Kobanê Davası: Demirtaş ve arkadaşları hapiste kalsın davası

Kobanê davasının ilk duruşması yapıldı. Avukatların iki kez salonu terk ettiği duruşmada reddi hakim talebi var. Siyasetçiler ve avukatlar yargı sürecini değerlendirdi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - HDP'nin önceki Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 28’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobanê davasının ilk duruşması Ankara 22’inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. HDP’yi kapatma iddianamesinin de temelini oluşturan 6-8 Ekim olaylarına ilişkin yaklaşık 7 yıl sonra açılan dava, savunmaya getirilen kısıtlama nedeniyle tartışmalara neden oldu. İtirazlarının dikkate alınmadığı, yargılanan siyasetçilere söz hakkı verilmeyen duruşmada avukatlar iki kez salonu terk etti.

Reddi hakim talebinde bulunulan davada mahkeme heyetinin 45 gün kesintisiz duruşma yapacağı iddia edilirken dava 3 Mayıs’a ertelendi. Pandemi nedeniyle alınan tam kapanma kararı sonrası bu tarihin de ertelenebileceği belirtiliyor.

HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar başta olmak üzere HDP Meclis grubu ve yöneticilerinin neredeyse tam kadro izlediği duruşmayı diğer siyasi partilerden de takip eden heyetler oldu. Yaklaşık bin 200 avukatın yetki belgesi sunduğu, 200’ün üzerinde avukatın takip ettiği dava siyasetin gölgesinde başladı. Davadan bir gün önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “HDPKK için hesap vakti” etiketli video paylaşımı, ardından İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un “Katiller için hesap vakti, bizim adalete inancımız tam” sözlerinin yer aldığı konuşması büyük tepkiye neden oldu.

MAHSUNİ KARAMAN: HUKUKUN KATLİ

Davada yargılanan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Karaman, 6-8 Ekim olaylarının 7 yıl sonra davaya dönüşmesinin zaten sürecin siyaseten yürütüldüğünün bir işareti olduğuna dikkat çekti, “İşin ilginç tarafı yargı bu işe el attıktan sonra, ilk duruşma başlarken yargının görece de olsa bir miktar tarafsız ve bağımsız tutum sergilemesini bekliyorduk ama görünen o ki mahkeme heyeti çok ciddi bir siyasi motivasyonla davayı yürütme niyetinde. O siyasi motivasyona ilişkin unsurları da gizlemiyor. İçişleri Bakanının tweeti, Fahrettin Altun’un 'katiller hakim önünde, hesap günü' şeklinde sözleri basit bir adil yargılamayı etkileme teşebbüsü değil. Bu bütün olarak hukukun katlidir” dedi.

'YARGI FAALİYETİ DEĞİL SİYASİ TİYATRO'

Yargılamanın bu şekilde sürdürülemeyeceğini belirten Karaman “Böyle yürütülürse bunu ifşa etmeye devam edeceğiz. AİHM’in verdiği bir karar var. Özellikle Kobani meselesinin nasıl istismar edildiğini çok net olarak ortaya koymuştu. O istismar siyaseten devam ediyor. Bir yargı faaliyeti değil siyasal bir tiyatro içindeyiz” değerlendirmesi yaptı.

BEŞTAŞ: YARGILAMA BU ŞEKİLDE DEVAM EDEMEZ

Davanın avukatlarından Mesut Beştaş da, duruşmanın ilk gününe ilişkin “Ne yazık ki biz savunma yapmak için geldik ama mahkeme heyeti savunma yapmamamız için ne gerekiyorsa onu yaşama geçirmeye çalıştı” dedi. Avukatların oturduğu yerde çevik kuvvet polisleri ve jandarma olduğu için çok sayıda avukatın içeri giremediğini, tüm talepler açık ve net olarak reddedildiği için bunlara tepki olarak duruşma salonundan çıkıldığını belirten Beştaş şu gözlemlerini aktardı: “Mahkeme başkanının tavrı yasayı uygulamanın ötesinde açık ifade etmek gerekirse baskıyla bu yargılamayı devam ettirme iradesini ortaya koydu. Bu şekilde devam ederse yargılama olmaz. Hukukun işlemediği, ceza usulü ve ceza kanununun uygulanmadığı bir ortama yargılama demek mümkün değil. Bu şekilde gitmeyeceğini mahkeme heyeti ile paylaşmaya çalışacağız. Uyaracağız, yasanın uygulanması gerektiğini ifade edeceğiz. Ama buna rağmen hukuk, kanun dışında uygulamalara devam ederlerse bundan sonrasını da onlara sormak lazım.”

TANRIKULU: DEMİRTAŞ VE ARKADAŞLARI HAPİSTE KALSIN DAVASI

Davayı izlemek üzere CHP de bir heyet görevlendirdi. Heyette bulunan isimlerden CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, söz konusu davanın hukuki kaygılarla, adaletin sağlanması için açılan bir dava olmadığını söylediklerini hatırlattı, “Tamamen siyasetin yönlendirmesi ve talimatıyla açılan ve yürütülmeye çalışılacak bir dava ile karşı karşıyayız” dedi. Bir siyasi partiye, o partinin mensuplarına, belediye başkanlarına, seçilmişlerine ve tümden HDP’ye siyaset yaptırmamak istendiğini vurgulayan Tanrıkulu “Bu iddianame de bu yüzden hazırlandı zaten. AİHM kararına rağmen Demirtaş ve arkadaşları hapiste kalsınlar, çıkmasınlar! Yoksa 2014’te yaşanan, birçok yurttaşımızın ölümü ile sonuçlanan bu dava 6 yıl beklemezdi. Olaylarla, ölenlerle, eylemlerle yargılanan sanıklar arasında bir illiyet bağı kuramadılar. Fakat siyaseten gerekliydi ve bunun için açtılar" değerlendirmesinde bulundu.

