İYİ Partili Aykut Kaya: Konut ve barınma ihtiyacı anayasal hak

İYİ Parti Antalya Milletvekili Aykut Kaya, vatandaşların konut ve barınma ihtiyaçlarının Anayasal bir hak olarak karşılanması gerektiğini söyledi

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İYİ Parti Antalya Milletvekili Aykut Kaya, barınma krizi ve inşaat sektöründeki sorunlara ilişkin TBMM’de basın toplantısı düzenledi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal bir hukuk devleti olduğunun altını çizen Kaya, vatandaşların maddi ve manevi varlığının gelişmesi için her türlü tedbirin alınması gerektiğini vurguladı. Kaya, vatandaşların konut ve barınma ihtiyaçlarının da bu çerçevede Anayasal bir hak olarak karşılanması gerektiğini ekledi.

Türkiye’nin derin bir barınma krizinden geçtiğini belirten Kaya, “Bu sorun her geçen gün daha da derinleşti. Farklı kurumların verileri vatandaşımızın barınma konusuyla imtihanına ışık tutmaya devam etti. Örneğin, son olarak, İstanbul Planlama Ajansı’nın Endeksa verilerini kullanarak yaptığı hesaplamalara göre; 2019’dan 2023’e ortalama kiralık konut metrekare fiyatı Çekmeköy’de yüzde 1200, Ümraniye’de yüzde 1109, Pendik’te yüzde 1097 artmış durumda. Oysa aynı dönemde yıllık ortalama asgari ücret sadece yüzde 393 arttı” ifadesini kullandı. 

Kirada oturan bir ailenin ödeyeceği kira ücretinin, o ailenin yıllık gelirinin yüzde 30’unu aşmaması gerektiğini kaydeden Kaya, “Anne, baba ve 2 çocuktan oluşan bir hanenin 120 metrekare büyüklüğünde ortalama bir ev kiralamak istediğini düşünelim. BETAM’ın Kasım 2023 verilerine göre böyle bir konutun kirası ülke genelinde ortalama 15408 TL, Antalya’da 17328 TL, İstanbul’da ise 20004 TL’dir. Yani söz konusu yüzde 30 kuralını sağlaması için bu hanenin aylık gelirinin ülke genelinde ortalama 51 bin TL, Antalya’da 57 bin TL, İstanbul’da ise 66 bin TL civarında olması gerekiyor. Bu değerlerin de asgari ücretin 5 – 5 buçuk katlarında olduğunu da dikkatinize sunarım. Düşünsenize, anne ve babanın ikisi asgari ücretin 2 katı ücretle çalışıyor olsalar dahi yüzde 30 kriterini sağlayamıyorlar. Burada kira fiyatları dikkate alındığında asgari ücretin yetersiz olduğu sonucu da çıkmaktadır ancak daha büyük olan mesele barınmanın maliyetinin oldukça yüksek olmasıdır” şeklinde konuştu.

'EV ALMAK ARTIK HAYAL OLDU'

Konut fiyatlarının geldiği noktaya dikkat çekerek, ev sahibi olma düşüncesinin hayal olduğunu dile getiren Kaya, “Merkez Bankası’nın konut fiyat endeksi verilerine göreyse son 4 yılda konut fiyatları Antalya bölgesinde yüzde 1217, Muğla bölgesinde yüzde 1108, ülke genelinde ise yüzde 874 arttı. Bu, Antalya’daki konut fiyatlarının son 4 yılda her yıl ortalama yüzde 90,5 artmış olması anlamına geliyor. Dolar bazında bile her yıl ortalama yüzde 28,6 artış yaşanmış. Yine BETAM verilerine göre 120 metrekare ortalama bir konutun satılık ilan fiyatı ülke genelinde 3,1, Antalya’da 3,7, İstanbul’da 4,3, Muğla’da ise 5,8 milyon TL civarındadır. Sorarım size reel olarak fiyatların düştüğü söylense de bu fiyatlardan kaç hane ev satın alabilir ülkemizde?” dedi.

