YAZARLAR

Kurşuna dizilen bir işçi ozanı Joe Hill: Yas tutmayın, örgütlenin!

Joe Hill; piyano, keman, gitar ve banjo çalarak ABD’yi boydan boya gezen, oradaki işçi mücadelelerine kulak ve ses veren cesur bir işçi ozanıdır. Cenazesinde binlerce işçi hep bir ağızdan Joe Hill’in şarkılarını söyler. Bedeni ise daha sonra yakılır. Külleri ABD’deki tüm sendika ofislerinden çevreye dağılır. Hatta bir kısmı okyanusları aşarak memleketi İsveç’e kadar uzanır… Bugün hem cesaretini hem de şarkılarını hatırlıyoruz…

1915’in 19 Kasım’ında devam eden Cihan Harbi sırasında gezegenin dört bir yanında pek çok tüfek patlıyordu. Ancak ABD’deki kurşunların hedefi daha farklıydı. Bundan tam 107 yıl önce bugün, ABD’nin Utah eyaletinde ‘cinayet’ suçlamasıyla bir işçi ozanı kurşuna dizildi: Örgütlü göçmen işçi, besteci ve şarkı sözü yazarı Joe Hill…

Hikâyenin sonundan başladık. Ancak idam edilmeden önceki son dileği doğrultusunda anlatacaklarımız bir ‘ağıt’ olmayacak. Joe Hill, düzmece bir davada idam hükmü giymeden önce yoldaşlarına ‘benim yasımı tutmayın, örgütlenin’ diyordu. Biz de bu yüzden bugün Joe Hill’in örgütlü mücadeleyi anlattığı şarkılarına kulak vereceğiz.

UZUN YOLCULUK

Adet olduğu üzere önce kısaca hayat öyküsünü anlatalım. Aslında Joe Hill’in infaz edildiği yer ile doğduğu yer arasında çok uzun mesafeler vardır. 1879 yılında Gävle, İsveç’te dünyaya gelir. Gerçek adı da zaten Joel Hägglund’dur. Oldukça dindar bir ailede büyür. Babası tren kondüktörü olarak çalışmaktadır. Gerek evde gerekse Gävle’deki işçi derneğinde müzikle iç içe bir çocukluk geçirir.

Ancak 1887’de babasını beklenmedik bir şekilde kaybedince, çocuk haliyle iş hayatına atılmak zorunda kalır. Dokuz yaşındayken fabrikalarda çalışmaya başlar. Tüberküloza yakalandığı için hastalığına çare bulmak umuduyla Stockholm’e taşınır ve burada radyasyon tedavisi görür. Elbette çalışmaya devam etmektedir. Çok geçmeden annesi de yaşamını yitirir. Böylece Hägglund kardeşler aile evlerini satar. Bir kısmı İsveç’te kendine düzen kurar, ancak Joel ve küçük kardeşi Paul bu parayla 1902 yılında ABD’ye giden bir gemiye rezervasyon yaptırır…

İlk durağı New York’ta çeşitli işlerde çalışır. Bu dönem boyunca yaşadıkları hakkında fazla bilgi olmasa da İsveçli yönetmen Bo Widerberg’in, 1971’de çektiği Joe Hill filmini izlemek fikir sahibi olmamızı sağlayabilir. Daha sonra ABD’nin çeşitli yerlerini gezerek birbirinden farklı işlerde çalışır. Bu ‘gezisi’ sırasında Dünya Sanayi İşçileri Sendikası (IWW) ile tanışır. 1905’te kurulan IWW, dönemi için oldukça devrimci bir sendikadır. Göçmenlere, kadınlara, siyahlara… örgütlenme hakkı vermesi ve Cihan Harbi’ne karşı tavır alması nedeniyle dönemi için cüretkâr sayılabilecek bir örgüttür.

MİZAH VE PARODİ

Joe Hill de IWW ile tanıştıktan sonra mücadeleye atılır, grevlerde yer alır, sendikanın ajitatörlerinde biri haline gelir. Bu sırada şarkılarını da daha gür sesle söylemeye başlar. IWW tarafından basılan Küçük Kızıl Şarkı Kitabı’nda (1909) 10’u aşkın şarkı Joe Hill imzalıdır. Sendika çevrelerinde şarkıları böylece tanınmaya başlar.

Şarkıları çoğunlukla geleneksel folk bestelerden oluşsa da sözleri hayli dikkat çekicidir. Çoğu zaman işçilerin kavgasından, zorlu çalışma koşullarından bahseder -ki bunlar kendi hikayesinin de bir parçasıdır zaten. Onu özel kılan seçtiği konulardan ziyade o konuları nasıl işlediğidir. Şarkılarını yazarken sık sık mizaha başvurur. Hatta kimi zaman başka şarkıların parodilerini yazar.

Mesela en popüler şarkılarından The Preacher and the Slave (Vaiz ve Köle) bu parodilerin en çarpıcı örneklerinden bir tanesidir. Şarkının bestesi aslında bir ilahiye aittir. Ancak Hill, yazdığı sözlerde kilisenin emekçi sınıfları kandırışıyla dalga geçer. İlahide geçen Protestan kilisesinin hayır kurumu Salvation Army (Kurtuluş Ordusu) ismini StarvationArmy (Açlık Ordusu) olarak değiştirilmesi dikkat çekiyor:

Uzun saçlı vaizler her gece çıkıp, / size neyin doğru neyin yanlış olduğunu söylemeye çalışıyorlar. / Ama ‘yemekten ne haber?’ diye sorulduğunda / tatlı bir sesle yanıtlayacaklar: / Yakında muhteşem gökkubbede yiyeceksin / Çalış ve dua et, samanlıkta yaşa / turtan gelecek gökyüzünden, sen ölünce. / Ve açlık ordusudur bu şarkıyı söyleyen. / Ve alkış tutup, şarkı söyleyip dua ederler / Tüm bozuk paralarınızı toplayınca / anlarsınız ki topun ağzındasınızdır. / Eşin ve çocuğun için çok çalışırsan / hayattaki güzel şeyleri görebilmek için, / ‘Günahkârsın ve kötüsün’ derler sana, / ‘Ölünce kesinlikle cehennemi boylayacaksın’. / Dünyanın tüm işçileri birleşin / yanyana gelip birleşin özgürlük için savaşmaya. / Dünyayı ve refahı elde ettiğimizde, / soygunculara tekrarlayacağız aynı nakaratı: / Yakında yiyeceksin, yemek yapmayı öğrendiğin zaman / Biraz odun kır, şansını döndür, / sıra tatlıya da gelir yakında.

Hill’in muzip yönüne sadece şarkılarda rastlamıyoruz. Kendisinin bazı karikatür denemeleri de bulunuyor. Bu çizimlerin bazıları dönemin IWW yayınlarında yer alır. Bazıları ise kartpostalların ön yüzlerini süsler. Bazen kendini çizer bazense karşılaştıklarını. Bunların hepsinde yer alan ortak şey ise esprili bir dille kaleme alınmış oluşudur.

Joe Hill'in iki karikatürü

‘KIZIL BAYRAĞIN ALTINDA SAVAŞIRDIM’

Şarkılarını özel kılan tek nedenin mizah olduğunu söylersek yanılmış oluruz. Öyle ki dönemin ABD’sini düşünürsek eğer oldukça sert içerikli şarkılardır bunlar. Bunlardan bir tanesi belki de Rebel Girl (Asi Kız) isimli şarkıdır. Tabii bugün ilk bakışta ortada garip bir şey yokmuş gibi duruyor, kadınların toplumsal mücadeledeki rolü artık tartışmaya kapalı bir konu. Fakat “Evet, elleri işten sertleşmiş, kıyafetleri ise çok da iyi durumda olmayabilir. Ancak bağrında bir kalp atıyor. Budur kendi sınıfı ve kendi türü için aslolan” sözlerinin geçtiği Rebel Girl ile Joe Hill, emekçi kadınların mücadelesini oldukça erken bir zamanda bilinçli bir şekilde dile getiriyor. Hill’in ilham kaynağının peşine düşecek olursak eğer fazla uzağa gitmemize gerek yok: Şarkının yayınlandığı 1915 tarihinden iki yıl önce ‘Ekmek ve Güller’ ismiyle anılan ve kadınların öncülük ettiği dokuma işçileri grevinin önemini hatırlayabiliriz

