Barış Akademisyenleri yargılanıyor: Mahkeme 'terörde' ısrar etti

“Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı barış bildirisini imzalayan 150'ye yakın akademisyenin yargılandığı dava süreci bugün başladı. Duruşma öncesi yapılan açıklamada, “Barış talebinde ısrarlıyız” denildi. Mahkeme, akademisyenlerin 301'den yargılanmasını reddetti. Akademisyenler TMK'dan yargılanacak. 10 akademisyenin yargılanması tamamlandı, dava 12 Nisan'a ertelendi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Çözüm Süreci'nin bitirilmesiyle çatışmalı sürecin sonlandırılması için Ocak 2016’da yayımlanan Barış Bildirisi’ne imza atan 148 akademisyenin dava süreci İstanbul 33, 34 ve 35’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Barış Bildirisi'ne imza atan akademisyenler 'Terör örgütü propagandası' yapmak iddiasıyla yargılanıyor.

Duruşma öncesinde Çağlayan Adliyesi'nde sivil toplum örgütleri tarafından ortak bir basın açıklaması düzenlendi. “Akademi biat etmedi etmedi, etmeyecek”, “Bu suça ortak olmayacağız”, ,“Barış talebinde ısrarcıyız” pankartlarının açıldığı eylemde konuşan kurum temsilcileri, akademinin biat etmeyeceğini belirterek, akademisyenlerin barış talebinden asla vazgeçmeyeceği vurguladı.

'500'E YAKIN İMZACI ARKADAŞIMIZ İŞİNDEN EDİLDİ'

Yapılan ortak açıklamada ise şu ifadelere yer verildi; "11 Ocak 2016'da barış talebimizi dillendirdiğimiz ve hak ihlallerine karşı çıktığımız, 'Bu suça ortak olmayacağız' başlıklı bildirinin yayınlanmasından bu yana birçok hukuk dışı uygulamaya maruz bırakıldık. Baskılar, linçler, gözaltılar ve tutuklamaların yaşandığı bu iki yıllık süreçte 500'e yakın imzacı arkadaşımız işlerinden edildi. Bugün barış talebimizden dolayı, 'terör propagandası yapmak' suçundan yargılandığımız davaların ilk gününde, aynı iddianameyle hepimize ayrı ayrı davalar açarak bizi yalnızlaştırma çabalarına inat, hep birlikte barış ve adalet sözümüzde ısrar ettiğimizi bir kez daha dillendirmek için buradayız. 7 Aralık'ta ve takip eden tüm dava günlerinde burada olmaya devam edeceğiz"

Barış Akademisyenleri adına okunan ortak açıklamanın tamamı şöyle;

"11 Ocak 2016’da barış talebimizi dillendirdiğimiz ve hak ihlallerine karşı çıktığımız 'Bu Suça Ortak Olmayacağız' başlıklı bildirinin yayınlanmasından bu yana birçok hukuk dışı uygulamaya maruz bırakıldık. Baskılar, linçler, gözaltılar ve tutuklamaların yaşandığı bu iki yıllık süreçte 500’e yakın imzacı arkadaşımız işlerinden edildi.

Bu baskıya, zulme ve adaletsizliğe karşı barış sözümüzde ısrarcı olduk. Öğrencilerimiz, demokratik kitle örgütleri, feministler, LGBTİ örgütleri, ekoloji aktivistleri, Türkiye ve dünyadan sayısız insan hakları ve barış örgütleri ile akademisyenlerin yanı sıra sinemacılar, edebiyatçılar, sağlıkçılar, hukukçular gibi meslek gruplarıyla dayanışmayı ve umudu çoğalttık.

Arkadaşlarımız Esra Mungan, Kıvanç Ersoy, Meral Camcı ve Muzaffer Kaya’nın tutuklu kaldıkları süre içinde 'Adalet Nöbetleri'nde' ve 22 Nisan 2016’daki “Adalet Şöleni”nde yine burada Çağlayan’da hep birlikteydik. Hem idari soruşturmalarla gelen yıldırmalara, disiplin cezalarına, işten çıkarmalara, hem de OHAL dönemiyle hayatımıza bir hukuk garabeti olarak  giren KHK’lere karşı omuz omuza direnişi büyüttük. Dayanışma akademileriyle “akademi susmayacak” dedik. Barış ve hakikat sözümüzde ısrarcı olduk.

