'Hayata Dönüş Operasyonu'nun 23'üncü yılı: Cezasızlık sona ermeli, failler yargılanmalı

'Hayata Dönüş Operasyonu'nun 23'üncü yıl dönümüne açıklama yapan kurumlar, F Tipi cezaevi sisteminin kaldırılmasını ve faillerin yargılanmasını talep etti.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - F Tipi cezaevi uygulamasına karşı başlatılan ölüm orucunun 60. gününde, 19 Aralık 2000 tarihinde 20 cezaevine eş zamanlı yapılan ve 30'u tutuklu, ikisi kamu görevlisi olmak üzere 32 kişi ölümüyle, 300'den fazla mahkumun yaralanmasıyla sonuçlanan "Hayata Dönüş Operasyonu"nun 23'üncü yılında siyasi partiler ve hak savunucuları açıklamalar yaptılar.

'SORUMLULARIN YARGILANMASINI TALEP ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ'

İnsan Hakları Derneği (İHD) Hapishaneler Komisyonu yaptığı açıklamada, "Katliamdan kurtulan mahpuslar ağır işkence ve tecride maruz bırakıldı, haklarında davalar açıldı. Kimyasal gazların kullanıldığı ve dehşetin yaşatıldığı bu katliamın ne sorumluları ne de failleri yargılanabildi. Açılan davalar engellendi. Kullanılan kimyasal gazın niteliğinin araştırılma talepleri sonuçsuz kaldı. İnsan yaşamını korumak zorunda olan devlet, bu yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi bizzat sorumlusu olmuştur" ifadelerini kullandı.

Aradan geçen 23 yıllık süreçte tecrit sisteminin daha da ağırlaştırıldığı belirtilen açıklamada "Hapishaneler, birçok sorunun sürekli hale geldiği ve mahpus yaşamını tehdit eden uygulamalar ile birer 'insan hakları ihlal merkezlerine' dönüşmüştür. Tecrit ve izolasyon, işkence ve kötü muamele, çıplak arama, sosyal hakların engellenmesi, zorunlu sevk ve sürgünler, hasta mahpusların tedavi haklarının engellenmesi, idari gözlem kurulu kararları ile tahliyelerin engellenmesi, şüpheli ölümler gibi yaşam hakkını ortadan kaldıran birçok ihlal meydana gelmektedir. Hapishanede tutulan mahpusların haklarına saygı gösterilmesi ve haklarını kullanırken ayrımcı bir politika ile karşılaşmaması devletin sorumluluğundadır. Devletler, hapishanede tutulan mahpusların politik görüşüne, etnik kimliğine, cinsiyetine ve diğer farklılıklarına bakılmaksızın insan onuruna yaraşır bir tutum belirlemekle yükümlüdür" denildi.

'F TİPİ CEZAEVLERİ KAPATILMALI, FAİLLER YARGILANMALI'

İHD, açıklamasında şu talepleri sıraladı:

-Katliamın yaşanmasında sorumluluğu olan tüm faillerin yargılanması ve adaletin sağlanmasını,
-Ağır tecrit ve izolasyon uygulamalarına son verilerek F Tipi, Yüksek Güvenlikli, S Tipi ve Y Tipi Hapishanelerin kapatılmasını, 
-Mahpusların tahliyelerini engelleyen İdare ve Gözlem Kurullarının kaldırılmasını,
-İşkence ve kötü muamelelere son verilmesini, sorumlu olanlar hakkında etkin soruşturmalar açılmasını,
Mahpusların adil yargılanma, sağlık hizmetlerine erişim, yeterli beslenme, hijyen koşullarına, kültürel ve sosyal haklara, avukatları ve aileleriyle görüşebilme haklarına erişiminin ayrımsız bir şekilde sağlanmasını,
-Yaşam hakkının korunmasını, ölümlerin önlenmesini,
-Hapishanede yaşamını devam ettiremeyecek denli ağır hasta, engelli ve ileri yaşta olan mahpusların tahliyelerinin sağlanmasını talep ediyoruz.

Açıklamada son olarak, "İnsan hakları savunucuları olarak 19 Aralık Katliamının sorumlularının peşini bırakmayacağımızı ve süregelen tüm hak ihlallerine karşı duracağımızı, mahpusların insan onuruna uygun bir yaşam sürmesi için mücadeleye devam edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunuyoruz" denildi.

'TECRİT SİSTEMİ YENİ BİR BOYUT KAZANDI'

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Partisi) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu da paylaştığı yazılı açıklamada, tecrit sisteminin yeni tip hapishanelerle yeni bir boyut kazandığına dikkat çekti.

Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Dünden bugüne devlet, başında hangi parti olursa olsun bu katliamın temelinde yatan devrimci tutsakların iradesini tecrit altına alma ve onları imha etme mantığını hala sürdürmektedir. Bu katliamın yegane amacının hapishanelerde hücre ve tecrit temelli bir infaz biçimini yaratmak ve tutsakları adeta çürütmek olduğunu biliyoruz. Katliamla hedeflenen ve yüzlerce devrimcinin kanını taşıyan F tipi tecrit sistemi de bugün yeni tip Y tipi, S tipi ve yüksek güvenlikli hapishanelerde yeni bir boyut kazanmıştır. Tutsaklar tek veya üç kişilik hücrelerde tutuluyor, kendi başlarına bırakılıyor ve diğer koğuşlardaki tutsaklarla görüşemiyor."

Abdullah Öcalan ve diğer hükümlülerden 33 aydır haber alınamadığı belirtilen açıklamada siyasi tutsakların tecridin kaldırılması için süreli dönüşümlü şekilde başlattıkları açlık grevinin bugün 22. gününde devam ettiği bilgisi verildi.

Açıklama şöyle son buldu: "DEM Parti olarak; hapishanelerde BM Mandela Kurallarının uygulanarak infaz rejiminin insan onuruna uygun hale getirilmesini, ağır hasta mahpuslar başta olmak üzere siyasi tutsakların serbest bırakılmasını, İmralı Ada Hapishanesinin kapatılarak hapishanelerdeki tecridin sona erdirilmesini, bağımsız izleme heyetlerinin hapishaneleri ziyaret edebilmesini, hapishane katliamlarının aydınlatılarak cezasızlığın sona erdirilmesini, işkence ve kötü muamele iddialarının etkili soruşturulmasını, işkencecilerin görevlerine son verilmesini ve bir daha katliam yaşanmaması için her türlü etkili tedbirin alınmasını talep ediyor ve bu taleplerimiz için siyasi mücadelemizi sürdüreceğimizi belirtiyoruz."