Hacer Foggo: Matematik yalan söylemez, yüzde elliyi geçeceğiz

CHP’nin milletvekili adayı Hacer Foggo, partisinin hazırladığı seçim güvenliği uygulamasını, kent yoksulluğu konusundaki çalışmalarını ve seçime dair düşüncelerini aktardı.

Google Haberlere Abone ol

İZMİR - İzmir 2'nci Bölge milletvekili adayı olarak gösterilen CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo yoksulluğun her yerde olduğu gibi İzmir özelinde de gittikçe derinleştiğini belirterek, “Askıda Hayatlar isimli kitabımda da söylediğim gibi, kent yoksulluğu dediğimiz şey, çocukların, gençlerin, kadınların her şeyin var olduğu bir kentte, her şeye erişememe yoksunluğudur. Milletvekili olduğumda yapacağım çalışmalar tam da bu çizgide ilerleyecek, tüm insanların eşit fırsatlara, hayallere sahip olması için çalışacağım” dedi.

‘ERZURUM BİR AVUÇ İNSANDAN İBARET DEĞİL’

Son günlerde yaşanan provokasyonlarla birlikte AK Parti’nin iktidarını yitirmemek için devreye sokacağı manipülasyonlar olabileceği konusunda yaygın bir endişe hâkim. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?

Daha geçen gün Erzurum’da ciddi bir provokasyon yaşandı fakat Türkiye’deki korku iklimini büyütmeye çalışanlara inat, sevgi ve hoşgörüyü yükseltmemiz gerektiğine inanıyorum. İnsanlar çok şey yaşadı, hepimiz 2015’ten sonra olanları da gördük, bunun bir kez daha olmasına izin vermemeli ve bu seçimi ilk turda bitirmeliyiz.

Provokasyonun yaşandığı gün ben de tesadüfen Erzurumlu Derneklerle birlikteydim; dertleştik, sorguladık ve çözüm önerilerimizi paylaştık. Erzurumlu arkadaşlar bu haberi aldıklarında çok üzüldüler ki şunu tekrar anlamak lazım: Erzurum bir avuç insandan ibaret değil. İnsanlar kutuplaştırmadan, ayrımcılıktan bıktı artık; herkes birlikte yaşayabileceği bir ülkenin hasretini çekiyor, özgür bir Türkiye istiyor. Bizleri birbirimize düşürmeye çalışanlara rağmen birlikte olabileceğimiz bir Türkiye’ye doğru ilerliyoruz. Biz işimize bakalım, sakin kalmaya, iyileri çoğaltmaya 15 Mayıs sabahı özgür, kutuplaşmadan kurtulan, kimseyi ötekileştirmeyen huzur içinde bir Türkiye’ye uyanacağız. Ben İzmir 2'nci Bölgede yaptığım toplantılarda bugüne kadar AK Parti’ye veya başka partilere oy veren kadınlarla, ailelerle toplantılar yaptım. Bir odanın içinde özgürce konuşmayı özlemişiz bir de gülmeyi özlemiş insanlar. Hangi dünya görüşünden olursak olalım hangi partiye oy verirsek verelim gülmeyi unutmuşuz. Kadınlarla yaptığım her toplantının sonu inanın kahkahalarla bitti. Gülmek için oy vereceğiz 14 Mayıs’ta.

‘HİÇBİR HATA VE EKSİĞE TAHAMMÜLÜMÜZ YOK’

Seçim güvenliği konusunda çok genel görüşler dışında ciddi taahhütler göremiyoruz. Toplumda yaygın olan bu endişeyi ekarte edecek, toplumu rahatlatacak bir stratejiniz var mı? Örneğin Millet İttifakı, sandıkta ve sonrasında oylara sahip çıkacağını ve bunu anlık olarak kamuoyu ile paylaşacağını söyleyebiliyor mu?

Önce İzmir genelinde cevap vereyim: Herkesin içi rahat olsun, eksik olduğumuz bir yer yok. Her bölgede görevli hukukçularımız var. Bu seçime tek parti olarak girmiyoruz; ittifak kurduk, ortaklarımız var. Tam da bunun sayesinde Türkiye genelinde bir güvenlik açığının yaşanmayacağını biliyoruz. Dünden daha kalabalığız, 192 bin sandıkta görev alacak kişiler, bilişim sorumluları ve avukat ekibimiz hazır. En ufak bir olası problemde avukatlarımız direkt olarak sayım aşamasına müdahale edebilecek. Hatta Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu seçime özel bir uygulama hazırladığını, bu uygulamanın üçüncü testinin de başarıyla sonuçlandığını biliyoruz. Bu uygulamada verileri karşılaştıracak okul bilişim sorumluların gönderdiği, ıslak imzalı tutanaklar üzerinden ilçelerin girdiği ve YSK’nın paylaştığı veriler olmak üzere üç veriyi karşılaştıracak. Bu yolla en doğru ve en güvenilir sonucu elde edeceğiz. Kısacası hep birlikte el ele verip yeni bir Türkiye’ye yürüyoruz. Herkesin canına artık tak etti, hiçbir hata ve eksiğe tahammülümüz yok, oylarımıza hep birlikte sahip çıkacağız.

