'Evet-Hayır' tartışması metroya bindi!

Taksim metrosunda açılan 'Evet' standında 'Hayır'cılarla, 'Evet'çiler arasında ilginç tartışmalar yaşandı: "Metro çıkışı Siyaset Meydanı... Gel abi sen de sor..."

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Anayasa referandumu için sayılı günler kaldı. 16 Nisan'da yapılacak referandum için İstanbul'da 'Evet' ve 'Hayır' stantları da kuruldu. Bu stantların önünde zaman zaman ilginç tartışmalar da yaşanıyor. Dün, Taksim metrosu çıkışında, 'Türkiye Hukuk Platformu' adına açılan stantta 'Cumhurbaşkanlığı sistemi' ve 'referandumda neden Evet oyu kullanmak gerektiği' anlatıldı. İşte 'Evet' standı başında 'Evet'çiler ve 'Hayır'cıların tartışmaları...

'HAYIR'CILAR: NEDEN EVET DİYELİM ANLATIR MISINIZ?

Metro çıkışında bir kalabalık görüyoruz, yaklaşık 10, 15 kişi daha sonra adının Ahmet Akcan olduğunu öğreneceğimiz görevlinin etrafında toplanmış yüksek sesle tartışıyor. Ne olup bittiğini anlamak için kalabalığa yaklaşıyoruz. En arkalarda söylenilenleri dinleyen bir gence ne olduğunu sorduğumda, "Bildiğin klasik 'Evet-Hayır' tartışmaları. Burası siyaset meydanı... Gel abi soruların varsa sen de sor" diyor.

Avukat olduğunu belirten Ahmet Akcan'a yöneltilen soruları ve yanıtlarını dinlemeye başlıyorum. Bir genç kadın, "Biz neden Evet diyelim? Bize açıklar mısınız? Bir de neden hep Avrupa ülkelerinden örnekler veriyorsunuz?" dedikten sonra kalabalığın arasında bulunan biri, "AKP bugüne kadar 'Ben hata yapmışım, ben kandırıldım, ben bilmem ne oldum vs.' dedi. Peki, 5 yıl sonra Erdoğan, AKP ya da sizlerin 'pardon' demeyeceğinizi nereden bileceğiz?" diyor... Akcan şöyle yanıtlıyor: "Aslında benim şöyle cevap vermem lazım. Ben siyasetçi değilim. Siyaset yapmıyorum. Herhangi bir partiyle üyeliğim de yok. Ben bu sistemi niye savunuyorum? Türkiye Cumhuriyeti 1946 yılında çok partili hayata geçti. Demokratik hayata geçti. 1946'dan 2002 yılına kadar baktığımızda neredeyse 50 yıl. Bu 50 yıl içerisinde hepimiz şunu biliyoruz ki neredeyse iki yılda bir hükümetler değişti..." onun böyle demesine elinde bastonu olan yaşlı bir amca itiraz edecek oluyor: "Hayır, hayır o..." Ancak ona da itiraz geliyor: "Amcacım bir dakika sözlerini bitirsin, ayıp. Soru soruyorsunuz bir dakika ya..." Akcan konuşmasına devam ediyor: "En azından hafızamın el verdiği, kitaplardan okuduğum ve Türkiye'de yönetim krizi olarak hatırladığım kadarıyla sürekli hükümetler gensoruyla düşüyordu, değişiyordu. Bir yönetim krizi vardı. Son olsun, olmasın farketmez." Yine arkadan biri, "Bu gensorunun yanlış olduğunu mu gösterir yoksa hükümetlerin mi yanlış olduğunu gösterir?" diyor. Akcan 'bir dakika' diyerek devam ediyor: "Mevcut sistemle biz bu işi öyle ya da böyle götüremedik. Ama Almanlar götürebildi. Orada da mevcut parlamenter sistem var, biz götüremedik..." Bu 'açıklama'lar ve 'itiraz'lar karşılıklı olarak sürüp gidiyor...

'BEN HAYIR'CIYIM SEN EVET'ÇİSİN'

Seslerin birbirine karışması ve insanların birbirlerine karşı 'atışmaları' arasında kalabalığın bulunduğu alandan ayrılıyoruz... İnsanlar hep bir ağızdan konuşmaya başlayınca kimin ne dediği anlaşılmıyor... Buradan ayrıldığımızda da iki vatandaşın standın yanından uzaklaştığını görüyor, kendi aralarındaki hararetli konuşmalarına tanıklık ediyoruz: "Ben hayırcıyım, sen evetçisin. Ama bu ülkenin geleceği önemli. Vurup kırmadan birbirimize anlatalım..."