Bir başka dikkat çekici şarkı ise savaş ve milliyetçilik hakkındadır. Should i Ever Be a Soldier şarkısında Joe Hill ‘Hiç asker olmalı mıyım’ sorusunu soruyor ve şöyle yanıtlıyor: “Her yıl milyarları harcıyoruz / silah ve cephane için. Canımız ‘ordumuzu’ ve ‘donanmamızı’ / zinde tutabilmek için; / milyonlar sefalet içinde yaşarken. / Ve milyonlar bizden önce öldü. / ‘My Country, ‘tis of thee’ şarkısını söyleme, / işte bu küçük koroyu söyle: / Hiç asker olmalı mıyım? / Kızıl bayrağın altında savaşırdım. / Omzuma aldığım silah / zalimin kudretini yıkmak içindir. / Emekçilerin ordusuna katıl / Erkekler ve kadınlar hizaya giriyor / Dünyanın maaşlı köleleri! Ayağa kalkın! / Dava için görevinizi yapın / toprak ve özgürlük için.”

Tıpkı The Preacher and the Slave’de olduğu gibi burada da bir taşlama söz konusu. Sözlerde bahsi geçen My Country, ‘tis of thee isimli şarkı ABD’de milliyetçi kesimlerce benimsenen bir şarkı. Joe Hill de bu şarkıya gönderme yaparak tek gerçek ordunun emekçilerin ordusu, tek gerçek bayrağınsa kızıl bayrak olduğuna işaret ediyor.

‘BUDUR SON DİLEĞİM’

Tekrar başladığımız yere, hikâyenin sonuna geri dönelim. Joe Hill'in mücadele ile geçen yaşamı Salt Lake City’de son bulur. Utah eyaletindeki bu kentte çalışırken tutuklanır ve cinayetle suçlanır. Konu eski bir polis olan bir dükkân sahibi ve oğlunun ölümüdür... Hill suçlu bulunur ve idam cezasına çarptırılır.

O sırada kentte şiddetli bir şekilde maden örgütlenmeleri vardır ve IWW ile güvenlik arasında şiddetli çatışmalar yaşanmaktadır. Hill’in infazı, bugün hâlâ pek çok soru işareti barındırıyor. Maden patronların müdahil olmasıyla birlikte Hill’e komplo kurulduğu sıkça savunuluyor.

Öyle ya da böyle… Joe Hill, tüfeklerin karşısına çıkmadan önce son bir şarkı kaleme alır. Diğerlerinden biraz farklıdır, nitekim ‘kompozisyon konusu’ bu sefer infaz memuru tarafından verilir. “Son dileğin nedir Joe?” diye sorduklarında şöyle yazar, dizeler halinde:

Benim son dileğime karar vermek kolay / ortada paylaşılacak bir şey yok. / Akrabalarım inleyip telaşlanmasın / ‘Yuvarlanan taş, yosun tutmaz.’ / Bedenim mi?  Ah! Eğer seçme şansım varsa / Küle dönüştürürüm / ve neşeli meltemlerle küllerim / çiçeklerin büyüdüğü yerlere eser. / Belki solgun bir çiçek / o zaman tekrar hayata döner ve yeniden çiçek açar. / Bu benim son ve nihai dileğim / hepinize iyi şanslar / Joe Hill

IWW liderlerinden Bill Haywood’a da bir mesaj yazar. Kâğıtta şu ifadeler yer alır, “Hoşça kal Bill. Tam bir asi gibi ölüyorum. Yas tutmakla zaman kaybetmeyin. Örgütlenin… Cesedimin gömülmek üzere eyalet sınırına götürülmesini sağlar mısınız? Utah’ta ölü olarak bulunmak istemiyorum.”

