Kendi memleketinde 'turist' sanatçı: Ali Asker

Vatandaşlıktan çıkarıldığı için ülkesine bir başka ülkenin pasaportuyla turist gibi gelebilen 80'li yıllar protest müziğinin simgelerinden Ali Asker'le konuştuk. Asker, "Güzel insanlar kazanacak" diyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Eylem Güzelim, Şu Metris'in Önü, Oy Dağlar gibi bir kuşağın türkülerini ezbere bilip, söylediği sanatçı Ali Asker, 23 yıl ayrı kaldığı ülkesine bugün ancak başka bir ülkenin pasaportuyla gelebiliyor. Kendi ülkesine ancak turist gibi gelebilen Ali Asker, "Güzel insanlar kazanacak" diyor.

12 Eylül askeri dönemi öncesi öne çıkan örgütlerinden Devrimci Yol geleneğinde sembolik bir anlamı bulunan Ali Asker geçtiğimiz hafta bir konser için Ankara'daydı. Uzun yıllar yurt dışında "sürgün" yaşayan Ali Asker şimdi aralıklarla da olsa ülkesine gelip birçok ilde konser verebiliyor. 2002 yılında Türk vatandaşlığından çıkarıldığı için Fransa vatandaşlığına geçip, o ülkenin pasaportu ile Türkiye'ye giriş yapabilen Ali Asker sorularımızı yanıtladı.

Eylem Güzelim, Şu Metris'in Önü, Oy Dağlar gibi bir kuşağın türkülerini seslendiren Ali Asker ülkesine turist gibi gelebiliyor.

Yurt dışına gitme öykünüzü bir de sizden dinleyebilir miyiz?

Türkiye'nin birçok ilinde, ilçesinde konserler veriyordum. 1980'lerde Ankara'daydım. 12 Eylül askeri darbesi yapıldıktan sonra işkencede ilk katledilenlerden biri benim kardeşim Zeynel Abidin Ceylan'dı. Daha sonra ben yakalandım. Mamak Cezaevinde 2,5 yıl yattım. Askerlik yapmama sözüm vardı. Ben de 1984 başlarında yurt dışına çıktım. 20 yıl Türkiye'ye hiç gelemedim. Vatandaşlıktan çıkarıldım. Bu süreçte Fransa vatandaşı oldum. Şimdi Fransa vatandaşı olarak gidip geliyorum.

Son yıllarda vatandaşlığa iade edilen bazı isimler oldu. Sizin bir başvurunuz olmadı mı?

1992 yılından sonra 3 kez Konsolosluğa başvurdum. İçişleri Bakanlığı, "bulunduğunuz en yakın Elçiliğe gideceksiniz oradan başvuracaksınız" yazıları gönderdi ama ben zaten Elçiliğe bizzat giderek başvurular yapmıştım. Vazgeçmedim, "inadına bir daha başvuracağım" dedim. Son başvurumuz da 15 Temmuz'a denk geldi. Yanıt da daha öncekinden farklı değildi. En yakın Elçiliğe başvurun... Görünen o ki kasti bir tutum var ve mütevazı şekilde şekilde reddetme yolu da bu. AKP iktidarı gidene kadar bir daha başvurmayacağım. Bu iktidar gittikten sonra vatandaşlığımı alacağım.

Vatandaşlıktan ne zaman çıkarıldınız?

2002'de, AKP iktidarı döneminde çıkarıldım. Yurt dışında yaşarken Türkiye'de bir sürü yakınımı kaybettim ama gelemedim. Burada da türkülerimi söylemek istiyor, insanlarımla kucaklaşmak, koklamak istiyordum. Pasaport istedik, vermediler. Pasaportu vermeyince çıkardılar en sonunda. Şimdi Fransa pasportu ile gelebiliyorum. Ama burada da süre çok sınırlı. Fazla kaldığım için birkaç kez ceza kestiler. Turist olarak geliyorum.

