Meğer Lezgin komik bir adammış

Diyarbakır’da 15 arkadaşıyla birlikte tutuklanan gazeteci Lezgin Akdeniz, önemli haberlere imza attı. Gazeteci arkadaşı, Akdeniz’le hatıralarını anlattı.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - Lezgin Akdeniz’le Siirt’in Şirvan ilçesine bağlı Maden köyünde karşılaşmıştık. Çimen A.Ş’ye ait madende göçük olmuş, 10 işçi toprak altında kalmıştı. İşçilerin aileleri korku içinde arama kurtarma çalışmalarını izlerken Ciner şirketinin özel korumaları, askerin de desteğini alarak, gazetecilerin serbest çalışmasını engellemeye çalışıyordu. Lezgin de tartaklanmış, “Buralarda dolaşma” diye tehdit edilmişti. O ise haber yapmadan geri dönmek istemiyordu. Onun için endişelendiğimi fark edince, “Merak etme abi, bir şey olmaz” demişti.

Lezgin, Mezopotamya Ajansı’nda çalışıyordu o dönem ve ilk kez engellenme, tartaklanma hadisesi yaşamıyordu. Gazeteci engellenmeye, tartaklanmaya alışmaz elbette ama bu sıklıkla tekrarlanınca bu konuda da bir deneyim kazanıyor. Lezgin’in çalıştığı kurum, benzer deneyimlere haddinden fazla sahipti. Gözaltılar, tutuklanmalar, kurum baskınları, öldürülmeler...

Lezgin, yerleri asla doldurulamayacak öldürülen, tutuklanan gazetecilerin bayrağını devralmıştı. Her daim kısık sesiyle “Merak etme abi, bir şey olmaz” demesi, biraz da bu nedenleydi.

Başka birçok haberde karşılaştık Lezgin’le. Ne vakit fotoğraf, bilgi istesem, hiç ikiletmeden, “Tamam” dedi ve gönderdi. Bu gazeteci dayanışmasını bir başka gazeteci “Özgür basın geleneği dayanışmanın da geleneğidir” diye tarif etmişti.

DAHA ÖNCE DE GÖZALTINA ALINMIŞTI

Lezgin Akdeniz, Diyarbakır’da 9 Ekim 2018’de yürütülen bir soruşturma kapsamında gözaltına alınmıştı. Hakkında hazırlanan iddianame, Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti.

İddianamede, 'Ezel' kod adlı gizli tanık beyanına dayanılarak Akdeniz’in “örgüt üyesi olduğu”, Facebook'ta Rakka’nın IŞİD’den kurtarılmasına ilişkin haber ile başka bir iletiyi beğenmesi nedeniyle “zincirleme örgüt propagandası yaptığı” iddiasıyla toplamda 22 yıl hapsi istendi. Suçlamalar çeyrek sayfaya sığdırılmıştı ve bu bile iddiaların mesnetsiz olduğuna işaret ediyordu.

O tarihte hakkındaki iddialarla ilgili konuşan Lezgin, gazeteci olduğunu hatırlatarak, “Herhangi bir örgütün talimatlarını örgüt üyelerine iletmek için 4 yıl iletişim fakültesi gazetecilik bölümünü okumadım” diyecekti. Suçlamaları kabul etmeyecek, “Gerçekliğin peşinde olan bir gazetecilik anlayışını sürdürüyorum ve sürdüreceğim” diyerek gazetecilikteki ısrarını vurgulayacaktı.

16 HAZİRAN’DA TUTUKLANDI

Evet, Lezgin’le birçok haberde karşılaştık. Ancak sadece haberler ve gazeteciliğin sorunları hakkında konuşmuş olacağız ki Lezgin hakkında özel pek bir şey bilmediğimi, tutuklanınca fark ettim.

Evet, gazeteci Lezgin Akdeniz, 8 Haziran’da gözaltına alınan 20 gazetecinin arasındaydı. 16 Haziran’da çıkarıldığı mahkemede, 15 gazeteci arkadaşıyla birlikte tutuklandı. 

İnsan düşünüyor işte meslektaşları hakkında. 16 gazetecinin tutuklanıp cezaevine konulmaları haberini “vahşet” diye karşılamıştım. Demokratik herhangi bir ülkede 16 gazeteci tutuklansa kıyamet kopardı ama Türkiye’de hiçbir şey olmadı. Hiçbir şeyin olmamasını, olayın Diyarbakır’da ve tutuklanan gazetecilerin Kürt olmasıyla açıklamak belki kolaya kaçmak olacak. Ama açıkçası başka bir gerekçe de gelmiyor aklıma.

