Pandemi sürgünleri... Evlerinden olanlar anlatıyor

Pandemi sürecinde maddi sıkıntılar yaşayan pek çok kişi evlerinden taşınmak zorunda kaldı. Salgın yüzünden işten çıkartılan Gülistan, İstanbul'daki düzenini bozup Mersin'e ailesinin yanına döndü. Salgın sürecini Bursa'daki ailesinin yanında geçiren İpek, İstanbul'daki öğrenci evini kaybetmemek için direniyor. Öğretmenlik yapan Selda, kiraya zam yapamayınca Kuzguncuk'taki evinden çıkartıldı. Tekstil mümessili Meltem, pandemi döneminde geçirdiği panik ataklar yüzünden evini değiştirdi.

Google Haberlere Abone ol

Meral Candan

DUVAR - “Bu süreçte toplumsal baskı daha da arttı. Ailem ve tanıdıklar “ne yapacaksın, bari evlen” demeye başladı.”

“Ağır bir basınç oluştu üzerimde. Tabi o dönemde işlerim de çok yavaşladı. Oradaki belirsizlik de üstüne geldi.”

“Babam çalışıyor ama onun da düzenli bir işi yok. 5 ay kira ödedik ama bizim de dayanma gücümüz kalmadı.”

“Ağustos ayı yıllık zam ayı. Ev sahibinden zam yapmamasını talep ettim o da evden çıkmamı istedi. Çok seçeneğim yoktu yani.”

Bu sözler, pandemi süreci ve onun getirdiği ekonomik zorluklar nedeniyle evlerinden taşınmak zorunda kalanlara ait. Hayatımızın her alanını etkileyen bu sürecin daha ne kadar devam edeceği belirsizliğini koruyor. Son günlerde “Türkiye ekonomisi uçuyor” şeklinde beyanat verenlerin aksine insanlar bir yerlerde sessizce eşyalarını topluyor.

Ailesi Mersin’de yaşayan 25 yaşındaki Gülistan’ın en büyük hayali gazeteci olmak. 5 yıl önce Kocaeli Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun olduğunda iş bulabilmek adına yıllarca İstanbul ve Mersin arasında mekik dokuduğunu anlatıyor: “Nihayet geçen temmuz ayında Sultanahmet’te yer alan bir turizm şirketinde iş buldum. Pandemi nedeniyle 15 Mart itibariyle ücretsiz izne çıkarıldım. Daha sonra işten çıkarmalar olacağı söylendi ve alttan alta iş bakın mesajı verildi. İşten çıkarma yasağı kalkınca resmi olarak işten çıkarılacağım. Bir yılım dolmadığı için de tazminatım olmayacak, sigortam yetmediğinden de işsizlik maaşına başvuramayacağım. Maddi olarak daha fazla dayanamadım ve İstanbul’daki evimi kapatıp ailemin yanına Mersin’e döndüm.”

Altı yıldır ilk defa ailesi ile birlikte yaşamaya başlayan Gülistan içinden geçtiği süreci 'çok umutsuzum' diye özetliyor. Mersin’de ne yapacağını bilmediğini, üstüne ailesi ve tanıdıklarının 'bari evlen' baskına maruz kaldığını anlatıyor. Toplumun içinde kendini küçük ve ezik hissettiğini söyleyen Gülistan hayallerinden de vazgeçmiş: “Şu an içimden hiçbir şey yapmak gelmiyor. Artık ne dil okuluna gitmek istiyorum ne de gezmek.”

'DAYANMA GÜCÜMÜZ KALMADI' 

3 yıl önce İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü’nü kazanarak İstanbul’a yerleşen 22 yaşındaki İpek, okulların açılıp açılmayacağına dair belirsizlik nedeniyle sıkıntı yaşıyor. Ev arkadaşıyla yaşadığı evin kirasını ödemekte zorlanan İpek’in ailesinin durumu da iyi değil. Bu süreçte onlardan da destek alamayan İpek yaşadığı ikilemi şöyle aktarıyor: “Pandeminden önce bir kafede çalışmaya başlamıştım ama pandemi olunca kafe kapandı ve işsiz kaldım. Karantina sürecini Bursa’daki ailemin yanında geçirdim. Bu süreçte kontratımız olduğu için İstanbul’daki evin kirasını ödemeye devam ettim. Bursa’da oturduğumuz ev de kira. Annem engelli olduğu için çalışamıyor. Babam çalışıyor ama onun da düzenli bir işi yok. 5 ay kira ödedik ama bizim de dayanma gücümüz kalmadı.”

Hem ev arkadaşının hem de kendisinin aktif olarak İstanbul’da iş aradığını söyleyen İpek, evini kapatmamak için direniyor. Hayalinin akademik kariyer yapmak olduğunu belirtip “Bir de ev kiraları çok arttı son dönemde. Bizim oturduğumuz evin kirası genele göre uygun kalıyor. Evi eşyalı kiralamıştık. Tekrar öyle bir ev bulmak zor” diyor. Ancak İpek’in bu süreçteki tek sıkıntısı ev olmamış.