KÜLLERLE UÇUŞAN ŞARKILAR

Joe Hill’in dileği gerçekleşir, cenazesi kızıl bayrağa sarılır ve Utah’tan Şikago’ya taşınır. Cenazede binlerce işçi hep bir ağızdan Joe Hill’in şarkılarını söyler. Bedeni ise daha sonra yakılır. Külleri ABD’deki tüm sendika ofislerinden çevreye dağılır. Hatta bir kısmı okyanusları aşarak memleketi İsveç’e kadar uzanır… Joe Hill’i Stockholm’den ABD’ye taşıyan gemiler, yıllar sonra geriye onun küllerini getirmiştir...

People's Songs dergisi Joe Hill anma sayısı

Mutlu sonla biten bir hikâye değil bu. Ancak külleri gibi şarkıları da etrafa saçılmışken ‘Joe Hill’in hayatında sadece keder var’ demek haksızlık olur. Ölümünden yıllar sonra ABD'li büyük oyuncu ve müzisyen Paul Robeson’un İskoçya’daki maden işçilerine seslenirken Joe Hill hakkındaki ünlü şarkıyı seslendirişini hatırlayalım: Robeson 1940 yılında çekilen 'The Proud Walley' filminde Galler'deki bir kömür madeninde çalışan işçi sınıfı kahramanını canlandırır. Bu filmin ardından Robeson, Britanya'daki işçiler arasında oldukça popüler olur. 1949 yılında Edinburgh'daki maden işçilerinin kantininde 'Joe Hill' şarkısını söylerken işçilerin yüzündeki heyecan ve dinletiyi kapıdan yakalamaya çalışan polisler oldukça dikkat çekici:

Dün gece rüyamda Joe Hill'i gördüm. / Senin benim kadar canlı / Ona dedim ki 'Ama Joe, on yıldır ölüsün' / 'hiç ölmedim' dedi o. / (...) / 'Aynasızların patronları öldürdü seni, Joe, / Seni vurdular Joe' dedim ben. / 'Bir adamı vurmak için silah yetmez' / dedi ki 'ben ölmedim' / dedi ki 'ben ölmedim' / ve orada yaşam kadar ihtişamlı durarak / ve gözleriyle gülerek / dedi ki Joe, 'onların öldürmeyi unuttuğu / örgütlenmeye devam etti, / örgütlenmeye devam etti.' / 'Joe Hill ölmedi' dedi bana, / 'Joe Hill asla ölmedi. / çalışanlar nerede greve giderse / Joe Hill onların yanında / Joe Hill onların yanında' / San Diego'dan Maine'e / her madende ve her fabrikada / çalışanların haklarını savunduğu her yerde / işte orada Joe Hill'i bulacaksınız. / İşte orada Joe Hill'i bulacaksınız. (...)

Joe Hill; piyano, keman, gitar ve banjo çalarak ABD’yi boydan boya gezen, oradaki işçi mücadelelerine kulak ve ses veren cesur bir işçi ozanıydı. Bugün hem cesaretini hem de şarkılarını hatırlıyoruz…


Kavel Alpaslan Kimdir?

1995'te İzmir'de doğdu. İzmir Saint Joseph Fransız Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü'nde eğitim gördü. Gazeteciliğe 2014 yılında Agos’ta başladı. Gelecek/Umut Gazetesi’nde çalıştı. 1+1 Express Dergisi’nde yazıyor. 2016 yılından bu yana Gazete Duvar’da yazı ve haberleri yayınlanıyor. "Aynı Öfkenin Çocukları: Dünyadan Devrimci Portreleri" kitabı 2023 yılında Sel Yayıncılık tarafından yayınlanmıştır.