İnsan cezaevine konulmuş meslektaşını düşünüyor. Uyum sağlayabildi mi cezaevine? Yemeklere, uyku saatlerine ve kim bilir daha nelere alışabildi mi? Sonra bir hatıralar canlanıyor elbette ve insan eksik kalan bilginin peşine düşüyor. Ben de Lezgin’le uzun zaman teşrikimesaide bulunmuş gazeteci Zeki ile konuştum.

‘HEP ARAYIŞ İÇİNDEYDİ’

Zeki’nin dediğine göre Lezgin Akdeniz, Diyarbakır’ın Sur ilçesine bağlı Bağıvar köyünde, 1992 yılında dünyaya geldi. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun oldu. 

Öğrenciyken okul masraflarını çıkarmak için lüks restoranlarda çalışmış. Zeki, gülerek, "Bu nedenle aynı zamanda master şef ve gurme idi” diyor.

Gazeteciliğe 2015 yılında Dicle Haber Ajansı’nda (DİHA) başladı. Aile çevresi farklı basın alanları için referanslar bulmuş fakat o kabul etmemiş. DİHA’da gazeteciliğe başlama nedeni, gazetecilere yapılan baskılar ve gözaltılarmış. Zeki, Lezgin’le ilk tanışmasını, “Ajansa geldiğinde kendisiyle ben konuştum. ‘Kendimi Kürtçe muhabirliğe öneriyorum’ dedi ve Kürtçe servisinde işe başladı” diye anlattı.

Ajansta işe başlayanlar önce 10 parmak eğitimi alıyor. Lezgin için bu eğitim süreci uzun sürmüş. Zeki, “Çünkü şefin yokluğunu fırsat bilip sık sık balkona koşardı” diye anlatıyor bu süreci.

Kendini Kürtçe servisine öneren Lezgin bir süre sonra Türkçe haber servisine geçmek istiyor. Gerekçesi de gazetecinin Kürtçe haberler ile çabuk tanınmıyor olması. Önerisi kabul ediliyor ve Türkçe muhabirliğe geçiş yapıyor.

Zeki bu süreçleri gülerek anlatıyor ve sonra, “Yani anlayacağınız sürekli bir arayışı vardı ve farklı alanlarda tecrübe sahibi olmak istiyordu” diyor.

KOMİK HATIRALAR

Lezgin’le ilgili çok komik anı varmış. Yine Zeki anlatıyor: “Bir de parası hiç yetmiyordu, çabuk bitiyordu. Destek istediğinde ve ‘yoktur’ cevabını aldığında, ‘Zeki arkadaş, herkese hay hay bize gelince vay vay’ diyordu.”

Lezgin Akdeniz’in bazı önemli haberlere imza attığını hatırlıyorum. Mesela Diyarbakır surlarından çalınan ve kafelerde süs olarak kullanılan taşlarla ilgili haber yapmıştı. Bu haber tarihi varlıkların fütursuzca tahrip edilip ticari amaçlarla kullanılmasına dikkat çektiği için önemliydi. Aklıma gelen bir diğer haberi ise pandemi sürecinde inanç merkezlerine yönelik ayrımcılık yapılmasıydı. Camiler dezenfekte edilmiş ancak kiliseler ve cemevi unutulmuştu. Lezgin yaptığı haberle hatırlatmış, kiliseler ve cemevi de dezenfekte edilmişti.

Lezgin’in çalışma disiplinini de merak ediyorum ve Zeki’den hiç beklemediğim bir cevap alıyorum: "Rahat adamdır. Uykuyu sevdiği için sabahları gündem toplantısına geç kalıyordu. Köyü hayvan borsasına yakındı mesela ve eğer köydeyse bir mesaj atardı, ‘Arkadaşlar ben haber için bir hayvan borsasına uğrayıp öyle geleceğim’ diye. Sanırım hiçbir zaman hayvan borsasına uğramadı.”

‘LANET OLSUN’

Lezgin bir ara ajanstan ayrıldı. Ancak bu ayrılık bir ay kadar sürdü. Bir süre sonra yeniden ajansın kapısını çalmış. Zeki, “Bizsiz yapamamış, geri geldi ve ‘Ben buralara aittim Zeki arkadaş’ dedi” şeklinde anlatıyor bu bir aylık ayrılık dönemini.

“Lezgin komikmiş ama hiç belli etmemiş” diyorum Zeki’ye. “Öyledir” diye onaylıyor ve ekliyor: “Aslında çok okuyan, çok yoğunlaşan ve sohbeti hoş bir arkadaşımızdır.”

 

Lezgin, en son, “Kendimi görsel alanda geliştirmek istiyorum” diyerek belgesel ve film gibi alanlarda çalışmak için ajanstan ayrıldı ve prodüksiyonda çalışmaya başladı.

Burada çalışması tutuklanması için gerekçe olamaz elbette ama Zeki, Lezgin prodüksiyonda çalıştığı sırada tutuklandığı için "Lanet olsun" diyerek tamamlıyor sözünü.