'OPTİMUM ÇÖZÜMÜ BULMAK İKTİDARIN GÖREVİDİR'

Hükümetin barınma krizini çözmesi gerektiğini belirten Kaya, “Üreticisinden tedarikçisine, tedarikçisinden tüketicisine, bütün paydaşlarını tatmin edecek bir optimum çözümü bulmak iktidarın görevidir. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek kiralarda reel düşüşün başladığını müjdelese de nominal artışın devam ettiğini görüyoruz. Asıl meselemiz, mevcut kiraların vatandaşın yüzde 90’ının karşılayabileceği bir düzeyde olmamasıdır. Bugün barınma krizi dediğimiz şey, sadece kiraların yüksekliği değildir.  Vatandaşın mevcut geliriyle kiralık ev tutamaması problemine barınma krizi diyoruz” değerlendirmesini yaptı.

'İNŞAAT MALİYETLERİNDEKİ ARTIŞ KONUT FİYATLARINI YÜKSELTTİ'

İnşaat maliyetlerinin de artmaya devam ettiğine dikkat çeken Kaya, “İkamet amaçlı binaların inşaat maliyeti, Ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 2,5, geçen yılın aynı ayına göreyse yüzde 65,4 artmıştır. Dolar bazında bile inşaat maliyetlerinde son yılda yüzde 10’luk bir artış söz konusudur. Dolayısıyla konut fiyatlarındaki artışın bariz olan nedenlerinden biri inşaat maliyetlerindeki sürekli artıştır” ifadesini kullandı.

Kaya, şöyle devam etti:

“Peki, bu maliyet artışlarıyla karşılaşan inşaat sektörünün başka problemleri yok mu? TL cinsinden varlıkların getirisinin düşük ve kredi genişlemesinin yüksek olduğu dönemde neredeyse tüm tasarruf sahipleri gayrimenkul, otomobil alımına yönelmiş ve bu varlıklar birer yatırım aracı haline gelmişti. Bu da çoğu inşaat firmasının yeni projelere başlamasını tetiklemişti. Para politikasında rasyonele dönüş adımlarının atılmasıyla beraber sektörde ciddi bir durgunluk başladı. Çoğu inşaat firması başladığı projeleri bitirememe, bitirdiği konutları satamama durumuyla karşı karşıya kaldı. İnşaat sektöründeki işyerlerinin yüzde 82,2’sinin mikro, yüzde 15,6’sının küçük ölçekli olduğu da unutulmamalıdır. Yani sektördeki firmaların yüzde 97,8’i zaten sermaye yetersizliği, borç çevirememe gibi problemlerle uğraşmaktadır.”

'İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN İHTİYACI: USTALAR'

Sektörde çalışacak usta ve kalfa bulunamadığını kaydeden Kaya, “Her ile üniversite açma furyasıyla beraber ülke genelindeki üniversite sayımız 209’a çıktı. Oysa inşaat sektörünün ihtiyacı daha fazla mühendis ve mimardan çok kalıp ve sıva ustaları, kaynak ustalarıydı. Bu alandaki emek arzı eksikliği nedeniyle konut üretiminin ilgili aşamalarındaki maliyetlerin de oldukça arttığı sektörden gelen verilerle ortadadır. Bakınız, 2023 Mart ayında sıva işçilik fiyatı metre kare başına 60 TL iken, bu ay itibarıyla 175 TL olmuştur. Aralık 2021’de kalıp işçiliğinin faturalı bedeli 76 TL artı KDV iken bugün kalıp fiyatı minimum 800 TL artı KDV’dir. Özellikle kalıp alanında ciddi anlamda insan kaynağı sıkıntısı olduğundan, önceden yüzde 20-25 kâr marjıyla çalışan kalıp firmaları kar marjlarını yüzde 100’ün üzerine çekmiştir” şeklinde konuştu.

