Henüz keşfedilmemiş dev hayvanlar olabilir mi?

Karasal yaşam söz konusu olduğunda, son yıllardaki kazılarla birlikte, en büyük hayvanlar listesi sürekli yenileniyor. Bu alandaki rekor, 1993 yılında Arjantin’de keşfedilen Argentinosaurus idi.

Google Haberlere Abone ol

Patrick Peter

Araştırmacılar, 2020 yılında, ilk kez şu ana dek keşfedilen en uzun hayvanın ne olabileceğine tanık oldular. Avustralya açıklarındaki bir derin deniz kanyonunda görülen yaratık, yaklaşık 150 metre uzunluğa sahip bir sifonofor* idi. Bu tür grubunun her üyesi, bir mercana benzeyen ama okyanusta serbest halde yüzen uzun, ip benzeri bir koloni oluşturmak üzere birbirine bağlanan ve ‘zooid’ adı verilen çok sayıda küçük hayvandan oluşur.

İnsanların bu devasa sifonoforu görmesinin böylesine uzun zaman aldığı hesaba katıldığında, hemen şu soru akla geliyor: İnsanların henüz keşfetmediği daha fazla devasa hayvan olabilir mi? Yanıt neredeyse kesinlik olarak evet. Bilim insanları hâlâ dünyadaki yaşamı öğreniyorlar ve sifonofor, insanların son yıllarda keşfettiği birkaç dev canlıdan biri.

DERİN DENİZLER HENÜZ BİLİNMİYOR

Kaliforniya’da bulunan Monterey Körfezi Akvaryumu’nun aktardığı kadarıyla, sifonoforlar yüzeyin yaklaşık 700 ilâ 1000 metre derinlerinde yaşıyorlar. Bununla birlikte, bilim insanları yeni devasa canlılar keşfetmek için her seferinde böyle derinliklere inmek zorunda değil. 2011 yılında, daha önce bilinmeyen bir balina türü Yeni Zelanda sahiline vurdu. Bilim insanları, 2021 yılında bu devi, ‘gagalı balina’ ailesinin yeni bir üyesi olarak sınıflandırdılar; gagalı balinalar, balinaları ve yunusları korumak için çalışan uluslararası bir yardım kuruluşu olan ‘Whale and Dolphin Conservation’ [Balina ve Yunus Koruma] örgütüne göre ender biçimde canlı haldeyken görülen ve pek bilinmeyen bir derin dalıcı balinaları grubu.

Araştırmacılar derin okyanuslardaki sırları çözmeye henüz başlamışken, karada yaşayan iri cüsseli hayvanlara çok daha aşinalar. Afrika’daki çalı filleri, geniş ovalar üzerinde gözden kaçırılamayacak bir görüntüye sahiplerdir. The Nature Conservancy’nin aktardığı kadarıyla, yaklaşık 4 metre uzunluğa ve 11 ton ağırlığa sahip olan bu hayvanlar, Dünya’da yaşayan en büyük kara hayvanlarıdır. Yeryüzünde gezinen devasa, fil büyüklüğündeki bir yaratığı gözden kaçırabileceğimizi düşünmek çok zor.

Belki de bu yüzden, iri cüsseli kara hayvanları hakkında gerçekleştirilen araştırmaların büyük kısmı yeni keşiflerden ziyade yeniden sınıflandırmalar yapılması eğilimi sergiler. Örnek olarak, Live Science dergisinin daha önce bildirdiği üzere, araştırmacılar, 2017 yılında Endonezya’nın Sumatra adasında izole halde yaşayan bir orangutan grubunun diğer orangutanlardan farklı bir tür olduğunu belirledi ve onlara ‘Tapanuli orangutanları’ (Pongo tapanuliensis) adını verdiler. Öte yandan, insanlar bu orangutanların var olduğundan zaten haberdardı ve 1.5 metreden daha az bir uzunluğa sahip olan bu primatlar, aslında tam anlamıyla bir dev değiller. Bu arada, Koca Ayak, Nessie veya daha önce tanımlananlardan çok daha farklı olan diğer büyük mitolojik canavarların varlığına dair fiziksel bir kanıta da ulaşılmadı.

KALINTILAR SAYESİNDE KEŞFEDİLDİLER

Bilinmeyen en büyük kara hayvanları ise canlı haldeyken görülmekten ziyade toprak altından çıkarılma eğilimi gösterirler. İnsanlar hâlâ Dünya’nın jeolojik tarihini araştırıyor ve daha önce fosil kayıtlarına geçmemiş olan devler buluyorlar. Kısa süre önce keşfedilen devlerin başında, aşırı büyük bir bedene ve uzun bir boyna sahip otçullar olan ve ‘titanozorlar’ adı verilen bir grup devasa cüsseli ‘sauropod’ dinozoru geliyor.

