Öğrencilerin kiralarla imtihanı: 10 KYK bursu bir ev kirası etmiyor

Artan kiralar, ev sahiplerinin baskıları ve açılan davalarla mücadele eden Yüzüncü Yıl müdavimi ODTÜ öğrencileri, “Kiracılar için ‘Düzenbaz ev sahipleriyle baş etme rehberi’” hazırladı.

Google Haberlere Abone ol

Türkan Uluk

ANKARA - Kafe ve restoran menülerinde neredeyse günbegün yenilenmekten aşınmış fiyat bölümleri, marketlerde üst üste yapıştırılmış fiyat etiketleri, kasalardaki taksit pazarlıkları… Tüm bunlar gittikçe derinleşen ekonomik krizin gündelik hayattaki en belirgin yansımaları…

Büyük bir ivmeyle yükselen fiyatlar kuşkusuz sadece dayanıksız tüketim mallarında kendini hissettirmiyor; son zamanlarda raflarda bir öncekinden her zaman daha yüksek olan üst üste iliştirilmiş fiyat etiketleri gibi ev sahibi-kiracı kavgaları, mahkemede sırasını bekleyen davalar da bir öncekinden yüksek bir tansiyonla gündemin merkezine yerleşiyor. Üniversitelerde yeni akademik dönemin başlamasıyla birlikte öğrencilerin yükselen kiralarla imtihanı yine merak konusu. Biz de merceğimizi bilinen en eski öğrenci muhitlerinden olan Ankara, Yüzüncü Yıl İşçi Blokları mahallesine çeviriyoruz…

YÜZÜNCÜ YIL: İŞÇİ KONUTLARINDAN ÖĞRENCİ EVLERİNE

Bir pazartesi sabahı bir okul bahçesinde az sonra başlayacak töreni bekleyen tek kıyafet öğrenciler gibi yan yana uzanıyor işçi blokları Yüzüncü Yıl’da… Birinin yaka düğmesi kopuk, ötekinin saç tıraşı uzamış, berikinin ayakkabısı delik… Uzaktan birbirinin kopyası gibi görünen bu eski blokların arasında yürürken her birinin incecik detaylarla birbirinden ayrıldığı seziliyor ve bu farklılıklar kentin belleğini oluşturan hikayelerin yaratıcısı olarak karşımıza çıkıyor.

Yüzüncü Yıl mahallesi yaklaşık olarak 45 senelik bir mahalle. 1965 yılında S.S. Ankara İşçi Sendikaları Konfederasyonu Mensupları Kooperatifinin Aydınlıkevler’de dar gelirli işçi ailelerini ev sahibi yapmak amacıyla başlattığı sosyal site inşaatı, 1973 senesinde yoğun talep üzerine ODTÜ yerleşkesinin kapı komşusu olan ve o zamanlar şehir merkezinden hayli uzak olan Yüzüncü Yıl mahallesinde devam ediyor.

'Beş katlılar' ve 'çokkatlılar' olarak anılan konutların inşası 1988 senesine kadar etaplar halinde tamamlanıyor ve site, inşasının başladığı günden beri sadece işçi ailelerine değil, ODTÜ’ye yakınlığı sebebiyle çoğunluğunu ODTÜ’lülerin oluşturduğu büyük bir öğrenci kitlesine de ev sahipliği yapıyor. Yüzüncü Yıl İşçi Blokları, zaman içerisinde parkları, çarşıları, diğer kamusal alanları ve yoğun öğrenci popülasyonu ile kendine has dokusu olan bir mahalle halini alıyor ve Türkiye’nin en büyük öğrenci kentlerinden olan Ankara’nın kolektif hafızasının önemli bir kısmını oluşturuyor. Ancak son zamanlarda kentin Batı tarafına doğru genişlemesi, bürokratlar ve üst gelir mensupları arasında popülerleşen Çukurambar semtine yakın oluşu gibi sebeplerle de ranta açık yeni yapılaşmanın da gözdesi durumunda.