Kaya, “Sahada görüştüğüm bir inşaat firması, Aralık 2022’de başlayıp bu ay biten şantiyesinde 30 bin metrekare kalıp imalatı yaptığını ve bu iş karşılığında 670 bin dolar ödediğini söyledi. Yani, işin metrekare maliyeti 22 dolar artı KDV olmuş. Oysa aynı şantiyeye bugün teklif alsak, metre karesini 41 dolara mal edecektik dediler. Hem sahadan gelen bilgiler hem de ikincil veriler inşaat sektörüne yönelik işgücü planlama eksikliğinin üretim maliyetlerindeki artışın ana nedenlerinden biri olduğunu gösteriyor” diye ekledi.

'KALIPÇILIĞA BAŞLAYAN MÜHENDİSLERİMİZ, MİMARLARIMIZ VAR'

Mimarlar Odası üye sayısının 1954-2009 döneminde 39 bin 183 kişi olarak gerçekleştiğini aktaran Kaya, “Oysa sadece 2010-2023 dönemindeki üye sayısı 47 bin 829 kişi. İnşaat mühendisleri için de aynı durum geçerli. Mezun sayısının fazla olması hem bir nitelik problemi doğuruyor hem de mühendislerin, mimarların pazarlık gücünü azaltıp ortalama ücretlerini aşağı çekiyor. Bakın, bugün kule vinç operatörü ücretleri 75 bin TL üstüne çıktı. Yapı denetim mühendislerinin büyük bir kısmı ise asgari ücretin biraz üstünde ücretlerle çalışıyor. Ortalamalarına baktığımızda bir saha mühendisi 20 bin TL ücreti hemen kabul ediyor ama bir kaynakçı 40 bin TL’yi beğenmiyor şantiyede. Hatta bu uyumsuzluğun çok trajik bir neticesini de paylaşayım sizlerle. Kalıpçılığa başlayan mühendislerimiz, mimarlarımız var ne yazık ki. Mühendis ve mimarlarımızın artık çalışma arzularının kalmadığını da sahadaki görüşmelerimde üzülerek öğrendim.” dedi.

Kaya, ziyaret ettiği şantiyedeki bir mimarın ev ve araba alma hayali kurmadığını söylediğini aktardı. 

Durumun devam etmesi halinde 10-15 sene sonra inşaatlarda çalışacak işçi bulunamayacağını vurgulayan Kaya, “Onların yerine Pakistanlı, Suriyeli, Afgan çalışanlarımız olacak. Üstelik sadece inşaatta değil, birçok sektörde ara-eleman sıkıntısı had safhaya ulaştığı için, yakın gelecekte saçımızı kesecek Türk bir kuaför, kıyafetimizi dikecek Türk bir terzi bulamayacağız. Ben uzun yıllar Ortadoğu’da iş yapmış bir iş insanıyım. Benzer durumdaki Ortadoğu ülkelerinin petrolü var. Ancak bizim petrolümüz çalışkanlığımızdır. Ulu Önder Atatürk’ün dediği gibi çok çalışmalıyız, çalışkanlar ülkesi olarak anılmalıyız. Yoksa bugüne kadar biriktirdiğimiz kazanımları da kaybedeceğiz” değerlendirmesini yaptı.

'MÜFREDATLAR ÖZEL SEKTÖRÜN İHTİYAÇLARINA GÖRE GÜNCELLENMELİ'

İnsan kaynağı sorunun çözümü için yapılması gerekenleri sıralayan Kaya, “Örneğin mesleki ve teknik lise müfredatlarının özel sektörün ihtiyaçlarına göre güncellenmesi gerekir. Artık kalıp, sıva ustalarını yetiştirmeye başlamamız gerekir. Bu insanları genç yaşta aşina etmemiz gerekir. Üniversitelerin bünyesinde, faaliyet gösterdiği ildeki özel sektörün ihtiyacı olan meslek eğitimi verecek bölümlerin açılması gerekir. Unutmamalıyız ki gelişigüzel üniversite açmanın cezasını mezuniyet sonrasında gençlerimiz çekmektedir” dedi. 

