Covid-19 için dağıtılan maske kamu malı olabilir mi?

Bu süreçte maske kamu malı mı, eğer değilse olmalı mı? Bir mal veya hizmetin kamu malı olabilmesi için devletçe üretilmesi ve dağıtılması gerekmektedir. Bir başka deyişle kamu malları tek tek bireylerin değil toplumun yararına olan mallardır. Her vatandaşa salgın bitene kadar ücretsiz maske dağıtılması uygulaması artık maskenin kamu malı olacağını gösterse de gidişat öyle olmadı.

Google Haberlere Abone ol

Hatime Kamilçelebi*[email protected]

Bilindiği üzere Türkiye’de mart ayından bu yana Covid-19 salgınına ayak uydurarak yaşamımızı sürdürmeye çalışıyoruz. İnsanların bu sürece ayak uydurması pek de kolay olmadı. Sağlık Bakanı’nın Türkiye’de ilk vakanın görülmesini açıklaması ve okulların uzaktan eğitime geçilmesiyle insanların yaşadıkları yere ulaşabilmesi için havayolları ve otogarlarda yoğun talep yaşandı. Bununla birlikte kolonya, el dezenfektanı, (cerrahi veya bez) maske ve son zamanlarda siperlik taleplerinin arttığını gördük. Piyasada bir süre kolonya bulmak zordu, maske fiyatları ise normal fiyatından katbekat fazlaya satıldı. Birçok enfeksiyon uzmanından maskenin nasıl kullanılacağını, virüsten ne kadar koruyacağını öğrendik. Bunun üzerine nisan başında korona virüs önlemleri kapsamında Cumhurbaşkanlığı'ndan açıklanan karar gereğince toplu taşıma araçları, pazar yerleri, marketler gibi insanların yoğun olduğu yerlerde maske takma zorunluluğu getirildi. Maskeleri parayla satmak yasaklandı. Salgın bitene kadar insanlara yetecek maske bulunduğu söylendi. Valilik tarafından e-devletten yapılacak başvuru sonucu üç ila beş gün içinde PTT aracılıyla ücretsiz maske dağıtımının yapılacağı belirtildi. Bu sürede e-devlet aracılığıyla maske talebinde bulunanların büyük çoğunluğuna PTT aracılığıyla maske ulaştırılamadı. Maskelerin eczaneler aracılığıyla SMS kodu gelen vatandaşlara dağıtımına devam edildi. Fakat telefonu olmayan vatandaşlar olduğundan onlara T.C. kimlik numaraları ile eczanelerden istediklerinde maske verileceği açıklandı. Ancak devlet tarafından verilen beş adet maskenin yeterli olmaması veya henüz maskeye ulaşamayanların olması nedeniyle maskelerin parayla satılması talep edildi. Mayıs ayı başında Ticaret Bakanlığı tarafından fiyatı KDV dahil en fazla bir lira olarak belirlenen cerrahi maskeler tekrar satılmaya başlandı. Halihazırda Türkiye’de 27 il, 15 ilçe ve bazı caddelerde sokağa maskesiz çıkmak yasak. Yasağa uymayanlara ise 3 bin 150 TL ceza uygulanıyor. Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ise ülke genelinde maske kullanımının zorunlu hale getirilmesini tekrar dile getirdi.

Peki bu süreçte maske kamu malı mı, eğer değilse olmalı mı? Bir mal veya hizmetin kamu malı olabilmesi için devletçe üretilmesi ve dağıtılması gerekmektedir. Bir başka deyişle kamu malları tek tek bireylerin değil toplumun yararına olan mallardır. Yukarıda açıkladığım her vatandaşa salgın bitene kadar ücretsiz maske dağıtılması uygulaması artık maskenin kamu malı olacağını gösterse de gidişat öyle olmadı. Maskenin bir kamu kuruluşu olmayan eczanelerce dağıtımı sağlandı. Herkese maske dağıtılamadı. Burada bu faydadan herkes yararlanamadı. Kaldı ki dağıtılan cerrahi maskeler tek kullanımlık mallar kategorisinde bulunduğundan eldeki tükendiğinde tekrar verilmeyecektir.

Sosyal medya uygulaması aracılığıyla yaptığım kısa bir ankette insanların bu süreçte maskeyi ticari bir mal mı, kamu malı mı yoksa her ikisini kapsayacak şekilde mi gördükleri yönünde sorduğum soruya 101 kişinin yüzde 58’i maskeyi hem ticari mal hem de kamu malı olarak gördüklerini belirtti.

Gün içinde birden fazla maske kullanmadığını belirtenler oldukça fazla. Ankete göre 146 kişinin yüzde 70’i. İşin ilginç tarafı ise aynı maskeyi günlerce kullananların sayısının azımsanmayacak bir düzeyde olduğu. Ankete katılan 259 kişinin yüzde 42’si aynı maskeyi günlerce kullandığını ifade etti. Aynı maskeyi birkaç gün kullanma gerekçesi olarak ise (94 kişinin) yüzde 31’i maddi imkân yetersizliği derken, yüzde 32’si maske takma kuralı zorunluluğu sebebiyle olduğunu belirtti. Burada hem maddi imkân yetersizliğinin hem de eğer insanlar maske takmazlarsa uygulanacak para cezasından kaçınmak amaçlı maske taktıklarının etkisinin olduğu açıktır.

Bu durumda insanların maske takma niyetlerinin ardında kendi sağlıklarının yanında uygulanacak yaptırımların ve maddi kaygılarının olduğu aşikardır. Bu kaygıyı azaltmak için devletin fiyat uygulamasını kontrol ettiği 1 TL’lik maskeleri dahi bütçelerine yetiremeyen insanların da olduğu aynı maskeyi defalarca ve hatta günlerce kullanmalarından açıkça anlaşılmaktadır.

Maske kullanımının maddi yönünün yanında sosyal ve psikolojik boyutuna bakacak olursak dışarıdaki maske takan insanların kendi sağlığı kadar başkasının sağlığına da değer verdiğini düşündüğü yönünde olumlu bir sinyal olarak gördüğünü ve virüsün bulaşma ihtimalinin azalması yönündeki kaygılarının bir nebze olsun azaldığını tahmin etmek güç değil.

Bu noktada devletin salgının tekrar yayılmasını bir ölçüde engellemek için maskeyi bir kamu malı olarak yine devlet eliyle üretip bu sefer kendi imkanlarıyla dağıtması yönünde tekrar bir adım atması insanların fiziksel ve ruhsal sağlığı ve maddi imkanları göz önünde bulundurulduğunda gerekli gözükmektedir.

*Dr. Öğr. Üyesi, Kırklareli Üniversitesi