Mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı çıksa da Cargill durmuyor

Bursa Barosu ve sivil toplum örgütlerinin Cargill’e karşı başlattıkları mücadele, 23 yıldır sürüyor. Açılan onlarca davadan mahkemeden yürütmeyi durdurma, iptal kararları çıkmasına rağmen uygulanmadı.

Google Haberlere Abone ol

Pelin Akdemir

BURSA – Mısırdan nişasta bazlı şeker üreten Amerikan Cargill şirketine karşı Bursalıların mücadelesi 23. yılına girdi. Bursa’nın Orhangazi ilçesinde 2000 yılında faaliyete geçen fabrikanın yer altı su kaynaklarını tüketmesi nedeniyle açılan dava, yıllardır bir ileri iki geri devam ediyor.

İmar planları, yasa ve yönetmeliklere aykırı bir şekilde kurulmasına izin verilen Cargill’e karşı ilk dava Bursa Barosu öncülüğünde ve sivil toplum örgütlerince 1998 yılında açıldı. Bunu, onlarca dava takip etti. Plan değişiklikleri, emisyon ve deşarj izinlerinin iptaline ilişkin açılan bu davalar sonucu mahkemeden yürütmeyi durdurma, iptal kararları verilse de bu kararlar uygulanmadı.

AİHM’DEN ADİL YARGILANMA HAKKININ İHLAL EDİLDİĞİNE HÜKMETTİ

Aksine Cargill’in kurulması için tesisin kurulmak istendiği yer özel endüstri bölgesi ilan edilip, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nda 2009 yılında yapılan değişiklikle tarım arazisi olan alan sanayi alanına çevrildi. Yargı kararlarının etkisiz kalması nedeniyle 2005 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru yapıldı. 13 yıl sonra AİHM, mahkeme kararlarına uyulmaması nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6.maddesi olan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetti.

İMAR PLANINA DAYANAK GÖSTERİLEN PLAN DA İPTAL EDİLDİ

Son olarak Bursa 2. İdare Mahkemesi, STK’lar tarafından açılan davada kararını açıkladı. 2009 yılında Orhangazi Belediyesi'nce tesisin bulunduğu alanı kapsayan ve Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin de onayladığı 1/1000 ölçekli uygulama imar planına karşı açılan davada mahkeme, yürütmenin durdurulmasına karar verdi.

Kararın gerekçesinde, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı için dayanak gösterilen 1/25000 ölçekli İznik Gölü Nazım İmar Planı için de yürütmeyi durdurma kararının bulunduğu belirtildi. 1/25000 ölçekli planın da "sürdürülebilirlik ilkesi, koruma-kullanma dengesinin sağlanması hedefi ve doğal alanların korunması gerekliliği kararı ile uyumsuzluk göstermesi" nedeniyle aynı mahkemece yürütmesinin durdurulmasına karar verilmişti.

Bu karar da önceki kararlar gibi Cargill’in bölgede faaliyet göstermesini ve ek tesisler inşa etmesini durdurmayacak.

‘TÜRKİYE’DE YARGI ARTIK İŞLEMİYOR’

Dava sürecini takip eden Bursa Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu üyelerinden Avukat Erol Çiçek, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nda yapılan değişikliğin ardından davanın açıldığını belirtti. Mahkeme kararını değerlendiren Çiçek, “Daha önceki kararlarda da 25 binlik planın iptal edilmiş olması nedeniyle 1/1000 ölçekli planın dayanıksız kalmasıyla yürütmeyi durdurma verilmişti. Şimdi de aynısı oldu. Ama bu arada 25 binlik nazım imar planının yürütmesinin durdurulması kararı kaldırıldı. 25 binlik plan şu anda yürürlükte” dedi.

Erol Çiçek

Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun uygulanmasında da sorunların olduğunu belirten Çiçek, Cargill’in mısır işleme tesisinin tarım dışı amaçla kullanımına ilişkin izni Tarım Bakanlığı’ndan alması gerekirken Bursa İl Tarım Müdürlüğü’nün izin verdiğini söyledi. “İptal davalarıyla bir sonuca ulaşmak mümkün değil gibi gözüküyor” diyen Çiçek, “Bu karar sonuca yönelik bir karar değil. Bir plan iptal ediliyor, yenisi çıkıyor. Son karar nasıl çıkacak bilmiyoruz. Türkiye’de yargı artık maalesef işlemiyor” yorumunda bulundu.

 
‘YASALARI YAPANLAR ÖNCE KENDİLERİ İHLAL EDİYOR’

Bursa Barosu önceki başkanlarından Avukat Ali Arabacı, 23 yıl süren dava sürecini “Türkiye’nin nasıl yönetildiğini gösteren bir laboratuvardır bu. Türkiye’nin hukuk devleti olup olmadığını anlamak için bu davalara bakmak yeterli” sözleriyle değerlendirdi.

Ali Arabacı

“Uzun bir mücadele içeren bir süreçti” diyen Arabacı, “Bu devlet, hukuk devleti olmadığı için, hukukun üstünlüğü hiçbir zaman esas alınmadığı için bir işe yaramadı. Sadece Cargill değil, Türkiye’deki çevre davalarında aynı durum söz konusu. Bugün de İkizdere’de olanlar aynı. Velhasıl yasaları yapanlar önce kendileri ihlal ediyor” diye konuştu.