Tanıkların reddettiği ifadelerden dolayı 5 aydır tutuklu

Türkiye İnsan Hakları Vakfı Cizre Temsilcisi Serdar Küni bugün hakim karşısına çıktı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Şırnak'ın Cizre ilçesinde uzun yıllar hekimlik yapan Dr. Serdar Küni 19 Ekim 2016'da tutuklanarak Şırnak Cezaevi'ne gönderildi. Yaklaşık 5 aydır cezaevinde tutuklu bulunan doktor Küni bugün ilk kez Şanlıurfa Cezaevi'nden SEGBİS'le Şırnak 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne bağlandı. Tanık ifadeleri dinlenilen duruşmada tanıklar Küni'nin aleyhine verdikleri ifadeleri, baskı ve gözaltı süreçlerinde gördükleri işkenceden kaynaklı olduklarını belirtti.

'İŞKENCE GÖRDÜM, İFADEYİ OKUMADAN İMZALADIM...'

Mahkemede dinlenilen tanıklar daha önce emniyette işkence gördüklerini bu yüzden Küni'in aleyhinde ifade verdiklerini belirtti. Tanık olarak dinlenilen R.D. Serdar Küni'yi tanımadığını dosyadaki mevcut ifadesinin kötü muamaleme gördüğü için imzaladığını söyledi. İkinci tanık D.R. , Dr Serdar Küni'yi tanımadığı halde emniyet tarafından işkence gördüğü için Küni'in aleyhine ifade verdiğini belirtti. İfadeleri alınan S.A.  ise, Cizre'de sokağa çıkma yasağı sırasında işkence gördüğünü kendisine okumadan bir ifade imzalatıldığını aktardı, tanık olarak dinlenilen K.M.'de Dr. Serdar Küni'yi tanımadığını sokağa çıkma yasağında işkence sırasında kendisine bir ifade imzalatıldığını ifade etti.

'BU DAVA İŞLENEMEZ BİR SUÇUN DAVASI'

Tanık ifadelerinin ardından avukat Senen Doğanoğlu müvekili için;"Dr. Serdar Küni işkencenin belgelenmesi özelinde çalışan Türkiye İnsan Hakları Vakfı temsilcisidir. Bu dava işlenemez bir suçun davasıdır" dedi. Küni'in avukatları hekimlik gereği işlenemez bir suç yüzden 5 aydır tutuklu olan müvekillerinin tahliyesini talep etti. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti Dr. Serdar Küni'in tutukluluğuna karar vererek, bir sonraki duruşmayı 24 Nisan 2017'ye erteledi.

Doktor Küni için birçok uluslararası alanda tanınan hekim ve insan hakları temsilcileri bir araya geldi. Dünya Tabipler Birliği ve Norveç Tabipleri Birliği adına Bjorn Oscar Hoftved, İnsan Hakları İçin Hekimler Örgüt (PHR) adına Susannah Sirkin, İsveç Kızıl Haç Vakfı Per Stadig, SOAS Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Lutz Oette ve Uluslararası Savaş Karşıtları (WRI) adına Rudi Friedrich gibi önde gelen hekim ve insan hakları örgütlerinin temsilcileri, Türk Tabipler Birliği ile 'iyi hekimlik formunda' buluşacak.  Türk Tabipler Birliğinin düzenlediği buluşmaya Genel Sekreter Dr. Sezai Berber, TTB önceki dönem başkanlarından Prof. Dr. Gencay Gürsoy, Prof. Dr. Özdemir Aktan ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı Genel Sekreteri Metin Bakkalcı Diyarbakır'da yapılan forma katıldı.

'HEKİMLİK YARGILANAMAZ...'

Türkiye İnsan Hakları Vakfı Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, söz konusu dava için 'iyi hekimlik yargılanamaz' diyerek Küni'nin serbest bırakılması çağrısı yaptı: “Davanın bundan sonraki aşamalarında Serdar Küni için söylenilen bu iddiaların ne denli dayanıksız olduğunu ve iyi hekimlik uygulamalarının her ortamda, özellikle derin acıların yaşandığı ortamlarda ne denli kıymetli olduğunu, mesleğin temel etik ve bilimsel referansları ile herkesin tanıklığında sürdüren Serdar Küni'nin şahsında yeniden ifade edeceğiz. Esas konusu Uluslararası İnsan Hakları Hukuku ve evrensel etik kurallar olan bu dava sürecinde iyi hekimliğin yargılanamaz"

