Adalet Bakanlığı TTB’nin Leyla Güven talebini reddetti

TTB Açlık Grevi İzleme Heyeti, Leyla Güven’in sağlık durumunun bağımsız heyet tarafından tespit edilmesi talebinin reddedildiğini açıkladı. Doktor Cegerğun Polat, 'Güven'i kritik aşamada olduğunu' belirtti.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in açlık grevi eylemi 76’ncı günde, tutukluların açlık grevi ise 38’inci günde devam ediyor. Leyla Güven, artık sıvı almakta zorlanırken, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Açlık Grevi İzleme Heyeti Üyesi Cegerğun Polat, sağlık sorunlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

ADALET BAKANLIĞI CEVABI

MA'da yer alan habere göre, Leyla Güven’in sürdürdüğü açlık grevi nedeniyle, avukatları aracılığıyla yakınlarının Diyarbakır Tabipler Odası’na başvurması üzerine Diyarbakır E Tipi Cezaevi savcısıyla görüştüklerini aktaran Polat, “Leyle Güven için bağımsız bir hekim heyetinin oluşturulmasını ve sağlık durumuna dair tespitleri yapmasını talep ettik; ancak Adalet Bakanlığı tarafında ret cevabı aldık. Gerekçe olarak bunu uygun bulmadıklarını, gereken müdahaleleri kendilerinin yaptıklarını ifade ettiler” diye konuştu.

Adalet Bakanlığı’nın verdiği ret cevabının şaşırtıcı olmadığını belirten Polat, “Devletin, ne yazık ki geçmişten de bildiğimiz gibi tutumu belli, ancak biz TTB olarak bize yapılan başvuruları sonuçlandırmakla yükümlüyüz” dedi.

Sabiha Temizkan: Annemin güçlü bir amacı varSabiha Temizkan: Annemin güçlü bir amacı var

‘KRİTİK OLMADIĞI ANLAMINA GELMEZ'

Açlık grevlerinin 60’ıncı gününden itibaren ölümlerin yaşanabileceğine dikkat çeken Polat, Türkiye'de 2000’li yıllardan sonra açlık grevi eylemcilerinin B1 vitaminini kullanmasıyla beraber ölüm sıklığının azalmaya başladığını kaydetti. B1 vitaminin verilmesinin şu anda gelinen aşamanın kritik olmadığı anlamına gelmediğini vurgulayan Polat, 60’lı günlerin önemli bir dönem olduğunu ve çok yoğun semptomların olabileceği bir aşama olduğunu belirtti.

Güven’in Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde başladığı açlık grevinin 76’ncı gününde olduğunu hatırlatan Polat, değişik cezaevlerinde çok sayıda tutuklunun da açlık grevinde olduğunu hatırlattı.

Açlık grevlerinin kalp üzerindeki etkilerine dikkat çeken Polat, açlık grevinde yaşanabilecek sağlık sorunlarını şöyle anlattı: “Kişi yeterince gıda tüketemediği için tansiyon değerlerinde ciddi düşüklükler meydana gelir. Bununla beraber eğer varsa zeminde bir sorun tansiyon düşüklüğü kalbi daha da zorlayabilir ve çarpıntı tarzında yakınmalar meydana gelir. Eğer kalp sorunu da varsa büsbütün kalbi sıkıntıya sokacak bir sürece evirilebilir. Bu yoğun bir şikayeti de birlikte getiriyor. Özellikle mide bağırsak sisteminde sindirimle ilgili ciddi sorunları beraberinde getiriyor. Eğer katı bir gıda almazsanız, bağırsaklarınızı çalıştıracak gıdaları alamamış olursunuz. Bu bağırsakta gıda emilimini sağlayan yapıların zaman içinde bozulması sindirim sisteminde ağır tahribatlara yol açabilecek sonuçları doğurabilir. Beraberinde vücut yeterli miktarda gıda tüketemediği için enerji metabolizmasını değiştirir. Yine diğer vitaminleri ve besin değerlerini de almadıkları için görme bozuklukları, baş dönmeleri, hafıza ve bilinç sorunları yaşayabilir.”

BEŞTAŞ: KRİTİK EŞİKTE

HDP Milletvekili Meral Danış Beştaş ise açlık grevinin 76. gününde olan Leyla Güven'in kritik eşikte olduğuna dikkat çekti. 2 haftadır avukatlarıyla görüşemeyen Güven'in dün kızıyla da görüşe çıkamadığını vurgulayan Beştaş, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül tarafından yazılı olarak cevaplanması talebiyle TBMM Başkanlığı'na şu soru önergesini verdi:

-Barışçıl bir eylem türü olan “açlık grevi”, düşünceyi açıklama ve yaymanın meşru yollarından birisi olarak kabul görmekte olup, barışçıl bir talep ve Leyla Güven’in kritik eşiğine gelmiş olması karşısında iktidar neden sessiz kalmaktadır?

-İktidarın açlık grevleri karşısındaki sessizliği açlık grevlerinin haklılığından mı kaynaklanıyor? Bu haklı taleplerin çözümü ve toplumsal barış adına adım atılması için iktidar neden hiçbir girişimde bulunmuyor?

-Leyla Güven’in cezaevindeki koşullarına ilişkin bir çalışma yürüttünüz mü? Bu konuda kamuoyuna yansıyan bir açıklamanız olmadığı nazara alındığında, neden Güven’in son derece kritik aşamada olmasına rağmen hiçbir çalışma yürütmediniz?

-Leyla Güven’in yaşam hakkının sona ermesini mi bekliyorsunuz?

-Açlık grevinde olan mahpuslar açısından telafisi mümkün olmayacak zararların meydana gelme olasılığı neden göz ardı edilmektedir? Cezaevlerinde meydana gelebilecek telafisi mümkün olmayacak zararlar karşısında sorumluluk önlemini almayan iktidara ait olmayacak mı? Bu konuda Adalet Bakanı olarak sorumluluğu üzerinize alıyor musunuz?

-Leyla Güven ve onunla birlikte açlık grevlerine devam eden mahpusların talepleri ne zaman dikkate alınacaktır?

-Leyla Güven’in açlık grevine ilişkin talebinde belirtmiş olduğu İmralı Cezaevi’nde süregiden tecride ilişkin bir çalışma yürütecek ve tecrit koşullarını kaldıracak mısınız?

-Leyla Güven başta olmak üzere açlık grevinde olan diğer mahpusların yaşam haklarına ilişkin telafisi mümkün olmayacak zararların meydana gelmesi halinde oluşacak  toplumsal tepki ve kırılmanın farkında mısınız?

-İktidar ve Bakanlığınız nezdinde yürütülen tecrit politikası olan hukuksuzlukta ısrarınızın sebebi nedir?

-Milyonlarda yurttaşın talebine karşı sessi kalıyor oluşunuz ayrımcılık değil midir?

-İmralı Cezaevi’ne avukat ziyaretini neden engelliyorsunuz?

-İmralı Adası’nda mevcut ceza infaz sistemi dışında hangi hukuk sistemi uygulanmaktadır?

(HABER MERKEZİ)