Covid-19 sonrası devlet-rejim tartışmaları: ABD, Çin ve BM

Gazeteci Murat Yetkin yazdı: Kitlelerin sürekli nabzını tutan, o itibarla da enerji, iklim, çevre konularına duyarlı, seçim, danışma gibi mekanizmaların karar süreçlerini yavaşlattığı, bununla beraber zamanla kendisini yenileme gücü olan liberal demokratik kapitalizm mi? Veya Çin modeli devletin teknokrat bürokrasi tarafından yönetildiği, yasalar bulunmakla beraber devletin bunların uygulamalarından muaf tutulduğu, meşruiyetini ekonomik büyümeden alan organize tekno-otoriter kapitalizm mi? yoksa her iki sistemin evrileceği melez rejimler mi daha başarılı olacak?

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Sönmez Köksal, Yetkin Report'ta ABD-Çin ilişkilerinin seyrinin önümüzdeki dönemlerde global dengeleri etkileyici en önemli unsur olacağını yazdı. 'Covid-19 sonrası devlet-rejim tartışmaları, ABD, Çin ve BM' başlıklı yazının bir bölümü şöyle:

Covid-19 salgını sonrasında küresel siyasi dengeler bakımından iki zıt dinamiğin hareket halinde olacağı söylenebilir. Ulusal düzey için geçerli olan ilk dinamik, pandeminin yarattığı olağanüstü durumda ortaya çıkan eksiklerin üzerine gidilmesi, gerekli reformların planlanıp uygulanması, daralan kaynakların yönetilmesi düzleminde gelişecek. Bu çerçevede genel olarak Devletin işlevleri, vatandaşa karşı sorumlulukları, sağlık sisteminin kapsayıcılığı, ulusal üretim zincirlerinin sürekliliğini sağlama becerisi gibi çeşitli alanlarda vatandaşların güvenliğini sağlama kapasitesi sorgulanacak. Bunun yanında ülkelerin bir çoğu iç siyasette ortaya çıkacak yeni talepleri, hesaplaşmaları, sosyal sarsıntıları, muhtemel kitle hareketlerini göğüslemek durumunda kalacaklar. İkinci dinamik ise buna paralel olarak üretimi harekete geçirip mal ve hizmet dolaşım serbestisini ayakta tutmaya çalışırken, ülkeler aynı zamanda çarkları dönmeye başlayan yeni dijital dönem dinamiğinin global açıdan ulus ve devlet yapıları üzerine bindireceği yeni yük ve sorunları göğüslemek ve yönetmek zorunda kalacaklar. Bu iki dinamiği kontrol yeteneğini ve toplumu organize etme becerisini ortaya koyacak ülkelerin orta ve uzun vadede ön plana çıkmaları beklenir.

Böylesine kaotik bir dönemin yönetimi söz konusu olduğunda bazı çevrelerde “sharp power” [“kurnaz güç” olarak çevirmek mümkün-editör] kavramının gündeme alındığı görülüyor. Bu çerçevede tartışılacak önemli soru şu olacak: Kitlelerin sürekli nabzını tutan, o itibarla da enerji, iklim, çevre konularına duyarlı, seçim, danışma gibi mekanizmaların karar süreçlerini yavaşlattığı, bununla beraber zamanla kendisini yenileme gücü olan liberal demokratik kapitalizm mi? Veya Çin modeli devletin teknokrat bürokrasi tarafından yönetildiği, yasalar bulunmakla beraber devletin bunların uygulamalarından muaf tutulduğu, meşruiyetini ekonomik büyümeden alan organize tekno-otoriter kapitalizm mi? yoksa her iki sistemin evrileceği melez rejimler mi daha başarılı olacak? Bu soruların –şimdilik teorik planda- bir tartışmayı davet ettiğini biliyorum. Önümüzdeki yıllarda krizin alacağı seyre göre ve –doğurabileceği çok önemli sonuçlarla– devlet yönetim sisteminin ve rejim konularının yoğun biçimde gündemimizde yer alacağı muhakkak. Öte yandan, krizden çıkmayı beceremeyip zaten zayıf olan devlet yapılarının çökeceği coğrafyalarda çetelerin ve/veya meşru gücü sindiren güç odaklarının ortaya çıkacağı ochlocracy denen rejimlerin istikrarsızlığı daha da arttıracağı bir gerçek. ABD-Çin ilişkilerinin seyri önümüzdeki dönemlerde global dengeleri etkileyici en önemli unsur olacak.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN