliyor. Bir hafta sonra "ihtiyaç yoktur" bahanesiyle beni işten atacaksın, yazdığın cevaba bak. Bunu gören hakim gülmez mi? Sonra diyorlar ki; vay biz neden davaları kaybediyoruz. İşte tazminat sana rücu etmiyor da ondan kaybediyorsun. Sana rücu etse halkın parasını gelişigüzel harcamaya benzemez. Sonuç ne oldu biliyor musunuz? Savcıya gitmeyeyim diye, bizzat savcının hakkında işlem başlattığı rektör yardımcısı, bana yıllık izin hakkımı kullandırmadı. Üstelik bana çok yoğun ihtiyaç olduğu gerekçesiyle yıllık iznimi kullandırmadıkları gün, üniversitede bana "ihtiyaç olmadığı" gerekçesiyle iş akdim feshedilmiş. Fıkra bu kadar... Sonra da savcı, bu şahıslar hakkında TCK'da tanımlı muhtelif suçlar kapsamında işlem başlattı.