Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi Eş Başkanı Ferit Kahraman: Yıkımlar hukuka aykırı yapılıyor

Kentin kolektif hafızasında önemli yer tutan yapıların yıktırılması, Diyarbakır’da tepkilere neden oldu. Ferit Kahraman, birçok yapının hukuksuzca yıktırıldığını ve bunları belgelediklerini söyledi.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - Diyarbakır’da kimi tescilli ve kent hafızasında önemli yerleri olan yapılar birer birer yıkılıyor. Diyarbakır Stadyumu, Sur ilçesinde çatışmaların yaşandığı mahallelerdeki birçok yapı, yine Sur ilçesindeki Çarşı Karakolu, Dağkapı’daki Orduevi ve Turistik Palas peş peşe yıkıldı. İtalya’daki opera binalarından esinlenilerek Ermeni mimar-mühendis Harutyun Sarafyan tarafından yapılan Dilan Sineması ise satılığa çıkarıldı. Tescilli Dilan Sineması’nı da belki diğer binaların akıbeti bekliyor.

Tescilli ve kent hafızasının korunması için önemli olan binaların yıkımı, Diyarbakır’da infiale neden oldu. Bu tescilli binalar neden yıkılıyor? Bu binaların korunması için neler yapılabilir? Yıkmak yerine restorasyon çalışması ile bu binalar, belki başka işlevler yüklenerek, yeniden hizmete sunulamaz mı? Diyarbakır’da bunlara benzer sorular çok soruldu.

Biz de bu soruları Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi Eş Başkanı Ferit Kahraman’a ilettik. Kahraman, tescilli yapıların yıkımı sırasında Mimarlar Odası’na yönelik eleştirilere de cevap verdi.

'YIKIM MEVZUATA AYKIRI GERÇEKLEŞTİ'

Kent hafızasında önemli bir yeri olan Turistik Palas’ta çok hızlı bir yıkım gerçekleşti. Bu süreci değerlendirebilir misiniz?

1950’li yıllarda Ermeni Mimar Harutyan Sarafyan tarafından projelendirilen, Diyarbakır kent tarihinde önemli bir yere sahip ve 2. Grup tescilli yapı statüsünde bulunan Turistik Palas Otel ile ilgili 29.03.2022 tarih ve 9169 sayılı Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından yıkım izni verildiği görülmektedir. Söz konusu kararda yapının basit onarımı için 24.03.2021 tarih ve 8169 sayılı karar ile izin verildiği fakat yapılan müdahalelerin basit onarım kapsamı dışında yapıldığı tespit edilmiş ve bu tespit sonucunda da suç duyurusunda bulunulduğu ifade edilmiştir. Ancak gerek izinsiz yapılan yanlış müdahaleler ve gerekse hazırlanan statik rapor müdahaleleri doğrultusunda yapının taşıyıcı sisteminin zamana bağlı olarak yıprandığı gerekçesi ile yapı hakkında yıkım kararı verildiği görülmektedir. Öncelikle ifade etmek gerekir ki malzeme ve yapım teknolojisinin çok geliştiği bir dönemde, alternatif güçlendirme seçenekleri değerlendirilmeden, en kolaycı yöntem olarak yıkım işlemine karar verilmiş olması yanlış bir karardır. Tescilli bir yapının her türlü yapısal sorunlarının çözümünde, yapının yaşatılması için bütün yöntemlerin değerlendirilmesi gerekmektedir.

Turistik Palas Otel


Yıkım kararı verildiğine dair bilgilerin bize ulaşması sonrası alana gittiğimizde yıkım işleminin başlatıldığını gördük. Tabi ki kent için önemli bir hafıza olan tescilli yapının yıkımı kabul edilebilir bir durum olmamakla birlikte, söz konusu yıkım yönteminin şekli ve barındırdığı tehlike planlanan süreci açık bir şekilde göstermektedir. Yıkım kararının iptal edilmesi girişimlerini engellemek adına yasal mevzuatlara aykırı bir şekilde yıkım gerçekleştirilmiştir. Yasal olarak yıkım işlemi sırasında insan sağlığı, can ve mal güvenliği ve çevreyi koruması gerektiği ifade edilmiş olmasına rağmen ilgili idareler bu aykırılıklar karşısında hiçbir işlem yapmamıştır.

Sürecin takibi ve teknik değerlendirmeler için 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çerçevesinde ilgili kurumlardan gerekli belgeler talep edilerek, iletilmesi beklenmektedir.

Geçtiğimiz günlerde yıkılan, kentin sembol ve tescilli yapılarından biri olan Turistik Palas’ın akıbeti ne olacak ya da ne olmalıdır?

Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından verilen kararda görüleceği üzere söz konusu tescilli taşınmaza ait onaylanan rölöve ve restitüsyon projelerinin var olduğu görülmektedir. Dolayısıyla yeniden yapım için bu belgelendirmelere uygun projelerin hazırlanarak kurul onayına sunulması ifade edilmiştir. Yapı yıkılmış olsa dahi parsel üzerindeki tescil durumu devam ettiği için inşaat faaliyetlerinin bu projelere uygun olması gerekmektedir. Yapılan işlemler ve alınan kararların kabul edilebilir tarafları elbette bulunmamaktadır ancak bundan sonra yapılması gereken plan, cephe, bina yüksekliği, bina oturum alanı vb. bütün yönleriyle belgelendirilmiş özgün projesine göre yapının yeniden yapılmasının takipçisi olmaktır. Onaylı proje dışında yapılacak herhangi bir uygulamada yetkili her birey suç işlemiş olacaktır. Ayrıca geçen süreçte alınan kararlar, hazırlanan raporlar ve yıkım işlemindeki yasal aykırılıklar dahil birçok konuda sürecin incelemesi yapılarak, hukuki girişimlerde bulunulacaktır.

