YAZARLAR

Müzikli Atlas | Trinidad Tobago’nun devrimci müziğine Siyah Stalin ile bir yolculuk

Calypso müziği, tıpkı diğer Afrika kökenli bazı müziklerde olduğu gibi sözlü anlatıyla birleşen sahne anlayışına sahip. Bu yüzden toplumsal, siyasi ve ekonomik gündemlerin konu edinilişi ‘sıra dışı’ bir olay değil, hatta calypso’ya içkin bile diyebiliriz. Toplumsal konulara öyle sık rastlıyoruz ki, şekillendiği tarihten itibaren önemli önemsiz pek çok konuda binlerce şarkı yapılmış.

Karayipler’in müzik kültürü dediğimizde, Afrika örneğinde olduğu gibi son derece indirgemeci bir anlayışa sahibiz. Sanki dünyanın bu köşesinde söylenen şarkıların hepsi ‘reggae’ adı altında toplanıyor ve sadece turist eğlendirme gayesi taşıyor. Oysa Karayiplerin kültürel çeşitliliği bırakın genel bir yorumu, herhangi bir üst küme belirlemeyi bile zorluyor.

Mesela Trinidad Tobago. Venezuela’nın kuzeyinde, Küçük Antiller takım adaları içerisinde yer alan Trinidad Tobago’nun yüzölçümü Isparta il sınırlarından çok daha küçük. Ancak müzik kültürü açısından kendisine çizilenlerden çok daha geniş sınırlara sahip. Gelin Trinidad Tobago’nun kendine has müzikleri eşliğinde ülkedeki toplumsal mücadelelerin işitsel yansımalarına kulak verelim…

CALYPSO VE SOCA

Küçük olmasına karşın müzik sahnesi oldukça geniş bir ülke dedik. Trinidad Tobago’nun ‘calypso’ ve ‘soca’ müziği buna örnek verilebilir. Antillerde oldukça popüler olan calypso müziği köklerini Fransızlarca Batı Afrika’dan köle olarak çalıştırılmak üzere Karayip Antillerine getirilen halklardan alıyor. Trinidad Tobago’da 19. yüzyıl ortalarında yaygınlaşan calypso, bir yüzyıl sonra tüm Karayip Antillerinde sevilen bir müzik türüne dönüşür.

Calypso müziği, tıpkı diğer Afrika kökenli bazı müziklerde olduğu gibi sözlü anlatıyla birleşen sahne anlayışına sahip. Özellikle de mizahi unsurlara çok sık rastlıyoruz. Bu yüzden toplumsal, siyasi ve ekonomik gündemlerin konu edinilişi ‘sıra dışı’ bir olay değil, hatta calypso’ya içkin bile diyebiliriz. Toplumsal konulara öyle sık rastlıyoruz ki, şekillendiği tarihten itibaren önemli önemsiz pek çok konuda binlerce şarkı yapılmış. Üstelik üslup olarak da sözünü esirgemeyen örneklere rastlıyoruz.

Mesela 1962 yılında İngiltere’den bağımsızlığını ilan eden Trinidad Tobago’da II. Dünya Savaşı sırasında yapılan şarkılar çok ilginçtir. Savaşın başladığı 1939 yılında karşımıza çıkan Growling Tiger imzalı Let Them Fight For Ten Thousand Years (Bırakın On bin Yıl Savaşsınlar) şarkısı, calypso’nun karakterini anlatmaya yetebilir.

SİYAH STALİN

Soca ise ‘Calypso Ruhu’ (Soul of Calypso) anlamına geliyor. Soca tarzı 1970’lerden itibaren adada popülerleşir. İçerisinde geleneksel calypso, reggae ve Batı Afrika müziğinden izler taşıyan soca’nın öncüsü Ras Shorty I, ya da diğer adıyla Lord Shorty’dir. Fakat aynı müziği daha politik bir içerikle işleyen bir kişi vardır ki, sahne ismi bu konuda şüpheye yer bırakmıyor: Black Stalin (Siyah Stalin)

Trinidad Tobago müziğinin sahne kültürünü daha iyi öğrenmek için Black Stalin’in canlı performansını izleyerek işe başlayabiliriz. Yoksulların borçlar içinde gettolara sıkışmasını, zenginliğin ise sadece üst sınıfların alışverişinde bulunduğunu fakat eşit bir paylaşımın mümkün olduğunu Wait Dorothy Wait şarkısında anlatan Black Stalin, dinleyicileriyle iletişim halinde şarkısını söylüyor.