'DURUŞMA SALONUNDA 28 TUTUKLU 250 POLİS, JANDARMA VARDI'

Mahkeme heyetinin duruşmanın ilk günkü tutumunun da kaygıları arttırdığını söyleyen Tanrıkulu, şu yorumda bulundu: “Görünüş itibariyle adil yargılanma olmayacağı belli. Salonda avukatlardan daha fazla polis ve asker vardı. 28 tutuklu var, salonda olan polis ve asker sayısı benim saydığım kadarıyla 250 civarında. Mahkeme başkanının tutumu, sanıklara karşı hitabeti, avukatlara tutumu bu davanın adil bir şekilde yürümeyeceğini ilk günden ortaya koyuyor. Zaten bir davaya özgülenmiş bir mahkeme heyeti olamaz ama bu heyet HSK kararı ile bu davaya özgülendi. Bu da adil yargılanma ilkelerine, hukuk kurallarına aykırı” dedi.

AKDENİZ: ADALET TALEBİ BİRLEŞMELİ

Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Kobane davasının ilk duruşmasını takip etti. Emek Partisi olarak Kürtlerin demokratik siyasete katılımını çok önemsediklerini belirten Akdeniz “Ama böyle haksız hukuksuz yargılamalarla demokratik siyasetin önü kapanırsa Türkiye geçmişte yaşadığı acıları yaşar ve bu karanlık tünelden çıkamaz” uyarısında bulundu. Soma’dan Ankara Gar Katliamına birçok davayı izlediğini aktaran Akdeniz, “Hepsinde adalet çığlığı, adalet isyanı var. Tarafsız, gerçekten adil yargılanma örneklerini neredeyse göremiyoruz. Adaletin, özgürlüğün, demokrasinin ekmek kadar önemi var ülkede. Türkiye’de yaşayan emekçilerin de böyle bakması lazım. İktidar bu davayı marjinal hale getirmek, kriminalize etmek istiyor. Oysa grevi yasaklanan işçinin derdi neyse belediyelere kayyım atanan Kürdün derdi de aynı dert. Adalet talebinin burada birleşmesi gerekiyor” diye konuştu.

'MAHKEME HEYETİNİN DEĞİŞMESİ GEREK'

İzlediği davalarda mahkeme heyetlerinin işe savunmayı sindirmeye çalışan tutumlar sergilediğini anlatan Akdeniz, “Bu kötü bir uygulama. Çünkü savunma kırıldığı zaman masuniyet karinesi de, mahkemenin tarafsızlık ilkesi de, adil yargılama imkanı da ortadan kalkıyor. Yargı herkese lazım. Reddi hakim talebi var. Gördüğümüz heyetin mahkemenin siyasi ağırlığını kaldıramadığı. Mahkeme heyetinin değişmesi gerek” çağrısı yaptı.

AHMET ŞIK: EN AZINDAN -MIŞ GİBİ YAPARLARDI, BUNDAN DA VAZGEÇMİŞLER

Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Ahmet Şık da yargılamaya tepki gösterdi. Çok uzun zamandır Türkiye’de asgari bir hukuk normundan bahsetmenin mümkün olmadığını söyleyen Şık'ın görüşleri şöyle: “Bunu örtük olarak yapabilmek için en azından –mış gibi yaparlardı. Hakimin performansına bakınca artık onu yapmaktan da vazgeçmişler. Cunta mahkemesinde yargılanmış olan Celalattin Can’a, 'Fark nasıl?' diye sordum, 'O zaman en azından bir devlet nizamı vardı' dedi. Başka bir şey söylemeye gerek yok.”

SAKIK: HUKUKSUZLUĞUN BU KADAR DORUKTA OLDUĞU BİR SÜRECİ YAŞAMADIK

Geçmişte DGM’lerde, askeri yargıçların bulunduğu mahkemelerde yargılanıp, uzun yıllar cezaevinde kalan Sırrı Sakık da yargılamaya tepki gösterdi. “Hiçbir dönem hukuksuzluğun bu kadar dorukta olduğu bir süreci yaşamadık” diyen Sakık, İçişleri Bakanı Soylu’nun mahkeme öncesi paylaştığı mesaja dikkat çekti, bunların yargılamanın şeklen bir yargılama olduğunun işareti olduğunu söyledi. “Yargı bağımsızsa bu paylaşımlar ne ifade ediyor?” diye soran Sakık, “Gerçekten hukukun ve huzurun ülkesini yaratmak istiyorsan yargının bağımsız olması gerekir. Anayasa Mahkemesi kararları, yerel mahkeme kararları, AİHM kararları yok hükmünde. Nasıl bir adil yargılanma süreci yaşayacağız? Bu devasa mahkemeyi hep birlikte izleyeceğiz, göreceğiz. Diliyorum, umuyorum ki Türkiye bir an önce yaşananlardan ders çıkararak yargının bağımsız olması için bütün koşulları zorlar” dedi.