Sınır dışıların iki haftası: Trans birey Mejd anlatıyor...

Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, 'Sınır Dışıların İki Haftası' raporunda yaşanan hak ihlallerini kamuoyu ile paylaştı. Toplantıda sınır dışı edilmelere son verilmesi çağrısı yapıldı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi İstanbul İHD'de, 'Sınır Dışıların İki Haftası Raporu'nu kamuoyuyla paylaştı. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve HDP Milletvekili Ahmet Şık'ın katıldığı toplantıda İstanbul'da yaşayan sığınmacılara yapılan baskılara, sınır dışı edilmelere son verilmesi çağrısı yapıldı.

Raporda binlerce Suriyeli'nin sınır dışı edildiği belirtilirken İstanbul'da yaşayan trans birey Mejd'in hikayesi dikkat çekti. Mejd'in Türkiye'den sınır dışı edildikten sonra Nusra'ya teslim edildiği ve hakkında ölüm kararı verildiği anlatıldı. Şu an Mejd'in durumuyla ilgili herhangi bir bilgi alınamıyor.

'VALİLİĞİN SÖZLERİ GERÇEKÇİ DEĞİL'

Toplantıda ilk olarak Birlikte Yaşamak İnisiyatifi'nden Eyüp Özer konuştu. Kamu görevlilerinin 'Biz kimseyi sınır dışı etmedik' sözlerinin gerçekçi olmadığını söyleyen Özer, "Çok üzücü hikayeler var. Sonuçlarının bu kadar acı olduğu bir süreçte insanların sınır dışı edilmesi kabul edilemez. Hamile kadınlar, ufak çocuklar geri gönderme merkezlerinde tutuluyor. Bunun herhangi bir gerekçesi, hukuki boyutu yok" dedi.

Özer'in ardından İstanbul İHD Eş Başkanı Gülseren Yoleri konuştu. Yoleri, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile İstanbul Valiliği'nin sığınmacılarla ilgili yaptığı açıklamanın ardından Suriyelilerden birçok başvuru aldıklarını söyledi. Şu an 19 yaşında bir Suriyelinin günlerdir kayıp olduğunu belirten Yoleri şunları söyledi:

"Derneğimize çok yoğun bir başvuru var. Kayıp başvurularını da alıyoruz. Valiliğin kararında 20 Ağustos'ta zorla gönderme beklenirken kararda çelişen durumlar var. Derneğimize yapılan başvurularda bu uygulamanın tüm yabancılarda bir mağduriyet yaşandığını gösteriyor. Bu sorun oldukça büyük bir sorun. Büyük bir insan hakları ihlali yaşıyoruz."

'HERKESİN SURİYELİLERE BİR BORCU OLDUĞU ORTAYA ÇIKACAK'

HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık ise Meclis'te Suriyelilere yönelik ortak bir söylem olduğunu belirterek, "Mevcut Türkiye medyası da bu yangına körükle gidiyor. Suriyeli sığınmacılar neden burada diye kendimize sormamız lazım. Bu sorunun yanıtından sonra ortaya çıkacak sonuç şu olacak: Türkiye'de yaşayan herkesin Suriyelilere bir borcu olduğu ortaya çıkacak. Suriyeliler de bu ülkede yaşayan herkes gibi insanca yaşama hakkına sahip kişilerdir. Bir yerden bir yere gönderilen nesne muamelesi yapmaktan vazgeçilmelidir" diye konuştu.

(Soldan sağa) Sezgin Tanrıkulu, Eyüp Özer, Lara Özlen, Gülseren Yoleri, Ahmet Şık

VALİLİĞE ÇAĞRI: TUTUMUNUZU GÖZDEN GEÇİRİN

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da bütün partilere seslenerek, "Suriyelilerin durumunu siyasette bir rekabet olmaktan birlikte çıkarmalıyız" dedi. Tanrıkulu sözlerine şöyle devam etti:

"Mültecilik dünyanın en zor şeyidir. Faşizm dünyanın her tarafında yabancılık üzerinden beslenmektedir. Maalesef içinde bulunduğumuz Meclis ortamı bunu körüklüyor. Bunu siyasette bir rekabet olmaktan birlikte çıkarmalıyız. Dünyada bizim yurttaşlarımızın uğradığı muameleye nasıl karşı çıkıyorsak burada da ırkçı ve nefret söyleminden vazgeçmeliyiz. İstanbul Valiliği'ne sesleniyorum: Büyük insani dramlara yol açan bu tutumunuzu gözden geçirin."