 HER SENEKİ CURCUNA BU SENE YOK

Mahalle esnafının da dikkatini çeken bir durağanlık ve sakinlik söz konusu bu sene Yüzüncü Yıl’da. Her sene dersler başlamadan evvel başlayan curcuna bu sene mahalleye pek uğramamış gibi… Bir yatağı dört köşesinden yüklenip bir yandan sohbet içinde ağır aksak sokaklarda ilerleyen öğrencilere, apartman kapılarında bekleyen mobilyalara, sesleri balkondan taşan ufak tefek tadilat işlerine eskisi kadar sık rastlanmıyor.

Yüzüncü Yıl mahallesinin bağlı olduğu Çankaya ilçesinde hepsiemlak.com verilerine göre, evlerin ortalama metrekare fiyatı bir önceki senenin eylül ayına göre yüzde 47 artmış durumda. Muhit sakinleri olan öğrencilerle kira artışı, bu artışın mahalle dokusu üzerindeki etkisi ve öğrencilerin bu artışlarla nasıl baş ettikleri üzerine söyleştik.

‘EV SAHİBİ EVE KENDİSİNİN TAŞINACAĞINI İDDİA EDİYOR’

Rümeysa, ODTÜ Uluslararası İlişkiler bölümü mezunu, aynı bölümde yüksek lisansını yapıyor. Şimdi oturduğu eve 2020 senesinde okula yakın olduğu ve dolayısıyla toplu taşıma harcamasının olmayacağı, aynı zamanda da okuldan çok fazla arkadaşının da Yüzüncü Yıl’da yaşaması sebebiyle, henüz lisans öğrencisiyken taşınmış. Yine kendisi gibi öğrenci olan kız kardeşleriyle birlikte yaşıyor, herhangi birinin ek geliri yok ve ev kiralarını aileleri karşılıyor. İstanbul’da ikamet eden ev sahipleri şubat ayında eve kendisinin taşınacağı iddiasıyla evin boşaltılmasını talep ediyor. Ancak Rümeysa ve kız kardeşleri bunun doğruyu yansıtmadığını, şu anki mevcut kiranın bölgedeki diğer kira fiyatlarının altında kaldığı ve ev sahibinin evi çok daha yüksek bir fiyata tekrar kiralamak istediğini düşündüklerini anlatıyor.

 ‘TACİZE VARAN TELEFONLAR, BASKI, RAHATSIZ EDİCİ TAVIRLAR’

Rümeysa tüm yasal haklarının farkında. Ev sahibinin onları evden çıkarmak için haklı bir gerekçesinin olmadığını, ev sahibinin iddia ettiği gibi eve kendisi taşınacak olsa bile bunu kanıtlamasının ve dava sürecinin en az 2 yıl süreceğini ve bu süreçte evde kalmaya yasal olarak hakları olduğunu bildiğini söyleyen Rümeysa ama yine de ev sahibi tarafından tacize varan telefonlardan, rahatsız edici tavırlarından ve maruz kaldığı baskıdan dolayı evden çıkmayı kabul ettiklerini ifade ediyor.

 Rümeysa, yaşadıklarını şu örnekle anlatıyor: “Ev sahibimiz komşuyu bile aramış, başka birilerinin evde kalıp kalmadığını kontrol etmesini istemiş. Bizim kişisel yaşamımızın gözlemlenmesini istiyor alenen.”

 ‘TAHLİYE TAAHHÜDÜ’ İLE YÜZDE 25’İN GEÇERLİLİĞİ KALMADI

Mülk sahiplerinin daha yüksek fiyatlardan evlerini tekrar kiraya verebilmek için eve kendilerinin yerleşeceklerini söylemeleri bilinen bir yol. Ancak son zamanlarda çok daha hukuki bir başka yola başvuruluyor. Kiracı evi kiralarken, ev sahipleri kira sözleşmesiyle birlikte evin ev sahibinin istediği zaman boşaltılabileceğini belirten tahliye taahhüdü sunuyorlar. Bu da ev sahiplerinin yasanın kira zammı için önerdiği üst limit olan yüzde 25’in aslında çok da geçerliliğinin kalmadığını gösteriyor.