‘KILIÇDAROĞLU BİRLİKTE HUZUR İÇİNDE YAŞANABİLECEĞİNİ GÖSTERDİ’

Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday ilan edilmesinin ardından kamuoyu nezdinde giderek artan bir ivme dikkat çekiyor. Sizce bu ivme Kılıçdaroğlu’nun birinci turda cumhurbaşkanı olmasına yetecek mi?

Buna hem duygusal hem de rasyonel bir cevabım var, önce rasyonel olanı söyleyeyim: Matematik yalan söylemez. Yüzde elliyi geçeceğiz. Kılıçdaroğlu bu süreçte aslında olduğu kişiyi kitlelere daha fazla anlatmak için çok fırsat elde etti ve hepsini de başarıyla yaptı. Farklı siyasi partileri bir araya getirdi, birlikte çalışmaya, ortak bir amaç için hareket etmeye başladı. Umudu yeşertti, farklı ama birlikte huzur içinde yaşanabileceğini gösterdi. Kılıçdaroğlu’nun birinci turda cumhurbaşkanı olmasına yetecek ivme de tam olarak bu birliktelik.

‘YOKSULLARIN SESİNİN MECLİS'TE DUYULMASI BENİM İÇİN ÖNEMLİ’

Uzun yıllar yoksul semtlerde ve mahallelerde çalıştınız. Milletvekili olduğunuz takdirde özellikle kent yoksulluğu konusunda ne gibi çalışmalarınız olacak?

Yoksulluk her yerde ve İzmir özelinde de gittikçe derinleşiyor. İnsanlar kiralarını ödeyemeyecek durumda. Yoksulluk insan hakları, çocuk hakları, kadın haklarını, yaşlı haklarının ihlali aynı zamanda. Bu durum, meselenin hepimizi ilgilendirdiğini gösteriyor. Çocuk yoksulluğunun önüne geçmek ve kadınlarla, çocuklarla daha fazla çalışmak istiyorum. Temel isteklerimden bir tanesi de yoksulluğu önleyici politikalarla ilgili projeler yaparken kadınları ve çocukları da sürece dahil etmek. Yani gerçekleştirilecek projeyi orada yaşayan insanlarla beraber belirlemek. Projeleri, onlar adına değil, onlarla beraber yapmak istiyorum. Kadın, çocuk merkezlerinin mahallelerde daha fazla yaygınlaşmasını istiyorum. İktidar olduğumuzda belediyelerimizin olanakları artacak, kamu kurumları yani merkezi yönetim ve yerel yönetim işbirliği halinde çalışacak.

Sevgili İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanımız Tunç Soyer’le görüştüm; birçok konuda görüş ve önerilerimi söyledim. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Meslek Fabrikası, İzmir 95 projesi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu’nun İstihdam Ofisleri Projesi, Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkanı Sayın Vahap Seçer’in Halk Kent Projesi’nde çocuklar okul sonrası ücretsiz sınavlara hazırlanıyor, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş’ın köylere ücretsiz internet projesi ve benzer sosyal projeleri ve tabi ki Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun aileyi, bireyi insan onuruna yakışır biçimde hayatını sürdürmesini sağlayacağı Aile Destekleri Sigortası projesi tüm Türkiye’de ve İzmir de yaygınlaşacak. Yani özellikle yoksul mahallelerde her şeyin erişilebilir olması çok önemli. Bunlarla beraber, yoksulların sesinin mecliste duyulduğunun hissedilmesi benim için oldukça önemli. Gerçekleştirilecek projeleri de onlar yapacak, birlikte yapacağız.

Askıda Hayatlar isimli kitabımda da söylediğim gibi, kent yoksulluğu dediğimiz şey, çocukların, gençlerin, kadınların her şeyin var olduğu bir kentte, her şeye erişememe yoksunluğudur. Milletvekili olduğumda yapacağım çalışmalar tam da bu çizgide ilerleyecek, tüm insanların eşit fırsatlara, hayallere sahip olması için çalışacağım. Yine daha önce zaten yaptığım Çimenev projesi yani yoksul mahallelerde yaşayan çocukların okul terkini engellemek için çalışacağım. Çocuklar erken yaşta okulu bırakmak zorunda kalıyor, bazen maddi sebeplerle fakat bazen de sosyal sebeplerle. Biliyorsunuz, yoksulluk aynı zamanda bir sosyal dışlanma halidir. Dolayısıyla yoksulluğunu veya bu durumda okul terkini engellemek için gelir odaklı yaklaşımlar tek başına yetmez. O çocuğun okula rahatça gidebileceği ortamlar ve koşullar yaratmak için çalışacağım. Okul sosyal Hizmetleri, Çocuk İzleme Merkezleri’ni daha gerçekçi ve uygulanabilir çocuğun üstün yararı ilkesini gözeterek uygulanabilir hale getireceğim. Kısaca yoksulluğu önlemek için özellikle sosyal hizmet uzmanlarının çocuğun, kadının, yaşlının, engellinin vb. olduğu her alanda var olmaları için elimden gelen çabayı göstereceğim. Yine, psikolog, diyetisyen, sosyolog arkadaşlarım bu alanlarda olmazsa olmazlar.

Seçimlere kısa bir süre kala Türkiye’nin içinden geçtiği günlerle ilgili düşünceleriniz neler?

Her türlü provokasyona, manipülasyona, ayrıştırmaya karşı daha cesur bir Türkiye; daha cesur, daha umutlu gençler, kadınlar var. 15 Mayıs’ta her şey çok güzel olacak.