Konuşmaların ardından rapor bölümüne geçildi.

ZORLA GERİ DÖNÜŞLER...

Raporda dikkat çeken bölümlerden biri zorla geri dönüşler oldu. İstanbul'dan Suriye'ye sınır dışı edilen Hisham Mustafa'nın hikayesine yer verildi. Mustafa, 25 gün önce İstanbul'dan sınır dışı edilmişti. Eşi ve çocukları ise Türkiye'de kaldı. Fakat Mustafa 5 Ağustos 2019'da Türkiye'ye geri girmeye çalışırken jandarma tarafından vurularak öldürüldü.

Raporda zorla geri dönüşlere ilişkin şu bilgiler paylaşıldı: "Kişilerin bombardımanların devam ettiği Suriye'ye gönderilmesi hem uluslararası hukuka hem de Türkiye yasalarına aykırı. Bize ulaşan çok sayıda bilgi geri gönderilen herkese zorla gönüllü geri dönüş belgesi imzalatılarak sınır dışı edildiğini göstermekte. Bu uygulama en yaygın uygulama. Ayrıca raporda, Kilis Öncüpınar Geçici Barınma Merkezi'nde görevlilerin kötü muamele uygulayarak, 'Ya bu belgeyi imzalarsın ya da 6 ay burada kalırsın' diye tehdit edildikleri belirtildi.

'SUÇ İŞLEDİKLERİ BAHANESİ...'

Raporda geri dönenler için en sık kullanılan bahane ise şöyle: Suç işledikleri için geri gönderildikleri bahanesi sık kullanılmaktadır. Gerekli bir resmi belgeyi rejimden alamadığı için muhalif bölgeden almış olan ve bu sebeple sahte belge ilikler suçlanacak sınır dışı edilen bir kişi çok sayıda örnekten biri...

Raporda zorla geri dönüşlerle ilgili şöyle devam edildi: "Başka bir kişi ise bir başkasının gözlerinin önünde tepeden aşağıya dövüldüğünü ve bunun üzerine kendisinin de Geri Dönüş Belgesini imzaladığını ifade etmiştir. Genel ifadeler, Gönüllü Geri Dönüş Belgesinin, tehdit, kötü muamele ve aşağılama yolu ile imzalatıldığını ortaya koymakta. Kişilerin, sınır dışı edildikten sonra Türkiye’ye geri dönme yönündeki çabaları da Gönüllü Geri Dönüş belgelerinin gönüllü olarak imzalatılmadığının göstergesidir. Zorla imzalatılan gönüllü geri dönüş belgeleri geçersizdir ve bu kişilerin sınır dışı edilmeleri suçtur."

SINIR DIŞI EDİLEN MUHAMMED!

Raporda sınır dışı edilen Mohammed'in hikayesine de yer verildi. Mohammed yaşadıklarını şöyle anlattı: "Suriye vatandaşıyım. Gaziantep iline kayıtlı geçici koruma kimlik belgem bulunmakta. Yunanistan'a kaçak olarak geçiş yapmaya çalıştığım için önce geri gönderme merkezinde tutuldum. Beni sorguya çektiler. Önüme bir belge koyup imzalamamı istediler. Hapishanede kalmamak için belgeyi imzaladım. 40 kişilik grupla birlikte sınır dışı edildim."

POLİS ARAÇLARINDA NELER YAŞANDI?

Zorla geri dönüşlerde sosyal medyada ve birçok basın kuruluşunda gündem olan başka bir konu da raporda ele alındı. Polis araçlarında kelepçeleme ve kötü muamele raporda şu şekilde aktarıldı: "Aktarılan hikayelerin hemen hepsinde uzun süre aç bırakma, kötü muamele ve hakaretten söz edilmekte. Güvenlik güçlerinin 'Benim arkadaşım Afrin’de sizin ülkenizi savunurken yaşamını yitirdi, sizler korkaksınız' sözleriyle saldırarak, şiddet uyguladığı, aktarılan tanıklıklar arasında."