'MADDİ OLARAK ÇOK ŞEYİ KISITLADIM'

Sosyal hayatı da ciddi bir şekilde etkilenmiş, arkadaşlarına durumunu belli etmekten utandığı için küçük yalanlara bile başvurmuş: “Okurken hem çalışıyor hem de aldığım burslarla geçimimi sağlıyordum. Okullar kapanınca onlar da kesildi. Bu yaştan sonra da babamdan harçlık almak zor geldi. Maddi olarak çok şeyi kısıtladım. Arkadaşlarımla pek buluşmadım. Aslında tedbirli görüşebilirdim ama maddiyatı sebep olarak sunmak yerine sağlığı bahane ettim. Mesela ev arkadaşım ve birkaç arkadaşımla bir yere gidecektik. Güvenli görmediğimiz için otobüse binmedik. Ben yürümeyi teklif ettim, onlar ise taksi kullanmayı… Cebimdeki para taksiyle götürür ama getirmezdi. Bu nedenle sağlık için yürüme konusunda ısrar ettim. Tavırlarımın sebebinin anlaşıldığının farkındayım ama o an yapacak bir şey yoktu. Açık açık ‘Param yok’ diyemiyor insan. Sadece onlara değil ki, kendime de itiraf edemiyorum bu durumu.”

'PARALARI TOPLA MAAŞI AL'

Yıllardır kızıyla birlikte yaşadığı Kuzguncuk’taki evinden ayrılmak zorunda kaldığı için oldukça üzgün Selda. Bugünlerde evdeki eşyaların bir kısmını satmakla bir kısmını da ihtiyaç sahiplerine ulaştırmakla meşgul. Özel bir okulda öğretmenlik yapan Selda işlerin pandemiyle birlikte çok hızlı kötüleştiğini söylüyor: “Okul yönetimi, pandemiyi çalışanların aleyhine kullanmaya başladı. Ciddi mobbing var. Elime liste verilerek ‘Şu adreslerden gidip okul ücretini al, yoksa maaş yok’ deniyor. Hem devletten yardım alıp hem de insanları tam gün çalıştırıyorlar. Okula çalışmaya gelirken yol parası harcıyorum, çocuğum evde tek başına, onun yemeğini yapıp bırakıyorum. Günlük masrafım oluyor yani çalışmak için. Okul yönetimine ‘Paramı verin çalışayım’ dedikçe ‘Paraları topla, maaşını al’ karşılığını alıyorum. İnsanlar da zor durumda, para toplanamıyor.”

Bu dönemde kirasını ödemekte zorlanmaya başlayan Selda ev sahibinden yıllık zammı yapmamasını istemiş. Ancak aldığı yanıt evin boşaltılması olmuş. “Çok seçeneğim yoktu” diyen Selda kira vermemek için eski eşinin evine yerleşmeye karar vermiş. “Eski eşim yurt dışında yaşıyor. Şu an yerleştiğim ev boşanmadan önce birlikte yaşadığımız ev zaten” dese de durumdan memnun değil. Çünkü eski eşi bu durumu çoktan bir baskı aracına çevirmiş. “Bir örnek vereyim. Kızımızı bir kursa yazdırmış. Mesaj atıp o kursa onu götürmek zorunda olduğumu yazıyor. Karşı çıkacak olduğumda da ‘Sana evi verdik ya’ cevabını veriyor” diye yaşadıklarını anlatan Selda şimdilerde bir plan yapamıyor ve ekliyor: “Bu durumdan kendi normalime geçişim en az üç yılımı alır.”

'NEFES ALAMIYORUM SANKİ' 

Tekstil mümessilli Meltem’in evden taşınma sebebi İpek, Gülistan ve Selda’dan farklı. Yıllardır İstanbul’un merkezinde yalnız yaşadığını söyleyen Meltem pandemi sürecinde geçirdiği panik ataklar nedeniyle semt değiştirmeye karar vermiş: “Evden beş aya yakın hiç çıkmadım. Normalde de evden çalıştığım için hayatımda çok değişen bir şey olmadı bu anlamda. Ancak pandemi zamanı bir sabah kalktığımda içimde bir sıkıntı hissettim. Birkaç saat sonra da çok ağır bir panik atak geçirdim. Hayatımda ilk kez böyle bir şey yaşadım. O dönem online psikolog desteği aldım. O da işe yaramayınca psikiyatriste yönlendirildim ve ilaç kullanmaya başladım.”

Meltem’in pandemi döneminde en çok etkilendiği şey belirsizlik ve sevdiklerini kaybetme korkusu olmuş. “Çok fazla ölüm haberi alıyorduk, bilinmez bir durum vardı. Açıklanan rakamlara hiç inanmadım, hala inanmıyorum. Dolayısıyla güvenebileceğim ne bir yönetim ne de bilinçli bir toplum mevcut. Bu durum ağır bir baskı yarattı üzerimde. Tabi o dönemde işlerim de çok yavaşladı. Oradaki belirsizlik de tüm bunların üstüne geldi” diyen Meltem yaşadığı semtin kalabalığından da kaçmak istemiş. Yaşadığı mahallede doğru düzgün bir yeşil alan olmamasından yakınarak “Nefes alamıyorum sanki” diye tarif ediyor hislerini.

Eylül ayı için dillendirilen olası bir karantina söylemi de taşınma işlemlerini hızlandırmış: “Aslında pandemiden önce de Şişli’den taşınma gibi bir niyetim vardı. Sarıyer’de istediğim gibi bir ev bulamayınca ertelemiştim. Ancak artık bu mahallede yaşamaya katlanamıyorum. Hele pandemi sürecinde bunu daha iyi anladım. Şimdi taşındığım ev bir sitede. Kendine ait kocaman yeşil bir alanı var. Sabahları yürüyüş yapabilirim. O kadar önemli ki bunlar şu an benim için.”