HDP Oyu dile geldi

Sade bir HDP Oyu olarak yaşamımı sürdürürken A Haber’in mikrofonunu HDP’nin kürsüsünde görünce gücümün farkına vardım.

Google Haberlere Abone ol

Engin Özsev

Aktüel siyasi tartışmaların yapısal siyasi değişimlere önayak olduğu bilinir. Tartışmaların içeriğini asla tartışan belirlemez. Hele Türkiye gibi iktidar-medya ilişkisi efendi köle ilişkisine dönen ülkelerde bu daha kaçınılmazdır. Youtube gibi platformlar alternatif bir tartışma zemini imkânı olabilecekken, tıklama uğruna aşırı olanın teşhir meydanına döndü. Makul olan oradan da kovuldu. Ya da silikleştirildi. Geleneksel ya da dijital fark etmez, bu tartışmalarda her cümle kendini bir paradigmaya dayar. Mesela “Çıkar telefonunu” ifadesi, alay edilesi basit bir önermeden ziyade muhafazakâr yoksul Anadolu halkının dünya bakışına dair en somut veridir. Herkesin elinde olmasına rağmen akıllı telefon halkın algısında lükstür, normalleşmemiştir, ekonomik bir göstergedir. Bu verileri katharsis misali ve daha çok komiklik olsun diye Youtube’dan tüketirken, bu algıların inşa ettiği siyasi düzen tarafından yaşam zapturapt altına alınıyor. Dalga geçilen “çıkar telefonunu” ideolojisi, senin gitmeyi planladığın festivali iptal ettirip evinde kös kös oturmana neden oluyor. Başka çok daha önemli şeylere de neden oluyor. Mesela ölümlere.

Şimdi ben evde kös kös oturmaktan sıkılıp bu yazıyı yazıyorum. Gitmeyi planladığım iptal edilen bir festival olmamasına rağmen. Sade bir HDP Oyu olarak yaşamımı sürdürürken. Fakat A Haber’in mikrofonunu HDP’nin kürsüsünde görünce gücümün farkına vardım. Herkesin dilindeyiz. HDP’nin oyu herkesin dilinde. Geçen bir faşistin neredeyse ağlayarak söylediği cümle: “7 milyon oya terörist diyemeyiz”...  Muhtemelen içinden devam etmiştir: "hiç olmazsa seçim bitene kadar..." Bu gücümün işareti. Bu gücü iyilik için kullanmalıyım. Ama HDP Oyu önem kazanırken HDP’ye saldırılar da paralel olarak büyüyor. Bu durum Komünist Manifesto’yu şöyle güncelleyince daha iyi anlaşılır: “Türkiye siyasetinde bir hayalet dolaşıyor. HDP hayaleti. Türkiye’nin tüm eski yeni güçleri bu hayalete karşı kutsal bir sürgün avı için ittifak halindeler. İktidardaki rakiplerince çığlık çığlığa HDP diye saldırılmayan hiçbir muhalefet partisi var mı? Daha ilerici muhaliflere olduğu gibi gerici rakiplerine de damgalayıcı bir HDP suçlamasıyla karşılık vermeyen hiçbir muhalefet partisi var mı”. Çok uydu.

Şimdi hem iktidarın hem de muhalefetin daha çok Kürtlere vursun diye Kürt oylarına ihtiyacı var. Daha çok HDP'liyi tutuklasın diye HDP’nin gizli ittifakına ihtiyacı var. Bir oy olarak tam kendimi güçlü hissederken bu rezil paradoksun içine itilmemi adilce bulmuyorum.

Kendiliğinden bu faşizmin rengi değişse çok sorun olmaz, hatta isterim ama ortak olmak koyar.  Bir yandan da ziyadesiyle trajikomik; beyaz-kara-yeşil faşist bloğun terörist dediği oylara ihtiyacı var. Öte yandan birbirlerinin oylarına da ihtiyaçları var. Bu nedenle biri diğerine HDP ile ilişkisi var diye vururken; diğeri 20 yıllık iktidarında AKP’yi en çok Barış Süreci üzerinden vuruyor.

Haberiniz var mı talep ettiğiniz Oy’un midesini bulandırıyorsunuz. Özellikle muhalefet denilen ama yine Kürtlerle ilişkisinde iktidar olan zevat; Kürtlerin ona mahkûm olduğundan emin. Bu tavırlarını görünce bağrımıza bastığımız taşı alıp kafalarına vurasım geliyor. Kusura bakmayın faşizmin rengi yeşilden beyaza değişsin diye tek adım atacak enerjim yok. Yine de faşizmler arası kavgayı gürleştirme fikri fena bir taktik değil. Ama bu rant, talan, işkence ve zulüm etrafında dönen iktidar kavgası, özgürlük iddiasında olanlara sıçramadığı sürece. Zaten tecrübe ile sabittir: Siyaseten taktiğin sınırı ilkeleri zorlarsa o taktik karaktere dönüşür. Bütün devrimlerin yozlaşması taktiğin abartılmasından kaynaklandı. Taktiğin tekrarlanması yöntem; yöntemin tekrarlanması ahlaktır. Ahlak ise kaderdir.

Ezcümle; muhalefet denilen, Kürtler için hiç inandırıcılığı olmayan blok iyi bilmeli ki; planlı programlı bir şekilde adaleti, eşitliği, özgürlüğü ve nihayet demokrasiyi nasıl tesis edeceğinize dair inancı inşa etmeden, Kürt sorununa barışçıl, onurlu ve adil bir çözüm vaadinde bulunmadan, sadece siyasal İslamcılarla hesaplaşıp bembeyaz bir faşizm inşa edeceksiniz diye en son çalacağınız kapı HDP’nin oyu olmalı. Rant ve talanın karargâhı olan bakanlıklarınızda gözümüz yok; siz barışa engel olmamaya söz verin yeter.