İlk ve tek Kürtçe sokak röportajcısı işi bıraktı

Kürtçe sokak röportajı yapan ve içerikler üreten Jiyan Kara sponsor bulamadığı için yaşadığı ekonomik zorluklar nedeniyle içerik üretmeyi bıraktı. Kara, "Sponsor bulsam çok sağlam başlayacağım" diyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Jiyan Kara, ilk Kürtçe internet dizisi olan ‘Zarê me’ (Bizim çocuklar)’ı kardeşi Ömer Kara ile birlikte çekti. Dizi, İstanbul’a üniversite okumak için gelen bir grup Kürt öğrencinin hikayelerine odaklanıyordu. Çok sevilen dizi, 3 bölüm çekildikten sonra sponsor bulunamayınca ekonomik sorunlar nedeniyle bitti. Kara, “O dönemin şartlarına göre Kürtçe için bir ilke imza attık. Ama devam ettiremedik. Bu yüzden ben de sahip çıkmadıkları için küstüm. Ticari bir kaygımız yoktu. Tek amaç Kürtçenin popülaritesini yükseltmekti” diyor.

İlk ve tek Kürtçe sokak röportajcısı Jiyan Kara, yaklaşık bir yıldır sokaklarda röportaj yapmıyor. Sosyal medyada milyonlarca kişi tarafından izlenen videoları artık çekmiyor. Kara, aynı zamanda kendisine sponsor olacaklarını söyledikten sonra son anda ortada bırakan iş insanlarına da kırgın. Bu yüzden "Neden bıraktın?" sorusuna, "Küstüm" yanıtını veriyor.

Kendisinin anlatımına bazı Kürtler tarafından "eğlenceli içerikler ürettiği, siyasi içerikler üretmediği" gerekçesiyle tepki çekiyor. Bazı Türklerden ise Kürtçe konuştuğu için tepki görüyor. Tek derdinin Kürtçeye hizmet olduğunu belirten Kara, "Benim en büyük siyasi duruşum Kürtçe yapıyor olmamdır. Bunu bir türlü anlatamıyorum. Irkçılar benim ne dediğimi anlasalar onlar da saldırmaz" diye özetliyor durumunu.

Dilin önemine de vurgu yapan Kara, Kürt ata sözlerinden şu örnekleri veriyor: “Ziman hestiyê pişta netewa ye (Dil milletlerin bel kemiğidir), Qetilkirina netewa ji ziman dest pê dike (Milletlerin yok edilmesi dilden başlar), Dar li ser koka xwe, mirov li ser zimanê xwe şîn dibe (Ağaç kökü üzerinde, insan dili üzerinde yeşerir). Ben 7-8 yaşında Türkçe öğrenmiş bir çocuğum. Benim çocuğum da öyle olacak. Benim gibi düşünen insanların da çocukları Kürtçe videolar izlesin diye Kürtçe videolar çekeceğim.”

Kürt sanatçılarının hepsi gibi Kürt iş insanlarından sponsorluk bulma sorununu Kara da yaşıyor. Kara, "Kürt iş insanları sponsor olmaktan korkuyorlar. Devlet tarafından soruşturma açılır diye. Ama siyasi olmayan Kürtçe eğlenceli içerikler üretiyoruz. Korkmalarını gerektirecek hiçbir durum yok" diye de özetliyor.

Jiyan Kara aynı zamanda bir ilke de imza atmak istiyor. Şengal, Süleymaniye, Erbil ve Duhok’taki Kürtler ile Türkiye’deki Kürtler arasında "bir köprü olacak" projesi var. Siyasi kanallar üzerinden bir tanışma olduğu için, iki taraf arasında antipatik bir durum oluştuğunu düşünüyor, bunu kırmak istiyor. Bu projesini hayata geçirmek için ise sponsor arayışında. Sponsor bulması halinde 25 bölümden oluşacak çalışması için hemen harekete geçecek.

