Büyükada gözaltılarında 'gizli tanık' çıktı!

Büyükada’da insan hakları örgütü temsilcileri tarafından düzenlenen toplantıdaki gözaltıların 'gizli tanık ifadeleri' üzerine yapıldığı iddia edildi. Gözaltına alınan 10 kişinin ‘silahlı terör örgütüne üye olmak', 'casusluk' ve 'anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs' suçlamalarıyla sorgulandığı belirtiliyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Büyükada'da gözaltına alınan insan hakları savunucularının haklarında bir gizli tanık tarafından verilen ifadeler üzerine işlem yapıldığı iddia edildi. Hürriyet gazetesinde Toygun Atilla imzasıyla yayınlanan haberde Adalar İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin 5 Temmuz’da Büyükada’daki Ascot Otel’e düzenlediği operasyon ‘Gizli Tanık 1’ kod adı verilen bir gizli tanığın ifadeleri üzerine gerçekleşti. Otelde toplantı yapan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser ile Veli Acu, Helsinki Yurttaşlar Derneği’nden Nalan Erkem, Özlem Dalkıran, İnsan Hakları Gündemi Derneği’nden Günal Kurşun, Kadın Koalisyonu’ndan İlknur Üstün, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği’nden Nejat Taştan’ın yanı sıra Muhammed Şeyhmuz Özbekli, Ali Garawi ve Alman vatandaşı Peter Frank Steudner gözaltına alındı.

Soruşturmanın ‘silahlı terör örgütüne üye olmak, casusluk ve anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs’ suçlamaları ile sürdürüldüğü belirtildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü, “Şahıslar gözaltında bulundukları süre içerisinde herhangi bir sağlık sorunu yaşamamışlardır” denilirken dün akşam hepsi Adalar’dan Vatan’daki emniyet binasına götürüldü.

Hak örgütlerinden açıklama

Gözaltına alınan insan hakları savunucularının bağlı bulundukları kurumalardan yapılan açıklamada olayla ilgili öne sürülen asılsız iddialar tekzip edildi. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, Yurttaşlık Derneği, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Kadın Koalisyonu, Hak İnisiyatifi ve Eşit Haklar İçin İzleme Derneği tarafından yapılan açıklamada, İdil Eser (Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü), İlknur Üstün (Kadın Koalisyonu), Nalan Erkem (Yurttaşlık Derneği), Özlem Dalkıran (Yurttaşlık Derneği), Günal Kurşun (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Veli Acu (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Nejat Taştan (Eşit Haklar İçin İzleme Derneği), Şeyhmus Özbekli (Hak İnisiyatifi), Ali Gharavi (atölye kolaylaştırıcısı), Peter Steudtner’den (atölye kolaylaştırıcısı) oluşan sekiz insan hakları savunucusu ve iki kolaylaştırıcının 5 Temmuz’da gözaltına alınmasının ardından, 5 ve 7 Temmuz 2017 tarihleri arasında çeşitli basın organlarında çıkan, Büyükada’da “gizli” bir toplantı yapıldığı yönünde haberlerin asılsız olduğu gerçeği hiçbir şekilde yansıtmadığı belirtildi.

'GEZİ VE ADALET YÜRÜYÜŞÜ İDDİALARI UYDURMA'

Açıklamada, "İnsan hakları savunucuları Büyükada'da rutin, insan hakları savunucularının savunuculuk yapmalarına yardımcı olacak bir destekleme ve bilgilendirme çalışma toplantısına katılmıştır. Çalışma toplantısında, isimleri yukarıda belirtilen insan hakları örgütlerinden sekiz katılımcı ve iki atölye kolaylaştırıcısı yer almıştır. Toplantıda herhangi bir kanuna aykırılık olmadığı gibi, katılımcıların gözaltına alınmalarını gerektirecek herhangi bir suç fiili de bulunmamaktadır. Çeşitli mecralarda yayımlanan haberlerde ayrıca Gezi eylemlerine göndermelerde bulunularak kitlesel gösterilerin planlandığı ima edilmiş ve Ankara’dan İstanbul’a doğru düzenlenen 'Adalet Yürüyüşü' ile bağlantılar kurulmuştur. Herhangi bir kaynak belirtilmeden ve somut bilgiye dayanmadan ortaya atılan bu iddialar tamamen uydurmadır" denildi.

Asılsız iddiaları ve suçlamaları haber olarak sunan ve yayımlayan kişi ve kurumlarla ilgili en kısa zamanda hukuki yollara da başvurulacağı belirtilen açıklamanın devamında da şu bilgiler verildi, "Ayrıca, haberlerde iddia edildiğinin aksine insan hakları savunucularının gözaltına alınmasına gerekçe gösterilebilecek en ufak bir delil sunulmamıştır. Haberlerde yer alan iddialar ne hukuki olarak kabul edilebilir niteliktedir ne de mantıkla bağdaşmaktadır. Bu haberleri hazırlayanların gerçeği aktarmaktan ziyade, yapılan hukuksuz gözaltılara bir kılıf uydurarak Türkiye hükümetinin sivil topluma uyguladığı baskıyı haklı çıkarmaya çalıştığı anlaşılmaktadır. Gözaltına alınan ve karalanmaya çalışılan kişiler kamuoyu tarafından tanınan ve yıllardır insan hakları alanındaki çalışmalarıyla bilinen son derece saygın insan hakları savunucularıdır. En temel hukuk kurallarının işlediği bir ülkede derhal serbest kalmaları gerekmektedir."