'YAPILARIN HAFIZADAKİ YERİNE ÖNEM VERİLMİYOR'

Aynı çevredeki binalardan Orduevi de yakın zamanda yıkıldı. Dağkapı’nın çehresi değiştiriliyor ve ortak hafızaya müdahale ediliyor demek mümkün mü?

Aslında Orduevi’nin yıkımında da benzer bir süreç yaşanmıştı. Orduevi binasının tescillenmesi için Mimarlar Odası’nın yaptığı başvuru Koruma Bölge Kurulu tarafından kabul edilmemişti. Ve yapı hakkında aynı gerekçelerle yıkım izni verilmişti. Yıkım işlemine dair açtığımız yürütmeyi durdurma başvurusu idare mahkemesi tarafından reddedilmişti.

 Orduevi binası 2020 yılında yıkıldı.


1960 yılında inşaatına başlanan, 1971 yılında otel olarak faaliyete geçen yapı daha sonra 1973 yılında TSK’ye devredilerek Subay Orduevi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Konumu ve mimari yapısı değerlendirildiğinde kentin simgesi haline geldiğini söylemek mümkündür. Geleneksel yöntemlerle inşa edilmiş bir kale ve tarihi yerleşim alanı ile modern kentin kurulduğu Yenişehir bölgesindeki ilk çok katlı yapılardan birinin karşılaştırılması, kentleşme hafızası açısından oldukça önemli idi.

Bahsettiğimiz bütün yapılar bir dönemin ortak izlerini taşıyan kentin önemli hafızasını oluşturuyordu. Ancak ne yazık ki gerek karar vericiler ve gerekse ticari muhasebe yapanlar için yapıların tarihi ve mimari değerinin, yaşanmışlıkların, anıların ve kent hafızasında sahip olduğu yerin önemi bulunmuyor.

'DİLAN SİNEMASI KORUNMALI'

Tescilli yapılardan Dilan Sineması da satılığa çıkarıldı. Sinemanın ve aslında kent hafızasının korunması için öneriniz nedir?

Kent hafızasının önemli parçası olan bu yapıların tescilli olsa dahi her türlü tehlike ile karşı karşıya olduğunu görüyoruz. Bu bölgede bulunan tescilli yapıların bütüncül bir planlama ile fonksiyonuna uygun olarak yeniden işlevlendirilmesi, sergi alanları veya küçük kent müzelerine dönüştürülerek kullanılması aynı zamanda korunmalarını da sağlayacaktır. 

Dilan Sineması


Dilan Sineması da tescilli yapı statüsünde bulunmaktadır. Bu yapı için mülk sahiplerince bir koruma-yaşatma çalışması yapılmadığı takdirde (öncelikli olarak mülkiyet hakkının korunması gerekliliği) yıkılmasını izlemek yerine kamulaştırılması daha doğru olacaktır. Ancak yetkili kurumların bu konu hakkında neden girişimde bulunmadığı da ayrıca sorgulanmalıdır. Zira Suriçi’ndeki birçok tescilli yapı acele kamulaştırma kararı ile (yapı sahipleri her ne kadar kamulaştırma kararına itiraz ederek, restorasyonunu yapmak istediğini ifade etmiş olsa da) mülk sahiplerinden alındığı bilinmektedir. Kaderine terk edilen tarihi sinema binası için benzer sonuçları beklemek yerine öncelikli olarak ilgili resmî kurumlar tarafından bir çalışmanın yürütülmesi gerekmektedir.

Ferit Kahraman


'SESİMİZE SES KATILMALI'

Turistik Palas’ın yıkım haberi hatırı sayılır tepkiyle karşılandı ve başta Mimarlar Odası olmak üzere kurumlar eleştirildi. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

Açıkça belirtmek gerekir ki halktan gelen her türlü eleştiri, kente dair Mimarlar Odası’ndan beklentinin büyüklüğünü gösteriyor diyebiliriz. Elbette bu sorumluluğun bilincinde ve tamamen gönüllülük esaslı; kentin tarihi ve kültürel miras alanlarının (Diyarbakır Kalesi, Hevsel Bahçeleri, Suriçi başta olmak üzere) ve kent hafızasının korunmasına dair bütün alanlarda bu mücadeleyi yürüttüğümüzü de ifade etmek isteriz. Ancak yapılan birçok işlemin hukuki olmadığının, yetki sahibi kurum ve kişilerin görevlerini yerine getirmediğinin ve yaptığımız yasal başvuruların çoğu zaman reddedildiğinin de bilinmesini isteriz. Her türlü zorluğa ve baskıya rağmen yasal bütün yolları deneyerek, belgelendirmeler yaparak ve söylenecek sözü söylemek üzere bir mücadele kararlılığı sürdürüyoruz. Ve söylemek gerekir ki bu kente dair yaptığımız her çalışmada gerek kentteki sivil toplum kuruluşlarından ve gerekse halkımızdan sesimize ses katmalarını ve alanlarda yanımızda olmalarını da bekliyoruz.