Merkez Bankası'nın zorunlu karşılık faizi hamlesi

Ekonomist Alaattin Aktaş, Para Politikaları Kurulu'nun faizi artırmama kararının dövizde artış olmamasına bağlı olduğunu belirtti, zorunlu karşılık faizinin artırılmasının sonuçlarını değerlendirdi.

Fotoğraf: Pixabay
Google Haberlere Abone ol

DUVAR- Ekonomim yazarı Alaattin Aktaş, Merkez Bankası'nın politika faizini sabit tutma kararının enflasyonla bağlantılı olduğunu ancak durumu kurtarmaya yetmeyeceğini belirtti. Aktaş, Para Politikaları Kurulu'nun zorunlu karşılık faizini yükseltmesinin kredi maliyetlerini hafifletme anlamında bankalara bir hareket alanı açabileceğini ifade etti.

Aktaş'ın "Faizi artırmak iyi olurdu da, anlayın işte!" başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle: 

"Hani futbolda şöyle bir yorum yapılır ya...      

‘Sonucu bilmesen, goller de özetlerden çıkarılsa maçı A takımı kazandı dersin, oysa o takım yenildi.’        

PPK açıklamasını da faiz kararıyla ilgili bölümleri çıkarılmış halde okusanız, faizin kesin artırıldığını zannedersiniz.          

Bakın PPK açıklamasında neler söyleniyor...         

Mart ayında aylık enflasyonun ana eğilimi, devam eden zayıflamaya rağmen öngörülenden yüksek gerçekleşmiştir.

Yakın döneme ilişkin diğer göstergeler yurt içi talepte direncin sürdüğüne işaret etmektedir.

Hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyonist baskıları canlı tutmaktadır.        

‘ETKİSİ BİRAZ GECİKECEK’

PPK açıklamasında bütün bunlar söylendikten sonra faizin niye sabit bırakıldığı sorusu da bir anlamda şöyle yanıtlanıyor:          

'Biliyorsunuz mart ayında atılan adımların etkisiyle finansal koşullar zaten önemli ölçüde sıkılaştırıldı. Parasal sıkılaştırma var ya parasal sıkılaştırma, işte onun etkileri geç görülür. İşte o yüzden politika faizini sabit tutmaya karar verdik. Ama ipin ucunu bırakmış değiliz. Bak, enflasyon üstündeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşumuzu yineliyoruz. Bir daha altını çizelim. Eğer enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörürsek para politikası duruşunu sıkılaştırırız. Hem para politikasındaki kararlı duruşumuz sayesinde yurt içi talep dengelenecek, Türk Lirası reel olarak değerlenecek ve enflasyon beklentileri düzelecek, bütün bunların etkisiyle aylık enflasyonun ana eğilimi düşecek ve dezenflasyon yılın ikinci yarısında tesis edilecek. Biraz da baz etkisinin yardımı olur tabii ki.'       

GEÇEN AYKİ ARTIŞIN GEREKÇESİ DÖVİZMİŞ!

Politika faizi geçen ay 5 puan artırılarak yüzde 45’ten yüzde 50’ye çıkarıldığında bu artışın gerekçesi olarak ne denilmişti:       

‘Kurul, enflasyon görünümündeki bozulmayı dikkate alarak politika faizinin artırılmasına karar vermiştir.’     

Şimdi durum çok mu farklı yani? Değil!       

Zaten enflasyondaki ana eğilimin yüksek olduğunu Merkez Bankası açık açık söylüyor. Aynı şekilde enflasyonist baskıların canlı olduğuna vurgu yapılıyor.          

Peki faiz geçen ay artırılırken bu ay niye sabit tutuldu dersiniz?           

Çünkü bu ay dövize hücum yoktu, dövizde bir artış yoktu. Enflasyon yıllık olarak baz etkisiyle zaten bir süre sonra gerilemeye başlayacak; 3 Temmuz’da enflasyonun düşeceğini göreceğiz denilmedi mi, dolayısıyla korkulan kur artışı, o da bu ay yok. Enflasyonun ana nedenlerinin başında gelen dövizde bir artış yaşanmadığına göre...         

ZORUNLU KARŞILIK FAİZİ YÜKSELTİLDİ 

Politika faizi sabit bırakıldı ama Merkez Bankası zorunlu karşılıkta faiz tavanını yukarı çekti.      

Bankalar, Merkez Bankası’nda tesis ettikleri zorunlu karşılıklara daha fazla faiz alabilecek. Bu da bankalara daha yüksek mevduat faizi verme ya da kredi maliyetlerini hafifletme anlamında bir hareket alanı açmış oldu.      

Merkez Bankası’nın açıklamasına göre KKM için tutulan zorunlu karşılıklara ödenen faizin üst sınırı yüzde 30’a, TL mevduat için tutulan zorunlu karşılıklara ödenen faizin üst sınırı da yüzde 40’a çıkarıldı."

(EKONOMİ SERVİSİ)