İHD Diyarbakır Şubesi: Bölgede 1 yılda 34 kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirdi

İHD Diyarbakır Şubesi, bölge illerinde kadına yönelik şiddet raporunu açıkladı. Rapora göre, bölgede aile içi şiddet sonucu en az 37 kadın yaşamını yitirdi.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR- İHD Diyarbakır Şubesi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü vesilesiyle "Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 1 Kasım 2022 ve 1 Kasım 2023 Tarihleri Arası Kadına Yönelik Şiddet Raporu"nu şube binasında açıkladı.

İHD Diyarbakır Şubesi Başkan Yardımcısı Suzan Mehmetoğlu Aksoy, kadınların ezilmişliğinin, şiddete uğramasının tarihçesinin oldukça eskilere dayandığını söyledi. Kadına karşı düşmanlığın tarih boyunca devam ettiğini ifade eden Aksoy, "Ancak bu bir kader değildir. Kadınların mücadelesinin tarihi de yeni değildir" diye konuştu.

CİNSİYET EŞİTLİĞİNİN SAĞLANDIĞI BİR DÜNYA

Aksoy, "Kadına karşı şiddet çok boyutludur. Bu şiddet fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddet halinde devam etmektedir. Ve tüm kadınlar ne yazık ki bu şiddetten farklı boyutlarda da olsa etkilenmeye devam etmektedir. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddette Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle kadına yönelik şiddetin son bulduğu, hak ve özgürlüklerden yararlanma noktasında cinsiyet eşitliğinin sağlandığı bir dünya temenni ediyoruz" dedi.

34 KADININ ÖLÜMÜ ŞÜPHELİ

Raporun bilançosunu İHD Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu Üyesi Esra Saçaklıdır okudu. Saçaklıdır, "Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 1 Kasım 2022 ve 1 Kasım 2023 Tarihleri Arası Kadına Yönelik Şiddet Raporu"nun bilançosunu şöyle özetledi:

"-Bölgede en az 34 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiştir.
-En az 7 kadın intihara sürüklenerek yaşamına son vermiştir.
-Bölgede aile içi şiddet sonucu en az 37 kadın yaşamını yitirirken, en az 7 kadın yaralanmış, en az 1 kadın ise cinsel saldırıya uğramıştır.
-Bölgede toplumsal alanda şiddet sonucu en az 8 kadın yaşamını yitirirken, en az 6 kadın yaralanmış, 3 kadın ise yaralanmıştır.
-Doğu Ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, en az 7 kadın ihtihar, en az 45 kadın ise aile içi ve toplumsal alanda gerçekleşen erkek şiddeti sonucu katledilmiştir. 34 kadın ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiştir.
-Bölgede en çok Diyarbakır, Antep ve Urfa’da kadın cinayetleri gerçekleşirken, kadınlar mekânsal olarak en çok ev içinde katledildi.
-Şüpheli kadın ölümleri en çok Hakkari, Van ve Urfa’da gerçekleşmiştir."

MİRABEL KARDEŞLERDEN BU YANA

Raporun değerlendirme kısmını ise İHD Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu Üyesi Jiyan Ormanlı okudu.
Ormanlı, "Bu raporda yer alan veriler ve verilere ait bilançolar, derneğimizin şubelerine mağdurlarca yapılan bireysel başvurulardan, yerel kaynaklardan edinilen bilgilerden ve basın taramalarından derlenerek hazırlanmıştır" diyen Ormanlı, "Raporda yer alan bazı veriler, tanık beyanlarına dayandırılan iddialardır. Ancak, ilgili kurum veya kişilerden, iddiaların aksini ispatlayacak beyan ve açıklamalar yapılmadıkça, iddialar doğru ve gerçek olarak kabul edilecektir" dedi.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nün 1999 yılında kadına yönelik erkek şiddetine karşı farkındalık yaratmak amacıyla Birleşmiş Milletler genel kurulu kararı ile ilan edildiğini hatırlatan Ormanlı, "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslarası Mücadele Günü’nün 25 Kasım olarak belirlenmesinde Dominik Cumhuriyeti’nin baskıcı rejimine karşı mücadele eden Mirabel kız kardeşlerin 25 Kasım 1960 tarihinde bir uçurumun kenarında cesetlerinin bulunması esin kaynağı olmuştur" dedi.

AİLE İÇİ ŞİDDET ARTIŞ GÖSTERDİ

Ormanlı, kadına yönelik şiddetin nedenlerini şöyle açıkladı: "Kadına yönelik şiddetinin artmasındaki ana sebeplere bakıldığında iktidardaki hükümetin kadına bakış açısı, kadına yönelik şiddeti meşru görmesi, adli mekanizmaların etkin bir şekilde işletilmemesi, kadına yönelik şiddet dosyalarında sanığı cezalandırmaya değil tam aksine aklamaya yönelik kararlar çıkması, sanığa çeşitli sebeplerle indirim uygulanması şiddet uygulayan erkeklere siyasal iktidar tarafından hukuksal bir koruma sağlamaktadır. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı kararnamesiyle İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen 'Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesinden' çıktığı 20 Mart 2021 tarihinden bu yana kadına yönelik erkek şiddeti artarak devam etmiştir. Hükümetin aile yapısını bozduğu gerekçesiyle İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararının ardından kadına yönelik özellikle aile içi şiddet büyük artış göstermiştir.

