Rock'çı imam: Ey Diyanet hangi imamın mevlidlerden para almıyor?

Rock müzik yaptığı iddiasıyla meslekten ihraç edilen Ahmet Muhsin Tüzer, hukuki süreç başlattı: Ben kimseyle savaşmıyorum. Kimseye kötü bir nazarla da bakmıyorum. Herkes kendi kabiliyetindeki manaya uygun bir ahlaki elbise giyiyor. O kişinin taşıdığı sıfat ve davranışlar da o manayla uyumlu olur.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Rock'çı imam Ahmet Muhsin Tüzer, meslekten ihraç kararına karşı hukuki  yollara başvurdu. İhraç kararının iptali için Cuma günü dava açtı. Tüzer, Diyanet İşleri Başkanı’na “Ben kimseyle savaşmıyorum” dedi.

Türkiye’deki İslam anlayışını da sorgulayan Tüzer, "İslamı bir ideoloji olarak görüyorlar. İslam bir yaşam biçimidir, inanç zenginliğidir. Manevi hayatımızı yüce bir ahlaka ulaştırmak için dinler gelmiştir. Peygamberler, özel ruhlardır, bir filozof gibi hakikati dillendirmişlerdir. Ama onların ölümünden sonra, miraslarının üzerine kendi çıkarlarını, siyasi emellerini, hayat düzenlerini bina eden zümrenin maalesef dönüştürdüğü dinlerden bahsediyoruz. Din çok sadedir. Siz, o sonsuz tecelliyi, kendi ilminiz dahilinde, fantezileriniz diyelim, sınırlamışsınız. Sonsuz olan bir şeyi, yüce manayı belli kalıplara sokamazsınız. Ben diyorum ki din içte yaşanır. Sözden ziyade, haldir. Nefsini terbiye edeyemen, katiyen insanlığa faydalı olamaz daha çok kaos yaratır" dedi.

'KENDİMİZİ SEÇİLMİŞ ZANNEDİYORDUK' 

Cumhuriyet'ten Hilal Köse'ye konuşan Tüzer,  mesleğe başladığından bu yana yaşadıklarını, "İlk zamanlar ben de şeriat zaviyesinden olaylara bakıyordum. Yıllarca imam hatipte okudum. Biz kendimizi biraz seçilmiş zannediyorduk. İmam hatipli olmak bir ayrıcalıktı. Biz cenneti yakalamaya en yakın müslüman topluluktuk. Bizim inancımızda olmayan herkes günahkar, akıbetleri kötü olacak gibi maalesef yanlış bir algıyla büyüdük. Bize o empoze edildi. İmam hatiplerdeki, teolojiyle ilgili eğitim veren yapılardaki en temel sıkıntı bu. Çünkü tutunacak bir dal arıyorsunuz. Büyükleriniz size diyor ki; siz zaten Peygamberin ümmetisiniz. Sizi dünyadayken aslında belli bir inanç sisteminde tutsak ediyorlar. Size verileni mutlak doğru zannediyorsunuz. Onun dışındaki renkleri, düşünceleri, dini akımları, söylemleri, meshepleri her şeyi reddediyorsunuz" sözleriyle anlattı.

'İSLAM BİR YAŞAM BİÇİMİDİR'

"İslamı bir ideoloji olarak görüyorlar. İslam bir yaşam biçimidir, inanç zenginliğidir. Manevi hayatımızı yüce bir ahlaka ulaştırmak için dinler gelmiştir. Peygamberler, özel ruhlardır, bir filozof gibi hakikati dillendirmişlerdir. Ama onların ölümünden sonra, miraslarının üzerine kendi çıkarlarını, siyasi emellerini, hayat düzenlerini bina eden zümrenin maalesef dönüştürdüğü dinlerden bahsediyoruz. Din çok sadedir" vurgusunda bulunan Tüzer, "Siz, o sonsuz tecelliyi, kendi ilminiz dahilinde, fantezileriniz diyelim, sınarlamışsınız. Sonsuz olan bir şeyi, yüce manayı belli kalıplara sokamazsınız. Ben diyorum ki din içte yaşanır. Sözden ziyade, haldir. Nefsini terbiye edeyemen, katiyen insanlığa faydalı olamaz daha çok kaos yaratır" dedi.

'MUHAFAZAKAR KESİM BUNA HAZIR DEĞİL' 

Rock müzik yapmasını ailesinin de onaylamadığını söyleyen Tüzer, "Babam ‘muhafazakar kesim buna hazır değil’ dedi. Dediği çıktı aslında. Dünyada çok ses getirdi yaptığımız iş. Ayakta alkışlandık. Burada ise uydurma hadislerin faturasını ödüyoruz. Gelecek nesillere bunu anlatamayacağız. Gerçekten bir reforma ihtiyaç var. Cumhurbaşkanı bile İslam güncellenmelidir dedi. Savunmamda da bunu yazdım. Kendisiyle de tanışmıştım Amerika’da. Elimi uzattım, ‘Hoşgeldiniz’ dedim. ‘ Rock müzik yapıyorum, imamım’ dedim. Saçlarım uzundu o zamanlar. Konser vermeye geldiğimi söyledim. ‘Hocam sizinle tanışmaktan oldukça mutlu oldum’ dedi. Yorgundu ben de konuşmayı uzatmadım. Cumhurbaşkanı’nın benimle bir derdi yok. Ama Diyanet’te baştan beri beni yok etmek isteyen bir kesim var" ifadelerinde bulundu.

Diyanet İşleri'yle görüşmediğini belirten Tüzer sözlerini, "Ben kimseyle savaşmıyorum. Kimseye kötü bir nazarla da bakmıyorum. Herkes kendi kabiliyetindeki manaya uygun bir ahlaki elbise giyiyor. O kişinin taşıdığı sıfat ve davranışlar da o manayla uyumlu olur. Mesajım şu: Cevizin içindeki lezzeti tatmaya çalışalım. Cevizin kabuğunda kalmayalım lütfen. Hakikat denizinde hep beraber yol alalım. Hepimiz aynı özün suretlere bölünmüş halleriyiz. Farklılıklar zenginliğimiz. Yapıcı tartışmalar olmalı ama gönül dünyamızı nasıl safi rahmete kavuşturabiliriz bunun mücadelesini verelim. Kimseye kırgın değilim. Hepsini affediyorum. Allah onlara da hakikate ermek nasip etsin" diyerek bitirdi.