Türkiye 2040'ta su fakiri olabilir

Uzmanlar uyarıyor: Türkiye su fakiri olma yolunda ilerliyor. Hindistan dünyanın en fazla karbon salan üçüncü ülkesi. Peki Hindistan bir yenilenebilir enerji öncüsü olabilir mi? Hepsi Yeşil Gündem'de...

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İklim değişikliğinin etkileri en çok Akdeniz havzasında hissediliyor. Akdeniz havzasında yer alan ülkelerden biri olan Türkiye'de ise kuraklığın yarattığı sorunlar her geçen gün daha da görünür hale geliyor. Kış mevsiminin sona ermesine çok kısa bir süre kalmışken, hâlâ ülkenin önemli bölümünde kar ve yağmur yağmamış olması hem tarım üreticilerinde hem de iklim uzmanlarında endişelerin artmasına sebep oluyor.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre, Türkiye genelinde alansal yağış miktarı 2009’dan bu yana yüzde 20 azalmış durumda. Aynı verilere göre, Aralık 2017'de yağışlar ülke genelinde normal sayılan miktarın yüzde 29,2 gerisine düşerken, Aralık 2016 yağışlarına göre ise azalma yüzde 31,7 olarak gerçekleşti.

DW Türkçe'ye konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, kış aylarının şimdi olduğu gibi kurak geçmesinin, yaz kuraklığından daha büyük bir tehlike olduğunu belirtiyor.

Pek çok tarım ürününün büyümesi ve su havzalarının dolması için yağışların bu dönemde olması gerektiğini vurgulayan Kadıoğlu, "Türkiye şu anda su stresi yaşayan bir ülke. Sürekli susuz kalma korkusuyla yaşıyoruz. 1990'da 3 bin metreküp civarında olan kişi başına su miktarı, 2030-2040'lardan itibaren 700 metreküpe kadar gerileyecek. Dolayısıyla Türkiye resmen su fakiri bir ülke haline gelecek" diye konuşuyor.

Dünya Bankası'nın yaptığı bir çalışmaya göre, nüfus artış hızı dikkate alındığında Türkiye, her geçen yıl adım adım su fakiri bir ülke olmaya yaklaşıyor. Şu an yaklaşık 1500 metreküp olan kişi başına düşen su miktarının 2030'da 11 bin 100 metreküplere düşeceği, 2040'larda ise 700 metreküplere kadar gerileyebileceği tahmini yapılıyor. Uluslararası normlara göre, kişi başına su miktarı 2 bin metreküpün altındaki ülkeler için 'su azlığı', bin metreküpün altındaki ülkeler ise 'su fakirliği' tanımı yapılıyor.

ANKARA'NIN DOĞUSU KURAKLIĞA TESLİM

Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye İklim ve Enerji Yönetmeni Mustafa Berke ise yaptığı açıklamada, Türkiye'de en son 2007-2008'de oldukça kurak bir dönem yaşandığını hatırlatarak, "Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, son 12 aya baktığımızda da yağışların mevsim ortalamalarının oldukça altına düştüğünü görüyoruz. Özellikle Ankara'nın doğusunda neredeyse her yere sirayet eden bir kuraklık söz konusu" dedi.

'1 KG PAMUK İÇİN 12 TON SU HARCANIYOR'

Türkiye'yi giderek etkisi altına alan kuraklık ve su sıkıntısı tehlikesi ile baş etmenin nasıl mümkün olduğu sorusuna cevap veren Kadıoğlu, iklim değişikliğinin yarattığı olumsuz etkileri tamamen engellemek mümkün olmasa da etkilerini yavaşlatacak önlemler almanın mümkün olduğunu söylüyor.

Türkiye'de suyun yaklaşık yüzde 70'inin tarımda kullanıldığına işaret eden Kadıoğlu, yakın gelecekte Türkiye'nin çok su tüketen bazı tarım ürünlerini üretmek yerine ithal etmesi gerekebileceğini dile getiriyor. Kadıoğlu, şunları söylüyor:

"Buğday gibi az su kullanan stratejik ürünleri üretmeye devam ederken, şeker pancarı ve pamuk gibi çok su tüketen ürünler dışarıdan alınabilir. Bir kilogram pamuk üretmek için 12 ton su kullanıldığını unutmayalım. Ayrıca Türkiye'de ileride çok iyi tarım arazileri olabilecek bazı bölgeler hızla konut projelerine, yerleşim bölgesi olmaya açılıyor. Bu durum da gelecekte yaşanacak tarımsal üretim sıkıntılarına neden olabilir."

Mustafa Berke ise yakın gelecekte iklim değişikliğinin etkilerini en fazla hissedecek ülkelerden biri olacak olan Türkiye'nin kuraklığa karşı alması gereken önlemleri şöyle sıralıyor:

"Türkiye'nin enerji politikalarını, kentleşme stratejilerini ve tarımsal üretim yöntemlerini yeni döneme uygun hâle getirmesi gerekiyor. Özellikle gelecekteki su bütçemizi şimdiden hesaplamak zorundayız."