‘ANLASALAR NE DEDİĞİMİ, SALDIRMAZLAR’

Jiyan Kara, sokakta Kürtçe röportaj videoları çektiği sırada sözlü ve fiziksel saldırılara maruz kaldı. Defalarca hedef gösterildiğine dikkat çeken Kara, şunları söyledi: “Sokakta Kürtçe konuşma çekimserliğini kırıyor ama çok zorlukları var tabii. Telegram'da faşistlerin grupları var. Benim bütün sosyal medya hesaplarımı oraya atmışlardı. ‘Teröristtir ifşa edin, gördüğünüzde yerde vurun’ diyorlardı. Çok sayıda tehdit mesajları aldım. Bazen sokakta saldırılar oluyor. Ben bunları hiçbir zaman kamera önünde dile getirmedim. Sokakta hem fiziksel hem sözlü saldırılara maruz kaldım. Kürtçe konuştuğum için polisler çekimlerimi engelliyordu. Bir kere şiir okurken, arkadan biri bana küfür ederek vurdu. Sosyal medyada videolarım çok izlendiği için çok dikkat çekmeye başladı. Sadece Kürtler değil, faşistler de izliyor. Anlasalar ne dediğimi öyle saldırmazlar. Çok eğlenceli videolar çekiyorum. Bazen komik bir şeyi anlatıyorum, bakıyorum adamlar bana vurmaya başlıyor sokak ortasında. İstiklal Caddesi'nde iki kez başıma geldi. Kadıköy’de de başıma geldi.”

‘SALDIRILAR HIRSLANMAMI SAĞLIYOR’

"Peki bunlar Kürtçe konuştuğunu nasıl anlıyor?" sorumuz üzerine Kara, karşılaştığı bir olayı anlattı: “Ben bir videomda, insanlara Kürtçe dilinde, Kürtçe bilip bilmediklerini sordum. Biri İngilizce nereli olduğumu sordu. Benim Arap ülkelerinden birinden geldiğimi sandı. Kürtçe deyince, sinirlendi. 'Burada Kürtçe konuşamazsın, burası Türkiye Cumhuriyeti' dedi. Bu zihniyetteki bir insana hiçbir şey anlatamazsın. Engeller beni daha çok kamçılıyor. Karşılaştığım tüm bu saldırılar benim biraz daha hırslanmamı ve daha çok Kürtçe içerik üretmemi sağlıyor. Tabii yaşanmamasını tercih ederim ama beni motive de ediyor.”

‘İLK DEFA DİYARBAKIR’DA KENDİMİ FENOMEN GİBİ HİSSETTİM’

“İnsanların bir beklentisi var. Ama ben bunu karşılayabilecek ekonomik güce sahip değilim” diyen Kara, şunları söyledi:

