Genelkurmay çatı davasında Mehmet Dişli savunmasına başladı

Genelkurmay çatı davasında eski Tümgeneral Mehmet Dişli'nin esasa ilişkin savunmasına başlandı. Darbe faaliyetlerine katılmadığını öne süren Dişli, "Komutana da başka bir odaya geçmesini teklif ettim. 'Uygun olur' dedi. Amacım komutanı daha güvenli bir yere götürmekti" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'nda yaşanan eylemlere ilişkin davanın duruşması bugün, Ankara 17'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Sincan Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi'ndeki mahkeme salonunda yapılan duruşmada, "Yurtta Sulh Konseyi" üyesi olduğu iddia edilen eski Tümgeneral Mehmet Dişli, esasa ilişkin savunmasına başladı.

Mehmet Dişli, slaytlar halinde hazırladığı savunmasının üç bölümden ve 800 sayfadan oluştuğunu belirtti. Olay tarihinde Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Başkanı olarak görev yaptığını söyleyen Dişli, savunmasının ilk bölümünde kariyeri hakkında bilgi verdi. Dişli, daha sonra 15 Temmuz akşamı Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'nda yaşananları anlattı.

"TSK 2033" projesine ilişkin dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'a takdim yapmak için karargaha gittiğini söyleyen Dişli, bu eyleminin darbe girişiminin dışında olduğunu, menfur olaylarla ilgisinin bulunmadığını savundu.

Komuta katına çıktığını, özel kalem müdürü ve yavere Akar ile görüşmek istediğini söyledikten sonra beklemeye başladığını ifade eden Dişli, bu esnada sivil ve çelik yelekli tanımadığı kişilerin ensesine uzun namlulu silah dayandığı iddia etti.

Bu kişilerin silah zoruyla kendisine darbe yapılacağı bilgisinin yer aldığı bir not yazdırdıklarını öne süren Dişli, daha sonra bu notu Akar'a arz etmek üzere makam odasına girdiğini aktardı.

'DARBE NOTUNU OKUDUKTAN SONRA SİLAH SESLERİ GELDİ'

"Akar'ın güvenliğini sağlamak için söylenenleri yapmak zorunda kaldığını" savunan Dişli, şunları söyledi:

"Komutanın (Hulusi Akar) odasına yalnız girdim. Komutan evrak okuyordu. Bana bakmadan eliyle işaret etti, 'Otur' dedi ve bana 'Ne yaptın?' diye sordu. Benim arz için geldiğimi zannetti. Elimdeki kartlardan bana yazdırılanları arz ettim. Bu esnada dışarıdan silah sesleri geldi. Komutan, ne oldu diye beni dışarı gönderdi. Dışarı çıktığımda sivil ve üniformalı silahlı askerler gelmişti. 'Ne oldu' diye sordum. 'Destek kıtaları askerleri' denildi. Odaya geçerek durumu izah ettikten sonra, uçaklar uçtu. Odadaki perdeleri kapattım. Komutana da başka bir odaya geçmesini teklif ettim. 'Uygun olur' dedi. Amacım komutanı daha güvenli bir yere götürmekti. Komutan yan tarafa geçip, namazını kıldı. Bana 'Sen de kıl' dedi ama ben komutanın yalnız kalmasını istemedim ve 'benimkisi kazaya kalsın' dedim."

'AKINCI'DA ÖZTÜRK VE BAZI SANIKLARI GÖRDÜM'

Daha sonra makam odasına giren silahlı kişilerin aracılığıyla Akar ile beraber Akıncı Üssü'ne götürüldüklerini belirten Dişli, darbe girişimini askerlerle birlikte yönettiği belirtilen aralarında Adil Öksüz'ün de bulunduğu "sivil imamları" görmediğini söyledi. Dişli, "Sivil kıyafetliler vardı ama o şahıslarla hiç karşılaşmadım. Öte yandan uzun saçlı adamı görsem de yadırgamazdım çünkü jandarmada bu tarzda bir yığın eleman var" diye konuştu.

Akıncı Üssü'nde bulunduğu sürede Akar'ın yanında kaldığını, darbe faaliyeti kapsamında bir eylemde bulunmadığını öne süren Dişli, Akın Öztürk'ün yanı sıra bazı darbe sanıklarını gördüğünü aktardı. Darbe girişiminin bastırılmasından sonra Akar'ın da içinde bulunduğu helikopterle Başbakanlık Konutu'na geçtiklerini anlatan Dişli, bir süre sonra burada tutuklandığını ifade etti.

"FETÖ üyesi olmadığını, aksine bu yapının mağduru olduğunu" savunan Dişli, tutuklandıktan sonra hakkında basında çıkan haberlerle algı oluşturulmak istendiğini öne sürdü. Dişli, savunmasına yarın kaldığı yerden devam edecek. (ANKARA/AA)