Kaya, şöyle devam etti:

“İktidar, konut sorunu ve benzeri sorunların çözümü amacıyla, akşamdan sabaha değişiklik yapmakta, bu değişiklikleri yaparken ilgili sektör ve ilgili sektör temsilcileri ile bazı kararlar alınmamakta, bu durum yönetimde öngörülebilirliği tamamen ortadan kaldırmaktadır. Dolayısıyla iş insanları ve sektörler ani değişiklikler nedeniyle ciddi mağduriyetler yaşamaktadır. Alınacak stratejik kararlar, geniş bir kamuoyu katılımıyla, ilgili sivil toplumun görüşlerinin alınmasıyla ve şeffaf bir şekilde yapılmalıdır.” 

'TOKİ ŞİRKET GİBİ OLDU'

TOKİ’nin düşük gelirli kesimlerin ev sahibi olması amacıyla kurulduğunu hatırlatan Kaya, “Ancak son dönemde bu fonksiyonunun kaybolduğunu görüyoruz. Ticari amaçla faaliyet gösteren bir şirket gibi hareket etmeye başladı. Adeta devletin bir müteahhidi oldu. Bir an önce TOKİ asli fonksiyonuna döndürülmelidir. Bu amaçla, dar gelirli vatandaşlarımız için arsa ve konut üretimine ivedilikle başlamalıdır. Ayrıca kamu personelimiz için özellikle İstanbul, Ankara, Antalya, Muğla gibi kira fiyatlarının çok yüksek olduğu şehirlerimizde acilen nitelikli kamu lojmanlarının yapılması gerekmektedir. Kendi ilin Antalya’da kamu personelinin birçoğu tayinlerini istemektedir. Böyle giderse vatandaşlarımız kaliteli bir kamu hizmetinden mahrum kalacak. Ayrıca öğrencilerimiz için de nitelikli ve donanımlı yurtların yapılması da elzemdir.” ifadelerini kullandı.

Boş evlerden vergi alınmasına yönelik çağrısını tekrarlayan Kaya, “İnsanlar, evini “daha yüksek fiyattan kiraya veririm” diye bekletiyorlarsa, konutu bir yatırım aracı haline getirmiştir. Nasıl diğer yatırım araçlarından vergi alınıyorsa, evlerini yatırım aracı olarak gören kişilerden de vergi alınması gerekir. Tabii ki yasal bir düzenleme yapılırken, bunun hangi kesimleri olumsuz etkileyebileceği incelenmelidir. Her zaman savunduğumuz gibi, herhangi bir yasal düzenleme öncesi, düzenleyici etki analizi yapılması hususunu boş ev vergisi için ve bütün bu barınma krizine yönelik aksiyonlar için de savunuyoruz. Bu minvalde düşünüldüğünde, boş ev vergisi, yazlık sahipleri, sunduğu taşeronluk hizmeti karşılığını müteahhitten ev olarak alan firmalar gibi kesimlerin muaf tutulması bu yasal düzenlemede düşünülmelidir.” şeklinde konuştu.

 Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’ye seslenen Kaya, “Bir araç aldığımız zaman, aracın bütün teknik detaylarını gösteren bir kitapçık yer alıyor. Vatandaşlarımıza da bir ev alırken, müteahhitlerin o evle alakalı bütün teknik detayları gösterdikleri, bir Ev Kitapçığı verilmelidir. Bunun içerisinde, müteahhidin kullandığı bütün malzemelerin isimleri ve garanti süreleri, elektrik, su gibi tesisatların geçtiği bütün yerlerin teknik olarak işaretlenmesini gösteren, kısaca vatandaşımızın o evle alakalı her türlü teknik bilgiye ulaşabileceği bir tür kitapçığın verilmesi gerekir. İmzalı ve kaşeli olarak verilecek bu kitapçık, müteahhidi yasal anlamda da bağlayıcı hale getirecektir. Bu nedenle, önermiş olduğumuz bu durum hem şeffaflığı getirecek, hem müteahhitlerin daha kaliteli konut üretmesini sağlayacak, hem de alıcı-satıcı arasında bir güven tesis edecektir. Mevcut bina kimlik kartı uygulamasında, bu bilgiler yer almamaktadır. Sayın Bakanımız isterse, kendilerini ziyaret ederek detaylı bir şekilde anlatırım” diye ekledi.

Etiketler Aykut Kaya iyi parti