RİSK ALTINDAKİ 11 KENT ARASINDA TÜRKİYE DE VAR

Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı su stresi hakkında yayınlanan diğer bir araştırmaya da BBC kanalı yer verdi. BBC News, “Dünyanın en büyük kentlerinin dörtte biri, su stresi ile karşı karşıya” uyarısını yaparken, içme suyundan yoksun kalması olasılığı en yüksek olan 11 kent arasında İstanbul’a da yer verdi. Dünyada içme suyundan yoksun kalma tehdidi ile yüz yüze gelen ilk büyük şehir Güney Afrika'nın başkenti Cape Town olduğu söyleniyor.

Haberde, “Cape Town’un sadece buzdağının ucu olması şaşırmamalı” denildikten sonra Cape Town’dan sonra susuz kalma olasılığının en yüksek olan 11 kenti şöyle sıralıyor:

“Sao Paulo, Bangalore, Pekin, Kahire, Cakarta, Moskova, İstanbul, Meksiko, Londra, Tokyo ve Miami.”

BBC News, İstanbul ile ilgili resmi verilerin 2016 yılında İstanbul’da kişi başına su miktarının bin 700 metre küpün altına düştüğünü gösterdiğine dikkat çekiyor.

Türkiye’deki uzmanların İstanbul’daki durumun 2030 yılına kadar kötüleşerek “su kıtlığı” haline gelebileceği uyarısını yaptıklarını belirten BBC News, haberinde “Son yıllarda 14 milyon nüfusu olan İstanbul gibi çok kalabalık bölgeler en kuru aylarda su sıkıntısını yaşamaya başladı” ifadelerini de kullanıyor.


Hindistan'dan temiz enerji atılımı  

Hindistan'ın güneyinde bulunan Tamil Nadu eyaleti, yaptığı temiz enerji atılımıyla rüzgar enerjisinde dünya liderliğine oynuyor. ABD merkezli Enerji Ekonomisi ve Mali Analiz Enstitüsü (Institute of Energy Economics and Financial Analysis) tarafından yayınlanan bir raporda, eyaletin yarıdan fazlasının sıfır emisyon üreten kaynaklardan elde edileceği öngörülüyor.

DANİMARKA VE İSVEÇ'TEN DAHA FAZLA KURULU RÜZGAR GÜCÜ VAR

Ülkedeki kurulu rüzgar enerjisi 7.85 gigawatt. Bu rakam sektörün öncü ülkeleri arasında sayılan Danimarka ve İsveç'ten çok daha yüksek ve gelecek on yıl içinde rüzgar gücün iki, güneş enerjisinin de kurulu gücünün on kat artarak 13,5 GW'ye çıkacağı öngörülüyor. Hindistan eğer bu hedefini gerçeğe dönüştürebilirse Tamil Nadu'nun enerji ihtiyacının yüzde 67'si yenilenebilir, temiz kaynaklardan sağlanacak. Ülkede sadece Tamil Nadu eyaletinin Avustralya'nın üç katı nüfusu var ve ekonomik büyüklüğü Sri Lanka'yla Ukrayna'nın kişi başı gayrı safi yurt içi hasılasına eşit. Raporda Tamil Nadu'nun yıllık büyüme hedefinin yüzde 7 olduğu varsayılarak, bu hedefinin yenilenebilir kaynaklara yatırım yaparak tutturabileceği söyleniyor. Raporda aynı zamanda Tamil Nadu'nun kömür veya nükleere ihtiyacı olmadığını, bilakis bu projelerin eyalet için tehlikeler arz ettiğini söylüyor. Ülkenin önde gelen çevre ve insan hakları aktivistlerinden araştırmacı, yazar Nityanand Jayaraman da ülkenin önce kömür bağımlılığından kurtulması gerektiği uyarısını yapıyor.

Hindistan, 1,3 milyarlık nüfusuyla dünyada en fazla elektrik tüketen üçüncü ülke. Hindistan'da hâlâ 240 milyon kişinin yasal elektrik bağlantısı yok. Bu verilere rağmen birlikte Hindistan adım adım kömür ve nükleer enerjiden vazgeçiyor. Şu anda ülkenin altıda birinde enerji ihtiyacını yenilenebilir kaynaklardan sağlıyor ve Dünya Bankası, Hindistan'a güneş enerjisine yatırması için 1 milyar dolarlık bir fon sağlıyor. Dünya Bankası 300 gün boyunca güneş ışığından faydalanabilen Hindistan'ın güneş enerjisinde büyük bir potansiyele sahip olduğunu söylüyor. Bu şekilde dünyanın en çok karbon salan üçüncü ülkesi olan Hindistan'ın yenilenebilir enerjide öncü ülkelerden biri olması hedefleniyor.