LGBTİ+ BİREYLER HEDEF GÖSTERİLDİ

Ormanlı, LGBTİ+ bireylere yönelik şiddet de, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği ve cinsiyet özellikleri nedeniyle Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesinin ardından artış gösterdiğine dikkat çekti.

Ormanlı, "Özellikle seçim yarışı zamanı bazı siyasi parti mensuplarının Kadınlara ve LGBTİ+ yönelik nefret söylemleri de toplumda bu kesimlere karşı bir nefretin doğmasına ve şiddetin artmasına neden olmaktadır" diye konuştu.

GÜLTAN KIŞANAK SERBEST BIRAKILMADI

İktidarın Kürt kadın siyasetçiler ve aktivistlerine yönelik hukuksuz tutuklama ve yargı süreçlerindeki baskıları da kadının uğradığı başka bir şiddet biçimidir" diyen Ormanlı, "Belirtmek gerekir ki Yargı tacizinin tezahürü olarak Kürt kadın siyasetçi Gültan Kışanak azami tutukluluk süresini doldurmuş olmasına rağmen tahliye edilmemektedir. Kürt kadın gazeteciler ve hak savunucuları da hukuka aykırı gözaltına alınıp tutuklanmaktadırlar" ifadesini kullandı.

Ormanlı, kadına yönelik şiddete karşı önleyici tedbirleri düzenleyen 6284 Sayılı Kanunun etkin olarak işletilmediğini ve kadınların şiddet karşısında kendilerini korumasız hissedip yetkili makamlara güvenlerinin azalmasına neden olduğunu söyledi.

'JİN JİYAN AZADİ FELSEFESİ'

Kadına yönelik şiddet olaylarına dünyadan da örnekler veren Ormanlı, "Ortadoğu'da devam eden çatışma ve savaş hali dezavantajlı gruplardan olan kadın ve çocuklara yönelik hem aile içinde hem de kamusal alanda maruz kaldıkları şiddetin dozunu arttırmaktadır. Savaş halinden dolayı göçe zorlanan kadın ve çocuklar cinsel saldırı ve cinsel istismar başta olmak üzere çeşitli şiddet türlerine maruz kalmaktadır" dedi.

14 Eylül 2022 tarihinde Jina Mahsa Amini'nin İran'da ahlak polisi tarafından katledildiğini hatırlatan Ormanlı, şunları söyledi: "İran'da başlayan özgürlük mücadelesi ve kadına yönelik şiddete karşı yapılan gösteriler bütün dünyaya yayılmıştır. Bu protestolar sırasında ‘Jin Jiyan Azadi’ felsefesi etrafında kenetlenen ve sayısı milyonları bulan kadınlar, kadınlara yönelik devlet şiddetine karşı ortak bir mücadele ruhu sergilemişlerdir. Kürdistan Bölgesel Yönetiminin Süleymaniye kentinde 4 Ekim 2022 tarihinde suikastle öldürülen Türkiye vatandaşı olan Nagehan Akarsel cinayetinin faillerinin bulunması ve cezalandırılması için Türkiye yargı mekanizmalarını harekete geçirmemiştir. Türkiye'nin bu tutumu nedeniyle Türkiye vatandaşı kadınlara yönelik şiddet uluslararası alanda da cezasızlıkla sonuçlanmaktadır."

Ormanlı, kadına yönelik şiddetin yaşandığı bir diğer yerin hapishaneler olduğunu söyledi. Mahpus kadınların hem görevliler hem de hastane ve mahkemeye yapılan sevkleri esnasında kolluk tarafından fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını belirten Ormanlı, "Tutuklamalar ardından hapishane girişinde çıplak aramalar yapılarak insanlık onuruyla bağdaşmayan bir şiddetle karşı karşıya bırakılmaktadırlar. Şiddet uygulayan görevlilerin hiçbiri hakkında soruşturma başlatılmamakta ve cezasızlık politikası burada da devreye girmektedir" diye konuştu.

DEVLET GÖREVLERİNİ YERİNE GETİRMELİ

Türkiye'de mevcut ekonomik istikrarsızlık sebebiyle de kadınlara yönelik şiddet pratiklerinin geliştiğini vurgulayan Ormanlı, kadına yönelik şiddetin azaltılması için alınması gereken tedbirleri şöyle sıraladı:

"-Devletin cezasızlık politikasından vazgeçip etkin bir yargılama sürecini sağlaması

-Kadınlara ve diğer dezavantajlı gruplara yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla yasal değişiklikler ve yeni düzenlemelerin yapılması

-Kadına yönelik şiddetin ana sebeplerinden olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırılması

-Devletin anayasa ve uluslararası sözleşmelere uygun bir şekilde görevlerini yerine getirmesi

-Toplumda cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesi için kamu kurumlarında çalışanlara konu hakkında farkındalık kazandıracak eğitim ve seminerler düzenlemesi

-Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için MEB müfredatına kadına yönelik şiddete karşı öğrencilere farkındalık yaratacak derslerin eklenmesi gerekmektedir." (DUVAR)