Kadıköy’de 25 Kasım eylemi: Katledilen kadınların mücadelesini devraldık

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde Kadıköy'de eylem yapan kadınlar, "2016’dan beri ısrarla cinsel istismarın meşrulaştırılması için yasalar çıkarılmasına nasıl izin vermediysek, bugün de erkek şiddeti ve kadın cinayeti faillerinin yargılanmadan salıverilmesine izin vermiyoruz" dediler.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde İstanbul'un Kadıköy ilçesinde bir araya geldi. Eylemde, “Katledilen kadınların adımlarını devraldık, mücadelemiz sürecek" denildi.

Kadıköy’ün farklı noktalarından İskele Meydanı’na doğru yürüyüşe geçen kadınlar, meydan girişinde polis barikatıyla karşılaştı. Kısa bir süre sonra polis barikatı açıldı ve kadınlar 25 Kasım eylemi için İskele Meydanı’nda buluştu.

Çok sayıda kadın örgütünün içinde yer aldığı 25 Kasım Platformu'nun çağrısıyla düzenlenen eylemde, kadınların dünyanın dört bir yanında hakları ve kazanımları için mücadele ettiğine dikkat çekildi ve “İstanbul Sözleşmesi'ni uygula”, “Erkek adalet değil gerçek adalet”, “Kadınları değil, cinayeti engelle”, “Geceleri de, sokakları da, meydanları da terk etmiyoruz”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” sloganları atıldı.

25 Kasım Platformu adına Yağmur Yurtsever taraflarından Türkçesi, Suna Kaymaz tarafından Kürtçesi okunan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

“Polonya’da kürtaj yasağı girişimlerine karşı direnişimizle, Şili’de cezasızlık politikalarını yargılayan Las Tesis eylemlerimizle, Meksika’da erkek şiddeti faillerinin korunmasına karşı adliyeleri ateşe veren ‘Ne unuturuz ne affederiz’ irademizle, Rojava’da kadın düşmanı IŞİD’in yıkımına karşı eşit ve özgür bir yaşamı örgütleyişimizle, aileyi kutsayan üreme politikalarıyla hayatımız ve bedenimiz üzerindeki özerkliğimize yönelik saldırılara karşı dünyanın her yerinde ayaktayız! Erkek devletin çizdiği sınırları tanımadan, Mirabel kardeşlerin yükselttiği mücadelenin ışığını büyütüyoruz.”

‘SORMAKTAN VAZGEÇMİYORUZ: GÜLİSTAN DOKU’YA NE OLDU?’

Pandemide erkek şiddetini cezalandırmak için etkin politikalar uygulanmadığına dikkat çekildi ve kadınların politikasızlığa rağmen birbirleriyle dayanışma göstermekten ve mücadele etmekten vazgeçmeyeceği belirtildi:

“Onlar failleri korumaya, infaz yasasıyla salıvermeye, cezasız bırakmaya devam ederken bizler kız kardeşlerimizin hesabını sormaya devam ettik, ediyoruz: Rabia Naz’a, Nadira Kadirova’ya, Gülistan Doku’ya, şüpheli kadın cinayetlerine ne oldu? İpek Er’in ölümüne neden olan tecavüzcü uzman çavuş Musa Orhan önce tutuklanıp sonra neden serbest bırakıldı? Yalnızca faillerin yargılanması için değil; aynı zamanda devletin sorumluluk alması için de bu soruları sormaktan vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz.

6284 sayılı kanunun fiili olarak kolluk, yargı ve tüm yetkililerce uygulamama ısrarına karşı nasıl birbirimizi yalnız bırakmayıp haklarımızı savunuyorsak; her fırsatta kürtaj hakkımızın, nafaka hakkımızın tartışmaya açılmasına da öyle izin vermiyoruz. 2016’dan beri ısrarla cinsel istismarın meşrulaştırılması için yasalar çıkarılmasına nasıl izin vermediysek, bugün de erkek şiddeti ve kadın cinayeti faillerinin yargılanmadan salıverilmesine izin vermiyoruz!”

‘PANDEMİDE ÇOCUK BAKIMI VE EV İŞLERİ KADINLARA YÜKLENDİ’

Pandemide evden çalışma uygulaması ve uzaktan eğitimle birlikte kadınların, hem ücretli işlerini hem de ev işlerini ve çocuk bakımını üstlenmeye zorlandığına dikkat çekilen açıklama şöyle devam etti:

“7/24 çalışmaya hazır makineler olmamızı beklediler. Bizleri üniversiteleri kapatarak bilimsel eğitim hakkımızdan ve kamusal alanda eşit, özgür şekilde var olma imkanlarımızdan alıkoymaya çalıştılar. Önümüze ısrarla sürdükleri yasa tasarılarıyla çocuk istismarını meşrulaştırmaya ve failleri aklamaya çalıştılar.”

‘YOK SAYILMAK DEĞİL, EŞİT YAŞAMAK İSTİYORUZ’

Pandemiyle mücadelede en ön safta yer alan sağlık emekçilerinin büyük bir bölümünü oluşturan kadınlar alkış değil, önlem istiyor! Ucuz, esnek ve kayıt dışı şekilde en güvencesiz işlerde çalıştırılan, kimsenin yapmak istemediği bakım işlerini üstlenen, ayrımcılık ve ırkçılık nedeniyle sokakta, iş yerlerinde her daim şiddete açık bırakılan göçmen kadınlar yok sayılmak değil eşit, özgür ve insanca yaşamak istiyor! LGBTİ+’lar ve her türlü kimlik ve yönelimdeki kadınlar ayrımcılık, nefret ve şiddetten uzak; eşit ve özgür bir yaşam istiyor! Çünkü kadınların emeği ve hayatı üzerindeki bu baskılarla erkek şiddetine mahkum edilmek istenmesi arasında çok açık bir ilişki var.”

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1999’da aldığı kararla, kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele günü olarak kabul edilen 25 Kasım’da, erkek şiddetine ve hak ihlallerine karşı dünya çapında etkinlikler düzenleniyor.