'HAZİRAN HAREKETİ İÇERİSİNDEYİM'

Bir kuşağın üzerinde özel bir etkiniz var. Türkü söylemeye nasıl başladınız? Neler yaptınız?

Ben sanatçı olacağım diye sahneye çıkmadım. Türkü söylemeyi seviyordum. Babam, dayım saz çalar söylerdi. Alevi bir aileyiz. Devrimci Yol'cuyuz. Bugün de Haziran hareketi içerisindeyim. Kendimi sosyalist olarak tanımlarım. İlkokulda türkü söylerdim. 1967 yılında Mahzuni ile tanıştık onunla sahne aldık. Kendimi bu konuda çok şanslı hissediyorum. Bugün hayatta olmayan çok değerli halk ozanlarıyla birlikte oldum, onlarla türkü söyledim. Ali Ekber Çiçek, Ruhi Su, Hasan Hüseyin gibi türküleri, şiirleriyle hep yanımızda olan o güzel insanlarla birlikte olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. İlk önce kendi yöremdeki türküleri söylüyordum, daha sonra Pir Sultan'dan söylemeye başladım. 70'lerde, 12 Mart'tan sonra her şey değişti. Bizim de söylemlerimiz değişmeye başladı. Kendi yazdığım şeyleri okudum. Belki slogan düzeyindeydi ama o gün halka ulaşmaya, halkla kucaklaşmaya, mücadeleye katkısı olduğu bir sürü türkümüzün. Söylediğim her şeyin arkasında duruyorum. Pratikte de vardım. Onlar hayatın gerçekliğiydi ama eksik ama fazla. 80'lerden sonra biraz daha hızlandı. Örgütsel bir yapının içerisinde yer almamız bize biraz daha güç pozitif enerji verdi. Boş durmadık hem çalıştık hem okuduk hem örgütsel çalışmalar içerisinde bulunduk.

12 Eylül askeri darbesinden sonra eski etkiniz olmadı. Neden?

Yurt dışında olmanın etkisi oldu. Ülkendeki gelişmeleri hissetmene bağlı. Edindiğim bilgiler doğrultusunda ben o kadar söyleyebildim. Daha da iyisi olabilirdi. Hala söylemeye devam ediyorum..

Fransa vatandaşı olarak ülkeye gelmek sizde bir yabancılık hissi yaratıyor mu? Ya da nasıl hissediyorsunuz?

Bu ülke benim doğduğum, büyüdüğüm yer. Köküm burada benim. Bu yıldız da benim ama insan doğduğu yeri arıyor. Türkiye'den ayrıldıktan sonra Avusturya'ya da İngiltere'ye de gittim. Nazım Hikmet'ler de bunu yaşadı. Bu yıldız bizim yıldızımız. Onlar ne yaparsa yapsın, ayrıştırma politikaları ne olursa olsun bizler gücümüz yettiği oranda aynı düşünenlerle hareket edeceğiz, örgütlü güçlü bir muhalefetle, kötülük sahiplerinin, onlarla kucaklaşanların yenileceğini düşünüyorum. Güzel insanlar kazanacak.

Türkiye'de konserlerinize ilgi nasıl?

Arka arkaya çok konser verdim ama sonradan kısıtladılar, engellemeler, iptaller oldu. Ama gençlerle benim kucaklaşmamı engelleyemezler. Barışı, kardeşliği, kavgayı anlatan, özünde sevgiyi, barışı anlatan türküler söylüyoruz. Sevgi ve barış olmadan hiçbir şey başarılamaz diye düşünüyorum.

Dersim'e gidiyor musunuz?

Her sene gidiyorum. Ben Dersimli'yim gelip gitmesem, duramam. Dersim'in bende gizemli bir yanı vardır. Fabrikaları, ekilecek çok arazisi yok ama beyinler çok. Havasının başka bir güzelliği var. Ormanlarımızı yakıyorlar. İnadına ormanlarımız daha gür çıkmaya başlıyor. Kolay kolay teslim olmaz. Dersimliler kolay kolay teslim olmaz.