YAZARLAR

Müzikli Atlas | Sovyet Türkmenistan’ında progresif rock müziği bir çocuğun bayılmasıyla nasıl başladı?

Türkmenistanlı davul ve perküsyon sanatçısı Rişad Şafi, müzik dünyasının ‘dahilerinden’ biri olarak anılıyor. Zaman içerisinde Şafi’nin ismiyle beraber anılacak ‘Güneş’ isimli müzik topluluğu, bize hem Sovyet müziğinin hem de dünya müziğinin özgün bir örneğini sunar.

Bugün Sovyet Türkmenistan’ında progresif rock müziği ile çığır açan sanatçıları ele almak istersek eğer, anlatacağımız hikayenin sıra dışı bir başlangıcı olacaktır. İnanır mısınız bilmem ama her şey sıradan bir şehir eğlencesinde düzenlenen bir konser sırasında bayılan bir çocuk ile başlıyor! Nasıl mı?

Türkmenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin başkenti Aşkabat’ta 1950’lerin ikinci yarısında, her zaman olduğu gibi bir kent festivali düzenlenir. Festivalde çeşitli müzik grupları da sahne alır. Bu gruplardan bir tanesi özellikle davul performansıyla dikkat çeker. Fakat davul solosu esnasında dinleyiciler arasında bulunan 4 yaşındaki bir çocuk baygınlık geçirir ve olduğu yere yığılır. İsmi Rişad olan bu esmer çocuğun yanına hemen annesi yetişir. İpek fabrikası işçilerinden olan annesi telaşla oğlunu alıp eve götürür. Etrafına toplaşan ailesinin endişeli bekleyişinin ardından Rişad uyanır. Fakat uyandığında söyledikleri herkesi şaşkına çevirir: Ben davul istiyorum!

Türkmenistanlı davul ve perküsyon sanatçısı Rişad Şafi, müzik dünyasının ‘dahilerinden’ biri olarak anılıyor. Zaman içerisinde Şafi’nin ismiyle beraber anılacak ‘Güneş’ isimli müzik topluluğu, bize hem Sovyet müziğinin hem de dünya müziğinin özgün bir örneğini sunar. Müzikli Atlas’ın geçmiş bölümlerinden birinde Sovyet Azerbaycan’ına gidip burada Vagıf Mustafazade’nin makamlı cazını konuşmuştuk. Bugünkü yolculuğumuzda da Progresif Rock müziğini Orta Asya’nın makamlarıyla buluşturan, üstelik bunu Şafi’nin davuldaki gücü ile yapan Güneş’in müziğine kulak vereceğiz…

İLK ALBÜM VE DEĞİŞEN KABUK

Güneş grubu aslında Şafi’nin katılımından önce kurulur. Türkmenistan Devlet Televizyonu’nun girişimleri ve desteğiyle birlikte 1970 yılında müzisyenler bir araya gelir. Grubun kurulmasına öncülük eden Türkmen sanatçı Murad Sadıkov gruba, bizim dilimizde de aynı anlama gelen ‘Güneş’ ismini verir. Böylece kalabalık bir müzisyen topluluğu olarak Güneş müzik hayatına başlar.

Ancak ilk yıllarda müzik tarzı olarak gelenekselin ağır bastığı daha farklı bir anlayış hakimdir. Tüm bunlar 1977’de gruba katılan iki caz müzisyeni A. Stasyukeviç (trompet) ve Stanislav Morozov’un (saksafon) gelişiyle değişir. Güneş’te yaşanan kabuk değişimi sırasında Rişad Şafi de gruba kabul edilir. Türkmenistan’ın geleneksel makamlı müziklerin devasa orkestra eşliğinde caz ve rock müziği ile kaynaşması Güneş grubunda vücut bulur. Bu anlamda eşi benzeri pek olmayan bir gruptan bahsediyoruz da diyebiliriz.

Güneş’e katılan yeni üyelerle birlikte grup, ilk albümünü 1980 yılında dinleyicilerle buluşturur. Grupla aynı isme sahip albümün her bir şarkısı uzun uzun üzerine konuşmayı gerektiriyor. Ancak seçici davranarak ilerlemek gerekirse Türkmence ‘Köne Güzer’ isimli şarkıya kulak verebiliriz. Sözlerini çevirebileceğimiz farklı dilde bir kaynağa maalesef ulaşamadık. Yine de Türkmence sözlerini paylaşabiliriz. Türkmence, Türkiye Türkçesine en yakın Orta Asya dillerinden biri olduğu için, en azından bize şarkının temasına dair bir fikir verebilir.

“Maksatly köňül içre, / Bir apaty – jan geldeeý. / Müjgänler hanjar dek, / Ol gaşy keman geldeeý. / Aý gelin heý gelin heeý.. / Her derdime bir derman, gel derman, / Janymdyr oňa gurban. / Oldürse şudur perman, / Ol gaşy keman geldeeý.. / Aý gelin heý gelin heeý.. / Ýandyrdy Hatyjany, / Köýdürdi Züleýhany. / Çährimiziň myhmany, / Ol köne güzer geldeeý. / Aý gelin heý gelin heeý.. / Ah ýarym ah ýarym / Ýaaryymeý.. / Dünýäni göreý diýseň, / Döwletli zaman geldeeý. / Aý gelin heý gelin heeý..”