“Kazanıyorum tabii ama bir ayda 4 video paylaşıyordum, 3 bin lira kazanıyordum. Ama bu 4 videoyu çekmek için en az 6 bin lira para harcıyordum. Abone oluyorlar ama bildirim zillerini açmadıkları için geç izliyorlar. Hepsi bildirimlerini açsa, attığım her video trend olacak. Çok büyük para kazanacağım ve daha iyi işler yapacağım. Kimseye de ihtiyacım olmayacak. Dünyadaki video içeriklerini izleme oranına göre düşük oldukları için harcadığım paraları bile kazanamıyorum. Benim kitlem 18 ile 40 yaş arası. Büyük bir kitlem, Irak, Türkiye, Almanya ve Fransa olarak görülüyor. İstatistiklere baktığımda ise dünyanın her yerinde hatırı sayılır bir takipçi kitlem var. Buralardan çok güzel mesajlar geliyor. Ben Diyarbakır’a gittiğimde, ilk defa orada kendimi fenomen gibi hissettim. Adım başı biri gelip fotoğraf çektiriyordu. Bu beni çok onore ediyordu. Beyoğlu’ndayken savaştan kaçan iki kişi bizim dükkana geldi. Afrin’den gelmişlerdi. Beni görünce sarıldılar. Teşekkür etmeye geldiklerini söylediler. Ben de neden teşekkür etmek istediklerini sordum. ‘Bombardıman başlamıştı. Biz sığınağa girmiştik. Çok kötü bir atmosfer vardı ve bir arkadaş senin videolarını telefonuna indirmişti. Gece bitene kadar biz o videoyu izledik. Bizi o psikolojiden kurtardın. Dış dünyada dilimizle beraber yaşadığımızı gösterdin’ dediler. Ne hissettiğimi anlatamam. ‘Baskêm hebûya, ezê bifiriyama’ (Kanatlarım olsaydı uçardım). Bu sırada dedim ki ne olursa olsun devam edeceğim dedim. Youtube videolarından sonra binlerce mesaj geliyor bana. Politik bir kanal olmadığı için insanlara sempatik geliyor. İstanbul’un her yerinde bir kafede, bir diskoda, ‘jiyaneke kurdewarî’ (Kurdi bir yaşam tarzı) profilini oluşturmaya çalışıyorum. Bu insanlara çok çekici geliyor. Dilin zenginliğinin farkına varıyoruz. Bu sadece benimle olacak bir şey değil, alternatifler çıkması gerekiyor. Kuzeyde bu formatta yapan ilk benim. Daha iyi şeyler de yapılabilir.”

‘GÜNEY İLE KUZEY ARASINDA BİR KÖPRÜ OLMAK İSTİYORUM’

Kara, yeni bir projesi olduğunu belirterek şöyle anlattı: “Yüksek bütçeli bir iş. Güney Kürdistan halkı ile kuzeydeki halkı biraz daha kaynaştırmak istiyorum. Arada bir köprü olmak istiyorum. Güney Kürdistan’daki Kürtleri siyasi kanallar aracılığıyla tanıyoruz. Onlar da bizi bu kanallar aracılığıyla tanıyor. Siyasi kanallar aracılığıyla tanıyınca, aramızda bir antipati oluştu. Ben bunu kırmak istiyorum. Birbirimizi sevmemiz lazım. Ben bağımsız bir medya gücüyüm. Videolarımı milyonlarca insan izliyor. Sadece Youtube değil, diğer sosyal medya platformlarında da videolarım viral oluyor. Hiç tahmin bile edemediğim rakamlar, 20-30 milyonlardan söz ediyorum. Biz aynı halkız, kültürümüz aynı. Tek sorun, sınırlar nedeniyle birbirimizi tanımamamız. Şengal deyince akla ne geliyor? Siyasi anlaşmazlıklar, çatışmalar… Ama Şengal’deki insanların bir hayatı var. Çok komik olanlar var. Çok misafirperverler. Çok değişik bir kültür ve muazzam bir coğrafyaları var. İşte ben bunları insanlara izletmek istiyorum. 25 bölüm olacak. 12 bölüm Güney Kürdistan’da, 13 bölüm de kuzeyde olacak. 4 kişi sponsor olmak istedi. Benim kimseden bir beklentim yok. Kürt iş insanları kendileri geliyorlar. Ama hiçbir ciddiyetleri yok. 'Kürdüz' diyorlar, 'yurtseveriz' diyorlar, 'sana sponsor olacağız' diyorlar. O söz orada kalıyor.”

‘SİYASET BENİM MERKEZİMDE DEĞİL’

