Cumhurbaşkanına suikast davası: Örgüt liderine operasyon için çağrıldık

15 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast girişimi iddiasıyla yargılanan sanıklar, "terör örgütü liderine operasyon" gerekçesiyle göreve çağrıldıklarını öne sürdüler. Darbe girişimini birlikte öğrendiğini söyleyen Teğmen Muhammet İpek, "Ölüm cezası alma korkusuyla kabul ettim. Bizler komutanlarımıza mutlak itaat ile yetiştirildik" şeklinde konuştu.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kaldığı otele saldırı düzenleyen askerlerin yargılanmasına devam edildi. 47 sanığın yargılandığı dava Muğla 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor.

Sanıklardan Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timinde görevli Astsubay Selman Çankaya, 15 Temmuz akşam saatlerinde Binbaşı Taner Berber tarafından göreve çağrıldıklarını söyledi. Toplantıdan önce telefonlarının toplandığını dile getiren Çankaya, "üst düzey terör örgütü liderini" teslim almaya gittiklerinin söylendiğini öne sürdü.

Toplantıda Binbaşı Berber'in çatışma çıkabileceği yönünde uyarıda bulunduğu kaydeden Çankaya, "Bize ilk gösterilen fotoğraf, Okluk Koyu'nun havadan görüntüsüydü. Buna göre planlama yaptık. Daha sonra gelen istihbarat doğrultusunda Marmaris'te oteller bölgesine gidileceği sivil ile turistlerin bulunduğu söylendi. Bu sırada helikoptere taktığımız silahın ağır bir silah olduğunu, ateş etmemiz durumunda sivillerin zarar görebileceğini söyledim. Gökhan Şahin Sönmezateş, kendilerine ateş açılmadığı sürece karşılık verilmeyeceğini söyledi" şeklinde konuştu.

'YAKLAŞMAYA ÇALIŞANLAR OLUNCA HAVAYA ATEŞ AÇILDI'

Marmaris'e timleri bıraktıktan sonra havada tur attıklarını aktaran Selman Çankaya, operasyonun bittiği örgüt liderinin bulunamadığının söylenmesi üzerine de yere indiklerini belirtti.

Yerde 10 dakika beklediklerini kaydeden Çankaya, "Bu arada etrafta bir kalabalık toplandı. Ben operasyonu izlemeye gelenler olarak algıladım. Yaklaşmaya çalışanlar vardı. Gökhan Şahin Sönmezateş ilk önce eliyle uyardı, ardından aşağı inip havaya ateş etti. Bu arada pilotlar, yakıtının kritik seviyeye indiğini söylediler. Imsık Havalimanı'na gittik" dedi.

Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in burada yetkililerle görüştüğünü anlatan Astsubay Selman Çankaya, yakıt koyacak personel bulunmadığını söylediğini iddia etti. Çankaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gökhan Şahin Sönmezateş, Marmaris'te yerde polislerle çatışma olduğunu dikkatli olmamızı söyledi. Burada şüphelendim ama bir şey soramadım. 15 dakika sonra bir başka helikopter geldi. Malzemelerle diğer helikoptere geçtik. Silahların büyük çoğunluğunu almadım. Kasalarda 500 ile 800 arasında mermi vardı. Çiğli'ye geldik. Yaralıyı ambulansa teslim ettik. Gökhan General yanımızdan ayrıldı, bir daha kendisinden haber alamadık."

'ALAKAM OLMAYAN ÖRGÜTÜN İTİRAFÇISI YAPILDIM'

Çiğli'de malzemeleri bıraktıklarını aktaran Çankaya, buradaki kursiyerler tarafından TSK içerisindeki bir grup tarafından darbe girişiminde bulunulduğunu öğrendiklerini öne sürdü. Yemekhanede uyuduklarını belirten Çankaya, deponun açılmasının ardından kıyafetlerini değiştirip evine gittiğini söyledi.