Bu albümle Sovyetler Birliği çapında yaptıkları müzik ciddi bir beğeni toplar. Tiflis’te katıldıkları bir festivalde Şafi ‘En İyi Davulcu’ ödülünü alırken Morozov da ‘En İyi Saksafoncu’ ödülüne layık görülür.

Şafi’nin yeteneğini kabaca anlatmak gerekirse aşağıdaki davul solosu görüntüleri yardımcı olacaktır.

MAKAMLI MÜZİKLE UZAYA ÇIKMAK

Güneş’in 4 yıl sonra çıkardığı ‘Dünyaya Bakmak’ isimli albüm ise bizi bambaşka bir yere götürüyor. Progresif rock severlerin beğenisi genelde bu albümde yoğunlaşırken Güneş grubunun kendisi de Dünyaya Bakmak’ı ‘tarzlarını en iyi ifade eden albüm’ olarak değerlendiriyor. Bu albümde Orta Asya müzikleri daha deneysel seslerle, cesurca buluşuyor.

Albümde sıkça işlenen uzay temasıyla orantılı bir şekilde, çoğu şarkı sizi Türkmenistan bozkırlarından alıp uzaklara doğru bir yolculuğa çıkarıyor. İlk şarkı ‘kalkışa’ uygun bir şekilde Baikonur ismini taşıyor. Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nde bulunan ve Sovyet Uzay Programı’nın kalbi Baikonur uzay üssü, sayısız kozmonotun uzaya yolculuğa çıkmadan önce yeryüzünde ayak bastığı son yerdi. Hâlâ uzay yolculuklarının büyük bir bölümü Baikonur’dan yapılıyor. Albümde de ayaklarımız Baikonur ile yerden kesilmeye başlıyor:

Albümdeki ikinci şarkı ise kelimenin tam anlamıyla kendimizi ‘uzaydan dünyaya bakarken’ hissedebileceğimiz bir şarkı. Bu Derdy isimli şarkıda yoğun bir caz füzyonu etkisi göze çarpıyor. Ancak bizi ‘uzayda’ hissettiren yalnız bu değil. Şarkının kimi bölümlerine eşlik eden geleneksel seslerin kullanım şekli de bu yorumumuzu güçlendiriyor. Evet, belki ilk bakışta ‘geleneksel’ ve ‘uzay teması’ ne müzikal anlamda ne de kültürel anlamda zihnimizde birleşiyor. Ancak Güneş grubunun ustalığı da tam olarak burada meydana çıkıyor: Makamlı müzik, caz füzyonuyla bizi atmosferin ötesine gönderiyor.

Dinlemesi ne kadar kolay tartışılır, ancak kendinizi verdiğiniz takdirde her anından ayrıca keyif alabileceğiniz, her seferinde yeniden keşfedebileceğiniz bir grup albüm Dünyaya Bakmak. Sadece Orta Asya değil, diğer şarkılarda aynı zamanda Kafkasya ve Hindistan etkilerine de rastlayabileceğimiz bir çeşitlilik sunuyor. Tüm bu geniş yelpazeyi bir çatı altında uyumlu bir şekilde toplayabilmek de pek kolay olmasa gerek.

Albümün benzersizliği Sovyetler Birliği’nin sanatçıları tarafından da büyük takdir görür. Plağı çıkartan Sovyet devlet plak şirketi Melodiya’nın yetkilileri Güneş’e yılın en iyi ses kaydı ödülünü layık görür. Ayrıca gruba ödül olarak Çekoslovakya tatili hediye edilir. Güneş’in tek yurtdışı macerası elbette bu tatil değildir. Grup, birbirinden farklı pek çok ülkede çalma fırsatı bulur: Doğu Avrupa, Moğolistan, Balkanlar, Laos, Vietnam, Çin, Afganistan, Senegal, Mozambik, Gine-Bissau…

Güneş Topluluğu 1999 yılına kadar aktif müzik hayatına devam eder. Şafi ise davul tutkusundan bir an bile vazgeçmeden yaşar, 2013 yılında hayatını kaybeder. Güneş’in içinden çıkan her müzisyen hem bu grup adı altında hem de kendi bireysel kariyerlerinde Sovyet Türkmen müziğine devrimci bir katkı sunar.

Yine de Sovyet Türkmenistan’ından çıkan tek önemli grup Güneş ve onun üyeleri değildir! Buna rağmen bugünkü yolculuğumuzun sonuna geliyoruz. Müzikli Atlas’ın ileriki seferlerinde Türkmenistan’ı yeniden ziyaret edeceğiz. Haftaya farklı bir coğrafyanın müziğine yapacağımız yolculuk yolculukta tekrar görüşmek dileğiyle…

(Yazıda geçen şarkılara ve çok daha fazlasına ulaşmak için çalma listesi: https://open.spotify.com/playlist/1V8XCzQDDE2weAL7TPqrK5?si=7b4a4baf65504c1e )


Kavel Alpaslan Kimdir?

1995'te İzmir'de doğdu. İzmir Saint Joseph Fransız Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü'nde eğitim gördü. Gazeteciliğe 2014 yılında Agos’ta başladı. Gelecek/Umut Gazetesi’nde çalıştı. 1+1 Express Dergisi’nde yazıyor. 2016 yılından bu yana Gazete Duvar’da yazı ve haberleri yayınlanıyor. "Aynı Öfkenin Çocukları: Dünyadan Devrimci Portreleri" kitabı 2023 yılında Sel Yayıncılık tarafından yayınlanmıştır.