Siyasi bir figür olmadığını belirten Kara sözlerine şöyle devam etti: “Türkler beni tanımadan terörist etiketi yapıştırıyor. Bir kısım Kürtler de siyasi içerik yapmadığım için kızıyorlar. Siyasi işler yapan binlerce kanal var. Her şeyimiz siyasi. Kürtçe tüm siyasi şeylerin üstünde bir dil. Varsın Jiyan Kara siyasi içerik üretmesin, ne olacak? Acılarımız oluyor, cenazelerimiz oluyor, aşık oluyoruz, dans ediyoruz, sevişiyoruz. Ve bunları hepsini Kürtçe yapıyoruz. Bizim hayatımızın odak noktasında siyaset yok. Sabah gözümü açtığımda bazen ne yapmış diye Duvar’a bakıyorum, bazen bakmıyorum. Çünkü siyaset benim merkezimde değil. Yaşamak zorunda olduğumuz bir hayatımız var. Gelecek kaygımız var. Bir toplum ne yaşıyorsa biz de aynısını yaşıyoruz. Ben bunu bir türlü anlatamadım. 'Sen korkuyor musun' diyorlar. İnsanların beni tanımadan fikir sahibi olmalarına üzülüyorum. Siyasi haberler yapmıyorum diye kimliksiz, onursuz olduğumu düşünmeleri, benim Kürtçe yaptığım şeye sahip çıkmamaları, üzüyor. Ama bana, 'Çocuklar sabah kahvaltısında seni izliyor', 'Mutfakta yemek yaparken seni izliyorum' gibi mesajlar da geliyor. Ben bunları yapmak istiyorum. İki sevgili kampa gittikleri zaman benim videolarımı açıp izlesinler istiyorum. Savaş bölgesinde yaşayanların izleyip o psikolojiden kurtulmalarını istiyorum. Bunun hiçbir tarifi yok. Bizim daha çok yolumuz var. Ben bu yolda bir basamak olduğumu düşünüyorum. 'Siyasi bir duruş takın' diyorlar. Benim en büyük siyasi duruşum bu işi Kürtçe yapıyor olmamdır. Zarok TV neyse, Jiyan Kara da odur. Ben en az onlar kadar masumum ve onurlu bir duruşum var. Dilimiz her yerde yasaklanıyor, biz bir alternatifiz. Benden slogan beklemesinler. Beni anlamadan 'sen teröristsin' diyenlere ve 'senin siyasi bir duruşun var mı yok mu' diye soranlara da söylüyorum. Benim siyasi duruşum dilim ve kültürümdür. Bana göre en büyük siyasi duruş budur. Kürtçe şöyle atasözleri var. Ziman hestiyê pişta netewa ye (Dil milletlerin bel kemiğidir), Qetilkirina netewa ji ziman dest pê dike (Milletlerin yok edilmesi dilden başlar), Dar li ser koka xwe, mirov li ser zimanê xwe şîn dibe (Ağaç kökü üzerinde, insan dili üzerinde yeşerir). Ben 7-8 yaşında Türkçe öğrenmiş bir çocuğum. Benim çocuğum da öyle olacak. Benim gibi düşünen insanların da çocukları Kürtçe videolar izlesin diye Kürtçe videolar çekeceğim.”

‘SPONSOR BULSAM, ÇOK SAĞLAM BAŞLAYACAĞIM’

Kürt iş insanlarına seslenen Kara, kendisine destek verilmesi halinde zor durumda kalmayacaklarını, endişelenmelerine neden olacak siyasi açıklamalar yapmadığını, bu yüzden kendisine rahatlıkla sponsor olabileceklerini söylüyor. Kara sözlerini şöyle noktalıyor: “Ne zaman başlayacaksın? Param olunca. Ben bana yardımcı olabilecek kimseyi aramıyorum. Kürdistan’da ya da burada, reklamını yapacağım, sponsor olabilecek birini bekliyorum. Korkmalarına gerek yok çünkü siyasi bir şey yapmıyorum. Eğlenceli içerikler yapıyorum. Ben o kadar korkulacak bir adam değilim. Oportünist biri değilim. Benim bir kimliğim, bir duruşum var. Ben videolarımda slogan atmıyorum diye bana etiket yapıştırmak kimsenin haddine değil. Bu kafadan çıkmalarını istiyorum. Sponsor bulsam çok sağlam başlayacağım. Kendime de güveniyorum. Çok güzel işler yapacağım. Çok iddialıyım. Daha önce yapılmamış bir şeyi yapacağım.”