‘AKIL ALMAZ RAKAMLAR’

Rümeysa, Yüzüncü Yıl’daki tabloyu şöyle özetliyor: “Yurtta yaşayan bir öğrencinin ev tutması çok zor. Kiralar bu mahallede 15 bin ve 20 bin arasında değişiyor; depozito ve emlakçı komisyonu ile birlikte düşününce akıl almaz rakamlar ortaya çıkıyor. Öğrenciler şu an kaldıkları evlerde kalmak zorundalar, yeni bir eve taşınmak neredeyse imkansız. Kaldı ki bu mahalledeki evler çok eski, ısı yalıtımı yok misal. Ortalama bir evin ısınma masrafından çok daha masraflı. Öte yandan evlerin eskiliğinden evde sürekli bir aksaklık yaşanıyor, tüm evi bir anda su basması gibi…”

‘EVLER ESKİ, MASRAFLARI KİRACILAR KARŞILIYOR’

Yüzüncü Yıl sakinlerinden Bayram ODTÜ İşletme bölümü son sınıf öğrencisi, aynı zamanda kendisine ek gelir getirecek bir işte çalışmakta. ODTÜ yurtlarında yer olmaması sebebiyle yurtta hiç kalamamış, bu sebeple üniversitenin ilk yılları kiraların nispeten daha uygun olduğu Ankara’nın şehre uzak muhitlerinden Yaşamkent’te ev kiralamış. Ancak kampüse uzak yaşamasının akademik başarısını olumsuz etkilemesi sebebiyle iki sene evvel Yüzüncü Yıl’a yerleşmiş. Yine kendisi gibi öğrenci olan bir arkadaşıyla paylaşıyor evini. Evlerin çok eski ve bakımsız olmasından dem vuran Bayram, yüksek talep sebebiyle ev sahiplerinin durumu düzeltmek için herhangi bir şekilde yardımcı olmadığını belirtiyor.

‘10 KYK BURSUNUN TOPLAMI İLE BİLE BİR EV KİRASI ÖDEMEK MÜMKÜN DEĞİL’

Yüzüncü Yıl İşçi Blokları sitesinin özellikle öğrencilere kiralanan evlerinin pek çoğunun fiziksel durumu oldukça kötü. Durduk yere, aniden çöken mutfak dolapları, balkonlar, kapanmayan kapı ve pencereler, yürürken aşınan parkeler, rutubet…

Liste saymakla bitmeyecek kadar uzun. Öyle ki, muhitteki herhangi bir öğrenciden evlerin çıkardığı aksaklıklara dair ancak kurgu metinlerde rastlanabilecek hikayeler dinlemek mümkün. Ancak evlerin bu durumu kiraları pek etkilemiyor; hatta fiyat tırmanışı ivmelenerek devam ediyor ve evlere talep düşmüyor. Tüm bu şartlara rağmen kiraların bu kadar yüksek kalmasının sebebini sorduğumuzda ise Bayram durumu şu şekilde özetliyor:

“Kiralar ancak çalışanlar tarafından karşılanabilecek durumda ama evlerin fiziksel durumundan dolayı çalışanlar ve yetişkinler tarafından tercih edilmiyor; okula yakınlığı ve yine diğer öğrencilerin de muhitte olmasından dolayı evler öğrenciler arasında rağbet görüyor ve ev sahipleri de durumun farkında. ‘Biri tutmasa evi diğeri tutacak’ diyorlar ve ne evlerin durumlarının iyileşmesi için destekte bulunuyorlar ne de kirada yardımcı oluyorlar. Şu an 10 KYK bursunun toplamıyla bir ev kirası ödemek mümkün değil”

 'PENCEREYİ KAPATIN ANKARA SOĞUYOR'

 Umut, ODTÜ Biyoloji mezunu, şu an Hacettepe Üniversitesinde yüksek lisansını yapıyor ve ara ara başka muhitlere yolu düşse de yaklaşık olarak 7 senedir Yüzüncü Yıl sakini. ODTÜ yurtlarının kişisel alan ihtiyacını sağlayamaması sebebiyle iki arkadaşıyla birlikte ortak bir ev tutarak yurttan ayrılıyor. Bir süre sonra evin eskiliği ve bakımsızlığından dolayı o evden ayrılıyor, hatta öyle ki bir dönem evin aksaklıkları aralarında espri malzemesi oluyor: “Pencereyi kapatın, Ankara soğuyor.”

EV SAHİBİ AÇTIĞI DAVAYI KAYBETTİ

Umut, evsiz kaldığı, muhitteki ve ODTÜ lojmanlarındaki arkadaşlarında misafir olarak konakladığı bir dönemin ardından Yüzüncü Yıl’da yaklaşık olarak on kişinin komünal bir hayat sürdüğü bir eve taşınıyor. Birkaç ay bu şekilde yaşadıktan sonra iş bulması ile birlikte şu an ikamet ettiği eve üç arkadaşıyla birlikte taşınıyor. Yaklaşık bir buçuk sene sonra tam da kiraların artmaya başladığı dönemde ev sahibi evin boşaltılmasını istiyor. Umut her ne kadar ev sahibiyle uzlaşmak istese de ev sahibi buna yanaşmıyor, iletişimi tamamen kesiyor ve bir sabah eve bir tebligatın gelmesiyle dava süreci başlıyor. Bir arkadaşları gönüllü olarak davanın avukatlığını üstleniyor ve uzun süren dava sürecinin ardından davayı kazanıyorlar.

KİRACILAR İÇİN ‘DÜZENBAZ EV SAHİPLERİYLE BAŞ ETME REHBERİ’

Kendisi gibi pek çok öğrencinin tebligatlarla ve tehditlerle korkutulduğunu, öğrencilerin de haklı olarak ev sahipleri ve emlakçılarla uğraşmak istemediği ve haklarını aramak yerine evden çıkıp zor durumda kaldığını belirten Umut, bir grup Yüzüncü Yıl sakini öğrenci arkadaşının bu duruma çözüm olarak kiracıların yasal haklarını açıklayan Kiracılar İçin “Düzenbaz Ev Sahipleriyle Baş Etme Rehberi” adında bir kitapçık yayınladığını anlatıyor.

Kitapçığı inceliyoruz birlikte. “Neden Barınamıyoruz?” başlığı ile barınma sorununun sebeplerini ortaya koyan kitapçık “Ev Sahiplerinin Dalaverelerine Karşı Bilmemiz Gerekenler” başlığı altında kiracıların karşılaşabileceği olası sorunlara çözümler sunuyor.

‘BURADAN ÇIKMAM İMKANSIZ HALE GELDİ’

Mahallede hakim olan sessizliği sorduğumuzda ise pek çok öğrencinin şu an iyi ihtimalle hali hazırda kurulu bir evde ancak bir oda kiralayabildiğini ve arkadaş evlerinde göçebe olarak yaşayan bir grup öğrenci olduğundan bahsediyor Umut:
“Çevremde de böyle hala evsiz olan, mahallede göçebe yaşayan çok arkadaşım var. Ben de mesela şu anda artık ODTÜ’lü değilim, 2021’de lisansımı tamamladım, geçen sene de Hacettepe’de yüksek lisansa başladım. Yüzüncü Yıl’ın şu an benim için konumsal olarak hiçbir avantajı yok ama buradan çıkmam imkansız hale geldi. Kira sözleşmesi beş seneyi doldurana kadar, yani iki sene daha buradayım.”

AKADEMİK DÖNEMİN BAŞLAMASI BİR BAŞLANGIÇ HEYECANI DEĞİL KAYGI TETİKLEYİCİ

Yüzüncü Yıl İşçi Blokları, senelerden beri süren dayanışma kültürünü hala yaşatmaya çalışan bir mahalle. Pandeminin kesintiye uğrattığı gelenek aktarımı, kentin Batı’ya doğru genişlemesiyle mahalleyi işgal etmeye başlayan yeni lüks yapılar gibi nedenlere kira fiyatının hızlı yükselişi eklenince mahalle dokusunun bozulması hususundaki endişeler çığ gibi büyüyor. En temel ihtiyaçlardan olan barınma gittikçe kronikleşen bir sorun haline geliyor ve yeni akademik dönemin başlaması bir başlangıç heyecanından ziyade büyük bir kaygı tetikleyici oluyor.