Bugün barış talebimizden dolayı “terör propagandası yapmak” suçundan yargılandığımız davaların ilk gününde, aynı iddianame ile hepimize ayrı ayrı davalar açarak bizi yalnızlaştırma çabalarına inat, hep birlikte barış ve adalet sözümüzde ısrar ettiğimizi bir kez daha dillendirmek için buradayız. 7 Aralık’ta ve takip eden tüm dava günlerinde de burada olmaya devam edeceğiz. Aynı şekilde, hakikati dile getirmekte ısrar ettikleri için tutuklanan, baskı ve şiddete uğrayan, gazeteci, avukat ve hak savunucusu arkadaşlarımızın, haksız yere soruşturmalara uğrayan, tutuklanan öğrencilerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.

Bugün burada, bir kez daha bilim insanlarının hakikati dile getirmelerinin önüne geçemezsiniz diyoruz. Barış istemek suç değildir. “barış talebi yargılanamaz” diyoruz. Bugün ve her gün “söz barışın” diyoruz."

Duruşma öncesi yapılan açıklamada, “Barış talebinde ısrarlıyız” denildi

BUGÜN KİMLER YARGILANIYOR?

Bugünkü davada İstanbul ve Galatasaray Ünversiteleri’nden Osman Olcay Kunal, Tuba Akıncılar, Gizem Bilgin Aytaç, Hakan Yücel, Mehtap Balık Kaya, Pedriye Mutlu, Başak Demir, Didem Danış Şenyüz, Alaeddin Dinç Alanda, Ömer Orhan Aygün ve Eray Sargın hakim karşısına çıktı. Duruşmayı, yabancı heyetler, sivil toplum örgütleri temsilcileri, HDP Milletvekili Garo Paylan ile çok sayıda akademisyen takip ediyor.

MAHKEME 301'İ REDDETTİ 

Duruşma kimlik tespitlerinin ardından başladı. Barış İmzacısı Akademisyen Osman Olcay Kural’ın avukatı "Müvekkilinin 301'den mi TMK'dan mı yargılanacağının" usule bağlanmasını istedi. Avukat "açılan ilk davadaki akademisyenler 301’den yargılanıyor” dedi. Savcılık savunmanın 301' den yargılanması talebinin reddini istedi. Mahkeme TMK'dan yargılanmasına karar verdi.

Söz alan akademisyenlerin avukatları 'barışı savunmanın suç olmadığını' belirterek, davanın düşürülmesini talep etti. Mahkeme heyeti, “terör örgütü propagandası” yapıldığı iddiası ile davaya devam kararı verdi.

'ADİL BİR KARAR VERİLMESİNİ TALEP EDİYORUZ'

Açıklanan ara kararda; 301'den değerlendirme yapılması talebi mahkeme heyeti tarafından reddedildi. Avukatlar TMK 7/2 özelinde savunma hazırlayabilmek için ek süre talep etti. Mahkeme heyeti Galatasaray Üniversitesi'nden 6 'Barış Akademisyeni'nin duruşmasını 12 Nisan'a erteledi. Duruşma İstanbul Üniversitesi'nin 'Barış Akademisyenleri'yle devam etti.

'Barış Akademisyenleri'nin avukatları söz alarak derhal beraat talebinde bulundu. İstanbul Üniversitesi'nden Gizem Bilgin Aytaç'ın Avukatı Arın Gül Yeniaras; "Suçta ve cezada şahsilik ilkesi gözetilmemiştir. Suçun unsurları, fiil, fail, kanundaki şartlar yoktur ve iddianame havuz iddianame niteliğindedir. İmzacıların bildiride bir suç unsuru olduğunu düşünmeleri mümkün değil. Bildirinin içeriği devlete yönelik barış çağrısıdır. İddianamede kasıtlı olarak yanlış tercümeyle suç yaratılmaya çalışıyor. Devletin organlarını eleştirmek, ihlallerini söylemek suç değildir. Akademisyenlerin bildirisinde muhatap devlettir. Medyadaki ve siyasetteki söylemlerden etkilenmeden mahkemenizin adil bir karar vermesini talep ediyoruz" dedi.

İddia makamı, derhal beraat verilmesi talebinin reddine karar verilmesi yönünde görüş bildirdi. Heyet başkanı, derhal beraat talebinin reddine ve savunma için süre verilmesine karar verdi. Mahkeme, İstanbul Üniversitesi'nden Mehtap Balık Kaya, Gizem Bilgin Aytaç ve Pedriye Mutlu'nun bir sonraki duruşma tarihlerini de 12 Nisan'a erteledi. Avukatlar yeniden, yargılamanın 301’inci maddeden yapılmasını talep etti. Savcı bu talebi de kabul etmedi ve davayı 12 Nisan’a erteledi.

Böylece bugün yargılanan 10 akademisyenin avukat beyanları tamamlandı.