Çankaya, "Evde televizyondan olayları öğrendim. Gözyaşlarına boğuldum. Aileme teslim olmam gerektiğini söyledim. Daha sonra babamla oturup mağdur olduğumu anlattım. İzmir'de Çiğli İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne gidip teslim oldum. Alakam olmayan örgütün itirafçısı yapıldım. Şehit olmak için göreve giden ben, hain olarak ilan edildim. Bildiğim her şeyi güvenlik güçleriyle paylaştım. Ben sadece 2007 ile 2008 yılları arasında çocukluğumda dershanelerine gittim" ifadelerini kullandı.

Erdoğan'a suikast sanığı: Bizden önce olmuşErdoğan'a suikast sanığı: Bizden önce olmuş

'MUTLAK İTAAT İLE YETİŞTİRİLDİK'

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, MAK timinde görevlisi Teğmen Muhammet Murat İpek, ifade verdi. "Terör örgütü liderine operasyon" gerekçesiyle birliğe çağrıldığını belirten İpek, emir komuta içerisinde darbe yapıldığının söylendiğini anlattı.

Üstlerinin yönlendirmesiyle görevi kabul ettiğini aktaran İpek, "O süreçte sağlıklı bir karar veremedim. Emirleri yerine getirmemek büyük suçtu. Ölüm cezası alma korkusuyla kabul ettim. Bizler komutanlarımıza mutlak itaat ile yetiştirildik. Bunu yapmadığımız zaman ağır fiziki ve psikolojik cezalar aldık. Amirlerin emirleri sorgulanmazdı. Verilen emrin hukuka uygunluğunu araştırmadan kabul ettim" dedi.

'POLİS BİZİ İKNAYA ÇALIŞMADI'

Polislerin kendilerine ikna etmeye çalışmadığını, öldürmek için ateş ettiğini de öne süren İpek, "Ateş etmek yerine zırhlı araçlarından teslim olmamız için anons yapıp ikna etselerdi ben orada teslim olurdum. Polisleri öldürmek içini ateş etmedim. Havaya ateş edip otele kaçtım. Yaşananlar polisin de dost ateşiyle vurulduğu izlenimi doğurdu. Olayın anlatılandan farklı olduğunu da, polisleri teslim aldığımız sırada anladım. Suçlamaları reddediyorum. Olaylara amirlerim tarafından dahil edildim" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın nasıl alınacağına ilişkin bir planın kendilerine anlatılmadığını iddia eden İpek, bindiği helikopterin VIP özellikte olmasından dolayı Erdoğan'a zarar verecek bir durum yaşanmayacağını düşündüğünü söyledi.

Sanık ve tanık ifadelerinde kendisinin aleyhine suçlama bulunmadığını savunan Muhammet İpek, yaşananlara çok üzüldüğünü, pişman olduğunu ve vicdan azabı yaşadığını anlattı. İpek, olayın aydınlatılmasını istedi.

'KELEPÇELDİKLERİMİN POLİS OLDUĞUNU SONRADAN ÖĞRENDİM'

Teğmen İpek'ten sonra yine MAK timinde görevli Astsubay Abdülhamit Gülerdem savunma yaptı. Kendisinden önceki sanıklar gibi örgütü liderine operasyon gerekçesiyle çağrıldığını söyleyen Gülerdem, darbe ve sıkıyönetim açıklamalarının yapıldığı brifinglerde bulunmadığını iddia etti.

3 polisi kelepçelediğini aktaran Gülerdem, "Malzemelerine el koydum. Kelepçe taktıklarımın polis olduğunu öğrenip, Cumhurbaşkanı'nın yerinin sorulduğunu duyunca olayın aslını anladım. Ancak o saatten sonra yapacak bir şeyim kalmadı" dedi.

