Büyük sahnelerin külfeti, cep tiyatrosu kurdurdu

Ankara'da 50'nin üzeride cep tiyatrosu var ve Kültür Bakanlığı onlara gereken desteği vermiyor. YUTT Sanat Atölyesi de bunlardan biri. 

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Ankara'da çeşitli sanat topluluklarının oluşturduğu, 50'nin üzerinde cep tiyatrosu var. Tiyatrocular, oyunlarını özgürce sahneleyemedikleri için bu yöntemi seçtiklerini söylüyorlar. Ayrıca büyük salon kiralamanın maliyeti de hayli külfetli. Devlet Tiyatroları'nda sahne almaları ise karşılarına çıkan bürokratik engeller nedeniyle neredeyse imkânsız.

Ankara’daki cep tiyatrolarından birisi YUTT Sanat Atölyesi. Kurucuları arasında yer alan ve Yönetmen Ufuk Bezci ile atölyelerini, üniversite öğrencisi olan oyuncularla son oyunları Eve Mektuplar'ı konuştuk.

YUTT Sanat,  2010 yılında kuruldu. Anlamı "Yol Ufka Tiyatro Topluluğu". "Yolumuz bir belirsize gitsin istedik" açıklamasını yapan Yönetmen Bezci, atölyede resim, tiyatro, heykel çalışmalarının bulunduğunu belirterek, "Kolektif bir bilinç belirgin burada” diye anlattı.

'UYGUN GÖRÜLMEDİ'

Kültür ve Turizm Bakanlığı'na 9 yıldır sürekli başvurduklarını ve "Uygun görülmediniz" yanıtı aldıklarını söyleyen Yönetmen Bezci, seyirciye ve kursiyerlere küçük afişlerle ulaştıklarını belirtti ve ekledi: Aslında şehirlerde meydanlarda herkesin yaptığı etkinlikleri duyurabileceği pano yapılması gerekir.

‘SLOGAN ATIYORDUK'

Yönetmen Bezci, Türkiye'de tiyatro yapmakla ilgili düşüncelerini şu ifadelerle paylaştı, "Tiyatroyu 1960'tan sonra sol jargon sahneye çıktığında slogan atacağı bir araçmış gibi kullandı. Son 5-6 yılda bu yıkıldı. 2009 ile 2013 yılları arasında devlet tiyatrolarının oyunlarını da inceleyin, onların bir çoğu da slogan atar. Ülkede gerçek manasıyla tiyatro yapmak zor".

Cep tiyatrolarının 'özgür düşünceyi' geliştirdiğini ifade eden Bezci, bu sahnelerin kurulma nedenini ise şöyle açıkladı: "Kendi içinde kolektif iş yapan yapılar oyun sahnelemeye kalkıştığında sorun yaşıyordu. Büyük sahneyi sürekli kullanamıyorsunuz. Hem bürokrasi var, hem de mali külfeti var. İnsan yaratan bir varlık. Sahne mi? Madem öyle. Bir depo- daire kiralarım, kendi sahnemi kendim kurarım."

'ETLER KEMİKLER BİRBİRİNİ AĞIRLAR'

Yönetmen Bezci teknolojinin tiyatroyu öldüremeyeceğini "Etler ve kemikler birbirini ağırlar. Her şey aynı zamanda ve mekânda gerçekleşir. Teknoloji muadili değil. O dört duvar arasında. Ondan sıkılırız. Tiyatro 5 bin yıl oldu, ölmedi" ifadeleriyle anlattı.

EVE MEKTUPLAR SAHNELENİYOR

Atölyede Rose Leıman Goldemberg'in "Eve Mektuplar- Cam Fanus" oyunu sahneleniyor. "Henüz otuz yaşındayken yaşamını yitiren bir kişinin, üniversite hayatına başladığı 1950 yılından 1963 Şubatının başlarındaki ölümüne dek, ailesine 696 mektup yazmış olması olağanüstü görülebilir’’ kelimeleriyle anlatılan oyun, şair-yazar Sylvia Plath’in hayatını ve annesi Aurelia Plath’a yazdığı mektupları konu ediyor. Anne Plath kızının mektuplarını neden arşivlediğini şu sözlerle anlatıyor, "Geçen yıllar süresince en büyük düşlerimden biri bu mektupları, özel bir paket halinde hazırlayıp Sylvia’ya vermekti. Yazacağı öyküler için bunlardan yararlanabileceğini ve dolayısıyla mektuplarında kendini görüp, bulup, tanıyabileceğini düşünmüştüm’’.

‘ZOR BİR OYUNDU'

Oyundaki kedi rolünü atölyenin kedisi Müzeyyen üstlenmiş. Oyundaki Sylvia Plath karakterini canlandıran  Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Seray Yılmaz  Yılmaz, "Oynaması zor bir kadın. Psikolojik sıkıntıları, kendi karmaşaları ve sorgulamaları var" diyor.

Sylvia'nın annesi Aurelia Plath’i ise Bilken Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü öğrencisi Cansu Şahin oynuyor. Şahin, Slyvia Plath’in annesine gönderdiği 696 mektuptan sadece ölümüne yakın dönemde isyankâr olduğuna dikkat çekiyor ve “Bunun nedeni annenin otoriter figüründen dolayı olsa gerek" diyor.