CUMHURBAŞKANINA MEKTUP

Tıp dünyasının en önde gelen kurumları Dünya Tabipler Birliği, İnsan Hakları için Hekimler Örgütü, İşkence Görenler için Uluslararası Rehabilitasyon Konseyi, İngiliz Tabipler Birliği, Alman Tabipler Birliği, Norveç Tabipler Birliği, Avrupa Hekimler Daimi Komitesi, Bağımsız Adli Tıp Uzmanları Grubu, Johns Hopkins Bloomberg Üniversitesi Halk Sağlığı Fakültesi ile Uluslararası Sağlık ve İnsan Hakları Örgütleri Federasyonu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelttikleri açık mektup ile 19 Ekim 2016 tarihinden bu yana tutuklu bulunan Küni'ye yöneltilen tüm suçlamaların derhal düşürülmesini talep ettiler:

Hekimlerin imzaladıkları mektup söyle;

“Dr. Serdar Küni’nin gözaltına alınması ve tutuklanması, Güneydoğuda Temmuz 2015’ten bu yana süren kargaşa ortamı ile başlayan yüzlerce hekim, adli tıp uzmanı ve sağlık çalışanlarının süren gözaltı, tutuklama ve ihraçlarına dair bir sembolüdür. Sizi, yasal bir şekilde örgütlenme ve ifade özgürlüğünü kullanan ve tıp etiği gereğince hiçbir ayırım gözetmeksizin tıbbi tedavi sunan sağlık çalışanlarına yönelik keyfi gözaltı ve tutuklamalara son vermeye çağırıyoruz. Görev ve sorumluluklarını yerine getirdikleri için sağlık çalışanlarını ister cezai ister idari cezalandırmaya dönük tüm yasal işlemler, Türkiye devletinin uluslararası insan hakları yükümlülüklerinin doğrudan ihlali sayılmaktadır. Hem uluslararası insancıl hukuk hem de uluslararası insan hakları hukuku, sağlık çalışanlarının ihtiyaç duyan herkese hiçbir kimliksel özellik, mensubiyet veya siyasal görüşe bakmaksızın bakım sunmaları görevini yerine getirebilmeleri için onların korunmasını zorunlu kılar ve yine bu amaçla, tıp mesleği içerisindeki bu kişiler kriminalize edilmemelidir. Ayrıca, yakın tarihli BM Silahlı Çatışmalarda Sağlık Hizmeti Hakkında Güvenlik Konseyi Kararı (S/RES/2286) Devletlere, sağlık görevlilerini gerçekleştirdikleri tıp etiği ile uyumlu tıbbi eylemler nedeniyle cezalandırmamayı veya onları bu standartlara uymayan faaliyetler yürütmeye zorlamamayı şart koşmaktadır. Hem silahlı çatışma ortamları dahilinde hem de dışında uygulanabilir olan Tıbbi Etik İlkeler üzerine BM Genel Kurulu Kararı (A/RES/37/194) da aynı şekilde Devletleri sağlık görevlilerini, tedavi sunmayı reddetmek de dahil olmak üzere, tıbbi etik ile çelişen herhangi bir eylem gerçekleştirmeleri yönünde zorlamamaya mecbur tutar. Uluslararası insan hakları hukuku kapsamında Devletler, hem barış dönemlerinde hem de silahlı çatışmalar veya iç karışıklıkların olduğu zamanlarda faal bir sağlık hizmeti sağlamakla yükümlüdür. Yine Devletler, hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm insanlara bakım ve tedavi hizmeti sunmak zorundadır.

Sizi, Türkiye’de uluslararası hukuk ve insan haklarını muhafaza etmek adına ne gerekiyorsa yapmaya davet ediyoruz. Sizi özellikle de;

Dr. Serdar Küni’yi derhal serbest bırakmaya ve hakkındaki tüm kanuni işlemleri hemen ve koşulsuz olarak düşürmeye,

Türkiye’nin sağlık hakkı, tıbbi tarafsızlık ve örgütlenme ile ifade özgürlüğü gibi alanlara dair yükümlülüklerine saygı duymaya ve bunlara uymaya,

Keyfi gözaltı, tutuklama ve adli ve kanuni tacize maruz kalan kişilere etkili bir onarım ve tazminat sağlamaya çağırıyoruz.”