Londra’da bulunan Doğa Tarihi Müzesi’nde paleontolog olan Paul Barrett, verdiği demeçte, “Bu hayvanlardan birinde, potansiyel olarak altı ya da yedi yetişkin erkek Afrika filinin sahip olduğuyla aynı miktarda ağırlıktan bahsediyoruz” diyor. En büyük titanozorlardan bir kısmı nispeten yakın zamanda Arjantin’de keşfedildi ve bununla birlikte, kayıtlardaki en büyük karasal hayvanlar kulvarında henüz yarışmacı konumundalar. Boyutlarıyla ilgili sürmekte olan bazı bilimsel tartışmalar mevcut; fakat tüm titanozorların en ağır ve potansiyel olarak en büyüğü, muhtemelen Argentinosaurus idi.

1993 yılında keşfedilen Argentinosaurus’un kemikleri, Londra Doğa Tarihi Müzesi’ne göre 35 metre uzunluğa ve yaklaşık 77 ton ağırlığa sahip olduğunu gösteriyor. Buna karşın, hâlâ büyük boyutlara sahip yeni rakipler gün yüzüne çıkıyor. Live Science tarafından daha önce aktarıldığı kadarıyla, 2014 yılında ‘Patagotitan mayorum’ adlı dinozor yaklaşık 66 ton ağırlık ve 37 metre uzunluğuyla paleontoloji sahnesinde boy gösterdi. 2021 yılında araştırmacılar daha da büyük olabilecek başka bir titanozor keşfettiklerini duyurdular; ne var ki fosili henüz tam olarak toprak üstüne çıkarmadılar.

Barrett bundan daha büyük titanozorların da keşfedileceğini düşünüyor. Bu bulguların oranının, fosil keşiflerinde görülen daha geniş bir yükseliş eğilimiyle birlikte arttığını, çünkü daha fazla paleontologun geçmişte olduğundan daha geniş bir alan yelpazesini incelediğini dile getiriyor. Barrett, “Tarihsel olarak, bu araştırmaların büyük kısmı, Kuzey Amerika ve Avrupa gibi makale yayıncılarının yaşadığı yerlerde gerçekleştirildi” diyor: “Geçtiğimiz 30-40 yıl içerisinde, bu bilgi tabanı uluslararası alanda çok daha yaygın bir biçimde paylaşılmaya başlandı.”

FOSİLLERİN ZORLU OLUŞUM SÜRECİ

Bu yükselen keşif düzeyine karşın, soyu tükenen dev cüsseli hayvanlara ilişkin kanıtlar her zaman belirgin biçimde ortaya çıkmıyor. En büyük dinozorun en üst dalı olan Argentinosaurus, sadece yaklaşık bir düzine kemik sayesinde biliniyor. Barrett, “Aslında, ilk etapta fosilleşme gayet zor bir süreç” diyor. Bir hayvanın kayaların içinde korunması için, pek çok şeyin yolunda gitmesi gerekiyor. Mesela, hayvanın kemiklerinin çamur ya da kum gibi doğru koşullar içerisinde hızlı bir şekilde bütünüyle gömülmesi ve bu kalıntıların bir yırtıcı hayvan tarafından yenmemesi ya da dışarı çıkarılmaması ya da zamanla aşındırılmaması gerek.

Barrett, “Şayet bir Sauropod’sanız ve 30 metre uzunluğa sahipseniz, tek seferde gömülme ihtimaliniz aslında fazlasıyla düşüktür” diyor: “Büyük ihtimalle her zaman dışarıda bir parçanız kalır.”

Bir kara hayvanı söz konusu olduğunda, bilim insanlarının bir teorik maksimum büyüklük sınırı yok. Bu listeye denizde yaşayan hayvanları dahil ettiğinizde, kayıtlardaki en ağır hayvanlar, en az 150 ton maksimum ağırlığa sahip olan mavi balinalardır (Balaenoptera musculus). Bununla birlikte, titanozorların yaptığı gibi ağırlıklarını toprak üstünde taşımak zorunda değiller.

Büyük hayvanların ne kadar büyüyebilecekleri, yerçekiminin ağırlığı altında kendilerini hâlâ ne kadar destekleyebilecekleri ve devasa cüsselerini hareket ettirmeye yetecek enerjiden ne kadar alabilecekleri hususunda bir sınır olmalı. Barrett, yeni dinozor keşiflerinin, gövde boyutları bağlamında büyük bir sıçrama yaptığını görürse çok şaşıracağını, aslında paleontologların zaten şaşkın durumda olduklarını söylüyor. Barrett, “Bu sınıra yakın olduğumuzu söylemek istemem, çünkü yarın birileri daha da büyük bir şey keşfedebilir” diyor.

*Sifonofor ya da ‘Siphonophorae’, Cnidaria grubuna dahil bir deniz organizması sınıfı olan hidrozoanların bir dalıdır. Dünya Deniz Türleri Sicili’ne göre, bilinen 175 türü içerir.


Yazının orijinali Live Science sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)