TRANS BİREY ANLATIYOR: HAKKIMDA ÖLÜM KARARI ÇIKTI

Geçici koruma kimliği olduğu halde sınır dışı edilen birçok kişinin olduğu bilgisi de raporda yer aldı. İstanbul'da yaşayan trans birey Mejd'in anlattıkları da raporda dikkat çeken bölümlerden biri oldu. Mejd yaşadıklarını şöyle anlattı: "Iraklı bir arkadaşım hastalandığında onu hastaneye götürdüm. Benim İstanbul geçici koruma kimliğim var. Arkadaşımın kimliği olmadığı için sağlık hizmeti alamıyordu. Bu nedenle onu kendi kimliğimle hastaneye götürdüm. Hastanede polis ikimizi de aldı. Benimle görüşmeye bir avukat geldi. Nusra'ya teslim edilirse infaz edileceğini söylememe rağmen beni 30 Temmuz 2019'da İdlib'e sınır dışı ettiler. Nusra'ya teslim ettiler. Nusra beni hapse attı ve hakkımda ölüm kararı çıkardı."

Raporda Mejd'in şu anki durumu hakkında bir bilgi alınamadığının altı çizildi.

BULGULAR...

Raporda bulgular bölümünde ise şu ifadeler yer aldı: "Raporun verdiği kısıtlı örneklerin de ortaya koyduğu gibi, İstanbul’da mevcut durum bir insani kriz boyutunu almıştır. Rutin uygulamalarla çözülemez, acil önlemler gerektirmektedir. Bu nedenle, çözüm önerilerimizi aktarmak için, Valilik ve ilgili kamu kuruluşları ile acil bir randevu talep ediyoruz. İdari gözetim, zorla alıkoyma halini almıştır. Bu şekilde kitlesel alıkoymalar idari gözetimin varlık nedenine ve mantığına uygun değildir. Raporda da örnekleri verildiği üzere, hamile kadınlar, 4 yaşında çocuklar, birkaç aylık bebekler, herhangi bir geçerli nedeni olmadan Geri Gönderme Merkezlerine tıkılmıştır. İdari gözetim uygulamasına son verilmeli."

TALEPLER

Raporun sonuç bölümünde 9 talep yer aldı. Bu talepler ise şöyle:

  1. Kolluk kuvvetlerinin, göçmenlere yönelik, ev baskınları, kimlik kontrolü, alıkoyma, zorla “Gönüllü Geri Dönüş Belgesi” imzalatma uygulamaları ve kötü muamele sonlandırılmalıdır.
  2. Göçmenleri kriminalize eden, suçlayıcı, damgalayıcı ve ötekileştirici her türlü söylem ve uygulamaya son verilmelidir.
  3. Sınır dışı edilenlerin hızla Türkiye’ye tekrar yasal yollardan girişleri sağlanmalıdır.
  4. Göçmenlere seçtikleri şehirlerde kayıt yaptırma hakkı ve koşulsuz seyahat özgürlüğü sağlanmalıdır.
  5. Farklı illerde ikamet eden aile fertlerinin istedikleri illerde birleşimi sağlanmalıdır.
  6. İdari gözetim uygulamasına son verilmelidir.
  7. Geri gönderme merkezlerindeki insan hakları ihlalleri derhal son bulmalıdır, geri gönderme merkezlerinin kapatılması için çalışmalara başlanmalıdır.
  8. Türkiye, Cenevre Mülteci Sözleşmesi'ne koyduğu sınırlamayı kaldırmalı, zulümden kaçan herkese mültecilik statüsü tanınmalıdır.
  9. Mültecileri Türkiye’ye hapseden AB-Türkiye arasındaki geri kabul anlaşması iptal edilmelidir. Kimse nedensiz göçmez, bütün sınırlar açılmalıdır.