Calypso ve soca sahnesinde toplumsal konular sıkça işleniyor demiştik. Ancak Black Stalin’i özel kılan neden, bu konuları diğer kimi sanatçılar gibi fazlasıyla mizahi bir dille anlatmaması ya da sadece eğlence unsuru olarak görmemesidir. 1960’larda müzik hayatına başlayan Black Stalin hayatının son zamanlarına kadar üretmeye devam eder. En popüler şarkılarından biri olan Burn Dem’de Karayiplerde ötekileştirilen Siyahları ve zalimlerin zulmüne karşı öfkeyi aktarır.

BRO VALENTİNO

İçeriğinde toplumsal mücadelelere ve doğrudan komünist bir dünya alternatifine değinen calypso sanatçılarından bir diğeri Brother Valentino’dur. Sanatçının ilk albümü Third World Messenger (Üçüncü Dünya Elçisi) 1976 yılında yayınlanır. Albümde yer alan ‘Dis Place Is Nice’ (Bu Yer Çok Güzel) isimli şarkıysa sadece basit bir ‘devrimci’ şarkı olarak değerlendirilemez. Bro Valentino, bu şarkıda adeta Trinidad Tobago’nun tüm başat çelişkilerini ustaca dile getirir:

“İnsanların kaygısızca yaşadığı bir yer hakkında konuşuyorsun / Öyle bir yer ki eğlencenin, aşkın, cümbüşün ve ziyafetin adresi. / (…) / Yabancı Karnaval kutlamak için geliyor / ve topu eline aldıktan sonra kendine şöyle söylüyor / “Trinidad çok güzel, Trinidad bir cennet!” / La Trinity’deki Bay Yabancı / İnsanların bir karnaval zihniyeti var / Ciddi değiller, çok azı bilinç sahibi. / O yüzden ben kendi koromun söyledikleriyle hemfikir değilim: “Trinidad çok güzel, Trinidad bir cennet!” / Ama kimi insanların yolu değiştirecek Devrim Günü hakkındaki konuşmalarını işiteceğim (…)”

Stay Up Zimbabwe (1978) şarkısında ise Afrika halklarının özgürlük mücadelesi konu ediliyor. Adanın eski sömürgeci gücü İngiltere’nin Afrika’daki siyahların ulusal kurtuluş mücadelelerine karşı tavrı, Bro Valentino’nun ya da Black Stalin’in pek çok şarkısında karşımıza çıkıyor. Özellikle Güney Afrika’daki apherteid rejimine karşı siyahların mücadelesi neredeyse her fırsatta selamlanıyor. Stay Up Zimbabwe’de Bro Valentino, ‘Afrika siyasetinde dönen işlerin, kendi işleri olduğunu’ hatırlatıyor ve sözlerini hem apartheid Güney Afrikası’nı destekleyen güçlere hem de Afrika’da mücadele eden siyahlara söylüyor:

“(…) Kanlı nehre hazırlanın kardeşlerim, / Sadece unutmayın kardeşlerim: / kan, sudan daha yoğundur. / Ayakta kal Zimbabwe / Biliyorum bu savaş kolay olmayacak / ancak düşmandan kurtulmak zorundasınız. / Eğer düşmandan kurtulamazsanız, / düşman sizden kurtulacak. / Halkım, görüyorsunuz başka bir çare yok. / Yani Afrikalılar duyun benim sesimi. (…)”

Böylece bugünkü yolculuğumuzun böylece sonuna geliyoruz. Haftaya farklı coğrafyaların farklı müzikal izleklerinde yine görüşmek üzere…

*

Yazıda geçen bazı şarkıların da bulunduğu çalma listesi için:

https://open.spotify.com/playlist/6juSZeKaASQyd0wgwUJuHz?si=2d5e66937eab42ec


Kavel Alpaslan Kimdir?

1995'te İzmir'de doğdu. İzmir Saint Joseph Fransız Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü'nde eğitim gördü. Gazeteciliğe 2014 yılında Agos’ta başladı. Gelecek/Umut Gazetesi’nde çalıştı. 1+1 Express Dergisi’nde yazıyor. 2016 yılından bu yana Gazete Duvar’da yazı ve haberleri yayınlanıyor. "Aynı Öfkenin Çocukları: Dünyadan Devrimci Portreleri" kitabı 2023 yılında Sel Yayıncılık tarafından yayınlanmıştır.