SAVCI, POLİSİN ÖNCEDEN HAYATINI KAYBETTİĞİ İDDİASINI YALANDI

Çatışmada hayatını kaybeden polis memuru Nedip Cengiz Eker'in ölümüyle ilgili de açıklama yapan astsubay Abdülhamit Gülerdem, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İddianamedeki ek klasörle bulunan delil belgelerine göre polis memurunun hastanede saat 00.43'te hayatını kaybettiği yazılı. Oysa biz o saatte Çiğli'de bulunuyorduk. Delici bir aletle yaralandıktan sonra hayatını kaybettiği raporda yer alan ve faili meçhul cinayete kurban giden polis memurunun, vücuduna bizim çatışma bölgesinden alınan merminin konulmuş olabileceğini düşünüyorum ya da polis memurunun çıplak vücuduna sonradan ateş edildi. Çünkü giysilerinde barut izi bulunmuyor. Hakkımızdaki bilgiler kurgulanmış. Bunlar daha önce tezgahlanan olaylardı. Bir kurgu içerisinde, şahsıma ve diğer sanıklara suçlamalar yöneltilmiştir."

Astsubay Abdülhamit Gülerdem'in ifadesinden sonra duruşma savcısı söz aldı. Savcı, polis memurunun saat 03.43'de ölüm raporunun düzenlendiğini belirtti.

Bunun üzerine söz alan sanıklardan Yüzbaşı İsmail Yiğit ise "Biz saat 03.20'de Marmaris'e indik. İlk çatışma 03.45'te yaşanmış olabilir. Dolayısıyla bu şekilde rapor edilmiş olması bize isnat edilen suçla örtüşmemektedir" diye konuştu.

'TESLİM OLMAK AKLA VE MANTIĞA AYKIRIYDI'

Astsubay İlyas Yaşar, ifadesinde diğer sanık askerler gibi görevi Binbaşı Taner Berber'den aldığını hazırlıktan sonra da Marmaris'e gittikleri söyledi. Yaşar, Marmaris'te ormanlık alanda polisle girdikleri çatışmayla ilgili olarak "Ateş altındaydık. Teslim olmak akla ve mantığa aykırıydı" dedi.

Suç işlemek amacıyla hareket etmediğini belirten Astsubay İlyas Yaşar, "FETÖ" ile ilişkisinin bulunmadığını, Atatürkçü bir asker olduğunu ifade etti.

'KILIÇDAROĞLU BELGELERİ MAHKEMEYE SUNSUN'

İddianamedeki delillerde tutarsızlık olduğunu iddia eden Yaşar, şunları söyledi:

"Cumhurbaşkanı'nın uçağı yurtdışından Kayseri'ye, Kayseri'den de Marmaris'e indi. Bunu CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da dile getirmişti. Kemal Kılıçdaroğlu'dan davaya bu belgeleri sunmasını istiyorum. Uçağın radar iz kayıtlarının da NATO'dan istenmesini talep ediyorum. Bu arada Cumhurbaşkanı Yaveri Ali Yazıcı'nın da, daha önce bir hafta süreyle herhangi bir nedenle ayrılmış mıydı? Cumhurbaşkanı'nın aracında bile ön koltukta oturan Ali Yazıcı'nın, sürekli nerede olduğunu öğrenmeye çalışması ona söylenmemesi, normal mi? Ali Yazıcı o hafta yaşananlardan yola çıkıp herhangi bir şeylerden şüphelenmiş midir? Sorularını cevaplamasını istiyorum. Ayrıca delillerin karartılıp mahkeme yanıltılmak isteniyor."

AVUKATLAR VE SANIKLARDAN 'ÖRGÜT BİLDİRİSİ' TEPKİSİ

İfadenin tamamlanmasının ardından soru sormaya başlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatlarından Hüseyin Aydın, "Burada örgüt bildirisi ile saldırılarını dinledik. O nedenle soru sormayacağız" dedi. Bu sözler üzerine sanık avukatları ile sanıklar, tepki gösterdi. (MUĞLA/DHA)