Komünist milletvekili Ofer Cassif Knesset'ten atıldı

Komünist Partisi (KP) milletvekili Ofer Cassif, Gazze'deki bu "savaş suçunu" kınadığı için; İsrail parlamentosundan apar-topar zorla ihraç edildi.

Fotoğraf: AA
Google Haberlere Abone ol

Bugün, Gazze Şeridi'ndeki savaş, savunmasız ve masum insanların yaşamını yok etmeyi ve asla bir daha kapanmayacak yaralar açmayı sürdürüyor. Savaş ve çatışmaların bedelini, en fazla savunmasız konumda olan çocuklar, kadınlar ve yaşlılar ödüyor. Savaşta ölümler, yaralanmalar ve travmalar; çocuklarda ömür boyu sürecek birçok olumsuz iz bırakmakla kalmayıp gelecek bütün kuşakları da etkileyecektir.

Filistin direniş örgütü Hamas'ın 7 Ekim saldırısını bahane eden siyonist İsrail Hükümeti, Gazze Şeridi'nde zaten zor koşullarda yaşayan halkı; sahte gerekçelerle topyekün cezalandırmak için, Filistin topraklarına girerek tamamen ilhak etti. Bu barbarlık karşısında, dünyadaki egemen güçler etkili bir tavır almak yerine, açıktan açığa siyonist İsrail'in saldırısını destekliyor.

Şu anda, Gazze Şeridi tamamen İsrail işgali ve ablukası altında. Büyük bir çoğunluğu savunmasız çocuk, kadın ve yaşlı olmak üzere, yaklaşık 40 bin Filistinli yaşamını yitirdi. Amaç ise, etnik arındırma, Gazze Şeridi'nin tamamen boşaltılması ve İsrail'e bağlanmasıdır.

KNESSET'TEN ZORLA ATILDI

Siyonist İsrail rejiminin Gazze'de yaptığı bu vahşet ve "soykırım" olayı, İsrail Parlamentosu Knesset'te halkın temsilcileri olarak bulunan Arap kökenli İsrail vatandaşı bazı milletvekilleri ile sol kanatta yer alan birçok milletvekili tarafından da kınandı. İşte, bunlardan biri Komünist Partisi (KP) milletvekili Ofer Cassif, Gazze'deki bu "savaş suçunu" kınadığı için; İsrail parlamentosundan apar-topar zorla ihraç edildi.

Ocak ayında, Knesset'te bulunan aşırı sağcı ve ırkçı milletvekilleri, Ofer Cassif'i İsrail parlamentosundan kalıcı olarak attırmaya çalıştılar. KP'nden yapılan açıklamaya göre, milletvekili Ofer Cassif, İsrail askerlerinin Gazze'deki hastanelere yönelik saldırılarını kınadıktan ve "ordunun Gazze Şeridi'ndeki El-Şifa hastanesine yönelik ölümcül operasyonunun" bir "savaş suçu" olduğunu ilan ettikten sonra; 3 Nisan'da Knesset salonundan "zorla çıkarılarak" dışarı atıldı.

Siyonist olmayan tek Yahudi milletvekili olan Ofer Cassif, İsrail parlamentosu kürsüsünde; "Askerler hastanelere giriyor ve saldırıyor. Güçler hastaneyi terk ettikçe, zor tanıklıklar, yıkım ve tahribatın fotoğrafları ve hayatta kalanların korkunç hikayeleri ortaya çıkmaya başladı" diye konuştu. "Savaş suçlarının dehşeti onları hastanenin içinde takip etti" diye ekledi.

Sağlık kurumları ve hastaneler asla savaş alanı haline gelmemeli. Ofer Cassif, savunmasız "küçük çocukların, hastaların, sağlık personelinin ve tüm vatandaşların korunması mutlak bir öncelik olmalıdır" dedi. Ofer Cassif'in konuşmasını yaptığı kürsüye, iktidardaki aşırı sağcı ve ırkçı koalisyonun üyeleri yaklaşarak; meclis oturum başkanından kendisini susturmasını talep etti.

ULUSLARARASI ADALET DİVANI

İsrail Parlamentosu Knesset'te bulunan aşırı sağcı, faşist ve ırkçı milletvekilleri tarafından kendisine yönelik her türlü tehdit ve zorlamara karşın; Komünist Partili (KP) milletvekili Ofer Cassif; konuşmasına şöyle devam etti: "İşgalden önce, on binlerce Filistinli, yerinden edilmiş kişiler ve mülteciler, savaşın dehşetinden kaçmak için hastaneye sığınmak zorunda kaldı."

Ancak, İsrail yönetiminin uyguladığı devlet terörü ve savaş suçlarının dehşeti, maalesef onları hastanenin korunaklı kapılarının içinde de takip etti. Sağlık kurumlarında ve hastanelerde binlerce savunmasız konumda olan Filistinli yaşlı, kadın, çocuk yaşamını yitirdi."

Ocak ayında, Knesset Etik Komitesi, Ofer Cassif'in görevinden alınması ve Parlamentodan ihraç edilmesi çağrısında bulunarak; onu her türlü yöntemle tehdit etmeye ve susturmaya çalışmıştı. Acaba suçu nedir diye sorulabilir? Suçu, Filistin halkının yok olmasına karşı çıkmak ve İsrail yönetiminin yaptığı bu "soykırımı" kınamak. Özellikle de, Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı'na (UAD) yaptığı "soykırım" başvurusunu desteklemek ve onu aktif olarak savunmaktır.

Fransız Komünist Partisi'ne (PCF) yakınlığı ile bilinen L'Humanité gazetesi ile yaptığı bir röportajda, milletvekili Ofer Cassif; "İsrail'in yaptığı siyasi nitelikte tam bir zulümdür" diye konuştu. Üstelik, Ofer Cassif en tehlikeli şeyin "başıma gelebilecekler değil, bu hükümetin bizi sürüklediği kaygan zemin" olduğuna dikkat çekti. Bu nedenle, 3 Nisan'da Knesset'ten zorla dışarı çıkarıldı.

SİLAH SATIŞININ DURDURULMASI

BM İnsan Hakları Konseyi, 5 Nisan'da, ilk kez kesin bir tavır alarak Gazze sakinlerine yönelik "soykırım" korkusunu gerekçe gösteren bir kararla; İsrail'e yapılan tüm silah satışlarının durdurulmasını istedi. Bundan birkaç gün önce de, yüzlerce İngiliz avukat, hukuk uzmanı ve eski yargıç; kamuoyuna açık bir mektupla İsrail'e silah ihracatının kesin durdurulması çağrısında bulundu.

Bu önemli uyarı, Gazze'ye karşı altı aydır devam eden savaşta bir ilktir. 5 Nisan'da, BM İnsan Hakları Konseyi'nin, ilk kez bir tavır olarak; İsrail'e yapılan tüm silah satışlarının durdurulmasını talep etmesi de çok anlamlı. Filistin yerleşim birimleri sakinlerine yönelik, bu "soykırım" korkusuna dayanan karar; Konsey'in 47 üyesinden 28'i tarafından kabul edildi.

Aralarında ABD ve Almanya'nın da bulunduğu 6 ülke, maalesef bu karara karşı çıktı. Fransa, Hindistan ve Japonya'nın da bulunduğu 13 ülke ise, bu karar karşısında çekimser kaldı. Bu metin bağlayıcı olmamakla birlikte, İsrail'in Gazze'deki Filistinlilere karşı ayrım gözetmeksizin yürüttüğü "soykırım" nedeniyle; uluslararası alanda giderek artan endişelere yol açtı. Bu durum, savaş yanlısı siyonist İsrail yönetiminin daha da izole edilmesine yardımcı olabilir.

İvedi olarak, derhal ateşkes ilan edilmeli. Barışı inşa etmenin yolları aranıp güven ortamı sağlanmalı. Birlikte bir arada yaşamayı sağlayan, temel değerleri yeniden keşfetmek gerek. İnsan temel hak ve özgürlüklerine, çocuk haklarına saygı duyulmalı. Hukukun üstünlüğü savunulmalı. Siyonist İsrail yönetiminin bu "soykırımı" ve barbarlığına karşı, duyarlı hiç kimsenin susma hakkı yoktur ve olamaz. Tam tersine güçlü ses çıkarmalı ve sonuna kadar Filistin davasını savunmalıdır. 

 * Prof. Dr. / Paris