Hatay’da asbest eylemi: Yeter tozdan boğulduk

Hatay son bir aydır hızlanan yıkım çalışmalarıyla adeta toz bulutu altında kaldı. 'Asbest' eylemi yapan Hataylılar, yaşam hakkı ihlaline varan halk sağlığı sorununa dikkat çekti.

Google Haberlere Abone ol

Burcu Özkaya Günaydın

HATAY - Maraş depreminin en ağır yıkımı yarattığı Hatay’da son bir aydır yıkım ve moloz taşıma çalışmaları hızlandı. Şehir adeta toz bulutu içinde. Kentteki sivil toplum kuruluşları, sağlık örgütleri ve sendikaların oluşturduğu Hatay Ayağa Kalkıyor Platformu, toz ve asbeste dikkat çekmek için Habib’i Neccar Cami’den eski Meclis binası önüne sloganlarla yürüdü, basın açıklaması yaptı.

“Sermaye defol bu topraklar bizim”, “Hatay’ı yeniden kuracağız” sloganları eşliğinde yürüyen kalabalık adına açıklamayı Nilgün Karasu yaptı.

Halkın her kesimi için onulmaz fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, olağan hayatı ve insani faaliyetleri büyük ölçüde kesintiye uğratan bu yıkım içinde Hataylıların yaşam savaşı verdiğini belirten Karasu, halkın birçok sorunla da baş başa bırakıldığına vurgu yaptı.

'SORUN ÇÖZÜMÜNÜ ENKAZ KALDIRMA OLARAK GÖRÜYORLAR'

Merkezi ve yerel idarenin deprem ve ardından ortaya çıkan sorunların çözümünü “hızlı bir şekilde enkaz kaldırma ve yeniden inşa etme” olarak gördüğünü, bu anlayışla şehrin acele ve keyfi bir şekilde inşaat firmalarına teslim edilmiş bulunduğunu altını çizen Karasu şöyle devam etti: “Hemen her sokağı bir yıkım çalışması ya da yıkılmayı bekleyen ağır hasarlı yapılarla dolu kent, yıkımlardan yükselen toz bulutlarıyla kaplandı. Her tarla, her bahçe, her okul dibi, konut ve çadır alanları, dere yatakları, orman arazileri, zeytinlikler, seralar, tarım arazileri ve su varlıklarına çok yakın bölgeler, moloz döküm alanı haline getirildi. Çok yoğun bir atık kirlenmesi ve ekolojik yıkım ortamı yaratıldı.” 

'ASBEST KONTROLSÜZCE YAYILDI'

Depremden zarar gören binaların yıkımının asbestli malzeme sökülmeden yapıldığının, enkaz kaldırmalarda sulama yapılmadığının, atıkların ayrıştırılmadan ve asbestli malzemeler gömülmeden depolandığının altını çizen Nilgün Karasu, şöyle konuştu: “Asbest lifleri, civa, silika gibi tehlikeli birçok kimyasal, rüzgârın, yağmur ve sellerin yardımıyla çok büyük bir alana kontrolsüzce yayıldı ve burada yaşayan herkes bu toza maruz kalıyor.

Bu şekilde gerçekleştirilen enkaz kaldırma, halk sağlığı ve sağlıklı bir çevre için çok büyük, kuşaklar boyu etkili ve kalıcı bir tehlike. Bu durum aynı zamanda bir yaşam hakkı ihlali.

'HAVA KİRLİLİĞİ REFERANS DEĞERİN 20 KATINA ÇIKTI'

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 'Türkiye Çevre Sorunları ve Öncelikleri Raporu', bakanlık yetkililerinin ve Hatay Valiliğinin 15 Temmuz tarihli “asbestin mevzuat standartlarının altında olduğu” yönündeki açıklamaları gerçeği yansıtmıyor. Bazı günlerde kirlilik değeri Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) izin verdiği referans değerin 10-20 katına kadar çıkıyor. Merkezi ve yerel idareyi tüm bu sorunlara ilişkin kalıcı çözüm bulmaya, yetkili birimlerin, enkaz kaldırma, yıkım, ayıklama, taşıma, döküm ve depolama işlemlerinde anayasal ve yasal sorumluluklarının gereğini derhal yerine getirmeye, halkın sağlığını koruyacak önlemleri almaya; çevre koruma, hava, toprak, su kirliliğini önleme planları yapmaya ve etkili uygulamaya çağırıyoruz.”