YAZARLAR

İmamoğlu’nun masasındaki anketler ne diyor?

Seçime doğru son iki haftaya gidilirken İmamoğlu ve Kurum yarışında şu iki yorumun öne çıktığını söyleyebiliriz: İmamoğlu’nun kazanıp kaybetmesi kendisinin hem seçmen nezdindeki hem içerdeki sorunlar karşısındaki performansına bağlı, Kurum içinse belirleyici olan Erdoğan’ın ne yapacağı ya da -belki de- yapmayacağı…

16 gün sonra sandık başına gidilecek ve oylar kullanılacak. Belediye başkanları, meclis üyeleri, muhtarlar seçilecek. Ve… Bitecek mi? Genel seçim bittiğinden bu yana biliyoruz ki yanıt ‘hayır’! 31 Mart seçimleri (adeta ‘seçim bağımlısı’ haline getirilmiş yeni siyasal düzende) iktidar için 10 ay önceki genel seçim zaferinin sağlaması mı olacak yoksa muhalefet için ‘yeni bir umut’ işareti mi? Seçim sonrasında ilk önce buna bakılacak. 1 Nisan günü alınmış olacak yerel seçim sonuçlarında önce bu sorunun yanıtı aranacak.

***

İktidar tarafında ‘baş aktör’ belli. Muhalefet tarafında da 2019’dan bu yana belli aslında. Ancak 2023 seçimleri Ekrem İmamoğlu’nun bu unvanını tescillemiş oldu. Bakmayın siz iktidar tarafında Kemal Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel kast edilerek kullanılan ‘üçlü merkezli CHP’ tanımlamalarına. İmamoğlu’nun mevcut gücü karşısında diğer isimlerin rolü ‘kısmi etki’den ibaret hale gelmiş görünüyor. Bu durumun değişmesi ve bir tepkiye dönüşmesi de İstanbul seçimi kaybedilmedikçe kolay görünmüyor.

Mevcut tabloda İmamoğlu, İstanbul’u bir kez daha kazanırsa dört yıl sonra yapılacak genel seçimde muhalefetin en güçlü cumhurbaşkanı adayı haline dönüşecek. Dört yıl uzun zaman evet ve başka gelişmeler de yaşanabilir elbette. Ama bugünkü parçalanmış muhalefetin –en azından ana gövdesinin- tek adayı olarak sandığa gidebilmek için de aday kim olursa olsun biraz zaman lazım değil mi?

***

Genel seçimi konuşmadan önce 1 Nisan’ı görmek lazım elbette, o yüzden yerel seçime dönelim. İmamoğlu için kampanya nasıl geçiyor? Seçim çalışmasının düğüm noktası olarak belediye başkanlığındaki ilk döneminde yapılan ve halkın cebine yardımı dokunan uygulamalar öne çıkmış görünüyor. Annekart, Halk Süt, kreş, öğrenci yurdu gibi uygulamaların etkisi sahada görülüyor. Kampanyaya katılanlar bu etkiyi anlatırken özellikle ‘muhafazakar kadın seçmen’ ilgisini vurguluyor. Geçmişte İstanbul’u iktidara kazandıran bu gücün artık önemli oranda İmamoğlu’nun eline geçtiğini belirterek…

***

Bunlar yeterli olacak mı? Ya da neye yetecek? Çünkü tek başına İmamoğlu’nun yeniden seçilmesi de yeterli görünmüyor gerçek bir ‘zafer’ için.

Örneğin geçen seçimde kazanılan 14 ilçe belediye başkanlığının sayısı artacak mı?

Ya da İBB Meclisi’nde çoğunluk kazanılacak mı?

Bu soruların yanıtları sadece İstanbul’da ‘tam bir iktidar’ sağlanması açısından değil, girişte değindiğimiz İmamoğlu’nun seçim sonrası geleceği açısından da önemli. Seçime kısa bir süre kala ‘kazanılabilecek’ yeni ilçeler arasında Tuzla, Sancaktepe, Bayrampaşa ve Eyüpsultan gibi bazı merkezler ilk başta anılıyor. 7 ila 10 arasında yeni belediye kazanılabileceği iddia ediliyor. Peki eldeki ilçe belediyeleri yeniden kazanılabilecek mi? Orada da ‘riskli’ görülen merkez Sarıyer…

Eğer bu ‘iddialar’ gerçek olur ve yarışın kaybedileceği merkezlerde de alınacak oylarda belli yükselişler yaşanırsa belediye meclisinde çoğunluğun kazanılması bekleniyor.

Ancak asıl beklenti elbette İmamoğlu’nun kendisinin alacağı sonuç. Bu noktada da sahada yapılan yoklamalara bakılıyor...

***

İmamoğlu’nun masasında duran ve farklı şirketlerin yaptığı en son saha araştırmalarına göre Murat Kurum karşısında elde ettiği fark yüzde 2 ila yüzde 5 arasında değişiyor.

Hiç ‘risk’ yok mu peki?

İmamoğlu cephesinde bu noktada anılan asıl faktör rakiple değil kendi tarafıyla ilgili: Adaylıklar sürecinde beklediğini bulamayan bazı partililerin ya da -artık- eski partililerin tutumları. Erdoğan’ın sahadaki performansına, DEM Parti’nin ya da Yeniden Refah’ın alacağı oylara değil bu konudaki sorunlara dikkat çekiliyor. Bu meselenin gelip dayandığı yerse malum: CHP’nin geleceği için de İstanbul seçiminin sonucu belirleyici olacak!


Murat Kurum tarafında neler oluyor?

Elbette ve doğal olarak İstanbul seçiminin diğer iddialı adayı Murat Kurum tarafında da yarışın önde götürüldüğü söyleniyor. Ancak bu söylem 31 Mart’ta İstanbul’un kazanılmasına yetecek mi? Yoksa hâlâ bir ‘Erdoğan performansı’ bekleniyor mu?

Bir iddia, Kurum’un kampanyasında Erdoğan’ın 2019’da Binali Yıldırım’ın çalışmasında olduğu gibi ‘ağırlığını koyma’ tutumuna girmesinin yine o zaman olduğu gibi yarar sağlamayacağı, hatta kayba neden olabileceği yönünde. Bu nedenle Erdoğan’ın geçmişte olduğu kadar baskın bir şekilde öne çıkmayabileceği söyleniyor. Ancak, ‘son dönemeçte sahadaki duruma bakar ve ne yapılması gerektiğini düşünüyorsa yapar’ diyenler de az değil. Kurum cephesinde de İmamoğlu için en büyük zorluğun CHP içinde yaşanan sıkıntılar olacağı konuşuluyor. Hatta bu durum, “Seçimi AK Parti kazanmayacak, İmamoğlu kaybedecek” diye tarif ediliyor.

Seçime doğru son iki haftaya gidilirken İmamoğlu ve Kurum yarışında şu iki yorumun öne çıktığını söyleyebiliriz:

İmamoğlu’nun kazanıp kaybetmesi kendisinin hem seçmen nezdindeki hem içerdeki sorunlar karşısındaki performansına bağlı, Kurum içinse belirleyici olan Erdoğan’ın ne yapacağı ya da -belki de- yapmayacağı…